Bel nahnu mahrûmûn(e)
Hayır, biz mahrum olduk.
"Belki de, biz büsbütün mahrum bırakıldık" (diye yakınıp duracaktınız).
Hayır mahrum kaldık derdiniz.
“Daha doğrusu yoksul kaldık.” derdiniz.
Daha doğrusu biz yoksun bırakıldık."
'Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık.'
Daha doğrusu (beklediğimiz mahsule karşılık) büsbütün mahrumuz.”
Belki biz, şanssız insanlarız” derdiniz.
63,64,65,66,67. Düşündünüz mü ektiklerinizi? Siz mi onları ekin haline getiriyorsunuz yoksa biz mi? Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. “Doğrusu borç altına girdik, daha doğrusu biz yoksul kaldık” derdiniz.
66,67. «Borca battık, elimiz boştur!» diyeceksiniz!
65-66-67. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde (şöyle) geveleyip dururdunuz: “Muhakkak biz çok ziyandayız (emeklerimiz boşa gitti). Hatta büsbütün yoksun bırakıldık!”
66,67. "Biz tohumlarımızdan dolayı borca girdik ve şimdi tekmîl ümîdlerimiz mahv oldı" diyu ta’accüble bağırır idiniz.
65,66,67. Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık".
“Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”
Daha doğrusu büsbütün mahrum kaldık” (derdiniz).
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık» (derdiniz).
"Doğrusu, yoksun bırakıldık."
"Doğrusu, biz yoksul bırakıldık" (derdiniz).
Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..
65-66-67. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde (şöyle) sızlanıp dururdunuz: “Şüphesiz biz çok ziyandayız (emeklerimiz boşa gitti). Gerçekten biz (beklediğimiz mahsule karşılık) büsbütün mahrumuz!”
Doğrusu, yoksun bırakıldık.
«Daha doğrusu biz (umduğumuzdan) mahrum kalmışlarız».
“Daha doğrusu biz mahrum bırakılanlarız!” (derdiniz.)
Daha doğrusu, biz mahrum (yoksul) kaldık" (derdiniz).
Hayır, “Biz mahrum bırakılanlardanız” deyin.
«Artık doğrusu yoksul kaldık» derdiniz.
Hayır geçinecek şeyden mahrum kaldık derdiniz.
“Bilakis biz yoksul bırakıldık” derdiniz.
“Hayır, biz büsbütün (rızıktan) mahrum kılınmışlarız.”
“Hayır, hayır, yaşama imkânından tamamen yoksun bırakıldık!” diye feryat edip dururdunuz.
“Belki de yoksun bırakıldık”.
66,67. " perişan olduk // hattâ mahvolduk. " derdiniz..
Emeklerimizin karşılığını alamadık. Elimizde avucumuzda ne varsa harcadık. Üstelik borçlanarak yoksul kaldık derdiniz. Niçin düşünüp öğüt almıyorsunuz? Ekip diktiğiniz şeylerin karşılığını Rabbiniz vermezse ne yapabilirsiniz?
65,66,67. Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da “Şüphesiz ki borçlandık (zarardayız); dahası biz (üründen) mahrum bırakıldık!” diyerek şaşar kalırdınız.
65,66,67. Eğer dilersek onu kesinlikle bir çör-çöp yapardık ve siz de: “Eyvah! Mahvolduk, daha doğrusu biz çok zarardayız!” diye, geveler dururdunuz.
Yok yok, aslında [geçinme imkanlarımızdan] mahrum bırakıldık!” (diyerek).
66-67. -Eyvah mahvolduk borca battık, varımızı yoğumuzu kaybettik, diye sızlanırdınız. 68/17...35
Daha beteri, mahrum kalan da biz olduk!”
66,67. Ve: "doğrusu biz borç altına girdik (bu işten zarara uğradık) ve yoksul kaldık" derdiniz.
Yok yok, mahrum bırakıldık!.. (derdiniz)
Belki biz mahrum kimseleriz (diye söylenirdiniz).»
Hatta doğrusu biz rızıktan mahrum kaldık, sefalete mahkûm olduk. ” derdiniz.
Doğrusu, biz yoksun bırakıldık! (derdiniz).
"Evet mahrûmlardanız" dirdiniz. ("Aç kalub helâk olacağız" dirdiniz.).
Artık yoksul kimseleriz” dersiniz.
66,67. --Borca battık, hayır biz mahrum bırakıldık, dersiniz.
“Biz mahrum kaldık” diye.
"Doğrusu mahrum bırakıldık biz."
“belki biz maḥrumlaruz.”
Bel ki biz maḥrūm olmışuz, diyesiz.
Bəlkə, (hələ ruzidən də) məhrum olmuş kimsələrik!” (deyərdiniz).
Nay, but we are deprived!
"Indeed are we shut out (of the fruits of our labour)"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |