Kâle rabbi-ġfir lî veheb lî mulken lâ yenbeġî li-ehadin min ba’dî(s) inneke ente-lvehhâb(u)
Rabbim demişti, beni yarlıga ve bana öyle bir saltanat ver ki benden sonra hiçbir kimse nail olamasın o saltanata, şüphe yok ki senin vergin, ihsanın, boldur.
(Hz. Süleyman:) "Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak (başka birisinin bir daha ulaşamayacağı) bir mülkü (maddi imkân ve iktidarı) bana hibe-armağan edip (büyük lütfuna ulaştır!) Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin" (diye yalvarmıştı. Evet, Hakkı ve adaleti yürütmek, halka hizmet, hayra rehberlik etmek ve bu yolla Allah’ın rızasına erişmek maksadıyla Mevlâ’dan imkân ve iktidar istenebilir ve bu yönde çalışmalıdır.)
“Rabbim!” demişti. “Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; şüphe yok ki sen, karşılıksız çokça verensin.
“Rabbim, beni koruma kalkanına al, bağışla. Bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık, bir devlet hibe et. Sen yalnız sen, en çok bağışlayansın.” dedi.
Dedi ki: "Rabbim! Beni bağışla ve bana, benden sonra kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık lütfet. Şüphesiz, sen çok ihsan sahibisin."
'Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin.'
Şöyle dua etti: “- Ey Rabbim! beni bağışla. Bana öyle bir mülk ver ki, benden sonra hiç kimsede olmasın. Muhakkak ki sen, bütün dilekleri verensin = Vehhâb'sın.”
“Ya Rabbi! Beni affet, benden sonra hiç kimseye yaramayacak bir iktidar bana ver. Her şeyi gerçekten veren Sen’sin,” dedi.
O şöyle dedi: “Ey Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk ver. Şüphesiz bağışlayıcı sadece sensin.”
Dedi ki: «Tanrım! Beni bağışla, benden sonra hiç kimsenin eremiyeceği bir mülk ver sen bana; evet sensin dileklere erdiren»
(Süleyman:) “Rabbim, beni bağışla! Bana, (Sen'in yolunda) hizmet için öyle bir hükümdarlık lütfet ki, benden sonra kimseye nasip olmasın. Şüphesiz ki Sen, bütün isteklere (dualara) karşılık verensin.”
"Yâ rabbî benim kusurlarımı ’afv it ve bana bir kudret vir ki benden sonra kimse böyle bir kudreti hâiz olmasun sen murâd viricisin!" didi.
Süleyman: "Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın" dedi.
Süleyman, “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!” dedi.
35-38. “Rabbim” dedi, “Beni bağışla; benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver bana. Lutfu sınırsız olan yalnız sensin.” Bunun üzerine, emriyle dilediği yöne doğru tatlı tatlı esen rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan bütün şeytanları ve zincirlerle bağlanmış diğer yaratıkları onun buyruğuna verdik.
Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
Dedi ki, "Rabbim beni bağışla. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamıyacağı bir yönetim ver. Sen Bahşedensin."
Süleyman: "Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin." dedi.
Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi
Dedi ki: “Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana, benden sonra hiç kimsenin sahip olamayacağı bir mülk bahşet. Şüphesiz ki sen, kullarına, karşılıksız olarak ihsanlarda bulunan, sonsuz lütuf ve ikram sahibisin.”
Dedi ki: «Ey Rabbim, beni yarlığa. Bana öyle bir mülk (-ü saltanat) ver ki o, benden başka hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şübhesiz bütün muradları ihsan eden Sensin, Sen».
Dedi ki: “Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana, benden sonra hiç kimseye nasîb olmayacak bir saltanat ihsân et! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan ancak sensin!”
(Süleyman,) “Ey Rabbim, dedi! Beni bağışla ve bana (senin yolunda hizmet için) öyle bir hükümdarlık lütfet ki, benden sonra (düşmanlarımdan) bir kimseye nasip olmasın. Şüphesiz sen, Vehhâbsin (bol ve karşılıksız verensin). (*)
“Rabbim! Beni bağışla. Benden sonra hiçbir kimseye gerekli olmayacak bir mülk ver. Her şeyi verip bağışlayan, elbette yalnızca sensin” dedi.
Süleyman dedi: "Çalabım! Beni yarlıga. Bana öyle bir hakanlık bağışla ki benden sonra kimse onun bir eşini daha elde edemesin. Çünkü en büyük bağışlayıcı Sensin.
(Süleyman) “Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık bahşet. Muhakkak ki Sen Vehhâb’sın” dedi.
Dedi ki: “Rabbim! Beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin.”
“Ya Rab! Sana kulluğumun bilincindeyim. Zulme ve küfre karşı gücüm yettiği kadar çalıştım. Yine de Sana layık bir şekilde hakkıyla kul olamadım. Eksik ve noksanlarım, kusur ve kabahatlarım var. Affınla, lutfunla, rahmet ve merhametinle mağfiretini isterim. Bağışla beni ya Rab! Bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık bahşet ki, sürekli fitne ve kargaşa çıkaran bu şer odakları karşısında dimdik ayakta durabileyim! Hiç kuşkusuz sen, sonsuz lütuf ve ikram sahibisin.”
-“Rabbim! Beni bağışla! Bana, benden sonra kimseye gerekli olmayan bir mülk / iktidar / yönetim / hükümranlık hibe et! Sen, Vehhâb’sın / Karşılıksız Veren’sin” dedi.
" Ya Rab!. N'olur beni bağışla. Bana öyle bir güç ver ki benden sonra kimse ona eremesin! Artık verici sensin. " dedi.
"Ey Rabbim! Beni bağışla! Bana benden sonra kimseye layık olmayacak bir hükümranlık ver! Şüphesiz sen tövbeleri kabul eden, katından çok verensin!" dedi.
“Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümdarlık ver (lütfet)! Şüphesiz ki bolca veren sensin, sen!” demişti.
34,35. Yemin olsun Biz Süleyman’ı tahtının üstüne bir ceset bırakarak (bir şekilde) imtihan ettik.¹ Sonra o, (Rabbine) hakkıyla yönelerek: “Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir hükümdarlık ver. Şüphesiz tek karşılıksız veren, sensin.” dedi.²
Ardından şöyle yalvardı: – Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık lütfet, zira sen sonsuz bir lütuf ve ihsan sahibisin! 2/201
“Rabbim!” demişti, “Bana mağfiret eyle! Bana, benden sonra hiç kimsenin üstlenmeye lâyık olmadığı bir iktidar ver:[⁴⁰⁷⁶] çünkü Sen, evet Sensin cömertçe bahşeden!”
"Ey Rabbim, beni bağışla, bana -benden sonra kimsenin eremeyeceği- mülk ve hükümranlık ihsan et! Şüphe yok ki bağışlarda bulunan ancak sensin Sen" diyerek niyazda bulundu.
"Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk ver; çünkü sen lütuf sahibisin!" dedi.
Dedi ki: «Yarabbi! Bana mağfiret buyur ve bana bir mülk bağışla ki, benden sonra hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şüphe yok ki, Sen'sin çok bağışlayan, Sen.»
“Ya Rabbî! ” dedi, “affet beni ve bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayacak bir hakimiyet lutfet. Çünkü Sen, lütufları son derece bol olan vehhabsın! ”
Rabbim, dedi, beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sensin o çok lutfeden, Sen!"
Ve: "Yâ Rabbî! Beni 'afv ve mağfiret it. Bana bir melek ihsân it ki, benden sonra kimseye onun misli müyesser olmaya. Tahkîk sen ihsân idicisin" didi.
“Sahibim, suçumu affet ve bana öyle bir hakimiyet ver ki benden sonra kimse ona ulaşamasın. Çünkü çokça bağışta bulunan Sensin” dedi.
-Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık ver. Bol bol bağışta bulunan şüphesiz sensin!
“Rabbim, beni bağışla,” dedi. “Ve bana öyle bir saltanat ver ki, benden başka hiç kimseye nasip olmasın. Şüphesiz bütün nimetleri bağışlayan Sensin.”
Şöyle yakardı: "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhâb!
eyitti “iy çalabum! yarlıġa beni daħı baġışla baña pādişāhlıķ kim olmaya hįç kimseye benden śoñra. bayıķ sen sen gey baġışlayıciseñ.”
Eyitdi: Yā Rabb, baña günāhum baġışla ve bir pādişāhlıḳ baña baġışla kihīç kimseye lāyıḳ olmasa benden ṣoñra, didi. Taḥḳīḳ sensin raḥmet baġışla‐yıcı.
(Süleyman dua edib) dedi: “Ey Rəbbim! Məni bağışla və mənə elə bir mülk (səltənət) ver ki, məndən sonra (o cürəsinə) heç kəs nail ola bilməsin. Həqiqətən, Sən böyük ehsan (kərəm) sahibisən! (Allah Süleymanın duasını qəbul buyurdu. Ona həm peyğəmbərlik, həm də padşahlıq əta etdi).
He said: My Lord! Forgive me and bestow on me sovereignty such shall not belong to any after me. Lo! Thou art the Bestower.
He said, "O my Lord! Forgive me,(4190) and grant me(4191) a kingdom which, (it may be), suits not another after me: for Thou art the Grantor(4192) of Bounties (without measure).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |