Efemin hâżâ-lhadîśi ta’cebûn(e)
Bu söze mi şaştınız siz?
Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyor (bu Kur’ani haberlere mi hayret ediyor)sunuz?
Siz bu sözü ve bu haberleri mi tuhaf buluyorsunuz?
Şimdi siz, bu sözden, Kur'ân'dan dolayı mı hayretler içindesiniz?
Şimdi siz bu söze mi hayret ediyorsunuz?
Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?
Şimdi siz, bu Kur'an'a mı şaşıyorsunuz? (Ey Mekke'liler).
Artık bu söze mi hayret ediyorsunuz?
Şimdi bu kitaba mı hayret ediyorsunuz?
İmdi, siz bu söze şaşıyor musunuz?
Şimdi siz bu sözü/Kur'an'ı tuhaf mı buluyorsunuz?
59,60. Bu sözlere mi ta’accüb idiyorsunuz ve ağlayacak yerde gülüyorsunuz.
Bu söze mi şaşıyorsunuz?
59,60,61. Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
Yoksa bu haberi tuhaf mı buluyorsunuz?
Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz?
Bu sözü mü tuhaf karşılıyorsunuz?
Şimdi siz bu sözden mi hayret ediyorsunuz?
Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz
59-60. (Ey müşrikler!) Şimdi bu söze (Kur’ân’da bildirilen hakikatlere) mi şaşıyorsunuz! (Bu yüzden mi yapılan bunca uyarıya) gülüyor da (başınıza gelecek olan azaba) ağlamıyorsunuz!
Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?
59,60. Şimdi (siz) bu sözden mi (Kur'ân'dan mı) şaşıyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!
(Allah’ın) Bu sözlerine şaşırıyor musunuz?
Yoksa siz bu Kur’an’a mı şaşıyorsunuz?
Siz bu Kur/an/a mı taaccüp ediyorsunuz?
Şimdi siz bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?
Şimdi, ey inkârcılar; siz kendi tuhaf hâlinize değil de, sizi uyaran bu mübârek sözlere mi şaşıyorsunuz?
Bu Söz’e mi şaşıyorsunuz?
Şimdi bu Kitab'a mı hayret ediyorsunuz!
Şimdi siz gönderdiğimiz ayetlere mi hayret ediyorsunuz? Niçin? İşinize gelmedi mi? Veya sizlerden birine gönderilmediği için karşı mı çıkıyorsunuz? Aranızda fakir ve yetim gördüğünüz birine geldiği için mi hayretler içindesiniz? Hayır! Andolsun ki gelen ayetler sizleri övseydi. Yaptığınız kötülükleri hoş görseydi hemen kabul ederdiniz. Herkesten fazla sahip çıkardınız. Gelen ayetler sizin yalanlarınızı açıkladığı için hayretler içindesiniz. Çünkü gönderdiğimiz ayetler sizin dahi sır olarak sakladığınız şeyleri açığa vuruyor. İşlediklerinizin asıl nedenlerini, kalplerinizde yatanları açığa çıkarıyor. Sizler asıl bu nedenle hayretler içindesiniz. Saklayacak bir şeyiniz kalmadığı, bütün gizledikleriniz açıklandığı için hayretler içindesiniz. İçinizden nasıl oluyor da kalplerimizdekiler okunuyor diyorsunuz. Birbirinizle gizlice konuştuğunuz gerçekler açıklanıyor. Sizler gerçekleriniz açıklandıkça ne yapacağınızı bilmeyerek şaşırıyorsunuz. Niçin doğru düşünerek kendinizi düzeltmek yerine, inkâr edip suçlamalara yönleniyorsunuz?
Şimdi siz bu sözü mü tuhaf buluyorsunuz!
59,6. Şimdi size bu söylenilenler garip mi geliyor da (bu yüzden) gülüyor ve ağlamıyorsunuz?
Siz bu haberleri tuhaf mı buluyorsunuz?
Şimdi siz bu hadisi/Kuran’ı tuhaf mı buluyorsunuz? 38/1...10
Ne yani, siz bu (kaçınılmaz) olayın haberini tuhaf mı buluyorsunuz?
(Ey müşrikler ) Şimdi siz bu söze (Kur'an'ın size bildirdiği tekrar dirilmeye) mi şaşıyorsunuz?
Şimdi siz bu söze mi hayret ediyorsunuz?
Şimdi siz bu kelâmdan mı teaccüb ediyorsunuz?
Şimdi siz bu söze mi hayret ediyorsunuz?
Bu Kur'ân'dan ta'accüb mi idersiniz?
Yoksa bu sözler sizi şaşırtıyor mu?
Bu söze mi şaşıyorsunuz?
Siz bu söze mi şaşıyorsunuz?
Şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?
ey uşbu sözden mi ŧanlarsız?
Siz bu Ḳur’āndan ‘acebler misiz?
İndi siz bu kəlama (Qur’ana) təəccübmü edirsiniz?
Marvel ye then at this statement,
Do ye then wonder(5124) at this recital?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |