Mâ dalle sâhibukum vemâ ġavâ
Sahibiniz (olan Hz. Resul (AS) asla Hakk’tan) sapmamış, şaşırmamış ve (şeytani dürtülerle aldanıp) azıtmamıştır.
Sizin bu arkadaşınız Muhammed, ne sapıttı, ne azıttı
Hemşehriniz, arkadaşınız Muhammed, başına buyruk hareket etmedi, hak yoldan uzaklaşmadı, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih etmedi, bâtıla inanmadı, insanlara karşı hiçbir zaman haince bir düşünce taşımadı.
Arkadaşınız sapmadı da, azmadı da.
Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı.
Sapmadı doğru yoldan arkadaşınız (Hz. Peygamber), azıtmadı da; (haberiniz olsun, ey Kureyş halkı!)
Arkadaşınız, ne sapıttı ne de yanlış yaptı.
Sizin arkadaşınız, ne sapıttı, ne de azdı !
Arkadaşınız (Muhammed Hak'tan) sapmadı ve (batıla inanıp da) aldanmadı.
1,2. Gurûb iden yıldız hakkıyçün sâhibiniz (Muhammed ’aleyhisselâm) aslâ doğrılıkdan ayrılmamışdır.
Arkadaşınız (Muhammed) sapmamış ve azmamıştır.
1,2. Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.
1-2. Battığı sırada yıldıza andolsun ki bu arkadaşınız ne sapıtmış ne de eğri yola gitmiştir.
1, 2, 3. Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz.
Arkadaşınız (Muhammed) ne sapmıştır, ne de azmıştır.
Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.
Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da
(Ey Kureyşliler!) Arkadaşınız (Muhammed, hayatının hiçbir döneminde haktan) sapmadı ve (yine hayatının hiçbir döneminde, asla bâtıla) inanmadı.
Arkadaşınız sapkın ve azgın değil.
saahibiniz (doğru yoldan) sapmadı. Baatıla da inanmadı.
1,2. Battığı zaman necm'e (o yıldıza) and olsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve azmadı!
Sizin arkadaşınız ne sapmış, nede azmıştır.
yoldaşınız doğru yoldan hiç ayrılmadı, azıtmadı.
Sizinki ne yolunu şaşırdı! Ne Hak/tan ayrıldı!
Arkadaşınız (Muhammed) ne saptı ne de azıttı [ğavâ].
Ki arkadaşınız (olan peygamber) şaşmadı ve yoldan çıkmadı.
Ey müşrikler, çocukluğundan beri yakından tanıdığınız ve ahlâkî meziyetlerini çok iyi bildiğiniz arkadaşınız Muhammed ne sapmış, ne de aldanmıştır!
Arkadaşınız sapıtmadı; azıtmadı da!
1,2. Kayan yıldıza yemin ederim ki / arkadaşınız, sapmadı azmadı.
Arkadaşınız Muhammed sapmadı azmadı. Siz onun sözlerinde değişiklikler var zannediyorsunuz. Hayır! Elçimiz ayetlerim hakkında asla değişik bir şey söylemez. O’nun söyledikleri sizin işinize gelmiyor o kadar. Değilse elçimiz Muhammed’in size okudukları O’na vahyettiğimiz Kur’an’dan ibarettir.
Arkadaşınız (Muhammed), sapmamış ve azgınlaşmamıştır.
Arkadaşınız (Muhammed), sapmadı ve asla bâtıl bir şeye de inanmadı. ¹
Arkadaşınız ne sapmıştır, ne yolunu şaşırmış. 68/2
Arkadaşınız ne sapmıştır, ne kanmıştır;
(Ey müşrikler) Sahibiniz (Muhammed s.a.s.) ne sapıttı ne da azdı.
Arkadaşınız (Muhammed as) sapmadı ve azmadı da.
Sahibiniz şaşırmadı, ve bâtıla inanmadı.
Arkadaşınız (Muhammed) yanılmadı, sapmadı, aldanmadı.
Arkadaşınız sapmadı, azmadı.
Sâhibiniz (Muhammed) dalâletde ve hatâda değildir.
Arkadaşınızın yoldan çıkmadığı ve boş hayallere kapılmadığı da önemlidir.
Arkadaşınız sapıtmadı, azdırılmadı.
Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.
1-2. yılduz ḥaķķı-y-içün ol vaķt kim aşaġa düşdi ya'nį battı azmadı işüñüz daħı yolsuz olmadı.
Ḳaçan kim doġru yoldan azışmadı sizüñ yoldaşuñuz, azġun daḫı olmadı.
Sizin yoldaşınız (Muhəmməd əleyhissəlam) nə haqq yoldan sapmış, nə də azmışdır!
Your comrade erreth not, nor is deceived;
Your Companion is neither(5086) astray nor being misled.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |