27 Mart 2025 - 27 Ramazan 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hadîd Suresi 14. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Yunâdûnehum elem nekun me’akum(s) kâlû belâ velâkinnekum fetentum enfusekum ve terabbastum vertebtum ve ġarratkumu-l-emâniyyu hattâ câe emru(A)llâhi ve ġarrakum bi(A)llâhi-lġarûr(u)

Onlar bağırırlar da derler ki: Biz, sizinle beraber değil miydik? Evet derler ve fakat siz, kendinizi fitnelere saldınız ve iman edenlerin bir felakete uğramasını beklediniz ve şüphe ettiniz ve olmayacak istekler, sizi aldatıp durdu, sonunda Allah'ın emri, gelip çattı ve sizi Şeytan, aldatmıştı.

(Galibiyet döneminde ve ahirette münafıklar, sadık ve salih) Olanlara (yalvarıp): "Biz de sizlerle birlikte değil miydik? (Niçin şimdi bize yüz vermiyor ve sahip çıkmıyorsunuz?)" diye seslenince, onlar da derler ki: "Evet (önceleri bizimle beraberdiniz), ancak siz kendinizi fitneye sürüklediniz. (Hakk davadan vazgeçip bizim yenilmemizi ve zillete düşmemizi) Gözetleyip beklediniz. (Allah’ın va’adine karşı çeşitli ve şeytani) Kuşkulara kapılıverdiniz. (Nefsi ve dünyevi) Kuruntular sizleri yanıltıp günaha sevk etti. Sonunda Allah’ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldatıcı (olan şeytanlar ve şarlatanlar) da sizi Allah ile (Allah’ın adını kullanarak, ve kendilerini sizden birileri gibi tanıtarak) aldatıp (peşlerinden sürükledi.)"

Münafıklar o gün mü'minlere seslenirler: “Biz sizinle beraber değil miydik?” Mü'minler: “Evet beraberdiniz” derler. “Fakat siz kendinizi, kendiniz yaktınız. Hep mü'minlerin felaketini gözlediniz. İslâm dini hakkında şüphe ettiniz, sizi kuruntular aldattı, sizi o çok aldatan şeytan veya dünya Allah'a karşı güvendirerek, sizi Allah ile aldattı da nihayet ölüm veya Allah'ın azabı gelip çattı.”

Münâfıklar onlara:
“Biz dünyada sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. Mü'minler de:
“Evet, zâhirde beraberdik, ama siz başınızı büyük belâya soktunuz. Fırsat beklediniz. Şüpheye düştünüz, şüpheye düşürecek konular aradınız, ithamlarda bulundunuz. Allah'ın planı icra edilinceye kadar, boş hayaller sizi aldattı. Üstelik hilekâr insanlar ve şeytan da Allah'ı öne sürerek, Allah adına sizi kandırdı.

Onlara: "Biz sizinle beraber değil miydik?" diye seslenirler. Derler ki: "Evet, ama siz kendi kendinizi fitneye soktunuz, (iman edenlerin başlarına felaketler gelmesini) gözlediniz, şüpheye düştünüz, Allah'ın emri (ölüm) gelinceye kadar uzun emeller sizi aldattı ve çok aldatıcı (şeytan) sizi Allah hakkında aldattı.

(Münafıklar) Onlara seslenirler: 'Biz sizlerle birlikte değil miydik?' Derler ki: 'Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldatıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu.'

Münafıklar, müminlere şöyle bağırırlar: “- Bizler sizinle beraber (dünyada ibadet eder) değil miydik?” Müminler: “- Evet, bizimle beraberdiniz; fakat siz, kendinizi nifaka düşürüb helâk ettiniz. Müminlere felâket beklediniz, (yahud tevbe için beklediniz), şübhelendiniz ve uzun ömür hülyası, sizi aldattı; tâ Allah'ın emri (ölüm) gelinceye kadar... Bir de, Allah'a karşı, sizi, aldatıcı şeytan aldattı.”

Ehl-i imana biz seninle beraber değil miydik” diye seslenirler. Ehl-i iman: “Evet, fakat kendinizi fitneye attınız. (Müminlerin helak olacağını ) beklediniz. Şüphelendiniz, arzular sizi aldattı. Nihayet Allah’ın emri (ölüm) geldi de, aldatıcı olan şeytan, Allah hakkında sizi tamamıyla aldattı.

Münafıklar müminlere, “Biz sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. Müminler derler ki: “Evet, ama siz kendi başınızı belâya soktunuz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. Şeytan, Allah ile sizi aldattı. Nihayet Allah'ın emri geldi çattı.”

«Sizinle birlikte değil miydik?» diyerek bağrışırlar; onlara denilir ki: «Evet, öyle idi, kendinizi aldattınız, beklediniz, işkillendiniz, Allahın buyrumu gelene değin, umduğunuz şeyler sizi aldattı, Allaha karşı, sizi aldatan aldatmış bulunuyor!

(Münafıklar) mü'minlere şöyle seslenecekler: “Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?” (Mü'minler de) diyecekler ki: “Evet, fakat sizler (münafıklık ederek) kendinize yazık ettiniz. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, daima şüphe içinde yaşadınız. Allah'ın (ölüm) emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi yanılttı.” 

Bkz. 31/33, 35/5, 83/29-35

Münâfıklar mü’minlere "Biz sizinle berâber değil mi idik?" diyecekler. Ânlar da "Evet lâkin siz hevâ-yı nefsinize kapılıyor ve şübhe idiyor idiniz. Dünyânın gurûr ve debdebesi gözlerinizi bürümüş idi. Nihâyet emr-i Hak vâki’ oldı. (Şeytân) Allâh hakkında sizi aldatmış idi.

İkiyüzlüler, inananlara: "Biz sizinle beraber değil miydik" diye seslenirler. Onlar: "Evet öyle; fakat sizler kendinizi aldattınız, bize pusu kurdunuz, Allah'ın buyruğu gelene kadar dinde şüpheye düştünüz; sizi kuruntular aldattı; sizi şeytanlar Allah'a karşı da ayarttı."

(Münafıklar) mü’minlere şöyle seslenirler: “Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?” (Mü’minler de) derler ki: “Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah’ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı.”

Münafıklar onlara, “Sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. Onlar, “Evet öyleydi” derler, ama siz başınızı belâya kendiniz soktunuz, fırsat kolladınız, hep şüphe içinde oldunuz ve Allah’ın emri gelip çatıncaya kadar geleceğe yönelik kuruntularınız sizi oyaladı; bundan ötürü o aldatan (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırıp durdu.

Münafıklar onlara: Biz sizinle beraber değil miydik? diye seslenirler. (Müminler de) derler ki: Evet ama, siz kendi başınızı belaya soktunuz; fırsat beklediniz; şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı. Nihayet Allah'ın emri gelip çattı!  

 Azaba çarptırılan münafıklar dünyada, görünüşte müslümanlar gibi davranırlar ama kalpten inanmadıkları için müminlerin felâketini gözler, İslâm hakkı... Devamı..

"Biz sizinle birlikte değil miydik?" diye onlara seslenirler. "Evet," derler, "Ancak siz kendinizi kandırdınız, beklediniz, kuşkular beslediniz ve ALLAH'ın kararı gelinceye kadar kuruntularla oyalandınız. Kandırıcı, sizi ALLAH hakkında yanılttı.

(Münafıklar) onlara: "Biz sizinle beraber değil miydik?" diye seslenirler. (Müminler) de derler ki: "Evet ama, siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı. Nihayet Allah'ın emri gelip çattı.

onlara şöyle bağırışırlar: Bizler sizinle beraber değil miydik? Evet, derler: Ve lâkin sizler kendilerinize fitne yaptınız, gözettiniz, işkillendiniz, o kuruntular sizi aldattı, tâ Allahın emri gelinciye kadar, hem sizi Allaha mağrurlandırdı o aldatıcı mağrur

(Munâfıklar) onlara (mü’minlere), “Biz (dünyada iken, sizin gibi ibadet etmekle, cihada çıkmakla) sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. (Mü’minler de onlara) derler ki: “Evet, (görünüşte siz bizimle beraberdiniz) ancak siz (kalbinizdeki inkâr ve nifak ile) kendi nefsinize kötülük ettiniz. (Mü’minlerin başına felaketler gelmesini) beklediniz. (İslâm dini hakkında da) şüphe ettiniz. Allah’ın emri (ecel vaktiniz) gelinceye kadar (böyle hareket ederek,) boş kuruntular (ve temenniler) ile oyalanıp durdunuz ve o çok aldatıcı (şeytan) sizi Allah (’ın merhametine güvendirerek, affı) ile aldattı.”

İnananlara, “Biz sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. İnananlar, “Evet, ama siz kendinizi fitneye düşürdünüz¹, bekleyip, şüphe ettiniz.² Allah'ın emri gelinceye kadar³ tutku ve kuruntularınız sizi aldattı. Ve o ğarur⁴ da sizi Allah ile aldattı.”5 dediler.

1- Kendi kendinizi aldattınız. 2- Hep şüphe ile yaşadınız. 3- Ölüm gelip çatıncaya dek. 4- Aldatanlar: İns ve cinden şeytanlar. 5- Sizi, “Alla... Devamı..

(Münafıklar) onlara bağrışırlar: «Biz sizinle beraber değil miydik»? «Evet, dediler (derler, beraberdik). Fakat kendinizi siz kendiniz yakdınız. (Hep mü'minlerin felâketini) gözetdiniz. (İslâm dîni hakkında) şübhe etdiniz. Sizi kuruntular aldatdı. Sizi o çok aldatan, Allaha karşı bile aldatdı». Nihayet (işte) Allahın emri gelib çatdı.

(Münâfıklar) onlara (o Cennet ehline): “Sizinle (dünyada) berâber değil miydik?” diye bağırırlar. (Mü'minler de:) “Evet (berâberdiniz)! Fakat siz, kendinizi (nifakla) fitneye düşürdünüz ve (mü'minlere musîbet gelmesini) beklediniz, hem (hak olan dîninizde) şübhe ettiniz ve boş temennîler sizi aldattı; nihâyet Allah'ın emri (ölüm) geldi; o çok aldatıcı (şeytan)da, sizi Allah hakkında aldattı!” derler.

(Münafıklar) onlara (kendilerini tanıyan mü’minlere): Biz (dünyada) sizinle beraber değil miydik? diye seslenirler. Onlar da: Evet, ama siz kendinizi aldattınız, pusu kurdunuz, şüphe ettiniz ve kuruntular sizi aldattı. Sonunda Allah’ın emri (olan ölüm) geliverdi ve o aldatıcı da sizi Allah ile aldatmış oldu” derler.

Azapta olanlar inananlara “Biz sizinle beraber olmadık mı?” diye seslenirler. Onlarda “Evet beraber olduk” derler. İnananlar “Ancak siz, kendi nefsinizi yanılttınız, sonra bekleyip seyrettiniz ve hep şüphe içine girdiniz. Sonra, Allah’ın azap emri üzerinize gelinceye kadar, kuruntularınız sizi oyaladı ve gururunuz sizi Allah ile aldattı” derler.

İki yüzlüler şöyle ünliyecekler: "Bizler sizlerle birlikte değil miydik?" inananlar diyecekler: "Öyle. Ancak siz kendinizi bozguna uğrattınız. Gözleriniz hep pusuda idi. İşkillendiniz durdunuz. Sizi aldatan kendi kuruntularınız oldu. Sizi Allah’a karşı o alçaltıcı Şeytan aldattı. Sonunda da Allah’ın buyruğu erişti."

(Aralarına bir perde çekilince) münafıklar mü/minlere nida edecekler: Biz dünyada sizinle beraber değil miydik? Mü/minler şöyle diyecekler: «— Evet beraberdik fakat siz öz nefsinizi mihnete soktunuz, bizim felâketimizi gözlediniz, dinde şüpheye tutuldunuz, emr-i hak vâki oluncaya kadar kuruntular sizi aldattı, o aldatıcı dünyada Allah/a itaat hususunda sizi aldattı».

Onlara seslenirler: “Biz sizinle beraber değil miydik?” Onlar da “Bilakis, beraberdiniz ama kendinizi fitneye/ derde soktunuz. (Başımıza bir felaket gelmesini) gözlediniz, tereddüt gösterdiniz [ve’rtebtum). Allah’ın emri size gelene kadar kuruntular sizi aldattı. Aldatan da sizi Allah’la aldattı.”¹¹

11 Krş. Lokmân, 31/33; Fâtır, 35/5

Onlara (münafıklar şöyle) seslenirler: “Biz sizlerle birlikte değil miydik?” Onlar, “Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, gözetip beklediniz, kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi ve o aldatıcı da sizi Allah ile aldatmış oldu” derler.

Münâfıklar, surun öte yanındaki müminlere seslenerek, “Biz dünyadasizinle birlikte değil miydik? Sizinle aynı hayatı yaşıyorduk. Biz de sizinle birlikte oruç tutup namaz kılıyorduk! O hâlde niçin burada aynı yerde değiliz?” diye onlara seslenecekler. Buna karşılık müminler, “Evet,görünüşte bizimle birlikteydiniz!” diyecekler, “Ne var ki siz, ikiyüzlülük ederek kendinizi felâkete sürüklediniz ve hemen teslim olmadınız, hatta hangi taraf kazanırsa ona katılmak için beklediniz, bekleştiniz; çünkü bu dine hep kuşkuyla baktınız. Başkalarının kalplerine şüphe tohumları ektiniz. Böylece, Allah’ın ölüm emri gelip çatıncaya kadar, boş kuruntularınız sizi oyalayıp durdu ve o Aldatıcışeytan ve dostları, bazen Müslüman görüntüsüyle karşınıza çıkıp hakkı batıl, batılı hak göstererek, bazen de Rabb’inizin şefkat ve merhametine güvendirerek sizi Allah ile aldattı!”

Onlara seslenirler:
“Sizinle birlikte değil miydik?”. Dediler ki: -“Evet; ama siz kendinizi fitneye soktunuz. Gözlediniz (bekle-gör yaptınız); tereddüt ettiniz. Sizi Kuruntular aldattı; nihayet Allah’ın emri geldi. Ğarûr / Aldatıcılar da sizi Allah ile aldattı”.

Münafıklar: " Yahu biz sizinle beraber değil mi idik " diye üsteler. Müminler: " evet beraberdik beraber olmasına ama, siz kendi kendinizi ayarttınız, çünkü hep suskun kaldınız, kuşkulandınız, yani sizi, doğru sandığınız kuruntular yanılttı. Derken Allah'ın fermanı geldi. Bu sefer de sizi, Allah adını kullanarak şeytan, yanılttı. "

Münafıklar Müminlere surun arkasından şöyle seslenir: "Biz dünyada sizinle beraber değil miydik?" Müminler derler ki: "Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz. Şüphe ettiniz. Allah’ın ölüm emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. Aldatıcı dünya hayatına uydunuz. Dünya hayatı Allah hakkında sizi aldattı. Dünyada bedenen bizimle birlikteydiniz ama inanç olarak, yaşam düzeni olarak beraber değildik. Siz insanların uydurduğu yasalarla kendinize yol çizdiniz. Biz Allah’ın yasalarına göre kendimize yaşam kurduk! İddia ettiğiniz gibi yeryüzünde asla beraber değildik!"

(Münafıklar) onlara (müminlere) “Biz sizinle birlikte değil miydik?” diye sesleneceklerdir. (Müminler de) şöyle diyeceklerdir: “Evet ancak siz kendinizi fitneye soktunuz, beklediniz, şüpheye düştünüz ve Allah’ın emri (ölüm) gelip çatıncaya kadar kuruntular sizi aldattı; o çok aldatan (şeytan) sizi Allah ile aldattı.” [*]

Benzer mesaj: Câsiye 45:35.

(Münâfıklar) onlara: “(dünyada) biz de sizlerle birlikte değil miydik?”¹ diye bağrışacaklar. Müslümanlar da onlara: “Evet, (bizlerle birlikte idiniz) fakat siz, kendi kendinizi aldattınız, (inananların helâk olmalarını) beklediniz, (Allah’ın dininden) şüphe ettiniz, (köksüz) idealleriniz sizi hep aldattı ve sonunda da Allah’ın emri (olan ölüm) geliverdi. Ve (bir de) o aldatıcı (şeytan) sizi, Allah’ın affına güvendirerek² baştan çıkardı.” diyecek.

1 Yani; “bizler de îman etmiştik ve sizlerle birlikte ibâdet etmiştik” diyerek dünyada Müslüman gibi göründüklerinden dolayı medet ummaya çalışacaklar... Devamı..

O[nun dışında kala]nlar, şu [içindeki]lere, “Sizinle değil miydik?” diye seslenecekler. Berikiler, “Evet öyleydi!” diye cevap verecekler, “Ama siz kendi kendinizi ayarttınız, ¹⁶ [inancınızda] tereddüt gösterdiniz; ¹⁷ [yeniden dirilme konusunda] şüpheye kapıldınız ve Allah’ın buyruğu ulaşıncaya kadar ¹⁸ kuruntunuz sizi yoldan çıkardı: çünkü, Allah hakkındaki ayartıcı düşünceler[iniz] sizi yanılgıya sürükledi! ¹⁹

16 Yani, “dünyevî kazançları arttırarak” veya “kişisel güvenliğiniz için korkuya kapılmak suretiyle” -her ikisi de hem yarım gönüllüleri hem de ikiyüz... Devamı..

İkiyüzlü münafıklar, müminlere: – Biz sizinle beraber değil miydik? Diye seslenecekler. Müminler: – Evet, görünüşte öyleydi, ama siz ikiyüzlülük ederek kendinizi mahvettiniz. Bizim başımıza hep bir felaketin gelmesini beklediniz. Allah’ın ayetleri hakkında hep derin şüpheler içindeydiniz. Allah’ın emri ölüm gelinceye kadar boş kuruntular sizi oyaladı, böylece o aldatıcılar sizi Allah hakkında hep aldattılar, diyecekler. 4/119, 45/6...8

(Münafıklar) seslenecekler: “Biz sizinle beraber değil miydik?” (Mü’minler) şöyle cevap verecekler: “Öyleydi! Ama siz birbirinizi ayarttınız. (Başımıza bir bela gelmesini) gözlediniz.[⁴⁹⁴⁸] (Hesap Günü’ne dair) kuşkuya kapıldınız. Allah’ın emri gelinceye kadar malum kuruntularla avundunuz.[⁴⁹⁴⁹] Dahası, aldatıcı sizi Allah ile aldattı.”

[4948] İbn Zeyd’e göre “tereddüt ettiniz”. [4949] Yani: Ütopyanızın peşinde kendinizi aldattınız.

(Bunun üzerine münafıklar müminlere) "Biz sizinle beraber değil miydik? (Sizinle beraber namaz kılıp savaşlara katılmıyor muyduk)” diye serzenişte bulunurlar. Onlar da: "Evet beraberdik ama; başınızı siz belâya soktunuz. (Münafıklık yaptınız, müminlerin felâketini) gözettiniz. (Öldükten sonra dirilmekten) Hep kuşkuya düştünüz. Allah’ın emri (ölüm) gelinceye kadar, batıl şeyler boş hayaller peşinde koştunuz. Çünkü, o çok aldatıcı (şeytan) sizi Allah'a güvendirdi. (Adam sende; günahın zararı yoktur, Allah Gafûr ve Rahîm'dir affeder" diyerek peşinden sürükledi) İşte sonunda Allah’ın emri gelip çattı!" derler.

(Münafıklar) mü’minlere şöyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?" (Mü’minler de) derler ki: "Evet, nefsinizle imtihan edildiniz ama başımıza musibetler gelmesini beklediniz, şüphe ettiniz. Allah’ın emri size gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. Ve O aldatıcı (şeytan) sizi Allah ile aldattı."

Onlara bağırırlar ki: «Biz sizinle beraber değil mi idik?» Onlar da derler ki: «Evet.. Velâkin siz nefsinizi fitneye düşürdünüz, ve (mü'minler hakkında fenalık) gözettiniz ve sizi bâtıl şeyler gurura düşürdü. Tâ ki, Allah'ın emri geliverdi. Ve sizi şeytan Allah ile aldattı.»

Münafıklar şöyle seslenirler: “Biz de sizinle beraber değil miydik? ” Müminler cevap verirler: “Evet, beraberdiniz, fakat siz kendi canınızı yaktınız, müminlere hep felaket gelmesini gözleyip durdunuz, şüphelere düştünüz, sizi birtakım kuruntular oyaladı. Bir de baktınız ki emr-i Hak gelmiş. Böylece o dessas, çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affı ve keremi ile aldattı. ”

(Münafıklar) onlara seslenirler: "Biz de sizinle beraber değil miydik?" (Mü'minler) derler ki: "Evet ama, siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz, beklediniz (hemen tevbe etmediniz) kuşkulandınız, kuruntular sizi aldattı. Allah'ın emri (ölüm) gelinceye kadar (böyle hareket ettiniz,) o çok aldatıcı (şeytan,) sizi Allah(ın affı) ile aldattı."

Münâfıklar mü'minlere (divarın dışından) nidâ idüb: "Dünyâda iken biz sizinle berâber değil mi idik?" dirler. Mü'minler de:" Evet bizimle berâber idiniz. Lâkin nefislerinizi fitneye koydınız, sizi tûl-u emel mağrur idüb aldatdı. Allâh'ın emri geldiği zamân (hîn-i vefâtınızda) şeytân sizi iğfâl idüb tevbeden çevirdi" dirler.

Münafıklar: “Sizinle beraber değil miydik?” diye bağırırlar. Müminler: “Evet ama siz kendinizi yaktınız. Bizi gözlemlediniz, şüpheye düştünüz; kurduğunuz kurgular, Allah’ın (ölmenizle ilgili) emri gelinceye kadar sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) da sizi Allah ile aldattı.”

Münafıklar, müminlere:-Sizinle beraber değil miydik? diye seslenecekler.-Evet, ama, siz kendinizi aldattınız. Çekinceli davrandınız, şüphe ettiniz ve Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. Aldatıcı da sizi Allah ile aldattı, derler.

Mü'minlere “Biz sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. Mü'minler “Evet,” der. “Fakat siz kendi kendinizi helâke düşürdünüz. Çünkü bizim başımıza gelecekleri gözetlediniz; şüphe içinde oldunuz; Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntularla avunup durdunuz; o çok aldatıcı olan Şeytan da sizi Allah ile aldattı.(13)

(13) 31:33’ün açıklamasına bakınız.

Onlara seslenirler: "Biz sizinle değil miydik?" Derler ki: "Evet, bizimleydiniz. Ancak siz kendinizi yaktınız, bekleyip durdunuz, şüphe ettiniz, hayal ve kuruntular/hurafeler/anlamını bilmeden okuyuşlar sizi aldattı; nihayet Allah'ın emri geldi. O yaman aldatıcı, sizi Allah ile aldattı."

ķıġıralar anlara ya'nį munāfıķlar mü’minlere “iy degül mi-dük bile namāz ķılur sizüñ-ile?” eyittiler: “evet; velįkin siz fitneye bıraķduñuz gendüzüñüzi” ya'nį munāfıķlıġ-ıla. daħı göz duttuñuz ya'nį mü’minler yitmeġine daħı gümānlendüñüz ya'nį islām’da daħı maġrur eyledi sizi arzular tā geldi Tañrı buyruġı ya'nį ölüm. daħı aldadı sizi Tañrı-y- ıla aldayıcı ya'nį şeyŧān.

Nidā iderler mü’minlere ki: Biz sizüñle degülmi‐dük? Eyideler:Evet, lākin siz nefsüñüzi fitneye düşürdüñüz ve mü’minler zevālini gözet‐di‐siz. Daḫı gümāna düşdi‐siz ve sizi aldadı ‘ömr uzunluġı. Tañrı Ta‘ālā buy‐ruġı gelince size ki ölümdür, daḫı sizi Tañrı yolından çıḳardı şeyṭān.

(Münafiqlər divarın içəri tərəfində olan mö’minləri) səsləyib deyəcəklər: “Məgər biz (dünyada) sizinlə birlikdə deyildikmi?!” (Mö’minlər) belə cavab verəcəklər: “Bəli (bizimlə birlikdə idiniz). Lakin siz özünüzü (nifaqla, ikiüzlülüklə) fitnəyə saldınız (fitnəyə salıb məhvə düçar etdiniz), siz (mö’minlərin başına bir fəlakət gəlməsini) gözləyirdiniz və (Allahın birliyinə, Muhəmməd əleyhissəlamın peyğəmbərliyinin həqiqiliyinə) şəkk edirdiniz. Allahın əmri (ölümünüz) gəlib çatanadək sizi xam xəyallar (tamah) aldatdı. Sizi Allah barəsində (Allah rəhmlidir, bütün günahlarınızdan keçər, sizə heç bir cəza verməz deyə) o tovlayan (Şeytan) tovladı!

They will cry unto them (saying): Were we not with you? They will say: Yea, verily; but ye tempted one another, and hesitated, and doubted, and vain desires beguiled you till the ordinance of Allah came to pass; and the deceiver deceived you concerning Allah;

(Those without) will call out, "Were we not with you?"(5292) (The others) will reply, "True! but ye led yourselves into temptation; ye looked forward (to our ruin); ye doubted ((Allah)´s Promise); and (your false) desires deceived you; until there issued the Command of Allah. And the Deceiver deceived you in respect of Allah.(5293)

5292 The evil will now claim same right of kinship or association or proximity with the good in earthly life; but in fact they had been arrogant and h... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.