19 Şubat 2025 - 21 Şaban 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâd Suresi 60. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlû bel entum lâ merhaben bikum(s) entum kaddemtumûhu lenâ(s) febi/se-lkarâr(u)

Onlar da hayır diyecekler, asıl siz, rahat yüzü görmeyin; siz getirdiniz başımıza bunu, gerçekten de karar edilecek ne kötü yer.

(Onlara uyan çıkarcı ve kolaycı halk yığınları ise:) "Hayır, sizler var ya; asıl size bir merhaba yok (siz rahat yüzü görmeyin). Çünkü bunu (azabı) siz bizim önümüze sürdünüz (dünyada siz bizi aldatıp peşinizden sürüklediniz). Bu cehennem ne kötü bir durak (başımıza neler getirdiniz)" diye (çıkışacaklardır.)

Dünyada onlara uyanlar feryat edecekler: “Hayır, asıl sorumlu sizsiniz siz. Rahat yüzü görmeyin, bunu başımıza siz getirdiniz, ne kötü bir yer burası.”

Tâbi olanlar ise, kendilerini isyana sevk eden, cehenneme sokan liderlerine:
“Asıl rahat yüzü görmeyecek, işleri kolay olmayacak olan sizsiniz. Bu azâbı başımıza getiren de sizsiniz. Ne kötü bir yer burası.” derler.

Derler ki: "Aksine siz rahatlık görmeyin. Bunu bizim başımıza siz getirdiniz. (Bu) ne kötü bir durak!"

(Onlara uyanlar) Derler ki: 'Hayır, sizler; asıl size bir merhaba yok. Bunu (azabı) bizim önümüze siz sürdünüz. Ne kötü bir durak.'

(Yardakçılar elebaşlarına şöyle) derler: “- Hayır, asıl siz rahatlık görmeyin. Bu azabı bizim önümüze siz getirdiniz. Bakın ne kötü karargâh!”

Onlar elebaşlarına: “Siz oraya giresiniz, siz rahat görmeyesiniz, siz orayı bize sundunuz. Orası ne kötü bir mekândır” derler ve şöyle devam ederler:

Önderlere uyanlar ise, “Asıl siz rahat yüzü görmeyiniz! Bizi buraya süren sizsiniz. Burası ne kötü bir yerdir!” derler.

Diyecekler ki: «Size genişlik yok, onu bize getirenler sizsiniz!», imdi durak ne kötü!

(Kendilerine uyanlar da:) “Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü bir yerdir!

Ânlar da ruesâsına: "Hâyır size merhabâ dinilmeyecek, siz bizi iğvâ iylediniz, burası ne müdhîş ikâmetgâh!" diyecekler.

(Onlara uyanlar;) "Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin; bunu başımıza getiren sizsiniz; ne kötü bir duraktır!" derler.

O grup da, “Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!” der.

Diğerleri, “Hayır, asıl rahat yüzü görmemesi gereken sizlersiniz; bizi bu duruma siz sürüklediniz. Ne kötü bir yer burası!” derler.

(Liderlere uyanlar ise:) Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu bize siz sundunuz! Ne kötü bir yerdir! derler.

Onlar da derler ki, "Aslında siz hoş gelmediniz. Bizi bu duruma siz soktunuz; ne kötü bir son!"

(Arkadan gelenler öncekilere:) Derler ki: "Hayır, asıl size merhaba yok. Çünkü cehennemi bize siz takdim ettiniz. Bakın o ne kötü yatak!"

59,60. Şu: bir alay: maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak

(Kâfirlerin ileri gelenlerine uyanlar) derler ki: “Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin. Bu azabı bizim önümüze siz getirdiniz. (Cehenneme girmemize siz sebep oldunuz.) Burası ne kötü bir yerdir!”

Diğerleri ise: “Hayır! Asıl size rahatlık yok. Ona uğramamızın sebebi sizsiniz. O ne kötü bir konaklama yeridir!” dediler.

(Tâbi' olanlar rüesâya) derler: «Hayır, siz, asıl rahat (huzur) görmeyin. Bunu bizim önümüze siz getirdiniz. (Bakın) ne çirkin durum»!

(O elebaşlarına uyanlar ise:) “Hayır! (Asıl) siz rahat yüzü görmeyin! Bunu bizim başımıza siz takdîm ettiniz (siz getirdiniz). Artık o ne kötü karargâhtır!” derler.

(Onlara uyanlar da) derler ki: «Hayır, sizler; asıl size bir merhaba (rahat ve huzur dileği) yok. Siz onu (o kötü durumu) bizim önümüze sürdünüz (azaba uğramamıza sebep oldunuz). Ne kötü bir durak.»

Onlar da “Asıl size rahatlık olmasın. Çünkü siz, çirkin ve yanlış olanları bize teklif edip, yapmamız için önümüze getiriyordunuz. Bunlar ne kötü kararlarmış.”

Uyanlar da uyulanlar da diyecekler: "Yok, rahat yüzü görmiyecek olan sizlersiniz. Burası da ne kötü bir eylek!"

Tâbi/ler diyecekler ki asıl size merhaba olmasın, buna bizi siz uğrattınız, burası ne kötü karargâhtır.

(Önderlere tabi olanlar ise) “Bilakis sizler rahat yüzü görmeyin. Bu sonu bize siz hazırladınız. Ne kötü bir yer burası!” derler.

(Zalimlere uyanlar ise,) “Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu bize siz sundunuz! Ne kötü bir yerdir!” derler.

Buna karşılık onlar, “Asıl siz rahat yüzü görmeyin!” diye cevap verecekler, “Bunu başımıza getiren sizsiniz; sizi adım adım izledik, fakat bizi getirdiğiniz yere bakın, ne korkunç bir yer burası!”

Dediler ki: -“Hayır, aksine siz! Merhaba yok size! Onu bize siz takdim ettiniz. Ne kötü Durak!”.

Karşıtları itiraz edecekler: " Asıl sizlere selâmı sabahı kesmeli. Zira bizleri bu hallere, bu berbat yerlere düşüren sizlersiniz! "

Diğer grup da: "Hayır! Size rahat ve huzur olmasın! Bu cehennemi önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!" derler.

(Saptırılanlar liderlerine) “Asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu (ateşi) bize siz sundunuz! Burası ne kötü bir yerdir!” diyeceklerdir.

(Azgınlara uyanlar): “Esas siz rahat yüzü görmeyin. Çünkü bunu başımıza getiren sizsiniz. (Meğer burası) ne kötü bir yermiş.” derler.

[Ve] onlar, [ayartılmış olanlar,] feryad edecekler: “Hayır, asıl [sorumlu] sizsiniz! Siz rahat yüzü görmeyin! Bunu başımıza getiren sizsiniz: Ne kötü bir yer burası!”

Körü körüne izleyenler ise: “Asıl siz rahat yüzü görmeyin, bizi bu hale düşüren sizlersiniz. Ne kötü bir yermiş burası. 41/29

(Körü körüne izleyenler ise), “Hayır, (sorumlu) sizsiniz! Asıl siz rahat yüzü görmeyin! Bunu başımıza siz sardınız ve gele gele en berbat yeri (buldunuz)!” diyerek

(Onların peşlerinden cehenneme atılanlar ise) "Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin, bizi buraya sizler sürüklediniz. Burası ne kötü bir son durak" derler.

O (kandırılmış) grup da, "Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durulacak yeridir!" dediler.

(Onlar da) Derler ki: «Hayır. Sizlersiniz (O bedduaya daha müstehak). Sizin için merhaba yoktur, belki o küfrü bizim için siz takdim ettiniz. Artık ne fena karargâh (O ateş!)»

Tâbi olanlar, onlara: “Hayır, asıl size merhaba olmasın, rahat yüzü görmeyin sizler! Bu azabı bize getiren sizsiniz. O ne kötü yerdir! ” derler.

(Uyanlar, uyulanlara) Dediler ki: "Hayır, asıl size merhaba yok, (asıl siz rahat yüzü görmeyin), siz bunu bizim önümüze getirdiniz. Ne kötü durak (bu)!"

(Buna cevâben 'avâm da:) "Rahat ve huzûrsuzluk bize değil asıl size olsun ki bizi iğvâ idüb küfre sevk itdiniz, cehennem ehli olduk. Orası ne fenâ karârgahdır" dirler.

(Yeni gelenler öncekilere) “Rahat yüzü görmemeyi asıl hak eden sizlersiniz. Bu suçu önce siz işlediniz... Burası da ne kötü konaklama yeri böyle!” derler.

(Orada, birbirleriyle tartışacaklar, kendilerinin cehennemlik olmalarına sebep olan kimselere lanetler yağdıracaklar.) -Hayır, siz rahat yüzü görmeyin. Onu siz bizim önümüze getirdiniz derler. Ne kötü karar.

Onlar ise “Asıl siz rahat yüzü görmeyin,” derler. “Bu âkıbeti siz bize hazırladınız. Ne kötü bir yer burası!”

Dediler: "Hayır, size merhaba yok. Onu siz önümüze çıkardınız. Ne kötü durak yeridir o!"

eyittiler ya'nį uyundular “belki siz giñlik olmasuñ size! siz ileri duttuñuz küfri bizüm içün pes yavuz ŧuraķ yirdür!”

Eyideler: Bel ki size giñlik olmasun. Siz azdurduñuz bizi, diyeler. Ne ya‐man duracaḳ yirdür bu cehennem, diyeler.

(Tabe olanlar da öz başçılarına) belə deyəcəklər: “Xeyr, siz elə özünüz rahatlıq üzü görməyəsiniz! (Sizin özünüzə salam olmasın!) Bunu bizim üçün siz hazırladınız (bu əzaba, küfrə bizi siz uğratdınız). Bir baxın (bu Cəhənnəm) necə də pis məskəndir!

They say: Nay, but you (misleaders), for you there is no word of welcome. Ye prepared this for us (by your misleading). Now hapless is the plight.

(The followers shall cry to the misleaders:) "Nay, ye (too)! No welcome for you! It is ye who have brought this upon us!(4215) Now evil is (this) place to stay in!"

4215 It is the nature of Evil to shift the blame to others. The followers will reproach the leaders, but none can escape personal responsibility for h... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.