13 Ekim 2024 - 10 Rebiü'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Ahkâf Suresi 29. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iż sarafnâ ileyke neferan mine-lcinni yestemi’ûne-lkur-âne felemmâ hadarûhu kâlû ensitû(s) felemmâ kudiye vellev ilâ kavmihim munżirîn(e)

An o zamanı ki hani cinlerin bir bölüğünü, Kur'an dinlesinler diye senin bulunduğun tarafa yollamıştık; oraya gelince birbirlerine, susun demişlerdi; okunuşu bitince de korkutmak için kavimlerine dönmüşlerdi de.

Hani Biz, o vakit (ey Nebim, taşlandığın Taif tebliğinden dönerken) cinnlerden birkaçını, Kur’an dinlemek üzere Sana yöneltip yollamıştık. Böylece Onun huzuruna geldikleri zaman (birbirlerine): "Kulak verin (önemli ve hakikatli şeyler anlatıyor)" demişler; sonra (bu dinleme faslı) bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak dönmüş (ve gördüklerini anlatmışlardı).

Ey Muhammed! hani biz, bir gurup cin'i Kur'ân'ı dinlemek üzere, sana çevirip göndermiştik. Kur'ân'ı dinlemeye hazır olunca; “Susup sessizce dinleyin” demişlerdi. Dinleme işi sona erip bitince, birer uyarıcı olarak kendi toplumlarına dönüp gittiler.

Hani, cinlerden bir grubu, Kur'ân'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'ân'ı dinlemek için geldiklerinde, birbirlerine:
“Susun, dinleyin, duyduklarınızı uygulayın!” dediler. Kur'ân'ın okunması bitince de, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 6/130; 12/109; 25/20; 29/27; 72/1-7.

Hani cinlerden bir grubu Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde: "Susup kulak verin" dediler. (Okuma) bitirilince de uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler.

29.İbnu Ebi Şeybe`nin Abdullah bin Mes`ud (r.a.)`dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (a.s.) Batnı Nahle`de Kur`an-ı Kerim okurken cinler onu dinleme... Devamı..

Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: 'Kulak verin;' sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.

Hatırla ki, cinlerden (on kişiye yakın) bir grubu, Kur'an dinlemek üzere sana yollamıştık. Vakta ki, Kur'an'ın huzuruna vardılar. (Birbirlerine): “- Susun, dinleyin” dediler. Sonra (Hz. Peygamber tarafından okunmakta olan Kur'an) bitirildiği vakit de (cinler Peygambere ve Kur'an'a iman getirerek) döndüler, (hem iman'a davet, hem de iman getirmiyenleri) korkutmak üzere kavimlerine gittiler.

Hatırla ki, cinlerden bir topluluğu, Kur’an dinlemek üzere sana yönelttik. Kur’anı dinlemeye geldiklerinde (birbirlerine:) “Susun” dediler. Kur’an okunması bittiğinde, toplumlarına uyarıcılar olarak döndüler.

Hani, cinlerden Kur'ân'ı dinlemek isteyen bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar Kur'ân'ı dinlemeye geldiklerinde, “Susup dinleyin!” dediler. Kur'ân'ın okunması tamamlanınca, uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler.[555]

[555] Cinlerin Kur’ân’a karşı tutumları hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVII, 543-548.

Kur'anı dinlemek üzere, cinden birkaç kişiyi sana göndermiş idik; hazır olduklarında dediler ki: «Susunuz!»; iş bittiğinde, kocundurmak üzere, kendi uluslarına dönüp gittiler

Hani biz cinlerden bir grubu, Kur'an'ı dinleyebilsinler diye sana doğru yöneltmiştik ve onun mesajlarını fark eder etmez de (birbirlerine): “Susun (dinleyin)!” demişler ve (okuma) bittiğinde (aldıkları mesajlarla) kendi toplumlarına uyarıcı olarak dönmüşlerdi.

Bir gün Kur’ân’ı istimâ’ itmeleri içün bir cin tâifesi gönderdik. Hazır oldukları vakit biri birilerine: "Dinleyiniz" didiler ve kırâat hitâm buldığı vakit kavimlerinin nezdine münzir (ihtâr idici) olarak gitdiler.

Kuran'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar Kuran'ı dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: "Susun" dediler. Kuran'ın okunması bitince, her biri birer uyarıcı olarak milletlerine döndüler.

Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince[492] birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

“Onun huzuruna” ifadesindeki “o” zamiri, “okunmakta olan Kur’an” ya da “Hz. Muhammed” şeklinde anlaşılmaya müsaittir.

Bir zamanlar cin topluluğundan bir grubu, Kur’an’ı dinlemek üzere sana doğru yönlendirmiştik. Yanına geldiklerinde “Susup dinleyin!” dediler, okuma sona erince de uyarıcılar olarak kendi topluluklarına döndüler.

Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) «Susun» demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi.  

 Rivayetlere göre, Hz. Peygamber Tâif seferinde Nahl vadisinde sabah namazı kıldırıyorken, yedi yahut dokuz kişiden teşekkül eden cinler gurubu, Peyga... Devamı..

Cinlerden bir grubu, Kuran'ı dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde, "Susun" dediler. (Okuma) bitirilince topluluklarına birer uyarıcı olarak döndüler.

Ey Muhammed! Hani biz cinlerden bir grubu Kur'ân'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar Kur'ân'ı dinlemek için hazır bulundukları zaman birbirlerine "susun" dediler. Kur'ân'ın okunması bitince de birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

Bir de şu vaktı anlat ki: Cinlerden bir takımını Kur'an dinlemek üzere sana sevketmiştik, bu suretle vaktâ ki ona hâzır oldular, susun dinleyin dediler, sonra bitirildiği vakıt da döndüler, inzar etmek üzere kavımlarına gittiler

(Resûlüm!) Hani, cinlerden bir grubu, Kur’ân’ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar (senin bulunduğun yere) geldiklerinde (birbirlerine), “Susun (ve dinleyin)” dediler (de, senin okuduğun âyetleri sonuna kadar dinlemişlerdi. Kur’ân’ın okunması) tamamlandığı vakit (sana ve tebliğ ettiğin her şeye îmân ettiklerini söyleyerek) kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.

Bir grup cinni¹ Kur'an'ı dinlemeleri için sana yönlendirmiştik. Onlar, gelip Kur'an'ı dinlemeye başladıklarında birbirlerine, “sessiz olun, dinleyin.” dediler. Sonra da dinlemeleri bitince kendi halklarını uyarmak için geri döndüler.

1- Tanımadığın, yabancı bir topluluktan kimseleri; yabancı bir heyet.

Yâdet o zamanı ki cinlerden bir taaifeyi Kur'an dinlemeleri için sana (doğru) çevirmişdik. İşte bunlar onun huzuuruna gelince (birbirine) «Susun (dinleyin)» demişler, (okunması) bitirilince de (kendilerini azâb ile) korkutmıya me'mur olarak kavmlerine dönmüşlerdi.

Ve bir zaman, cinlerden birtakımını Kur'ân'ı dinlemeleri üzere sana yöneltmiştik. Nihâyet ona (ulaşarak) hazır olduklarında (birbirlerine): “Susun (dinleyin)!” dediler. (O Kur'ân kırâeti) bitirilince de (artık îmân etmiş kimseler ve Allah'ın azâbı ile) korkutucular olarak kavimlerine döndüler.(1)

(1)Bunlar, Yemen’deki Nusaybin cinleri olup, yedi veya dokuz kişi idiler. Buhârî ve Müslim’in rivâyetine göre bu cinler, Resûl-i Ekrem (asm), Tâif Sef... Devamı..

Ve (ey Resulüm!) bir vakit cinlerden (görünmeyen varlıklardan) bir grubu, Kur’an’ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur’an’ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) susun demişlerdi, Kur’an’ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi.*

(*) Bu olayın Batn-ı Nahle denilen bir yerde meydana geldiği ve burada anlatılan olayla, Cin Sûresinde anlatılan aynı olaydır. Rivayetlerde de Resulul... Devamı..

Kur’an’ı dinlemek isteyen, tanınmayan (cin) bir gurup insanları sana yönlendirmiştik. Onu dinlemek için hazır olduklarında “Susun” dediler. Kur’an’ın okuması bitirildiğinde, dinledikleri Kur’an ile uyarıcı olarak kendi kavimlerine döndüler.

O gün Biz cinlerden bir kaçını Kur’an’ı dinlesinler diye sana göndermiştik. Bunlar Kur’an’ı dinlemek üzere iken biribirlerine: "Susun da dinleyelim" demişler, dinleyip bittikten sonra da uluslarını uyarmak için geri dönmüşlerdi.

Hani Kur/an/ı dinlemek üzere tarafına birkaç peri [¹] göndermiştik. Onlar Kur/an dinlemeye hazır olunca birbirlerine «— Susun dinleyelim» demişler, sen, okumadan fariğ olunca azap ile korkutmak üzere kavimlerine dönmüşlerdi.

[1] Veya çölde gizli kalan bir cemaat.

(Ey Peygamber!) Hani, Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu [neferân]¹⁷ sana yöneltmiştik. Onu (dinlemeye) hazır olduklarında birbirlerine, “Susunuz!” dediler. Okuma bitince de kendi kavimlerine birer uyarıcı olarak döndüler [vellev].

17 Nefer, üç ile on arasında kişinin oluşturduğu gruba denir.

Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, “Kulak verin!” demişler, sonra (dinleme işi) bitince, kendi kavimlerine (birer) uyarıcılar olarak dönmüşlerdi.

Ey Muhammed! Hani cinlerden bir grubu, gece vakti okuduğun Kur’an’ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar senin bulunduğun yere geldiklerinde, birbirlerine “Susun!” deyip senin okuduğun ayetleri sonuna kadar dinlemişlerdi. Okuma sona erince de, kendi toplumlarına birer uyarıcı olarak dönmüşlerdi.

Hani, sana Kur’ân’ı dinleyen Cinnler’den bir takımı yönelttik. Ona eriştiklerinde / (huzurda) hazır olduklarında: -“Susun!” dediler. Derken (okuma) bitirildiğinde kavimlerine uyarıcı olarak gittiler.

Resulüm! biz senin yanına, Kuran’ı dinlesin diye birkaç cin askeri gönderdik. Yanına vardıklarında: " dinleyin " dediler. Dinleme işi biter bitmez, uyarılarda bulunmak üzere hemen kendi halkına varıp

Hani Kur’an’ı dinlemek üzere yabancı topluluklardan bir grubu sana yöneltmiştik. Senin onlardan haberin yoktu. Onlar haberin olmadan seni dinlemeye başladılar. Kur’an okunurken birbirlerine "Susun! Ne söyleniyor iyice anlayalım!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince; toplumlarını uyarmak için ülkelerine döndüler. Bütün bunlardan senin hiç haberin olmadı. Sana da gelip hiçbir şey demediler.

Hani cinlerden bir grubu, Kur’an’ı dinlemeleri için sana yönlendirmiştik. [*] (Kur’an’ı dinlemeye) hazır olduklarında (birbirlerine) “Susun!” demişler, [*] (dinlemeleri) bitince uyarıcılar olarak toplumlarına dönmüşlerdi. [*]

Kehf 18:34 ve Cinn 72:1’de de geçen [nefer] kelimesi “üçten ona”, “ondan kırka” kadar veya “on kişiden az bir topluluk” anlamına gelmektedir. Anlaşıla... Devamı..

(Ey Muhammed!) Hani cinlerden¹ bir topluluğu² Kur’an dinlemek üzere sana göndermiştik. Onlar, onu dinlemeye geldiklerinde: “(birbirlerine) susun, dinleyin!” dediler ve (Kuran’ın okunması) bitirilince de her biri birer uyarıcı olarak, toplumlarına döndüler.

1 Bu olayın Batn-ı Nahle denilen bir yerde meydana geldiği ve burada anlatılan olayla, Cin Sûresinde anlatılan aynı olaydır. Cinn: Cinnî kelimesinin ç... Devamı..

HANİ ³⁵ [ey Muhammed,] Biz bir grup tanınmayan/bilinmeyen varlığı, Kur’an’ı dinleyebilsinler diye sana doğru yöneltmiştik ³⁶ ve o(nun mesajları)nı fark eder etmez de ³⁷ [birbirlerine] “Sessizce dinleyin!” demişler ve [okuma] bittiğinde kendi toplumlarına uyarıcı olarak ³⁸ dönmüşlerdi.

35 Bkz. sure 2, not 21. Bununla önceki pasaj arasındaki bağlantı, “günaha batmış olanlar” (ki ‘Âd kavmi onların bir örneği olarak verilmiştir) Allah’ı... Devamı..

Hani biz, cinlerden bir grubu Kuran’ı dinlesinler diye sana yönlendirmiştik. Onlar gelip Kuran dinlemeye başlayınca birbirlerine “Sessiz olun dinleyelim” demişler. Okuma tamamlanınca da uyarmak üzere kavimlerine dönmüşler: 6/130, 7/204, 72/1...15

BİR ZAMANLAR, cinlerden[⁴⁵³⁴] bir grubu Kur’an dinlesinler diye sana yönlendirmiştik. Nihayet o (vahye) kavuşur kavuşmaz “Sükûnetle dinleyin!” demişler, (okuma) biter bitmez de kendi toplumlarının yanına uyarıcı olarak dönmüşlerdi.[⁴⁵³⁵]

[4534] Krş: 18. âyet. Karşıtı olan ins’le birlikte gelmediği bu gibi yerlerde “uzak, tanınıp bilinmeyen varlıklar” anlamına gelir. Cin hakkında bkz: 7... Devamı..

(Ey Muhammed) Hatırla o zamanı ki, -Kur'an'ı dinlesinler diye- cinlerden bir gurubu sana yöneltmiştik, huzuruna geldiklerinde birbirlerine "Susun da dinleyin" demişler, Kur'an okunması sona erince de, birer uyarıcı olarak kavimlerine geri dönmüşlerdi.

Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, "Susun!" dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

Ve o zamanı da yâd et ki, cinlerden bir zümreyi Kur'an'ı dinlemeleri için sana göndermiştik. Vaktâ ki, ona hazır oldular, dediler ki: «Susun! (dinleyin).» Vaktâ ki, tilâveti nihâyet buldu, kendi kavimlerine korkutucular olarak dönüp gittiler.

Hani Biz bir vakit cinlerden bir takımını Kur'ân dinlemeleri için sana göndermiştik. Kur'ân'ı işitip dinleyecek yere gelince birbirlerine: “Susun, dinleyin! ” dediler. Okuma tamamlanınca kendi toplumlarına birer uyarıcı olarak döndüler. [12, 109; 25, 20; 29, 27; 6, 130; 72, 1-7]

Sahâbe ve tabiundan birçok zat, cinlerin Batn-ı Nahle’ye gelip dinledikleri hususunda ittifak ederler. İbn İshak gibi Siyer yazarları bu hadisenin, Pe... Devamı..

Bir zaman, cinlerden bir topluluğu Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde (birbirlerine): "Susun, (dinleyin)" dediler. (Okuma) Bitirilince de uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler:

Vaktâ ki cin tâifesinden bir kaç neferi Kur'ân'ı işitmek üzere sana gönderdik. Onlar nezdine gelüb Kur'ân okundığını duyduklarında birbirlerine: "Susun dinleyelim" didiler. Kur'ân'ın tilâveti hitâm bulunca kavimlerine dönerek onları inzâr ile,

Bir gün, cinlerden bir kaçını Kur’an’ı dinlesinler diye sana yönlendirmiştik. Onu dinlerken birbirlerine: “Susun” dediler. Okuma bitince uyarmak için topluluklarına geri döndüler.

Hani, cinlerden bir grubu Kur'an'ı dinlesinler diye sana yöneltmiştik. Onun yanına gelince “susun!” demişler. (Okuma) tamamlanınca kavimlerine uyarıcı olarak dönmüşler.

Bir zaman da, Kur'ân'ı dinlemeleri için, cinlerden bir topluluğu sana göndermiştik. Onu dinlemek için hazır hale geldiklerinde, birbirlerine “Susun” dediler. Kur'ân okunduktan sonra da kavimlerine birer uyarıcı olarak döndüler.

Bir zaman, cinlerden bir topluluğu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onu dinlemeye hazır hale geldiklerinde: "Susup dinleyin!" dediler. Dinleme bitirilince de uyarıcılar olarak kendi toplumlarına döndüler.

daħı ol vaķt kim döndürdük şendin yaña bir bölük perįlerden diñlerler ķur’ān’ı. pes ol vaķt kim ḥaż geldiler aña eyittiler “diñsüz oluñ.” pes ol vaķt kim hükm olındı ya'nį oķımaġa yüz döndürdiler ķavumlarındın yaña ķorķıdıcılarken.

Ẕikr eyle ol vaḳtı ki saña viribidük bir bölük cemā‘at cinnīlerden, Ḳur’ānıişitmeg‐içün, ol vaḳt ki aña ḥāżır oldılar. Biri birine eyitdi: Epsem oluñuz. Pesḳaçan ki dükendi ḳavmlerine döndiler ögüt virmeg‐içün.

(Ya Peyğəmbər!) Onu da xatırla ki, bir zaman bir dəstə (ona qədər) cini Qur’anı dinləmək üçün sənin yanına göndərmişdik. Onlar onu dinləməyə (yaxud sənin yanında) hazır olduqda (bir-birinə): “Qulaq asın!” – dedilər və (Qur’an oxunub) qurtardıqdan sonra (həmcinslərini Allahın əzabı ilə) qorxudanlar sifətilə öz qövmlərinin yanına qayıtdılar. (İşə bax ki, cinlər Qur’anı eşidib ona iman gətirdikləri halda, bu müşriklər hələ də ondan üz döndərirlər).

And when We inclined toward thee (Muhammad) certain of the Jinn, who wished to hear the Qur’an and, when they were in its presence, said: Give ear! and, when it was finished, turned back to their people, warning.

Behold, We turned towards thee a company(4809) of Jinns (quietly) listening to the Qur´an: when they stood in the presence thereof, they said, "Listen in silence!" When the (reading) was finished, they returned to their people, to warn (them of their sins).

4809 A company Jinns. Nafar (company) may mean a group of from three to ten persons. For Jinns, see n. 929 to 6:100. They listened to the reading of t... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.