İż yaġşâ-ssidrate mâ yaġşâ
Sidreyi, o sırada neler bürümüş, kaplamıştı, neler.
(O esnada) Sidre’yi örtüp kaplamakta olanın (orayı) kuşattığı zamandı.
O gördüğü zaman, Sidre'yi bürüyordu, bürümekte olan.
Hani Sidre'yi, Allah'ın nuru ve melekler kaplamıştı.
O zaman (o gördüğünde) Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.
Sidreyi örten örtmekte iken,
O dem ki, Sidre'yi bürüyen bürüyordu, (çepçevre meleklerle kaplanmıştı)...
O Sidre’yi acayip birşeyin örtüverdiği an,(*)
11,12,13,14,15,16,17,18. Kalp gördüğünü yalanlamadı. O'nun gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki Cebrail'i bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, sidretü'l-müntehâ yanında. O ağacın yanında Me'vâ cenneti vardır. Sidre'yi neler kaplamıştı neler! Ne gözü kaydı ne de belirlenen sınırı aştı. Andolsun ki Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
Sedir ağacını neler kaplamış neler!
O zaman sedir ağacını bütün heybetiyle öyle bir bürümüştü ki.
Sidre'yi bürüyen bürüyordu.
O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.
O an sidreyi bürüyen bürümüştü.
Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.
Tüm bölge olağanüstü biçimde kuşatılmıştı.
Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.
O dem ki o Sidreyi bürüyen bürüyordu
(Allah’ın emriyle) Sidre’yi bürüyen bürümüştü.
O (gördüğü) zaman Sidreyi bürüyordu onu bürümekde olan.
O zaman Sidre'yi bürümekte olan, bürüyordu.
O an ki, Sidre’yi bürüyen şey (karanlık) bürüyordu. *
O son ağacı kuşatan kuşatmıştı.
O Aşılmaz Sınır’ı neler kaplamıştı, neler!
O vakit sidre’yi kaplayan kaplıyordu.
Sidre'yi örten örtmekte iken.
O an ki, Sidre’yi bürüyen bürüyor ve ilâhî nurlarla aydınlanan bu yer, kelimelerin ifâde etmekten âciz kaldığı muhteşem güzelliklere sahne oluyordu.
Hani, bürüyen şey Sidre’yi bürüyor.
&1613;O gün Sedir’e öyle şeyler üşüşüyordu ki,
O zaman da yeryüzüne inerken bütün yükseklikleri, bütün ufku kaplamıştı.
Hani o [sidre]’yi (sedir ağacını) neler kaplıyordu neler! [*]
(O esnada Allah’ın nuru,) Sidre’yi kuşattı.
meçhul bir parlaklığın çevresini sarıp kuşattığı sidre ağacının başında. ¹¹
O zaman sedir ağacını bütün heybetiyle öyle bir bürümüştü ki.
O zaman Sidre'yi neler kaplıyordu neler?
O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.
O vakit ki, Sidre'yi bürüyen bürüyordu.
O dem ki Sidre'yi bir feyiz sarıyor, sardıkça sarıyordu. . .
Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.
O Sidre Allâh'ın nûrı veyâ bî-had ve hesâb meleklerle kaplanmışdır.
O gün o Sidre’yi neler kaplamıştı, neler!
Sidre'yi bürüyen bürüyordu.
O vakit Sidre'yi kaplayan kapladı.
O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp saran,
ol vaķt kim örter sidre aġacın ol kim örter.
Ol sidreyi örter ‘ibādet iden melā’ikelerden örtecek nesne.
O zaman Sidrəni nələr bürümüşdü, nələr!
When that which shroudeth did enshroud the lote tree,
Behold, the Lote-tree was shrouded (in mystery unspeakable!)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |