Vemâ lekum lâ tu/minûne bi(A)llâhi(ﻻ) ve-rrasûlu yed’ûkum litu/minû birabbikum ve kad eḣaże mîśâkakum in kuntum mu/minîn(e)
Ve ne oluyor size de Allah'a inanmıyorsunuz? Ve Peygamber, Rabbinize inanın diye sizi çağırmada ve andolsun ki sizden söz de almıştı inanmışsanız.
Size ne oluyor ki, Resul (Elçi ve davetçi) sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp-dururken (hâlâ) Allah’a iman (ve Kur’ani kurallara itaat) etmiyorsunuz? Oysa O (Allah, ruhlar âleminde iken) sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü’min iseniz (o sözünüzü gerçekleştirin).
Ve ne oluyor size de, Allah'a inanmıyorsunuz? Ve peygamber, Rabbinize inanın diye sizi çağırmakta. Halbuki Allah iman etmeniz için, sizden kesin söz de almıştı, eğer inanacaksanız hemen inanın.
Aklınızı, hafızanızı mı kaybettiniz, nerde kaldı, sözünüz, taahhüdünüz? Rasulullah sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet ettiği halde Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa Allah, kulluk sözleşmesinde, kutsal kitaplarınızda sizden, kesinkes iman edeceğinize, kulluk ve sorumluluklarınızı yerine getireceğinize dair söz almıştı. Kulluk sözleşmesindeki iman taahhüdünüzün bilincinde iseniz eğer niçin Muhammed'in İslâm'a davetine koşmuyorsunuz?
Size ne oluyor ki, Peygamber sizi Rabbinize iman etmeniz için çağırırken Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa (Allah) sizden kesin söz almıştı. Eğer iman edecekseniz.
Size ne oluyor ki, elçi sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp-dururken Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü'min iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).
Peygamber, sizi, Rabbinize iman edesiniz diye davet edib dururken, size ne oluyor ki, Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki (bundan önce iman etmeyi gerektiren deliller ortaya koymak suretiyle) Peygamber, sizden kesin söz de almıştı. (Veya Allah, ezelde hepinizden, Allah'ın varlığını tasdikinize dair söz almıştı). Eğer sözünüzde sadık kimselerseniz, (hemen iman etmeniz gerekir)...
Allah’ın elçisi sizi, sahibiniz ve yaratanınız olan Allah’a iman etmeye (onu iyice tanımaya) çağırdığı zaman ve eğer imanlı iseniz, Allah sizden (“her gelen peygambere inanacaksınız” diye) söz aldığı halde, neden Allah’a (elçisine) inanmıyorsunuz.
Size ne oluyor ki Allah'a inanmıyorsunuz? Oysa Peygamber sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor. Allah da önceden sizden söz almıştı. İnanacaksanız şimdi inanınız!
Allaha niçin inanmıyorsunuz? Peygamberse, sizi Tanrınıza inanmaya çağırır, eğer inanırsanız, O sizlerden ahd almıştır
Niçün Allâh’a ve rasûlüne inanmıyorsunuz? Ol rasûl sizinle ittifâk itdi, sizi Allâh’a inanmağa da’vet iyledi. Eğer mü’min iseniz mîsâkınıza sâdık kalırsınız.
Peygamber sizi, Rabbinize inanmaya çağırdığı halde, Allah'a niçin inanmazsınız? Hem O, sizden söz almıştı, inanmışlar iseniz; bu çağrıya koşun.
Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz? Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).
Peygamber rabbinize iman etmeniz için çağrıda bulunup dururken, O da sizden kesin söz almışken -bir şeye inanmaktaysanız- ne diye O’na iman etmezsiniz?
Peygamber sizi, Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde niçin Allah'a inanmıyorsunuz? Halbuki O, sizden kesin söz de almıştı. Eğer inanırsanız.
Rabbinize inanmanız için elçi sizi çağırdığı halde size ne oluyor ki hâlâ ALLAH'a inanmıyorsunuz? Hem O, sizden söz almıştı, eğer inanıyor iseniz.
Size ne oldu ki, Resul sizi Rabbinize inanmanız için davet ettiği halde Allah'a inanmıyorsunuz? Oysa O, sizden kesin söz almıştı. Eğer inanacaksanız.
Hem neye iyman etmiyesiniz Allaha ki Peygamber sizi Rabbınıza iyman edesiniz diye da'vet edip duruyor, hal bu ise mîsakınızı da aldı? Gerçek mü'min olacaksınız?
(Ey insanlar!) Peygamber, sizi, Rabbinize îmân etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a îmân etmiyorsunuz? *Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (ahdinize uyun).
Eğer gerçekten Mü'minseniz, size ne oluyor da Resûl sizi Rabb'inize güvenmeye¹ çağırdığı halde, Allah'a güvenmiyorsunuz? Oysa sizden kesin söz almıştı.²
Peygamber, Rabbinize îman etmeniz için sizi da'vet edib dururken, size ne oluyor ki Allaha îman etmiyorsunuz? Halbuki O, sizden kat'î te'mînat da almışdı. Eğer Ona îman edeceklerseniz (hemen buna koşun).
Peygamber sizi Rabbinize îmân etmeniz için da'vet ettiği hâlde, size ne oluyor ki Allah'a îmân etmiyorsunuz? Hâlbuki (Allah, ruhlar âleminde sizden) sağlam sözünüzü almıştı; eğer (gerçek) mü'minler oldu iseniz (ahdinize uyun ve samîmâne îmân edin)!
Ve size ne oluyor ki, Rabbinize iman etmeniz için elçi, sizi davet ettiği hâlde Allah’a iman etmiyorsunuz? Oysa o, (elçi) sizden kesin söz almıştı. Eğer cidden mümin olmak istiyorsanız (bu davete olumlu cevap verin). *
Elçi sizi Rabbinize kul olmaya çağırdığı halde, size ne oluyor ki Allah’a ve elçisine inanmıyorsunuz? Eğer inanmışsanız, Allah sizden sağlam bir söz almıştı.
Allah’a, Onun elçisine ne diye inanmıyorsunuz? Oysaki o elçi sizi Allah’a inanmıya çağırmıştı. Allah da sizden bunun için söz almıştı. Sizler inanan kimseler idiniz de!
Size ne oluyor da resul sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp dururken Allah'a iman etmiyorsunuz? Eğer mümin iseniz O sizden kesin bir söz almıştı!
Peygamber sizi Rabb’inize iman etmeye çağırıp dururken, niçin Allah’a inanmayasınız ki? Üstelik o, Allah’a ve Peygambere sonuna kadar itaat edeceğinize dâir sizden kesin bir söz de almıştı. Söyleyin, eğer O’na gerçekten inanıyorsanız, O’nun hükmüne boyun eğmeniz gerekmez mi?
Size ne oluyor, inanmazsınız Allah’a? Rasûl, sizi rabbinize inanmanız için çağırıyor. Eğer inanmışsanız, kesinlikle sizin mîsâkınızı aldı.
Resul sizi imana davet ettiği ve inanacağınıza dair vaktiyle sizden söz de aldığı halde neden Allah'a inanmıyorsunuz ki!
Allah’ın Resulü, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken, size ne oluyor da Allah’a iman etmiyor, Resulüne güvenmiyorsunuz? Hâlbuki Allah dünyaya gelmeden önce sizden sağlam bir söz almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz bu çağrıya uyun!
Elçi sizi Rabbinize inanıp güvenmeye çağırdığı hâlde niçin Allah’a inanıp güvenmiyorsunuz? [*] İnanıyorsanız o, sizden kesin bir söz de almıştı.
(Ey İnsanlar!) Size ne oluyor ki, Peygamber sizi Rabbinize inanmağa çağırdığı ve (bu konuda) sizden sağlam söz almış olduğu halde,¹ eğer inananlardan iseniz niçin Allah’a îman etmiyorsunuz?
Elçi, sizi Rabbiniz [olan Allah]a inanmaya çağırdığı ve O sizden bir taahhüt almış bulunduğu ⁶ halde neden Allah’a inanmazsınız? [Herhangi bir şeye] inanabildiğiniz halde ⁷ [O’na neden inanmıyorsunuz]?
Hem ne oluyor da elçi sizi Rabbinize inanıp güvenmeniz için çağırıp durduğu halde Allah’a inanıp güvenmiyorsunuz? Oysa Rabbiniz daha önce sizden misak/kesin söz almıştı, artık sözünüzde durun ve mümin olun. 3/132, 7/172-173, 65/11
Neden siz Allah’a inanıp güvenmeyesiniz; üstelik Rasul sizi Rabbinize inanıp güvenmeye çağırdığı, O da sizden söz almış olduğu halde? Tabii ki inanan ve güvenen kimselerseniz?
Peygamber sizi, Rabbinize -gönülden- iman etmeye davet ettiği halde, niçin Allah'a inanmıyorsunuz? (Emrini yerine getirmiyorsunuz) Oysa O, (Elest gününde) sizden kesin söz de almıştı. Eğer -gerçekten- mümin oldu iseniz. (Emrini yerine getirirsiniz)
Resul sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet ederken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz? Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı, eğer iman edecek kimselerseniz (bu çağrıya uyun).
Ve sizin için ne var ki, Allah'a imân etmeyesiniz? Halbuki, Peygamber Rabbinize imân etmeniz için dâvet ediyor ve muhakkak ki, (Allah Teâlâ) sizden misak da almıştır, eğer mü'minler oldunuz iseniz?
Size ne oluyor ki, Resulullah da sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde, Allah'a inanmıyorsunuz. Oysa Allah sizden bu hususta kesin söz almıştı, eğer imana gelecekseniz bu yeter. [5, 7]
Elçi sizi Rabbinize inanmağa (güvenmeğe) çağırdığı ve (bu konuda) sizden sağlam söz almış olduğu halde inananlar iseniz neden Allah'a güvenmiyorsunuz?
Size ne oldı ki Allâh'a îmân itmezsiniz: Halbuki rasûl sizi rabbinize îmâna da'vet ider ve Allâh da sizden mîsâk aldı. Eğer ikrâr ve mîsâkınızda sâdıklar iseniz îmân idin.
Ne diye Allah'a ve peygamberine inanmıyorsunuz? O, sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor. Eğer, iman ettiyseniz, o sizden kesin söz almıştı.
İman sahipleri iseniz size ne oluyor da Allah'a güvenmiyorsunuz? Oysaki Resul sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor, sizden kuvvetli bir söz de almıştır.
daħı n’oldı size inanmazsız Tañrı’ya daħı yalavaç oķır sizi tā inanasız çalabuñuza? daħı bayıķ duttı ya'nį Tañrı 'ahdlaruñuzı eger olasız inanıcılar ya'nį ḥüccetlere.
Ne oldı size ki inanmazsız Tañrıya ve peyġamber sizi da‘vet ider kiTañrıñuza inanasız. Daḫı alındı sizüñ ‘ahdüñüz, eger mü’minler‐ iseñüz.
Peyğəmbər sizi Rəbbinizə iman gətirməyə çağırdığı halda, sizə nə olub ki, Allaha iman gətirmirsiniz? Hələ bundan da əvvəl (Allah sizi ulu babanız Adəmin belində, yaxud ruhlar aləmində olduğunuz zaman yalnız Ona iman gətirəcəyiniz barəsində) sizdən əhd almışdı. Əgər (əvvəl-axır) iman gətirəcəksinizsə, (elə indidən gətirin – bu sizin üçün daha yaxşıdır!)
What aileth you that ye believe not in Allah, when the messenger calleth you to believe in your Lord, and He hath already made a covenant with you, if ye are believers?
What cause have ye(5282) why ye should not believe in Allah.- and the Messenger invites you to believe in your Lord, and has indeed taken your Covenant,(5283) if ye are men of Faith.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |