18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nisâ Suresi 162. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Lâkini-rrâsiḣûne fî-l’ilmi minhum velmu/minûne yu/minûne bimâ unzile ileyke vemâ unzile minkablik(e)(c) velmukîmîne-ssalâ(te)(c) velmu/tûne-zzekâte velmu/minûne bi(A)llâhi velyevmi-l-âḣiri ulâ-ike senu/tîhim ecran ‘azîmâ(n)

Fakat onlardan bilgide ileri olanlar ve inananlar, sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilenlere de ve namaz kılanlardır, zekat verenlerdir, Allah'a ve ahiret gününe inananlardır onlar ve biz onlara büyük bir ecir vereceğiz.

Ancak onlardan ilimde rüsuh sahibi olup derinleşenler (yaratılış gerçeğine ve kitabın hikmetine erişenler) ile (sadık) mü’minler, Sana indirilene ve Senden önce indirilene inanırlar. (Bunlardan) Namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar var ya, Biz onlara büyük bir ecir bahşedip (mükâfatlandıracağız).

İçlerinden ilimde derinleşmiş olanlara, sana ve senden öncekilere indirilmiş olana, iman edenlere, özellikle namazlarında dikkatli ve devamlı olanlara, karşılık beklemeden zekatlarını verenlere, Allah'a ve ahiret gününe inananlara gelince, işte bunlara pek yakında büyük bir mükafat vereceğiz.

Ama içlerinden ilimde yüksek payeye erenler,ehl-i tevhid olanlar sana indirilene, Kur-ân'a, senden önce indirilenlere, diğer kutsal kitaplara iman ederler. Onlar namazı erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılanlar, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenler, Allah'a, Allah'a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman edenlerdir. İşte onlara büyük mükâfat vereceğiz.

Ancak onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve iman edenler sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. (Onlar) namazı kılan, zekatı veren, Allah'a ve ahiret gününe inananlardır. İşte onlara büyük bir ecir vereceğiz.

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.

Fakat içlerinden ilimde kökleşenlerle müminler, senden önce, indirilenle beraber sana indirilene de iman ederler. Bunlar, namazı erkânı ile kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve âhiret günene inananlardır. İşte bunlara çok büyük bir mükâfat vereceğiz.

Fakat onlardan, ilimde kök salmış olanlar ve dindar olanlar, hem sana inen hem senden önce inen vahiylere inanırlar. Onlar, namazı kılar, zekâtı verir, Allah’a ve ahirete gerçekten inanırlar. İşte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve âhiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük ödül vereceğiz.

Onlardan, bilgide derin olanlar, inanlı bulunanlar, hem sana, hem de senden önce gelmiş olana, inanmaktadırlar, namazların kılarlar, zekâtların verirler, hem Allaha, hem de son güne inanederler, biz onlara büyük sevap vereceğiz

Fakat onlardan gerçek ilim sahipleri ve (sana) inanan mü'minler; hem sana indirilen (Kur'an ayetlerin)e ve hem de senden önce indirilen vahiylere inanırlar. (Evet) namazı ikame edenler, zekâtı verenler ve Allah'a ve âhiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.

Ahirete iman etmek ve âhiret bilinciyle yaşamak, namazı hakkını vererek ikame etmek ve namazla Allah’la ilişkileri sıklaştırmak, zekât vermek, zekât v... Devamı..

Lâkin içlerinden ’ilim sâhibi olanlara ve sana senden evvelki rasûllere nâzil olan kitâblara îmân idenlere ve ’ibâdet idenlere zekât virenlere Allâh’a ve kıyâmet günine inananlara ’azîm mükâfât vireceğiz.

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, sana indirilen Kitap'a ve senden önce indirilen Kitap'a inanan müminlere, namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gününe inananlara, elbette büyük ecir vereceğiz.*

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Onlar arasından ilimde derinleşmiş olanlarla müminler -ki bunlar sana indirilene ve senden önce indirilmiş olana iman ederler- namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve âhiret gününe inananlar başkadır. İşte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz.

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz.

Ancak aralarındaki derin ilim sahipleri ve inananlar, sana indirilene ve senden önce indirilen(ler)e inanır. Namazı gözetir, zekatı verir, ALLAH'a ve ahiret gününe inanırlar; bunlara büyük bir ödül vereceğiz.

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazı kılan, zekatı veren, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlerdir. İşte onlara büyük bir mükafat vereceğiz.

Lâkin içlerinden ilimde rüsûhu olanlarla mü'minler senden evvel indirilenle beraber sana indirilene de iyman ediyorlar, hele o namaza devam eden kullarıma bak, onlar ve zekât verenler, Allaha ve Âhıret gününe inanan bütün mü'minler işte hep bunlara yarın azîm bir ecir vereceğiz

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar (Abdullah b. Selâm ve arkadaşları gibi İslâm’ı kabul edenler) ve mü’minler, sana vahyedilene (Kur’ân’a) ve senden önce vahyedilenlere îmân ederler. O namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve âhiret gününe inananlar var ya! İşte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Ancak, onlardan ilimde derinleşmiş¹ olanlar ve Mü'minler, sana ve senden önce indirilene inanırlar. Salâtı ikame edenler, zekâtı verenler², Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenler; işte onlara gelecekte büyük bir ödül vereceğiz.

1. Gerçeği kavramış olanlar. İman düzeyleri yüksek olanlar. “İlim” sözcüğü ile kast edilen şey, bilgi değil, bilinçtir, gerçeği kavramaktır. 2. Bu ter... Devamı..

Şu kadar ki onlardan ilimde yüksek payeye erenlerle mü'minler, (gerek) sana indirilen (Kur'an-ı Kerîm) e, (gerek) senden evvel indirilen (kitab) lara îman ederler. (Onlar) namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allaha ve âhiret gününe inananlardır. İşte onlar (böyle) Biz onlara çok büyük bir ecir vereceğiz.

Fakat onlardan (îmân ederek) ilimde râsih (derinleşmiş) olanlar ve mü'minler, sana indirilene (Kur'ân'a) ve senden önce indirilen (diğer kitab)lara îmân ederler. Ve(onlar) namazı hakkıyla edâ edenler, zekâtı verenler, Allah'a ve âhiret gününe îmân edenlerdir. İşte onlar var ya, kendilerine (pek) büyük bir mükâfât vereceğiz!

Lakin onlardan doğru bilgi seviyesine erişmiş olanlar, sana ve senden önce indirilmiş kitaplara inananlar, namazı kılanlar, zekâtı verenler ve Allah’a ve ahiret gününe inananlar var. İşte onlara büyük mükâfaatlar vereceğiz.

Ancak, içlerinden bilimde yükselenlere, sana bildirilene, senden önce bildirilene inanan inanıcılara, yalvarıya duranlara, zekat verenlere, Allah’a, son güne inananlara, işte bunlara ulu bir karşılık vereceğiz.

Fakat içlerinden ilimde rüsuh sahibi olup sana inzal olunana, senden evvel inzal olunana iman ederek mü/min olanlara [⁸], namazı dosdoğru kılanlara [⁹], zekât verenlere; Allah/a âhiret gününe inananlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

[8] İlimde rüsuh sahibi olup mü'min olanlara. Veya ilimde rüsuh sahibi olan ehl-i Kitaba, bir de muhacirin ve ensardan olan mü'minlere.[9] Veya peygam... Devamı..

Fakat ilimde yüksek payeye erişmiş/derinleşmiş [râsihûn] olanlara ve sana indirilene ve senden önce de indirilene inanan mü’minlere ve namazı dosdoğru kılanlara, zekâtı verenlere, Allah’a ve ahiret gününe inananlara (gelince), işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden müminlere, namaz kılanlara, zekât verenlere ve Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere, elbette büyük ecir vereceğiz.

Ama Yahudiler arasındaki gerçek ilim sahipleri vesenin etrafında kenetlenen bu müminler, hem sana indirilen Kur’an ayetlerine, hem de senden önce indirilen vahiylere inanırlar. Evet, namazlarını güzelce kılan, zekâtlarını veren, Allah’a ve âhiret gününeyürekten inanan o bahtiyârlara muhteşem bir mükâfât vereceğiz.

Lâkin sana indirilmişlere, senden önce indirilmişlere, onlardan İlim’de Derinleşmiş Olanlar ve Müminler inanıyor;
Namaz’ı Kılanlar da,
Zekât’ı Verenler de,
Allah’a ve Âhir Gün’e İman Etmiş (Mümin)ler de (inanıyor).
İşte onlara çok büyük bir ödül vereceğiz.

Fakat, bazı inançlı Yahudi bilim adamları arasında, sana ve senden önce indirilenlere inananlar vardır. Biz de zaten büyük ödülü, namazı kılanlara, zekatı verenlere, Allah'a ve ahiret hayatına inananlara vereceğiz...

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve Mümin olanlar; sana gönderilene, senden önce gönderilenlere iman ederler. Salat-ı ve zekât-ı ikame edenler, Allah’a, ahiret gününe, hesap gününe inananlar var ya; işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilen(ler)e iman eden, namazı kılan, zekâtı veren, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara ileride büyük bir ödül vereceğiz. [*]

Âl-i İmrân 3:69, 72, 75, 78, 100, 110, 113-115. ayetlerde de geçtiği üzere, Allah kitap ehlinin hepsinin aynı duyarsızlıkta olmadığını, kötüleri çoğun... Devamı..

Biz onlardan; ilim erbabı olup sana indirilene ve senden öncekilere indirilenlere îman ederek Müslüman olanlara, namazı dosdoğru ve devamlı kılanlara, zekâtı verenlere, Allah’a ve âhiret gününe îman edenlere, büyük bir mükâfat vereceğiz.

İçlerinden bilgide derinleşmiş olanlara, ¹⁷⁶ sana ve senden öncekilere indirilmiş olana iman edenlere, [özellikle] namazlarında dikkatli ve devamlı olanlara, ¹⁷⁷ karşılık beklemeden harcayanlara, Allah’a ve Ahiret Günü’ne inananlara gelince; işte Biz, bunlara büyük bir mükafat bahşedeceğiz.

176 Yani, Yahudiler arasından, sadece ibadetlerini yerine getirmekle yetinmeyip inancın en derin anlamına nüfûz etmeye çalışanlara.177 Basra ekolüne m... Devamı..

Fakat içlerinde gerçek bilgi ve iman sahibi olanlar, sana ve senden önceki indirilen vahiylere ayırım yapmadan inananlar, namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe tam inanıp güvenenler var ya işte bunlara, çok büyük bir mükâfat vereceğiz. 2/4-5, 3/113, 5/48, 12/111

Lâkin içlerinde ilimde derinleşmiş olanlara, sana ve senden önce indirilene iman edenlere, özellikle de[⁸⁶⁹] namazı istikamet üzre diriltenlere, zekâtı gönülden gelerek verenlere,[⁸⁷⁰] Allah’a ve Âhiret Günü’ne inananlara; işte bunlara, zamanı gelince muazzam bir ödül bahşedeceğiz.

[869] Cümlenin akışına aykırı olarak, merfu (mukîmûn) yerine mansup (mukîmîn) gelmesi, Basra ekolüne mensup dilcilere ve özellikle Sîbeveyh’e göre nam... Devamı..

Fakat (Ey Muhammed) içlerinden, ilimde derinleşmiş olanlar (Tevrat'ın hükümlerine hakkıyla vakıf olanlar) ve doğru imana sahip olanlar hem sana indirilene (Kur'an'a) hem de senden önce indirilmiş olana iman ederler, (onlar) Namazı dosdoğru kılan, zekatı veren, Allah'a ve ahiret gününe inananlardır. İşte onlara elbette -ahirette- büyük bir mükafat vereceğiz.

Lakin içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana diriline ve senden önce indirilene iman ederler. Namazı kılarlarr, zekâtı verirler, Allah’a ve âhiret gününe iman ederler. İşte onlara büyük bir mükâfât vereceğiz!

Fakat onlardan ilimde mütehassıs olanlar ve mü'min olanlar sana indirilmiş olana ve senden evvel indirilmiş olana inanırlar, ve namazı dosdoğru kılanlar ve zekâtı verenler, ve Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe imân edenler var ya, işte onlara elbette azim bir mükâfaat vereceğizdir.

Fakat onlardan geniş ilmi olanlar ile müminler, hem sana indirilen Kur'ân'a, hem de senden önce indirilen kitaplara iman ederler. O namaz kılanlar, zekât verenler, Allah'a ve âhirete hakkıyla iman edenler var ya, işte onlara yarın büyük mükâfat vereceğiz.

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve mü'minler, sana indiriline ve senden önce indirilene inanırlar. O namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükafat vereceğiz!

Ve lâkin onlardan 'ilimde sâhib-i rüsûh olanlar ('Abdullah ibni Selâm ve ashâbı gibi) ve mü'minlerle sana indirilen şeye (Kur'ân'a) ve senden evvel nâzil olan şeylere (kitâblara ve şerâyi'a) îmân idenler ve salâtı âdâb ve erkânıyla kılıcı ve zekâtı virici ve Allâh'a ve âhiret gününe îmân idicidirler. Onlara biz karîben büyük ecir ve mükâfât vireceğiz.[²]

[2] Bu âyet-i kerîme "Ebû's Su'ûd"un tercîh iylediği vecihle tefsîr ve tercüme olunmuşdur.

Fakat onlardan sağlam bilgi sahibi dürüst kimseler[*] ile müminler, sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara inanır; namazı tam kılar, zekatı verir, Allah'a ve ahiret gününe inanıp güvenirler. İşte onlara büyük bir ödül vereceğiz.

[*] Onların hepsi bir değildir. Kitap ehli arasında dik duran bir topluluk da vardır, gece vakitleri Allah'ın âyetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. ... Devamı..

Fakat onlardan ilimde derinleşip sana indirilene, senden önce indirilenlere iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekat veren müminlere, Allah'a ve ahiret gününe iman etmiş olanlara işte onlara, çok büyük bir mükafat vereceğiz.

Onlardan ilimde derinlik sahibi olanlar ile sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden mü'minlere, namazlarını dosdoğru kılanlara, zekâtlarını verenlere, Allah'a ve âhiret gününe iman edenlere gelince, Biz onlara pek büyük bir ödül vereceğiz.

Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirilene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz.

lįkin berk olmışlar 'ilm içinde anlardan daħı mü’minler ya'nį muḥācırlardan inanurlar aña kim indürinildi senüñ daħı aña kim indürinildi senden ilerü. daħı ŧururıcılar namāzı; daħı viriciler zekātı daħı inanıcılar Tañrı’ya daħı śoñraġı güne şunlar virevüz anlara müzd ulu.

Līkin kāmil olan kişiler ‘ilm içinde daḫı mü’minler inanurlar saña inenkitāba, yā Muḥammed ve senden burun inen kitāba daḫı, daḫı durġuranlarnamāzı, daḫı virenler zekātı, daḫı īmān getürenler Tañrı Ta‘ālāya, ḳıyāmetgünine daḫı. Anlara virsevüz gerek ulu müzd.

Lakin onların elmdə qüvvətli (möhkəm) olanları və mö’minləri sənə nazil edilənə və səndən əvvəl nazil edilənə və səndən əvvəl nazil olanlara inanır, namaz qılır, zəkat verir, Allaha və axirət gününə iman gətirirlər. Biz, əlbəttə, onlara böyük mükafat verəcəyik!

But those of them who are firm in knowledge and the believers believe in that which is revealed unto thee, and that which was revealed before thee, especially the diligent in prayer and those who pay the poor due, the believers in Allah and the Last Day. Upon these We shall bestow immense reward.

But those among them who are well-grounded in knowledge, and the believers, believe in what hath been revealed to thee and what was revealed before thee: And (especially) those who establish regular prayer and practise regular charity and believe in Allah and in the Last Day: To them shall We soon give a great reward.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.