Śumme ce’alnâke ‘alâ şerî’atin mine-l-emri fettebi’hâ velâ tettebi’ ehvâe-lleżîne lâ ya’lemûn(e)
(Ey Resulüm!) Sonra Seni de (Hakk Dini ve huzur prensipleri) işinden bir şeriat üzere (memur) kıldık (görevlendirdik). Sen (her hususta) ona (İslam Şeriatına) tâbi ol ve asla bilmeyenlerin (cahillerin) nefsü hevâsına tâbi olma! (Ki İslam Dini Allah’ın adalet ve saadet hükümleridir.)
Sonra seni, dine ait bir şeriata sahip ettik, artık uy ona ve bilmeyenlerin dileklerine uyma.
Sonra da ey Muhammed! Seni her türlü iş ve yönetimde bir yol ve hakhukuk düzeni üzere görevlendirdik. Artık sen de o düzene uy, gerçekleri bilmeyenlerin boş arzu ve heveslerine uyma.
Bir de, seni, din, devlet, ekonomi, sosyal ve ferdî hayat ile ilgili bir şeriatı öğretmeye, yaşamaya, uygulamaya, benimsetmeye memur olarak hazırlayıp görevlendirdik. Bilmeyenlerin, bilgi toplumu olmayanların şahsî arzu ve ihtiraslarına, bâtıla uyma.*
Sonra seni de bu işte bir şeriat üzere kıldık. Ona uy ve bilmeyenlerin arzularına uyma.
Sonra seni bu emirden bir şeriat üzerine kıldık; öyleyse sen ona uy ve bilmeyenlerin heva (istek ve tutku)larına uyma.
Sonra (Ey Rasûlüm), seni dinden bir yol (şeriat) üzere görevli kıldık. Onun için sen o şeriata uy da, ilmi olmıyanların arzu ve isteklerine tabi olma.
Sonra seni vahiyden gelen bir şeriat (yasa) üzere koyduk. Sen artık o şeriata uy ve bilmeyen o cahillerin heva ve heveslerine uyma!
Sonra sana da emrimizden bir yasa belirledik; artık ona uy, bilmeyenlerin arzularına uyma!
Sonra seni, din işinde bir yol üzere kıldık, sen o yolda gidesin, bilgisiz olanların uyma havalarına
Sonra (Ey Muhammed!) Sana da insanların uyacakları bir hayat sistemi (şeriat) verdik. O halde bu (yolu) izle ve (hakikati) bilmeyenlerin boş arzu ve heveslerine uyma!*
Sonra seni de din konusunda bir şeriat sahibi kıldık, ona uy; bilmeyenlerin heveslerine uyma.
Sonra da seni din işi konusunda açık bir yola koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.
Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. *
Sonra sana da din konusunda bir yasa verdik; sen ona uymalısın, bilmeyenlerin keyfine uyma.
Sonra (Ey Muhammed) seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.
Sonra emirden bir şerîat üzere seni me'mur kıldık, onun için sen o şerîate ittiba' eyle de ılmi olmıyanların hevalarına uyma
Sonra da seni buyruklardan apaçık bir şeriat¹ sahibi yaptık. Öyleyse ona uy! Bilmeyenlerin² hevalarına³ uyma.*
Sonra (Habîbim) seni de (dîn) emr (in) den bir şeriatın üstüne me'mur kıldık. O halde sen ona tâbi' ol. Bilmezlerin hevâ (ve heves) lerine uyma.
Sonra da seni o emir hakkında (din husûsunda) bir şeriat (bir yol ve usûl) üzerinde kıldık.(1) Artık (sen) ona tâbi' ol; ve bilmeyenlerin (nefsânî) arzularına uyma!*
Sonra sana da (yeryüzünde) yapacağın işlerde takip edeceğin bir yol (şeriat) belirledik. O yola uy. Bilmeyenlerin arzularına uyma.
Sonra seni din işinde şeriat sahibi [⁵] kıldık. Artık sen buna tâbi ol [⁶], tevhidi bilmeyenlerin arzularına uyma.*
Sonra seni de bu emirden (dinden) bir şeriat üzerinde kıldık; öyleyse sen ona uy ve bilmeyenlerin hevalarına uyma.
Sonra ey Muhammed, seni de bütün Peygamberlerin insanlığa getirdikleri bu dinde yeni bir hukuk düzeni, bir şeriat ile görevlendirdik ve hepinizi, kıyâmete kadar insanlığı aydınlatacak bu yasalara itaat etmekle yükümlü kıldık; o hâlde, ona uy, ilâhî hükümleri reddeden câhillerin arzu ve heveslerine uyma!
Sonunda seni de buyruğumuzdan bir şeriat1 sahibi kıldık. Sen sadece ona uy ve sakın (hakkı) bilmeyenlerin arzularına uyma.2*
Sonra sana emrimizden din ve dünya işleriyle ilgili konularda bir yol/şeriat gösterdik. Artık sen bu yolu izle sakın hak ve hukuk bilmeyenlerin yoluna uyma! 2/120, 5/48, 42/13
Son olarak seni de, (değişmeyen) evrensel buyruğun parçası olan (değişken) bir şeriat üzere kıldık:[4483] o yolu izle, sakın ha (kendini) bilmezlerin keyfî yargılarına uyma!*
Sonra seni (din) emrinden bir şeriat üzerine (memur) kıldık. Artık sen ona tâbi ol, bilmezler olanların hevâlarına tâbi olma.
Sonra din işinde, seni ayrı bir şeriat yoluna koyduk. Sen ona tâbi ol, gerçeği bilmeyenlerin keyiflerine uyma. [42, 13-15]*
Sonra seni de buyruk(umuz)dan bir şeriate (bir hukuk düzenine) koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin keyiflerine uyma.
Sonra seni bir kurala (şeriata) göre görevlendirdik; sen ona uy; kendini bilmezlerin arzularına uyma.
Sonra sana da, emrimiz ile bir yol gösterdik. Ona uy. Bilmeyenlerin heveslerine uyma.
Biz seni dinde geniş bir yol üzere kıldık. Artık ona tâbi ol; bilmeyenlerin heveslerine uyma.
Daha sonra seni, iş ve yönetimde bir şerîat/bir yol-yöntem üzerine koyduk. Artık ona uy! Bilmeyenlerin keyifleri ardınca gitme!
andan eyledük seni bir yol üzere işden işinden pes uy aña daħı uyma nefsi dileklerine anlaruñ kim bilmezler.
Sonra (ya Rəsulum!) səni də dində şəriət sahibi (bir şəriət üzrə qaim) etdik. Sən ona (o şəriətə) tabe ol və (haqqı) bilməyənlərin nəfslərindən gələn istəklərə uyma! (Yoxsa özünü məhvə düçar edərsən! Peyğəmbər mə’sum olduğu üçün Muhəmməd əleyhissəlama göndərilən bu əmrlər əslində onun ümmətinə aiddir).
And now have We set thee (O Muhammad) on a clear road of (Our) commandment; so follow it, and follow not the whims of those who know not.
Then We put thee on the (right) Way(4756) of Religion: so follow thou that (Way), and follow not the desires of those who know not.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |