Rabbenâ-kşif ‘annâ-l’ażâbe innâ mu/minûn(e)
(Bunu görünce panik ve çaresizlik içinde) "Rabbimiz, azabı üstümüzden açıp-gider; çünkü biz (artık) iman edicileriz" (şeklinde yalvarmaya başlayacaklardır).
Rabbimiz, bizden azabı, gider, şüphe yok ki inandık biz.
İşte o zaman insanlar; Ey Rabbimiz! bizden azabı kaldır artık, biz inanıyoruz derler.
O gün insanlar felâketi görünce:
“Ey Rabbimiz, bu azâbı bizden kaldır. Artık biz iman ediyoruz.” derler.*
"Rabbimiz! Üzerimizden azabı kaldır, çünkü biz artık iman edenleriz."
'Rabbimiz, azabı üstümüzden açıp-gider; çünkü biz (artık) iman edicileriz.'
(Onlar şöyle diyecekler): “- Ey Rabbimiz! Bizden bu azabı kaldır; çünkü biz müminleriz.”
“Ey Rabbimiz! Bizden azabı gider, biz gerçekten inandık.” (derler.)
İnsanlar, “Ey Rabbimiz! Bizden bu azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz” derler.
«Ey Tanrımız! Kaldır bizden azabı, bizler inananlarız!»
İnsanlar: “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” diyecekler.
İnsanlar: "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; doğrusu artık biz inananlarız" derler.
İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler.
(İşte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler). *
"Rabbimiz, bizden bu azabı kaldır; biz inanıyoruz."
O gün insanlar: "Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz" derler.
Rabbenâ! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü'minleriz diyecekler
“Rabb'imiz! Azabı bizden kaldır. Kuşkusuz biz inananlarız.”
«Ey Rabbimiz, bizden bu azâbı açıb kaldır. Çünkü biz îman edeceğiz».
(O zaman insanlar:) “Rabbimiz! Bizden bu azâbı aç (kaldır); (artık) şübhesiz biz inanan kimseleriz” (derler).
İnsanlar “Ey Rabbimiz azabı bizden kaldır, biz inananlardanız” derler.
Birbirlerine diyecekler ki: «— İşte acıklı bir azap. Ey Rabbimiz! Bu azabı üzerimizden kaldır. Bizler mü/min olacağız».
“Rabbimiz! Azabı üstümüzden açıp gider; çünkü biz (artık) iman edicileriz.”
O zaman zâlimler, “Ey Rabb’imiz!” diye yalvaracaklar, “Ne olur, başımızdan kaldır bu felaketi! Çünkü artık, senin ayetlerine yürekten iman ediyoruz!”
(Duman kendilerini kuşatınca): “Ey Rabbimiz! Şu azabı üzerimizden kaldır. Artık biz, îman ediyoruz.”1 (derler.)*
“Ey Rabbimiz, bizi azaptan uzak tut, çünkü biz [artık Sana] inanıyoruz!” [dedirten].
Onlar “Rabbimiz ne olur bu azabı bizden kaldır, biz artık iman edeceğiz” diye yalvaracaklar. 23/99...108, 32/12
Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanmış bulunuyoruz!”
«Ey Rabbimiz! Bizden bu azabı açıver, şüphe yok ki, biz mü'minleriz,» diyeceklerdir.
İşte o zaman insanlar: “Ey ulu Rabbimiz, bizden bu azabı kaldır, çünkü artık iman ediyoruz! ” derler. [6, 27; 14, 44]*
Rabbimiz, bizden azabı kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz derler.
“Sahibimiz! Bu azabı üzerimizden kaldır; artık biz gerçekten inanacağız.”
-Rabbimiz, azabı bizden kaldır, biz iman eden kimseleriz.
“Rabbimiz, bizden azabı kaldır; iman edeceğiz” derler.
"Ey Rabbimiz, kaldır bizden bu azabı. Biz gerçekten müminleriz."
“iy çalabumuz! gider bizden 'aźābı bayıķ biz inanıcılaruz.”
(Belə bir bəlaya uğrayan müşriklər deyəcəklər: ) “Ey Rəbbimiz! Bizi bu əzabdan qurtar. Biz, həqiqətən iman gətirəcəyik!” (Məkkə müşriklərinin bu yalvarışından sonra Peyğəmbər əleyhissəlam Allaha dua etmiş, Allah da onları həmin bəladan qurtarmışdı. Lakin müşriklərin çoxu öz sözünün üstündə durmamışdı).
(Then they will say): Our Lord relieve of the torment. Lo! we are believers:
(They will say:) "Our Lord! remove the Penalty from us, for we do really believe!"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |