Vefî emvâlihim hakkun lissâ-ili velmahrûm(i)
Ve mallarında, dileyene ve mahrum olana bir hak vardı.
Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı (ve onu gönül rızasıyla ayırıp verirlerdi. Asla cimrilik ve bencillik etmezlerdi.)
ve sahip oldukları herşeyden, yardım isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara bir pay ayırırlardı.
Mallarında dilenci ve yoksul için bir hak vardı.
Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
Onların mallarında dilencinin ve (ihtiyacını açıklayamayan) mahrumun bir hakkı vardır.
Mallarında, dilenci ve yoksul için bir hak vardı.
Mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
Onların mallarında, dilenen kimselerle, yoksun olanların payları vardır
Ve sahip oldukları her şeyden, (yardım) isteyenlere ve (iffetlerinden dolayı isteyemeyen) sıkıntı içinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı).
Mallarından bir kısmı fukarâ ve ’aceze içün idi.
Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.
Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.
Yardım isteyenlere ve yoksullara mallarından belli bir pay ayırırlardı.
Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
Paralarında, isteyenler ve yoksullar için bir pay vardı.
Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı.
Ve mallarında sâil ve mahrum için bir hak vardı
Sahip oldukları mallarından, (yardım) isteyenlere ve (iffetlerinden dolayı isteyemeyen) sıkıntı içinde bulunanlara (muhakkak) bir pay ayırırlardı.
Mallarından –istesin, istemesin- ihtiyaç sahipleri için bir pay ayırırlardı.
Onların mallarında sâilin ve (kemâl-i iffetinden dolayı dilencilik etmeyen) yoksulun da bir hakkı vardı.
Onların mallarında, dilenen ve (iffetinden dolayı dilenmeyen) yoksul için bir hak vardır (verirler)!
Ve mallarında (Allah’ın farz kıldığı sosyal yardım düzeninin icabı, yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı yardım istemeyip) mahrum (yoksun) olanlar için (ayrılmış) bir hak (bir pay) vardı (ve onu gönül rızasıyla ayırıp verirlerdi). *
Sahip oldukları mallarında, isteyenlerin ve fakir bırakılanların hakları olduğunu bilirler.
Onlar mallarından dilenenler, dilenemiyen yoksullar için pay ayırırlardı.
Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için (ayrılmış) bir hak vardı.
Onların mallarında hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için bir hak vardı.
Ve Allah’ın kendilerine imtihan için emanet verdiği mallarında, yardımisteyen fakirlerin ve yardıma muhtaç oldukları hâlde dilenmekten çekinen yoksulların da hakkı olduğunu bilir, onların payını mutlakaayırırlardı.
Mallarında, Mahrumlar (Yoksunlar) ve İsteyenler için bir hak vardır.
17,18,19. Geceleri az uyurlar,// seherlerde tevbe istiğfar ederlerdi. // Mallarında fakir ve yoksulun hakkı olduğunu bilirlerdi...
Allah’a inananlar bilirler ki; sahip oldukları mallardan yoksulların, fakirlerin, yolda kalmışların hakları vardır. Yoksulların kimi açıkça ister, kimi de arından isteyemez. İnananlar isteyemeyenleri yüzlerinden tanır. Onlara gizliden gizliye yardım ederler.
Mallarında açıktan isteyen ve açıktan isteyemeyen kişiler için hak vardır. [*]
ve sahip oldukları her şeyden, [yardım] isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara ¹² bir pay [ayırırlardı].
Ve onlar mallarından, isteyen istemeyen tüm ihtiyaç sahipleri için pay ayırırlardı. 2/267-271
Onların mallarında, yoksullar ve muhtaçlar için ayrılmış, bir pay vardı. (Bunları onlara gönülden seve seve verirlerdi)
Onların mallarında dilenci ve yoksul için bir hak vardı.
Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi.
Mallarında isteyenlerin ve yoksulların hakkını ayırırlardı.
Mallarında dilenci ve yoksul için hak vardı.
Mallarında sâillere ve fakîrlere hak vardı. (Sadaka virirlerdi.)
Mallarından, isteyenlere ve yoksullara pay ayırırlar.
Onların mallarında isteyen ihtiyaç sahipleri için de bir hak vardı.
Mallarında, isteyen ve istemeyen yoksullar için bir pay vardı.
İhtiyaç sahibi için, yoksul için bir hak vardı mallarında onların.
daħı malları içindedür anlaruñ ḥaķ, dileyici içün daħı maḥrum içün.
Daḫı māllarında ḥaḳ var‐ıdı, dilencilere ve dilencilik idebilmeye[nlere].
Mallarında da dilənçinin və (abrına qısılıb dilənməyən) yoxsulun haqqı (payı) var idi.
And in their wealth the beggar the outcast had due share.
And in their wealth and possessions (was remembered) the right of the (needy,) him who asked, and him who (for some reason) was(5001) Prevented (from asking).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |