Ve lekad raâhu nezleten uḣrâ
Ve andolsun ki onu, inerken bir kere daha gördü.
(Oysa) Andolsun (ki Resulüllah), Onu bir diğer inişte (ve manevi tecelli ikliminde yine) görmüş (ve tanımıştı).
O'nu bir kere daha görmüştü;
Andolsun, onu yüce huzurdan bir diğer inişi sırasında da görmüştü.
Andolsun, onu bir diğer inişte de görmüştü.
Yemin olsun ki, o (Cebrâil'i hakîki suretinde) bir daha da (mi'raçtan) inerken gördü:
11,12,13,14,15,16,17,18. Kalp gördüğünü yalanlamadı. O'nun gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki Cebrail'i bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, sidretü'l-müntehâ yanında. O ağacın yanında Me'vâ cenneti vardır. Sidre'yi neler kaplamıştı neler! Ne gözü kaydı ne de belirlenen sınırı aştı. Andolsun ki Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
13,14,15. En son, sedir ağacının yanında, Onu başka bir kez daha görmüştü, barınak cenneti yanında idi
Andolsun ki, onu (Cebrail'i), bir başka inişte daha görmüştü.
13,14. And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür.
Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.
13-14. Andolsun ki onu (meleği) iniş esnasında en sondaki sidretü’l-müntehânın yanında bir daha gördü.
13, 14. Andolsun onu, Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında önceden bir defa daha görmüştü.
Onu bir kez daha görmüştü.
Andolsun onu bir kez daha görmüştü.
Kasem olsun ki o onu bir deha da inişinde gördü
13-14. Kasem olsun ki, (resûlümüz Muhammed), başka bir inişinde (Mi‘râc gecesinde), onu (Cebrâîl’i aslî sûretinde) Sidretu’l-Muntehâ’nın yanında da görmüştü.
Ant olsun ki, onu başka bir inişinde de gördü.
13,14. Andolsun ki onu diğer bir defa da Sidre-tül müntehânın yanında gördü o,
13,14. And olsun ki, onu (Cebrâîl'i aslî sûretinde) diğer bir inişte de (mi'râc gecesi), Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında (iken) gördü.
13, 14. Ve muhakkak, (kulumuz Muhammed) onu (vahiy meleğini asli suretinde) başka bir inişte de Sidretü’l-Müntehâ’nın (en son noktadaki sidre ağacının) yanında görmüştü.*
Hâlbuki o (Muhammed), daha önceki bir inişinde de, o vahiy meleğini görmüştü.
Ant olsun ki Cebrail’i bir kez daha görmüştü.
Andolsun o, onu bir kere daha inerken görmüştü.
Şüphesiz onu (Cebrail'i) bir de diğer inişte görmüştü.
Andolsun Muhammed onu, bundan önce bir kez daha gökteninerken görmüştü.
And olsun onu diğer bir iniş halinde de gördü;
Resul, bu meleğin inişini bir daha görmüştü:
Arkadaşınız onu daha önce başka bir yerde de görmüştü.
13,14,15. Yemin olsun ki bir başka inişinde onu, [cennetü’l-me’vâ] (durmaya değer bahçe)nin yanındaki [sidretü’l-müntehâ] (uzaktaki sedir ağacı)’nın yanında bir kez daha görmüştü.
13,14,15. Yemin olsun (Muhammed, Cebrail’i miraçtan) inerken yakınında Cennet’ül-Me’va’nın¹ bulunduğu Sidret’ül-Mün-teha’nın yanında ²bir defa daha gördü.³
Andolsun ki onu başka bir inişinde daha görmüştü. 2/97, 26/192...197
13,14. Andolsun ki. (Muhammed s.a.s.) onu -Miraçtan- inerken (cennetin bitiş noktası olan) Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında bir kez daha gördü.
Ve onu bir başka inişinde de görmüştü;
Andolsun ki, O'nu (Cibril'i) diğer bir inişinde de gördü.
13, 14. Onun bir başka inişini Sidretu'l-Müntehanın yanında görmüştü.
Andolsun, onu bir inişinde daha görmüştü;
13,14. Muhammed onı (Cibrîl'i) ikinci def'a olarak Sidretü'l Müntehâ'da gördi.
Muhammed Cebrail’i bir kez daha böyle gördü.
Hakikaten onu diğer bir inişte de gördü.
And olsun ki onu başka bir inişinde de gördü:
Yemin olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü.
13-14. daħı bayıķ gördi anı ya'nį daħı bir gez gökden inerken cebreyil’i tamām sūret ile gördi? sidreti’l müntehā ķatında.
Taḥḳīḳ gördi anı bir kez daḫı
And olsun ki, (Muhəmməd əleyhiissəlam Cəbraili öz həqiqi surətində) başqa bir dəfə də (me’rac vaxtı) görmüşdü;
And verily he saw him, yet another time
For indeed he saw him at a second descent,(5092)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |