Mâ zâġa-lbasaru vemâ taġâ
Gözü, ne kaydı, ne haddini aştı.
(Yani artık kesinlikle biliniz ve iman ediniz ki, Hz. Muhammed’deki) Göz (asla) kayıp-şaşmadı ve (sınırı da) aşmadı.
Dikkat edin! O peygamberin gözü ne kaydı, ne de başka yöne çevrildi.
Melekler âlemini görürken, aklı ve gözü sorumluluğunun ötesine kaymadı ve edep sınırını aşmadı.
Göz kaymadı ve (sınırı) aşmadı da.
Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) aşmadı.
(Hz. Peygamber Aleyhisselâm gördüğü ahvali tam gördü de) göz ne kaydı, ne de aştı.
Göz (Muhammed’in gözü,) ne kaydı ne de yanlış gördü.
11,12,13,14,15,16,17,18. Kalp gördüğünü yalanlamadı. O'nun gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki Cebrail'i bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, sidretü'l-müntehâ yanında. O ağacın yanında Me'vâ cenneti vardır. Sidre'yi neler kaplamıştı neler! Ne gözü kaydı ne de belirlenen sınırı aştı. Andolsun ki Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
Göz ne şaştı, ne de taştı
(Peygamberin) gözü (gördüğünden) kayıp şaşmadı ve (söylenenin dışına) sapmadı.
Muhammed gözi gördiği şeyden bir an inhirâf itmedi.
Gözü oradan ne kaydı ve ne de onu aştı.
Göz ne kaydı ne de hedefinden şaştı.
Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı.
Göz şaşmadı, sınırı da aşmadı.
(Peygamberin) gözü şaşmadı ve sınırı aşmadı.
Göz, ne şaştı ne aştı
Onun (resûlümüz Muhammed’in) gözü (kendisine gösterilen hayret verici şeyleri görmekten başka bir tarafa doğru) kaymadı ve (bakması emredilen şeylerin dışına da) sapmadı.
Göz şaşmadı ve haddi aşmadı.
(Peygamberin) göz (ü, gördüğünden) ağmadı, (onu) aşmadı da.
(O haşmetli makamda Muhammed'in) göz(ü) ne kaydı, ne de haddini aştı.
Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.
Bundan dolayı gözü aldanmamış ve gördüğüne isyan etmemişti.
Gözü hiçbir yana kaymadı, sağa sola da dönmedi.
Onun gözü ne kaydı ne de şaştı [tağâ].
Gözü kayıp şaşmadı ve taşkınlık etmedi.
Ve bu, kesinlikle bir yanılsama, bir hayal değildi; Muhammed bu olayı yaşarken, gözleri ne yanıldı, ne de sınırı aştı.
Görme Duyusu (Göz) şaşmadı; sınırı da aşmadı.
resul, onları seyretmekten kendini alamadı.
O zaman da arkadaşınızın gözü şaşmadı ve azmadı. O zaman da size vahyettiklerimizi bildirmişti. O zaman bu şekilde tepki göstererek itiraz etmemiştiniz. Niçin?
(Peygamber’in) gözü ne (sağa sola) kaymış ne de sınırı aşmıştı.
(Peygamberin) gözü, görme sınırını aşmadı, ¹o da (gördüklerinden dolayı) sarsılmadı.
[Dikkat edin,] göz ne kaydı, ne de (başka yöne) çevrildi:
Gözü hiçbir tarafa kaymadı ve sapmadı. 72/28
Gönül gözü ne şaştı ve kamaştı ne de haddi aştı:[⁴⁷⁸¹]
(Buna rağmen Muhammed s.a.s.'in) Gözü (başka yöne) kaymadı ve (haddini de) aşmadı.
(Muhammed’in) Görüşü kaymadı ve normalin ötesine de gitmedi.
Göz ne çevrildi ve ne de tecavüz etti.
(Muhammed'in) Göz(ü) şaşmadı ve azmadı.
Onun (Muhammed'in) gözi bir tarafa kaymadı, sağa ve sola meyl itmedi.
Gözü bir yere kaymadı, söylenenin dışına da çıkmadı.
Göz, ne şaştı; ne aştı.
Göz ne şaştı, ne haddinden aştı.(5)
Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı.
egilmedi göz ya'nį muḥammed gözi daħı geçmedi gördüginden. cebrayil sūret ile gördi.
Meyl itmedi meyl Muḥammed ‘aleyhi’s‐selām gördigi şeyden ṣaġa ve ṣola meyl vetecāvüz itmedi. Azışmadı, daḫı ẟābit oldı.
Göz nə (sağa-sola) yayındı, nə də uzağa getdi (hər şeyi olduğu kimi gördü).
The eye turned not aside nor yet was overbold.
(His) sight never swerved, nor did it go wrong!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |