2 Aralık 2024 - 30 Cemaziye'l-Evvel 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mâide Suresi 106. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû şehâdetu beynikum iżâ hadara ehadekumu-lmevtu hîne-lvasiyyeti-śnâni żevâ ‘adlin minkum ev âḣarâni min ġayrikum in entum darabtum fî-l-ardi feesâbetkum musîbetu-lmevti tahbisûnehumâ min ba’di-ssalâti feyuksimâni bi(A)llâhi ini-rtebtum lâ neşterî bihi śemenen velev kâne żâ kurbâ(ﻻ) velâ nektumu şehâdeta(A)llâhi innâ iżen lemine-l-âśimîn(e)

Ey inananlar, birinize ölüm gelip çatarsa aranızda vasiyet edeceğiniz zaman, sizden iki adil tanık bulunsun. Yolculuktaysanız ve gene size ölüm musibeti gelip çatacaksa sizden olmayan iki kişiyi de tanık tutabilirsiniz. Ancak onları, namazdan sonraya dek alıkoyun da akraba bile olsa Allah'ı bırakıp yerine hiçbir menfaati satın almayacağız, tanıklığımızı, Allah için gizlemeyeceğiz, gizlersek günahkarlardan olalım diye Allah'a yemin etsinler.

Ey iman edenler! Aranızdan herhangi birinize ölüm belirtisi gelip çattığı zaman, (yapacağınız) vasiyetin (hazırlanışı) sırasında, içinizden iki adaletli kişiyi şahit bulundurun. Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden (yakınlarınızdan) olmayan başka iki kişiyi (şahit tutuverin). Şayet (bunların vasiyeti değiştirmesinden) kuşkulanmanız durumunda (varisleri olarak; cenaze için kılınacak) namazdan sonra alıkoyup bekletirsiniz ki, onlar da: "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir maddi değer ve teklif karşısında değiştirmeyeceğiz ve Allah’ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler (ki bu vasiyet resmi ve geçerli hale gelsin. Hayır için vasiyet mendûb -uygun ve güzeldir- ama borçları ve emanet eşyaları için farziyettir.)

Ey iman edenler! Ölüm size yaklaşıp vasiyyette bulunmak üzereyken yapılacak işler için, kendi aranızda iki dürüst kişi şahit bulundurun. Yahut evinizden uzakta seyahatte olup yeryüzünde dolaşırken, ölüm işaretleri başgöstermişse, namazdan sonra misafir olduğunuz topluluktan, iki kişiyi alıkoyun; ve eğer içinize bir şüphe düşerse, herbirini Allah'a şöyle yemin ettirin: “Bu sözümüzü yakın bir akrabanın hatırı için de olsa, hiçbir bedel karşılığında satmayacağız ve Allah'ın huzurunda şahit olduğumuz hiçbir şeyi gizlemeyeceğiz, yoksa günahkarlar arasına gireriz.”

Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm göründüğü, yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şâhitlik etmek de, emrolunduğunuz hükümler arasındadır. İçinizden iki âdil şâhit yeter.
Ticaret ve rızkınızı kazanmak için yeryüzünde yolculuğunuz sırasında başınıza ölüm felâketi gelirse, gayri müslim iki şâhit de olabilir. Bu iki şâhidi namazdan sonra alıkorsunuz, şüphelenmişseniz Allah'a yemin ederler.
“Bu şâhitlik karşılığında hiçbir bedel almıyoruz. Lehine şâhitlik edeceğimiz kimse akrabamız bile olsa, yine doğruyu söyleriz. Allah'ın emrettiği şâhitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, bilerek günah işlemiş günahkârlardan olduğumuzda şüphe yoktur" diye yemin ederler.

Ey iman edenler! Sizden birine ölüm hali gelirse vasiyet esnasında içinizden iki adil kişiyi; yahut yolculuk sırasında başınıza ölüm musibeti gelirse sizden olmayan iki kişiyi şahit tutun. Eğer bu kişilerden şüphelenirseniz kendilerini namazdan sonra tutarsınız ve onlar da: "Akraba bile olsa bunu (yemini) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz. Allah'ın şahitliğini [19] gizlemeyeceğiz. Böyle yaparsak günahkarlardan oluruz" diye Allah'a yemin ederler.

19.Yani Allah`ın emretmiş olduğu şahitliği.

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): 'Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiç bir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz.' diye Allah adına yemin etsinler.

Ey iman edenler! Sizden birinize ölüm hâli geldiği zaman, vasiyyet vaktinde içinizden adâlet sahibi iki kimseyi, yahut yolculukta iken ölüm musibeti başınıza gelmişse, milletinizden olmayan (gayri müslim) iki adamı şahid tutun. Eğer bu gayri müslim şahidlerden şüpheleniyorsanız (ekseriya hüküm zamanı olan) ikindi namazından sonra kendilerini alıkorsunuz da Allah'a şöyle yemin ederler: “-Billâhi, akrabamız da olsa yeminimizi hiç bir karşılıkla değişmeyiz. Allah'ın emri olan şahidliği gizlemeyiz. Eğer gizlersek muhakkak günahkârlardan oluruz.”

Ey iman edenler! Ölüm birinize gelip vasiyet ettiği zaman, aranızdaki şahitlik şöyledir: Kendinizden iki adil kişiyi şahit tutun. Eğer sefere çıkıp, ölüm durumu varsa, başkasından iki şahit tutun. Eğer şahitlerden şüpheniz olursa, namazdan sonra onları alıkoyarak onlara: “Allah’a andolsun! Sanık akrabamız dahi olsa, biz şahitliğimizi ucuza satmayız, biz Allah için olan şahitliği gizlemeyiz, böyle bir durumda günahkârlardan oluruz” dedirterek yemin ettirin.

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca, vasiyet esnasında içinizden iki âdil kişi aranızda şâhitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan başka iki kişi şâhit olsun. Eğer şüpheye düşerseniz, o iki şahidi namazdan sonra alıkor, “Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba menfaatine de olsa Allah'ın şahitliğini saklamayacağız; çünkü böyle yaparsak elbette günahkârlardan oluruz” diye Allah'a yemin ettirirsiniz.

Ey inanmış olanlar! Biriniz ölürken, vasiyet vaktinde sizden iki doğru adam tanık olmalı, taşradayken ölüm yaklaşırsa size, sizden olmayan başka tanıklar bulunur da, kanmazsanız, namazdan sonraya tutun onları, «Biz bununla bir nesneyi değiştirmeyiz, yakınımız olsa da, Allah için tanıklığı saklamayız, yoksa günah edenlerden oluruz» diyerekten Allaha ant içsinler

Ey inananlar! Herhangi birinize ölüm yaklaştığı zaman vasiyet ederken içinizden (sizinle mirasçılarınız arasında) iki adil kimseyi yahut yolculukta iken ölüm işaretleri baş göstermişse, sizden olmayan iki kişiyi şahit tutun! Eğer bu şahitler(in adaletin)den şüphe ederseniz (herhangi bir) namazdan sonra kendilerini alıkoyun. Sonra her ikisi de Allah'ın adıyla şöyle yemin etsinler: “Dost ve yakınlarımızın çıkarı için bile olsa bu vasiyete ihanet etmeyeceğimize ve bu şahitliği gizlemeyeceğimize Allah için yemin ederiz. Aksi taktirde günah işlemiş olacağımızı kabul ediyoruz.”

Ey mü’minler! Sizden biri mevte hazırlandığı zamân vasiyet esnâsında beyninizden ’âdil iki âdem ve yâhud ölüm hâleti sizi âhar bir yerde yakalar ise sizin dîninizden olmıyan iki kişiyi celb idiniz salâtdan sonra ânları tevkîf idiniz ve emin değil iseniz Allâh’ın huzûrunda ânlara şöyle kasem itdiriniz: "Biz şehâdetimizi hiç bir şey mukâbilinde akrabâmıza bile satmıyacağız şehâdetimizi saklamıyacağız saklar isek günâhkâr olalım"

Ey İnananlar! Ölüm birinize geldiği zaman vasiyet ederken içinizden iki adil kimseyi; şayet yolculukta olup başınıza da ölüm musibeti gelmişse, namazdan sonra alıkoyacağınız, şüpheleniyorsanız, "Akraba bile olsa yeminle hiçbir değeri değiştirmeyeceğiz, Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa şüphesiz günahkarlardan oluruz" diye yemin eden sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun.

Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, “Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günahkârlardan oluruz” diye yemin ederler.

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki âdil kişi, şayet seyahatte iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan başka iki kişi aranızda (konu hakkında) şahitlik etsin. Eğer (vasiyeti uygularken) içinize bir şüphe düşerse, bu iki şahidi namazdan sonra alıkorsunuz; “Bunu yakınımız hatırına da olsa hiçbir bedel karşılığında satmayız ve Allah’ın buyruğu olan bu tanıklığı asla gizlemeyiz, aksi halde apaçık günahkârlardan olacağımızda kuşku yoktur” diye Allah’ın adına yemin ederler.

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun). Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidi namazdan sonra alıkorsunuz; «Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz» diye Allah üzerine yemin ederler.

İnananlar, birinize ölüm yaklaşınca, vasiyet anında aranızdan iki adil şahit tanık bulunsun. Yolculuk anında size ölüm gelirse, sizden olmayan iki kişi... Kuşkulanıyorsanız, namazdan sonra tanıkları alıkoyup ALLAH adıyla: "Akraba dahi olsa tanıklığımızı hiç bir değerle değiştirmeyeceğiz, ALLAH'ın tanıklığını gizlemiyeceğiz. Aksi taktirde, günahkarlardan oluruz," diye yemin ettirin.

Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şahitliğin hükmü, kendi içinizden iki adaletli şahit, yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden olmayan diğer iki şahit tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları alıkorsunuz. Onlar da Allah'a şöyle yemin ederler: "Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz".

Ey o bütün iyman edenler! her hangi birinize ölüm hali geldiği o vasıyyet zemanı aranızdaki şehadet ya kendinizden adalet sahibi iki adam, veya yolculuk ediyordunuz da ölüm musıybeti başınıza geldise sizin gayrinizden iki diğeridir, bunları nemazdan sonra alıkorsunuz, şübhelendiğiniz takdirde şöyle yemin ederler, «billâhi hısım da olsa yeminimizi hiç bir bedele değişmeyiz, Allahın şehadetini ketm de etmeyiz» biz o takdirde şübhesiz vebâle girenlerden oluruz

Ey îmân edenler! Sizden birine ölüm (hali/belirtisi) gelir de vasiyette bulunacak olursa, içinizden güvenilir iki kişiyi aranızda şahit tutun. Yahut yolculukta iken size ölüm (hali/belirtisi) gelmişse, (o zaman) sizden olmayan iki kişiyi şahit tutun! Şâyet bu iki şahitten (doğruyu söylemeyeceklerinden dolayı) şüphelenirseniz, onları namazdan sonra alıkoyarak yemin ettirirsiniz. (Onlar da:) “Akraba bile olsa onu (bu yemini) hiçbir değere (ve menfaate) satıp değiştirmeyeceğiz, Allah’ın (emrettiği) şahitliğini de gizlemeyeceğiz. Çünkü biz, bu takdirde elbette günahkârlardan oluruz diye Allah’a yemin ederler.

Ey iman edenler! Eğer birinizde ölüm belirtileri ortaya çıkarsa, vasiyet anında içinizden adalet sahibi iki kişi aranızda tanıklık etsin. Veya yeryüzünde yolculuk ederken¹ ölüm size isabet ederse, sizden olmayan iki kişi tanıklık etsin. Eğer şüpheye düşerseniz o iki kişiyi salâttan² sonra alıkoyun. “Yakınımız da olsa tanıklığımızı hiçbir bedele satmadık ve Allah'ın tanıklığını gizlemedik. Yoksa öyle yaparsak, kuşkusuz günahkârlardan oluruz.” diye Allah'a yemin etsinler.

1- Gurbette olduğunuzda. 2- Cenaze duasından, töreninden.

Ey îman edenler, ölüm (ün sebebleri) her hangi birinizin karşısına gelib çatdığı zaman, (edeceğiniz) vasıyyet vaktında aranızda ya içinizden adalet saahibi iki şâhid (tutun), yahud yer yüzünde sefer etdiniz de başınıza ölüm musıybeti gelmişse sizden olmayan diğer iki kişiyi (şâhid yapın). (Sizden olmayan öyle iki kişi ki) onları, (haklarında) şübheye düşmüşseniz, namazdan sonra alıkoyarsanız da Allaha şu suretle yemîn ederler: «(Şâhidlik etdiğimiz bu işin içinde) akraba (mızdan kimse) dahi bulunsa (Allâhı bırakıb da yerine dünyâya âid) hiç bir behâyı (ve menfeati) satın almayacağız. Allahın (emretdiği) şâhidliği gizlemeyeceğiz. Bu (nu gizlediğimiz) takdirde elbette günâhkârlardanızdır».

Ey îmân edenler! Birinize ölüm geldiği zaman vasiyet esnâsında aranızdaki şâhidlik, ya içinizden adâletli iki kişi(nin şâhidliği) veya siz yeryüzünde (başka yerlerde)yolculuk ederken bu hâlde başınıza ölüm musîbeti geldiğinde, siz(in dîniniz)den olmayan başka iki kişi(nin şâhidliği)dir.

Eğer (bu gayr-i müslim iki şâhidden) şübhelenirseniz, namazdan sonra onları alıkoyarsınız da (sizin teklîfinizle) Allah'a şöyle yemîn ederler: "Akrabâ da olsa buna (bu yemîninize) mukabil hiçbir bedel satın almayacağız ve Allah'ın şâhidliğini gizlemeyeceğiz; o takdirde muhakkak ki biz, elbette günahkârlardan oluruz!"

Ey iman etmiş olanlar! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda (sizinle mirasçılarınız arasında) şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan (Müslüman olmayanlardan) başka iki kişi şahitlik eder. Eğer (bu Müslüman olmayanların şahitlikleri konusunda vasiler olarak) kuşkuya düşerseniz onları (adet olduğu üzere insanların toplanma zamanı olan) namazdan sonra (insanların huzurunda yemin etsinler diye) alıkorsunuz da Allah adına; “Akraba da olsa şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günah (ve suç) işleyenlerden oluruz” diye yemin ederler.*

(*) “Herhangi birinize ölüm yaklaştığında vasiyet[inizi yaptığınız] zaman aranızda”-yani, sizinle mirasçılarınız arasında-“şahit bulunsun” والمقصود : ... Devamı..

Ey İman edenler! Sizden birisine ölüm geldiğinde vasiyet ediyorsa, içinizden adalet sahibi iki kişi veya sizden başka dine mensup iki kişi şahitlik yapsın. Eğer siz herhangi bir sebeple yolculuk halinde iken, size ölüm isabet ettiğinde, (cenaze) namazından (defnedildikten) sonra şahitlik edecek iki şahidi, şahitlik etmeleri için alıkoyun. Eğer şahitlerin doğruyu söylemeyeceklerinden şüphelenirseniz, akrabaları da olsa şahitliklerini az bir ücret karşılığında satmayacaklarına ve vasiyet esnasında işittiklerini gizlemeyeceklerine, eğer Allah için doğru söylemiyorlarsa günah kar olacaklarına dair yemin etsinler.

Ey inananlar! Sizin aranızdan birinin karşısına ölüm dikilince vasiyet sırasında yakınlarınızdan ya da içinizden iki doğru kişiyi tanık tutsun. Ya da yolcu iken ölümle karşılaşacak olursa sizden olmıyan iki kişiyi tanık tutun. Eğer onlardan işkillenecek olursanız bu iki kişiyi namazdan sonra alıkoyun da Allah’a şöyle and içsinler: "Yakınlarımız için tanıklık etmekten geri durmıyacağız, yoksa ne de olsa günah işlemiş oluruz."

Ey iman edenler! Birinize ölüm yaklaştığı zaman vasiyet vaktinde aranızda nisabı şehadet içinizden iki adil sahibidir. Yahut yer yüzünde seyr-ü seferde olup da size ölüm musibeti erişirse sizlerden başkasından [³] iki kişidir. Eğer şüpheye düşerseniz [⁴] onları ikindi namazından sonra [⁵] tutun, onlarda «menfaatlerine şahit olduklarımız, hısımlarımız olsa da andımızı az paha ile satmayız, Allah/ın şehadetini gizlemeyiz. Yoksa biz, her halde günahkârlardan oluruz.» diye Allah/a yemin etsinler.

[3] Yani başka milletlerden ya kavim ve kabilenizden başkası.[4] Sizlerden olmayan şahitlerin hiyanetlerinde şüphe ederseniz.[5] İkindi namazından son... Devamı..

Ey inananlar! Birinize ölüm geldiğinde, vasiyet sırasında içinizden adil/dürüst olan iki kişi, aranızda şahitlik etsin veya yeryüzünde yolculukta bulunduğunuz bir sırada, başınıza ölüm musibeti gelmişse/öleceğinizi hissetmişseniz, o zaman sizden olmayan iki kişi (şahit) olsun. Onları namazdan/ibadetten sonra alıkorsunuz/alıkoydurursunuz. Eğer kuşkulanırsanız o ikisini Allah adına şöyle yemin ettirirsiniz: “Akrabamız da olsa yeminimizi hiçbir değere satmayacağız, Allah’ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz günahkârlardan oluruz.”

Ey iman edenler! Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet anında aranızda şahitlik, sizden olan iki adil kişidir. Ya da yolculuk sırasında başınıza ölüm musibeti gelip çatmışsa, (aranızda şahitlik) sizden (Müslüman) olmayan iki kişidir. Eğer (bu Müslüman olmayanların şahitlikleri konusunda vasiler olarak) kuşkuya düşerseniz (adet olduğu üzere ikindi vakti) namazdan sonra “Akraba dahi olsa onu (şahadeti) hiç bir değer karşılığında satmayacağız ve Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz” diye Allah adına yemin edinceye kadar onları alıkoyun.

Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm gelir de vasiyette bulunmak isterse, vasiyetin içerik ve şartlarını belgelendirmek üzere, aranızdan Müslüman ve âdil iki kişiyi şâhit tutsun.
Ama eğer memleketinizden uzak diyarlara yolculuk ederken ölüm döşeğine düşerde tanıdık şâhit bulmakta güçlük çekerseniz, o zaman sizin toplumunuzdan olmayan iki yabancı şâhit de yeterli olur.
Eğer bu şâhitlerin adâletinden şüpheye düşerseniz, dürüstlük ve insaf duygularının genellikle daha canlı olduğu herhangibir namazın ardından buiki kişiyi, Müslümanların huzurunda şâhitlik etmeleri için câmide alıkoyun. Sonra her ikisi de, Allah’ın adıyla şöyle yemin etsinler:
“Dost ve yakınlarımızınçıkarları söz konusu olsa bile, bu vasiyete ihânet etmeyeceğimize ve Allah için yapmış olduğumuz bu şâhitliği gizlemeyeceğimize yemin ederiz; aksi takdirde, büyük bir günah işlemiş olacağımızı ve Allah katında cezasını çekeceğimizi kabul ediyoruz!” Böylece vasiyet konusunda, şâhitlerin bu yeminli beyânı esas alınır. Aksini iddia edenin, iddiasını delil ile ispatlaması gerekir.

Ey iman edenler! Aranızdaki şahidlik, Ölüm birinize eriştiği zaman Vasiyet sırasında sizden adalet sahibi iki kişidir veya eğer siz Yeryüzü’nde yola çıktıysanız, derken Ölüm’ün müsibeti size gelip çattıysa, sizin dışınızdan diğer iki (kişi)dir. Tereddüt ettiğinizde, Namaz’dan sonra bunları alıkoyarsınız. Onlar da: -“Onu bir menfaat karşılığı satmayız, akraba bile olsa, Allah’ın şahidliğini gizlemeyiz. Biz, o zaman Günahkârlar’dan oluruz” diye Allah’a yemin ederler.

Müminler! Biriniz ölüm döşeğinde iken vasiyette bulunursa, içinizden iki adil kişi, vasiyete tanıklık etsin. Bu tanıklar gayrimüslim de olabilir. Nitekim siz seyahat halinde iken, ölüm gelip çatmış olabilir. Bu durumda Mabetten çıkan iki kişiyi durdurup Allah adına yemin ettirin. İçinize sinmediyse yemini: " akraba bile olsa bu yemini pazarlık konusu yapmayacağız, Allah'tan bir şey saklamayacağız, aksi halde suçu kabul ederiz " şeklinde yaptırın.

Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman vasiyet sırasında aranızda şahitlik edecek olanlar sizden adaletli iki kişidir. Yahut seferde başınıza ölüm gelirse, sizinle birlikte sefere çıkmış olan tanımadığınız iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz Salât-ı İkameden sonra onlara yemin ettirirsiniz. Onlar da Allah adına: "Akraba da olsa şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde şüphesiz günahkârlardan oluruz." diye yemin ederler.

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca, vasiyet esnasında içinizden adalet sahibi iki kişi aranızda şahitlik etsin! [*] Veya yeryüzünde yolculuktayken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan başka iki kişi (şahit olsun)! Şüpheye düşerseniz o iki şahidi [salât]tan (ibadetten) sonra durdurup “Akraba (menfaatine) de olsa bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemeyeceğiz; (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz.” diye Allah’a yemin ettirirsiniz.

Yüce Allah ayetin bu kısmında ölüm döşeğinde, yani kişiler ölmeden önce sahip oldukları mal varlıklarıyla ilgili olarak vasiyyette bulunmaları gerekti... Devamı..

Ey îman edenler! İçinizden biri ölmek üzereyken vasiyet edeceği zaman sizden olan¹ sözüne güvenilir iki kişiyi şâhit tutsun. Ya da yolculuk sırasında ölüm sıkıntısıyla karşı karşıya kalırsanız o zaman da sizden olmayan² iki kişiyi şâhit tutun. Eğer bunların (şâhitlikleri) konusunda şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları alıkoyarak; “akrabamız bile olsa şâhitliğimizi bir menfaat karşılığında satmayacağız. Allah adına olan şâhitliği asla saklamayacağız, (eğer böyle yaparsak) işte o zaman günâhkârlardan oluruz.”³ diye, kendilerine Allah adına yemin ettirin.⁴

1 Yani akraba ve yakınlarınızdan veya Müslümanlardan olan…2 Yani Müslüman olmayanlardan… Bu durum, normal zamanlar için değil, yolculuk esnasında ölüm... Devamı..

SİZ EY imana ermiş olanlar! Ölüm size yaklaştığında ve vasiyette bulunmak üzereyken yapacaklarınız için şahitler bulundurun: ¹²⁵ Kendi aranızdan iki dürüst kişi, yahut; eğer evinizden uzakta, seyahatte iken ¹²⁶ ölüm işaretleri baş göstermişse- namazdan sonra, misafir olduğunuz topluluktan iki kişiyi alıkoyun; ve eğer içinize bir şüphe düşerse her birini Allah’a şöyle yemin ettirin: “Bu [sözümüzü], yakın bir akraba[nın hatırı] için olsa da hiçbir bedel karşılığında satmayacağız; ve Allah’ın huzurunda şahit olduğumuz hiçbir şeyi gizlemeyeceğiz, ¹²⁷ yoksa günahkarlar arasına gireriz”.

125 Lafzen, “herhangi birinize ölüm yaklaştığında vasiyet[inizi yaptığınız] zaman aranızda” -yani, sizinle mirasçılarınız arasında- “şahit bulunsun”.1... Devamı..

Ey iman edenler! İçinizden birinin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet esnasında aranızdan dürüst iki kişiyi şahit tutun. Eğer yolculukta iseniz ve ölüm emareleri gelip çattıysa; sizden olmayan iki kişinin şahitliğine başvurun. Şayet onların dürüst davranmayacağından şüphe ederseniz, namazdan sonra onları alıkoyarak onlara şöyle yemin ettirin; “Allah’a andolsun ki akrabanın hatırına bile olsa, yemini hiçbir menfaat karşılığı satmayacağız. Allah’ın bildiğini hiçbir durumda gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz.” 2/282, 24/2...6

SİZ ey iman edenler! Ölüm size yaklaştığında yapacağınız vasiyet sırasında şahitler bulundurun: Kendi aranızdan[⁹⁹⁹] dürüst iki kişi, ya da seyahatteyken ölüm emareleri gelip sizi bulursa, (âdil şahitliğe) davetten sonra,[¹⁰⁰⁰] sizden olmayan öteki[¹⁰⁰¹] iki kişiyi alıkoyun; eğer içinize bir kuşku düşerse onlara Allah adına şöyle yemin ettirin: “Akraba hatırına da olsa, hiçbir bedel karşılığında sözümüzü satmayacağız ve Allah’ın bildiğini[¹⁰⁰²] gizlemeyeceğiz; eğer böyle yaparsak, gerçekten günahkârlardan olmuş oluruz.”[¹⁰⁰³]

[999] Yani: “yakınlarınızdan, tanıdıklardan” ya da “mü’minlerden”. [1000] Buradaki salât’a “namaz” anlamı verenler, hangi namaz olduğunda ihtilaf e... Devamı..

Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm gelip çattığında (emareleri görüldüğü zaman) vasiyet esnasında, içinizden (akrabanızdan veya sizi tanıyanlardan) adil iki kişiyi şahit tutun. Eğer ölüm musibeti başınıza yolculuk halinde iken çatmışsa, sizden olmayan yabancı iki kişiyi şahit tutun. Onların şehadetlerinde kuşkuya düşerseniz, namazdan sonra onları alıkorsunuz ve "Akrabamız dahi olsa, bu yemin karşılığında hiçbir bedel almayız. (Sadakatten ayrılarak Allah'a yalan yere asla yemin etmeyiz) Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz, yoksa biz elbette günahkarlardan oluruz" diye yemin ettirirsiniz.

Ey inananlar, birinize ölüm gelince vasiyyet sırasında içinizden iki âdil kişi, aranızda şâhidlik etsin. Ya da yeryüzünde yolculuk ederken başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan iki kişi (şâhidlik etsin). Eğer şahitlerden kuşkulanırsanız, namazdan sonra onları tutar(yemin ettirir)siniz: "Akrabâ da olsa yeminimizi hiçbir paraya satmayacağız, Allâh’ın (üzerimizde bir borç olarak bulunan) şâhidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa biz, elbette günahkarlardan oluruz, "diye Allah’a yemin ederler.

Ey imân edenler! Herhangi birinize ölüm hali geldiği zaman vasiyet vaktinde aranızda şehâdet edecekler, ya sizden adâlet sahibi iki kimsedir veya size yeryüzünde yolculuk halinde iken ölüm musibeti isabet etti ise sizin gayrinizden iki şahıstır. (Bunların şehâdetlerinde) Şüphelendiğiniz takdirde bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Bunlar, «Yemin mukabilinde hiçbir bedel almayız, velev ki, lehine şehâdet edeceğimiz kimse bizim için karabet sahibi olsun. Ve Allah'ın şehâdetini gizlemeyiz, o takdirde şüphe yok ki, biz günahkârlardan bulunmuş oluruz,» diye yemin ederler.

Ey iman edenler! Sizde ölüm alâmetleri belirdiğinde, vasiyyet edeceğiniz sırada, içinizden iki dürüst kişiyi şahit tutun. Yahut yolculuk esnasında başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan başka iki kişi şahit olsun. Eğer şüphe ederseniz, o iki şahidi namazdan sonra tutar ve: “Yeminimizi, akrabalarımızın menfaati de söz konusu olsa, dünyanın hiç bir şeyine değişmeyeceğiz. Allah'ın üzerimizde bir emanet, bir borç olarak bulunan şahitliğini gizlemeyeceğiz. Yoksa biz kesinlikle günahkâr oluruz! ” diye Allah'a yemin ettirirsiniz.

Ey inananlar, birinize ölüm gelince vasiyyet sırasında içinizden iki adil kişi, aranızda şahidlik etsin. Ya da yeryüzünde yolculuk ederken başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan iki kişi (şahidlik etsin). Kuşkulanırsanız, namazdan sonra onları tutar(yemin ettirir)siniz: "Akraba da olsa yeminimizi hiçbir paraya satmayacağız, Allah'ın (üzerimizde bir borç olarak bulunan) şahidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa biz, elbette günahkarlardan oluruz,"diye Allah'a yemin ederler.

Ey Mü'minler! Sizden birinize mevt hâzır oldukda aranızda (vasiyete) şehâdet, sizden iki sâhib-i 'adlin şehâdetidir. Eğer seferde bulundığınız zamân ölüm musîbeti size isâbet iderse (şehâdet içün iki İslâm bulmak mümkün olmazsa) sizden gayrilerden iki kimsenin şehâdetidir. Onları (İslâmdan gayri olan şâhidleri şehâdet içün) namâzdan sonraya alıkoyunuz. [²] "Akrabâmızdan bile olsa şehâdetimizi bir şeye satmayız ve Allâh içün şehâdeti ketm itmeyiz, eğer ketm ider isek günâhkârlardan oluruz" diye yemîn itsünler.

[2] Ba'zı müfessirîn "Şehâdet içün ikindi namâzından sonraki vakti tahsîs idiniz dimekdir, çünki o vakit bütün dînlerde mübârek bir zamân oldığından y... Devamı..

Ey inanıp güvenenler! Sizden birine ölüm hali gelir de vasiyet edecek olursa içinizden güvenilir iki kişi aranızda şahit olsun. Eğer yolculuk yaptığınız sırada ölüm gelip çatarsa sizin dışınızdan iki kişi de olabilir. Şahitlerden şüphelenirseniz namazdan sonra alıkoyar, şöyle yemin ettirirsiniz: “Vallahi bu işten bir kazancımız yoktur, isterse en yakınımız olsun. Allah için yapılan şahitliği de gizlemeyiz. Öyle olsa elbette günaha gireriz.”

-Ey iman edenler! İçinizden birinin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında, aranızdan adalet sahibi iki kişinin eğer, yolculukta iseniz ve ölüm de gelip çattıysa; sizden olmayan iki kişinin şahitliği gerekir. Şayet şüphe ederseniz; namazdan sonra onları alıkorsunuz. Onlar da Allah'a şöyle yemin ederler: - Akraba bile olsa yemini bir menfaat karşılığı satmayacağız. Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günah-karlardan oluruz.

Ey iman edenler! Sizden birine ölüm gelip çattığında, vasiyet ederken, aranızdaki şahitliği, sizden adalet sahibi iki kişi ile yerine getirin. Yahut yolculuğa çıktığınızda ölüm musibeti başınıza gelirse, sizden olmayanlardan iki şahit bulursunuz. Onlardan kuşkulanırsanız, namazdan sonra onları alıkoyun ve “Akrabamız bile söz konusu olsa, yeminimizi hiçbir menfaat karşılığında değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın emaneti olan şahitliği gizlemeyeceğiz; bunu yaparsak günahkârlardan oluruz” diye Allah adına yemin ettirin.

Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut [yeryüzünde] yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan/duadan sonra alıkoyarsınız; kuşkulanırsanız şöyle yemin etsinler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hiçbir ücret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Çünkü böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz."

iy anlar kim įmān getürdiler! ŧanuķlıġı arañuzuñ ķaçan ḥāżır oldı birüñüze ölüm vaśi(y)yet vaķtında ikidür ināmlıķ işleri sizlerden ya'nį dindeş yā ħıśım yā ayruķ iki sizden degül eger siz yüriyesiz yirde pes ire size ölüm muśįbeti ol ikiyi namāzdan śoñra pes and içeler Tañrı’ya eger gümānlenesiz “śatun almazuz anuñ da dünyelıķ [62a] eger oldı-y-ise daħı ħıśımlıķ issi daħı gizlemezüz Tañrı ŧanuķlıġını bayıķ biz andan eger yalan and içersevüz yazuķlulardañuz.”

İy īmān getüren kişiler, ṭanuḳluḳ virmek sizüñ üstüñüze ḳaçan sizüñ bi‐rüñüze ölüm ḥāżır olsa, vaṣiyyet vaḳtında iki yaḫşı kişi ṭanuḳ olsun sizden, yā iki kişi sizden özgeden, eger siz sefer eyleseñüz yir yüzinde, pes yitişse size ölüm muṣībeti. Ḥabs eyleñüz anları namāzdan ṣoñra and içsünler Allāhadı‐y‐la eger siz şek eyleseñüz. Biz ṣatun almaz‐biz anuñla az bahā, egerḳarāyibe daḫı olsa, daḫı gizlemez‐biz Tañrı Ta‘ālā ṭanuḳluġını, taḥḳīḳ biz olvaḳtda yazuḳlu olur‐biz.

Ey iman gətirənlər! Sizlərdən hər hansı birinizi ölüm haqladıqda vəsiyyət vaxtı aranızdan iki ədalətli şəxsi, səfərdə olduğunuz zaman başınıza ölüm müsibəti gəldikdə isə özünüzdən (müsəlman) olmayan iki nəfəri şahid tutun. Əgər (bu qeyri-müsəlman şahidlərin doğruluğuna) şübhə etsəniz, namazdan (əsr, ikindi namazından) sonra hər ikisini tutub saxlayın və onları: “Andımızı qohumlarımıza belə heç bir qiymətə satmarıq (qohumlarımızın lehinə belə yalandan şəhadət vermərik) və Allahın şahidliyini gizlətmərik. Yoxsa, şübhəsiz ki, günahkarlardan olarıq”, - deyə Allaha and içdirin!

O ye who believe! Let there be witnesses between you when death draweth nigh unto one of you, at the time of bequest two witnesses, just men from among you, or two others from another tribe, in case ye are campaigning in the land and the calamity of death befall you. Ye shall empanel them both after the prayer, and, if ye doubt, they shall be made to swear by Allah (saying): We will not take a bribe, even though it were (on behalf of) a near kinsman nor will we hide the testimony of Allah, for then indeed we should be of the sinful.

O ye who believe! When death approaches any of you, (take) witnesses among yourselves when making bequests,- two just men of your own (brotherhood) or others from outside if ye are journeying through the earth, and the chance of death befalls you (thus). If ye doubt (their truth), detain them both after prayer, and let them both swear by Allah. "We wish not in this for any worldly gain, even though the (beneficiary) be our near relation: we shall hide not the evidence before Allah. if we do, then behold! the sin be upon us!(812)"

812 Ordinarily this oath should be decisive, and the matter must rest here. But if it gets known that the oath was false, other evidence may be taken ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.