19 Şubat 2025 - 21 Şaban 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâd Suresi 46. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnnâ aḣlasnâhum biḣâlisatin żikrâ-ddâr(i)

Biz onları, daima yurtları olan ahireti anma huyuyla yarattık da özleri temiz, ihlas sahibi kullar ettik.

Gerçekten Biz onları (ve elbette her asırdaki sadık ve sağlam Müslümanları) tam bir hulusiyetle (samimiyet ve gayretle) YURDU düşünüp-anan (dünyada bağımsız memleket şuuru, ahirette ise cennet huzuru ve arzusu taşıyan) ihlas sahipleri kıldık.

Onları ahireti sürekli hatırlama özelliğiyle samimi, halis kullar yaptık.

Biz onları samimiyetle, asıl yurt, âhiret düşüncesine rağbet eden ve insanları âhiret hayatına inanmaya teşvik eden has kullarımızdan kıldık.

Biz onları (ahiret) yurdu(nu) anmaktan ibaret halis bir özellikle ihlaslı kimseler kıldık.

Gerçekten biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp-anan ihlas sahipleri kıldık.

Çünkü biz, onları, ahiret yurdunu anmaktan ibaret pak bir hasletle hâlis (insanlar) kıldık.

Onları, ahireti sürekli hatırlama özelliğiyle, samimi halis kullar yaptık.

Biz onları daima âhireti düşünen ihlâslı kullar kıldık.

Özden olarak ahreti anmaları yüzünden onları katıksız kullar eyledik

Samimiyetle ahirete odaklanmalarına karşılık onları bize karşı samimi kişiler kabul ettik.

Biz ânlara dâimâ âhireti zikr itdirerek kalblerini tasfiye iyledik.

Biz onları ahiret yurdunu düşünen, içten bağlı kimseler kıldık.

Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık.

Âhiret yurdunu hatırda tutmadaki samimiyetleri sayesinde onları günahlardan arındırdık.

Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık.

Salt ahireti düşündükleri için onları salt/dupduru kıldık.

Çünkü biz onları temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret) düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.

Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır

Biz onları (tam bir samimiyet ve gayretle) âhiret yurdunu düşünen, ihlâslı kimseler kıldık.

Biz, onları sürekli ahiret yurdu düşüncesiyle arınmış, samimiyet sahibi kimseler yaptık.

Çünkü biz onları katkısız (şaibesiz) bir hasletle — ki (bu dâima) yurd (ları) nı hatırlama (ları ve onun için çalışmaları) dır — haalis (insanlar) yapdık.

Çünki biz onları, hâlis (bir haslet) olan âhiret düşüncesiyle ihlâslı (kimseler) kıldık.

Gerçekten biz onları ahiret yurdunu düşünme özelliğiyle temizleyip, kendimize halis (kul) kabul ettik.

Onların bu özelliklerinden dolayı, onları ahiret yurduna örnek kullar olarak seçtik.

Gerçekten Biz onları hep yarınki yurtlarını düşünme özü ile özleştirdik.

Biz onları halis bir hasletlerinden dolayı halis kul yaptık, bu da dâr-ı âhireti anıp ölümden gafil bulunmamalarından dolayı idi.

Muhakkak ki Biz onları içi tertemiz/ihlâslı, kimseler yaptık ki, özellikle ahiret yurdunu (devamlı) hatırda tutsunlar.

Gerçekten biz onları, (ahiretteki asıl) yurdu hatırlatan katışıksız (bir haslet ile) halis kıldık.

Biz onları, âhiret yurdunu sürekli gündeme getirerek hatırlama ve buna uygun davranışlar geliştirme gibi üstün meziyetlerinden dolayı, özel bir makâma yücelttik.

Biz, onları Gerçek Yurd’u hatırlatan ihlâslılar kıldık.

Hepsi de öbür dünya aşkıyla yanıp tutuşurdu.

Şüphesiz onlar ahireti düşünerek hareket ediyor. Yasalarımıza uyarak yaşıyorlardı. Böylece onlar samimi, gönülden bize bağlı insanlar olarak tertemiz bir hayat yaşadılar.

Şüphesiz ki onları ahiret yurdunu hatırlama duygusuyla arı duru bir özellikle saflaştırmıştık.

Gerçekten Biz onları, âhiret yurdunu düşünen, (Bize) gönülden bağlı kullar yaptık.

Biz onları arı-duru bir düşünce aracılığıyla temizledik: öteki dünyayı ⁴² gözetme [düşüncesiyle].

42 Lafzen, “[nihaî] yurdunu”.

Onlar bizim özellikle ahiret yurdunu düşünüp önemseyen, ihlâslı kullarımız. 60/4

Biz onların şahsiyetlerini arı duru bir tasavvurla saflaştırdık (ki, ebedî) yurdu hep hatırda tutsunlar;

Kuşkusuz biz onları daima ahiret yurdunu düşünen ihlas sahibi kimseler kıldık.

Şüphesiz biz onları bir arınmayla arındırdık ki O diyarı (ahireti) hatırlasınlar.

Şüphe yok ki, Biz onları dar-ı ahireti düşünme hasletiyle mümtaz, ihlâs sahipleri kılmıştık.

Biz onları özellikle âhiret yurdunu düşünen ihlâslı kişiler kıldık.

Biz onları ahiret yurdunu düşünme özelliğiyle temizleyip, kendimize halis (kul) yaptık.

Biz onları, dâimâ âhireti zikr ider ihlâs-ı tâm ile muhlis kıldık.

Samimiyetle ahirete odaklanmalarına karşılık onları bize karşı samimi kişiler saydık.

Biz onları gerçek yurdu düşünen, tam olarak arınmış, ihlaslı kimseler kılmıştık.

Biz onları, özellikle âhiret yurdunu düşünen ihlâslı kullar kıldık.

Biz onları, yurdu düşünme özellikleriyle yücelen tertemiz kullar yaptık.

bayıķ biz ħālis eyledük anları ħālis olmaġıla [243b] āħiret sarāyın aramaķ.

Biz anları muḫliṣ ḳılduḳ iḫlāṣ‐ıla, āḫiret evini añmaġ‐ıla.

Biz yurdu (axirət yurdunu) anmaq xislətini onlara məxsus elədik. (Onlar naz-ne’mətə, şan-şöhrətə uymayıb ömürlərini Allaha ibadət və itaət içində keçirdər, dünyalarından daha çox axirətləri haqında düşünərdilər).

Lo! We purified them with a pure thought, remembrance of the Home (of the Hereafter).

Verily We did choose them for a special (purpose)- proclaiming the Message of the Hereafter.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.