Ve-inne lehu ‘indenâ lezulfâ ve husne meâb(in)
Ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı.
Şüphesiz onun Bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri (makamı) vardır.
Ve şüphe yok ki, O'nun yanımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı.
Onun, bizim katımızda, yakınlığı, büyük bir değeri, aydınlık bir ömürlük güzel bir yolu, güzel bir hayatı var.
Şüphesiz onun bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir varış yeri (veya geleceği) vardır.
Şüphesiz, onun Bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Şübhesiz ki ona, katımızda bir yakınlık ve güzel bir akıbet (cennet) vardır.
Onun, Bizim yanımızda yüce bir makamı ve güzel bir yeri vardır.
Katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir yeri vardır.
Yanımızda yakınlığı, güzel döneyi vardır
Kuşkusuz onun, yanımızda yüksek bir değeri (kredisi) ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardır.
Süleymân’ın bizim nezdimizde güzel bir mekânı vardır.
Doğrusu onun katımızda yakınlığı ve güzel bir istikbali vardır.*
Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.
Kuşkusuz onun katımızda yüksek bir yakınlık derecesi ve güzel bir geleceği vardır.
Doğrusu onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır.
Onun bizim yanımızda yakınlığı ve güzel yeri vardı.
Şüphesiz ki ona huzurumuzda bir yakınlık ve güzel bir makam vardır.
Ve şübhesiz ki ona huzurı ızzetimizde bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği var
Şüphesiz onun, nezdimizde değerli bir makamı ve onun için güzel bir dönüş yeri (olan cennet) vardır.
Onun yanımızda iyi bir makamı ve iyi bir geleceği vardır.
Şübhe yok ki indimizde onun mutlak bir yakınlığı ve dönüb geleceği yer güzelliği de vardır.
Ve muhakkak ki katımızda onun için gerçekten bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri(olan Cennet) vardır.
Ve şüphesiz onun (Süleyman’ın), katımızda bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri de (ağırlanışı) vardır.
Süleyman bizim yanımızda, çok yakın ve güzel bir yere sahip kulumuzdu.
Biz de onu yarlıgadık. Çünkü onu katımızda Bize yakın kıldık, ona güzel bir yer ayırdık.
O, nezdimizde bize yakın bulunacak, onun dönüp geleceği yeri de güzel olacak.
Muhakkak ki Biz’im katımızda onun bir saygınlığı [zulfâ] ve güzel bir sonu/geleceği [me’âb] vardır.
Şüphesiz onun bizim katımızda bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Doğrusu onun, Bizim katımızda apayrı bir yakınlığı ve güzel bir makâmı vardı.
Bizim katımızda onun için akıbetin güzeli ve yakınlık vardır.
Süleyman bizim, çok yakınlık gösterdiğimiz değerli kullarımızdan idi...
Şüphesiz Süleyman’ın katımızda bir yakınlığı, gönülden bağlılığı vardır. Verdiğimiz her yetkiyi, her nimeti, her zenginliği bize güzel işler yaparak döndürürdü. O’nun tövbesi, Rabbine yakınlığı böyleydi. Sen de O’ndan ders al! Sana verdiğimiz yetkileri, nimetleri, zenginlikleri güzel bir şekilde bize döndür.
Şüphesiz ki yanımızda onun (Süleyman) için (özel) bir yakınlık ve güzel bir varış yeri vardır.
Şüphesiz onun da yanımızda yüksek bir makamı ve (âhirette) güzel bir geleceği vardır.
Kuşkusuz o’nu [öteki dünyada] Bizim yakınlığımız ve menzillerin en güzeli beklemektedir.
Çünkü onun, bizim katımızda özel bir yeri ve güzel bir geleceği vardı. 29/69, 34/37
Elbet onu da, Bizim katımıza yakınlık ve güzel bir son beklemektedir.
Kuşkusuz onun için katımızda, yüksek bir makam ve güzel bir son vardır.
Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.
Ve şüphe yok ki, onun için Bizim indimizde bir yakınlık ve bir de dönülecek yer güzelliği vardır.
Muhakkak ki onun Bize yakınlığı ve güzel bir âkıbeti vardır.
Onun için, bizim yanımızda bir yakınlık ve güzel bir gelecek de vardır.
Ve ona, (dünyâdaki bu mülk-ü 'azîminden başka) 'indimizde kurbiyet ve güzel mekân olan cennet vardır.
Katımızda bize daha yakın olma ve mutlu son, onun hakkıdır.
Şüphesiz onun, bizim katımızda bir yakınlığı ve iyi bir geleceği vardır.
Onun için katımızda bir yakınlık ve güzel bir âkıbet vardır.
Ve gerçekten, katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardı.
daħı bayıķ anuñ bizüm ķatumuzdadur yaķınlıķ daħı dönecek yir görklüligi.
Daḫı Süleymāna bizüm ḳatumuzda kerāmete yitişmek vardur, yaḫşı menzillervardur.
Həqiqətən, o, (qiyamət günü) dərgahımıza yaxın olacaq və onun qayıdıb gələcəyi yer də gözəl olacaqdır (yaxud onun üçün dünyada çoxlu ne’mət, axirətdə isə gözəl sığınacaq – Cənnət vardır).
And lo! he hath favour with Us, and a happy journey's end.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |