27 Mart 2025 - 27 Ramazan 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâd Suresi 24. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâle lekad zalemeke bisu-âli na’cetike ilâ ni’âcih(i)(s) ve-inne keśîran mine-lḣuletâ-i leyebġî ba’duhum ‘alâ ba’din illâ-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti ve kalîlun mâ hum(k) ve zanne dâvûdu ennemâ fetennâhu festaġfera rabbehu ve ḣarra râki’an ve enâb(e) ۩

Dedi ki: Senin dişi koyununu, kendi koyunlarına katmayı istemekle gerçekten de zulmetmiş sana ve şüphesiz ki ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecavüz eder, ancak inanan ve iyi işlerde bulunanlar müstesna ve fakat bunlar da pek azdır ve Davud, biz, kendisini sınadık sandı da Rabbinden yarlıganma diledi ve eğilerek yere kapandı ve Rabbine döndü. ۩

(Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiş (ve haksızlık yapmıştır.) Doğrusu (emeklerini ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı (böyle) tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka; (ama) onlar da ne kadar azdır" (diyerek onları uzlaştırıp yatıştırdı). Davud, gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi anladı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rükû ederek yere kapandı ve (Bize gönülden) yönelip-bağlandı. ۩

[Not: Bu ayetteki örnekle, ekonomik birikimlerini ve güçlerini ortaklık sistemiyle birleştiren dürüst insanların çok daha kazançlı çıkacağı, ama maale... Devamı..

Davut dedi ki: “Andolsun o, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle, sana haksızlık etmiştir. Zaten mallarını, emeklerini birbirine katan, içli dışlı ortakların herbiri, birbirinin hakkına tecavüz ederek haksızlık ederler. Yalnız inanıp doğru dürüst hareket edenler, bu haksızlık yapma eyleminin dışındadır ki, onlar da ne kadar azdır.” Davut bu hükümle, veya duvardan tırmanan kimselerle kendisini imtihan ettiğimizi anladı ve Rabbinden günahının bağışlanmasını diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Rabbine döndü. ۩

Dâvûd:
“Andolsun ki, senin yaban ineğini, kendi yaban ineklerine katmak istemekle sana haksızlık etmiştir. Mallarını karıştıranların, mallarını bir arada bulunduranların, aynı yerde, aynı pazarda mal alıp mal satanların, mülk edinme hukukunda eşit olanların çoğu birbirlerinin haklarına tecavüz ederler, haktan ayrılıp, güçlerine dayanarak zulmederler. Ancak iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler adâletten şaşmazlar. Onlar da ne kadar az!” dedi. Dâvûd, güvenlik tedbirlerinin işe yaramadığını, kendisini zor durumda bırakarak imtihan ettiğimizi anladı ve Rabbinden bağışlanma, koruma kalkanına alınma diledi, Hakka ve tevhide yönelerek sübhânallah deyip secedeye kapandı. Tevbe ile Allah'a yöneldi, zikre daldı.
۩

Sübhânallah = Allah’ı her türlü noksanlıklardan tenzih ve tesbih ederim.

Dedi ki: "Andolsun, o senin koyununu kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Gerçekten (varlıklarını) birbirine karıştıran ortakların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Sadece iman edip salih ameller işleyenler müstesna. Ama onlar da ne kadar azdır!" Davud kendisini imtihan ettiğimizi sandı da Rabbinden bağışlanma diledi. Rüku ederek yere kapandı ve gönülden (bize) yöneldi. ۩

(Davud) Dedi ki: 'Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır.' Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip-döndü. ۩

Davûd dedi ki: “- Doğrusu o, senin bir dişi koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten ortakların çoğu birbirine haksızlık eder; ancak iman edib de salih amel işliyenler müstesnadır. Onlar da ne kadar azdır!” Davûd sanmıştı ki, kendisine sırf bir imtihan açtık. Hemen Rabbine istiğfar etti, secdeye kapandı ve tevbe ile Allah'a yöneldi. ۩

Fahr-i Razi, tefsirinde Hz. Davûd\a isnad edilen ve peygamberler hakkında asla tecviz edilmiyen kıssaları red etmektedir. Peygamberlerin şanını koruma... Devamı..

Davud dedi ki: “O, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiştir. Ortakların çoğu birbirine zulmeder. İman edip iyi işler yapanlar müstesna, onlar da azdır. (Bunların ani gelişlerinden) Davud, Biz’im onu fitneye attığımızı sandı. Rabbinden bağışlanmak diledi, hemen rükûa vardı ve Rabbine yöneldi. ۩

Dâvûd, “Senden, koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle, sana haksızlık etmiştir. Ortaklardan birçoğu birbirinin haklarına tecavüz ederler. Ancak inanıp yararlı iş yapanlar hariç. Onlar da çok azdır” dedi. Dâvûd, bizim kendisini denediğimizi anladı. Rabbinden bağışlanma diledi ve secdeye kapanarak tövbe etti. ۩

Davud dedi ki: «Senin koyununu, kendi koyununa katmak istemesiyle, sana zulmeylemiştir, ortaklardan pek çoğu, birbirine kıyarlar, yalnız inanmış olan, onat işler işi iyen kimseler böyle değildir, böyle olanlar da az!» Davud anladı ki, onu sınadık, hemen Tanrısından bağışlanmak istedi, yere kapanıp tövbe etmiştir ۩

(Davud) dedi ki: “Bu (adam) senin koyununu kendi koyunları arasına katmak istemekle sana haksızlık yapmıştır. Zaten, malda ortak pek çok kimse vardır ki, birbirlerinin hakkına tecavüz ederler. Ancak iman edip doğru ve yararlı işler yapanlar bunun dışındadır. Onlar da pek azdır.” Davud, (bununla) bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken hemen Rabbinden af diledi ve baş eğip iki büklüm bir halde tevbe ederek O'na yöneldi. ۩

Hz. Dâvud taraflardan sadece birini dinleyip diğerini dinlemeden karar vermekte acele davrandığı için yanlış yaptığını düşünerek Allah’a tevbe ediyor.... Devamı..

Mûsâ (*): "Senin birâderin senin koyunını alub kendi koyunlarına ’ilâve itmekle sana karşu haksızlık itmiş, mu’âmelâtda bulunan bir çok insânlar biri birilerine zulüm iderler îmân idenler ve a’mâl-i sâlihada bulunanlar böyle yapmazlar fakat ’adedleri ne kadar kalîldir" didi. Dâvud bu misâl ile kendini tecrübe itdiğimizi anladı rabbinden ’afv taleb itdi secde itdi ve pişman oldı. ۩

(*) İki baskıda da Dâvud yerine sehven Mûsâ yazıldığı görülüyor (ÖFK)

Davud: "And olsun ki, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır ki sayıları da ne kadar azdır!" demişti. Davud, Kendisini denediğimizi sanmıştı da, Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapanmış, tevbe etmiş, Allah'a yönelmişti. ۩

Davud dedi ki: “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.” Dâvûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi. ۩

Dâvûd şöyle dedi: “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana karşı haksızlık etmiştir. Zaten aralarında ortaklık ilişkileri bulunanların çoğu birbirine haksızlık ederler; yalnız iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapmakta olanlar böyle değildir; ama onlar da o kadar az ki!” Dâvûd (böyle bir temsil ile) kendisini sınadığımızı anladı. Bunun üzerine rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve bütünüyle O’na yöneldi. ۩

Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecâvüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az! dedi. Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi. ۩

Dedi ki, "Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu, ortakçıların çoğu bir birinin hakkına el uzatır. İnanıp erdemli davrananlar bunun dışındadır, onlar ise sayıca ne kadar azdır!" Davud, kendisini sınadığımızı sanarak bağışlanma diledi, eğildi ve tevbe etti.

Bu örnekte, Davud peygamber, şikayetçi tarafı dinledikten sonra duygularına kapılarak karar veriyor. Diğer tarafı dinlememesi büyük bir hata idi. Adal... Devamı..

Davud dedi ki: "Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten bir cemiyette yaşayanların çoğu mutlaka birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az." Davud, bizim kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi, rüku ederek yere kapandı, tevbe ile Allah'a yöneldi. ۩

Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rükû' ederek yere kapanıb tevbe ile rücu' etti ۩

Dâvûd (o tek koyun sahibine) dedi ki: “(Eğer durum senin anlattığın gibiyse, kardeşim dediğin bu kişi,) senin (tek) koyununu, kendi koyunları arasına katmak istemekle, sana gerçekten haksızlık etmiştir. Hakikat şu ki, ortakların çoğu birbirine karşı haksızlık ederler, ancak îmân edip sâlih amel işleyenler hariç. Onlar da pek azdır. Dâvûd, bizim kendisini imtihân ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden mağfiret diledi, eğilerek secdeye kapandı ve (her zaman yaptığı gibi tam bir teslimiyetle, tesbih ve zikir ederek) rızamıza yöneldi. ۩

DİKKAT: Secde âyetidir! * Peygamberler, ismet (günahsızlık) sıfatına sahiptirler. Hayatlarının hiçbir döneminde (çocukluk, gençlik, peygamberlik önces... Devamı..

“Gerçekten, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle doğrusu sana haksızlık etmiştir. Ortakların çoğu, birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve salihatı¹ yapanlar haksızlık etmezler. Ancak onlar da ne kadar azdır!” dedi. Dâvud, kendisini fitnelendirdiğimizi² iyice anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma³ diledi, ruku⁴ ederek, tam bir teslimiyetle Rabb'ine yöneldi.5 ۩

1- Bozuk olan şeyi düzeltmek, düzelticilik yapmak, yapıcı olmak, düzeltmeye yönlendirmek, teşvik etmek. 2- Fitne; samimiyet sınavı, aldatma, aldatıl... Devamı..

(Dâvud) dedi: «Andolsun ki o, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına (katmak) istemesiyle sana zulmetmişdir. Gerçek (mallarını birbirine) katıb karışdıran (ortak) ların çoğu mutlakaa birbirine haksızlık eder. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar müstesna. (Fakat) bunlar da ne kadar azdır». Dâvud sandı ki biz kendisine mutlakaa bir azâb (süikasd) hazırladık. Bunun üzerine o, rabbinden setr (ü himaye) edilmesini istedi, rükû' ile yere kapanıb (Allaha) döndü. ۩

(Dâvûd:) “Doğrusu (o,) senin koyununu kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana haksızlık etmiştir! Zâten şübhesiz ortakların birçoğu, birbirlerine gerçekten haksızlık eder; ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler müstesnâ! Onlar ise ne kadar azdır!” dedi. Dâvûd (böylelikle) kendisini imtihân ettiğimizi sezdi (anladı); hemen Rabbinden mağfiret diledi, rükû' ederek (secdeye) kapandı ve (Allah'a) yöneldi.(2) ۩

(2)Bu âyet-i kerîme, Kur’ân-ı Kerîm’deki on dört secde âyetinin onuncusudur. Tilâvet secdesinin ta‘rîfi için; bakınız; (sahîfe 175, hâşiye 2)... Devamı..

(Davud diğerinin ifadesini de almadan hemen karar verip) Dedi ki: “Şüphesiz senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, iman edip de salih amelleri yapmış olanlar müstesna, (sermayelerini) karıştıran ortaklardan çoğu birbirlerine karşı saldırganlıkta bulunurlar. Onlar (o müstesna olanlar) da pek azdır.” Davud (karşı tarafı da dinlemeden hüküm vermekle sürçtüğünü anlayınca), gerçekten bizim onu denemeden geçirdiğimizi anladı da böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rükû ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü. (*) ۩

(*) Kıssa ile ilgili birkaç açıklama şu şekildedir. 1. Ayette de belirtildiği gibi Hz. Dâvûd (as) sadece dâvâcıyı dinleyip hüküm vermiş, dâvâlıyı dinl... Devamı..

Dâvud “Senin bir koyununu, kendi koyunlarının içine katmayı istemekle, sana haksızlık yapmış. Şüphe yok ki, ortaklık yapanların çoğu, bir kısmı diğer bir kısmının hakkına tecavüz eder. Yalnızca iman edip doğru davranışlarda bulunanlar haksızlık yapmazlar. Ancak böyleleri pek azdır” dedi. Dâvud bu gelenlerle denendiğini zannetti ve hemen Rabbine yönelerek O’nun huzurunda eğildi. ۩

Davut dedi: "Gerçekten o senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana karşı kıyıcılık etmiştir. Mallarını karıştıran ortakların çoğu biribirlerine karşı eğri davranırlar. Ancak, inanıp da iyilik işliyenler olursa onlar başka. Ancak böyleleri azdır." Davut kendisini sınamak istediğimizi anladı. Bunun üzerine çalabından yarlıgama diledi, secdeye kapandı, Ona döndü. ۩

Davut «— * O, koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana zulüm ve gadir etmiştir. Mallarını birbirine karıştıran ortakların çoğu birbirlerine haksızlık yapar. Şu kadar ki iman edip iyi amel işlemiş olsunlar. Böyle olanlar da azdır» dedi. Davut kendisini intibaha düşürdüğümüzü anladı [¹⁰]. Rabbinden yarlıganmak diledi, secdeye kapandı, O/na sığındı. ۩

[10] Dâvacıların aralarında hâkim olmak suretiyle denediğimizi anladı. O iki davacı zaten suikast için gelmişlerdi. Davut Aleyhisselâm bunu anladı da ... Devamı..

(Davud) dedi ki: “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulm/haksızlık etmiştir. Muhakkak ki ortakların pek çoğu birbirlerine hep haksızlık ederler. Ancak inanıp, iyi ve yararlı işler [sâlihât] yapanlar hariç. Fakat onlar da pek azdır.” Davud ancak kendisini imtihan ettiğimizi zannetti/kesin olmasa da anladı [zanne]⁸. Bunun üzerine Rabbinden bağışlanma diledi, eğilip secdeye kapandı [râki’ân] ve Allah’a yöneldi.⁹ ۩

8 Hz. Davud’un aslında bu olayın bir imtihan olduğunu kesin bilmesi gerekiyordu. O ise zannediyordu. Ayette (zanne) fiilinin gelmesi boşuna değildir. ... Devamı..

(Davud) Dedi ki: “Şüphesiz senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, iman edip de salih amellerde bulunanlar müstesna, (sermayelerini) karıştıran ortaklardan çoğu birbirlerine karşı saldırganlıkta bulunurlar. Onlar (müstesna olanlar) da pek azdır.” Davud (karşı tarafı da dinlemeden hüküm vermekle sürçtüğünü anlayınca), gerçekten bizim onu denemeden geçirdiğimizi anladı da böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rükû ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü. ۩

İki tarafın da konuşmasını dikkatle dinleyen Davud, ilk konuşmacıya, “Doğrusu kardeşin, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı teklif etmekle sana haksızlık etmiş!” dedi, “Zaten toplumsal hayatı paylaşan ve ortaklık yapan insanların çoğu, birbirlerinin hakkını çiğnerler. Ancak gerçek anlamda iman eden ve bu imana yaraşan güzel davranış gösterenler başka fakat onların sayısı da o kadar az ki!”
Davud bir hükümdar olarak tüm ekonomik ve toplumsal düzenden sorumlu idi. Ama o öncelikle bir Peygamberdi. Hayatın her bölümünde Allah’ın huzurunda imtihanda olduğunun bilincindeydi. Tıpkı onun gibi, oğlu Süleyman da, Belkıs’ın tahtı anında yanına geliverince “Bu Rabbimin bir fazlı... fakat beni imtihan ediyor. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü?” demişti.
Davud, bu davayı halledince kendi konumunu yeniden düşündü. Allah’ın izni, lütuf ve fazlı ile hükümdar olarak böyle bir görevdeydi. Aslında bu, onun bir kulluk göreviydi. Her zaman olduğu gibi şu anda da kendisiniimtihân ettiğimizi biliyordu. Derhal yüzüstü secdeye kapanarak Rabb’inden mağfiret diledi. Namaz gibi Hacc gibi görevlerden sonra yapılması istenildiği şekliyle istiğfar etti. Nitekim Hz. Peygamber de günde yetmiş defa istiğfar ederdi: “Ya Rab! Ben gücüm yettiği kadar gayret ettim. Kulluğumu sana arz ederim. Eksikliklerimi tamamla, yanlışlarımı yok kabulediver. Senden rahmet, af ve mağfiretini isterim” dedi ve içtenlikle, tüm kalbiyle O’na yöneldi.
۩

Davud: -“Senin bir koyununu kendi koyunlarına istemekle sana kesinlikle haksızlık etmiştir. Zaten Karıştıranlar’ın birçoğu, birbirinin hakkına tecavüz eder. Ancak, iman etmiş ve Salih Ameller’i işlemiş (İyi İşler’i yapmış) olanlar başka! Onlar ne kadar da azdır!”. Davud kendisini denediğimizi düşündü. Rabbinden bağışlanma diledi. Rukü’ ederek (secdeye) kapandı; (Allah’a) yöneldi. *(S E C D E)* ۩

Davûd: " Vallahi seninkini kendi sürüsüne katmayı istemekle sana haksızlık etmiş. Ama, ortaklıklarda olur böyle şeyler. Ancak, inanıp yararlı işler yapanlar hariç, zaten bu gibiler az bulunur!? " demişti ki Davûd bir an, kendisini imtihan ettiğimizi sandı, tövbe istiğfar etti, yerlere kapandı secdeye vardı yalvardı da yalvardı. ۩

Davud dedi ki: "Bil ki senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip iyi ve güzel işler yapanlar başka! Onlar da pek azdır." Davud bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. İnsanlar genelde çoğunluğun kararlarına uyarak azınlıkların haklarını yer. Ancak bir toplumda çoğunluk ne derse desin gerçekler değişmez. Çoğunluğun bir şeye karar vermesi orada hakkın olduğuna delil değildir. Kendi hayatına bak! Kendi hayatında çoğunluğa uyuyorsan kendini düzelt! Çoğunluğa değil gerçeklere uy! Doğru neyse ona hüküm ver! Eğer çoğunluğa uyarak hüküm verirsen zalimlerden olursun! Davut iktidarına yönelen bu sorgulamayı kavrayınca, hemen Rabbinden bağışlama diledi. Rabbinin yüceliği karşısında eğildi. Rabbinin emirlerine boyun eğdi. Her konuda Rabbinin emirlerini ve hükümlerini yüceltti. ۩

(Davud şöyle demişti): “Şüphesiz ki (kardeşin) senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu iman edip iyi işler yapanlar hariç –ki böyleleri azdır– ortakların çoğu birbirlerine haksızlık ederler.” [*] Davud kendisini denediğimizi anlamış, [*] Rabbinden bağışlanma dileyerek eğilip boyun eğmiş [*] ve (Allah’a) yönelmişti. ۩

Benzer mesaj: Enbiyâ 21:78.,Hz. Davud’un denendiğini anlayıp Rabbinden bağışlanma dileğinde bulunmasının muhtemel sebebi, davalıların ikisini de dinle... Devamı..

(Dâvût): “Bu adam senin bir koyununu, kendi koyunlarına katmak istemekle sana kesinlikle zulmetmiştir. Doğrusu, çok az olmasına rağmen gerçekten (Allah’ın istediği gibi) îman edip, (inandığı) iyi işleri yaşayanlar dışında, ortak iş yapanların¹ çoğu, genellikle birbirlerinin hakkına tecavüz ederler” dedi. Ve Dâvût o anda gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi anladı, Rabbinden af diledi, eğilerek yere kapandı² ve (Allah’a) gönülden yöneldi.³ ۩

1 Huleta’yı, bir toplumda yaşayan insanlar, kardeşler ve dostlar şeklinde anlamak da mümkündür. 2 Buradaki, “rükû etti” ifâdesini müfessirlerin büyük ... Devamı..

[Davud] dedi ki: “Bu [adam] senin koyununu kendininkiler arasına katmayı istemekle sana haksızlık yapmış! Zaten yakınların ²³ çoğu birbirlerine aynı şeyi yaparlar, [Allah’a] inanıp doğru ve yararlı işler yapanlar hariç: böylesi de ne kadar az!” Davud, (bunları söylerken) Bizim kendisini sınadığımızı ²⁴ [birden] anladı; bunun üzerine Rabbinden günahını bağışlamasını diledi, secdeye kapandı ve tevbe ederek O’na yöneldi. ۩

23 Huletâ’ (tekili halît) terimi, lafzen, “başkalarıyla veya bir başkasıyla içli dışlı olan [yani, yakın veya dost olan]” demektir. Bu örnekte ise açı... Devamı..

Davut: – Kardeşin senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle gerçekten sana haksızlık etmiş. Zaten ortakların çoğu, birbirlerine haksızlık ederler. Ancak inanıp iyi ve güzel işler yapanlar hariç. Fakat böyleleri de maalesef çok azdır. Bu arada Davut, kendisini sınadığımızı anladı ve hemen Rabbinden bağışlanma dileyerek eğilip secdeye kapandı ve Rabbine yöneldi. 21/35 ۩

(Dâvud) dedi ki: “Doğrusu bu kişi, senin koyununu alıp kendininkine katmakla sana zulmetmiş. Zaten toplumsal hayatı paylaşan insanlar (genellikle) birbirlerinin hakkına tecavüz ederler; iman edip dürüst ve erdemli davrananlar hariç: ama böyleleri, ne kadar da az.” Derken Dâvud, kendisini sınadığımıza[⁴⁰⁶⁵] kanaat getirdi; hemen Rabbinden af diledi ve baş eğip iki büklüm bir halde tevbe ederek O’na yöneldi. ۩

[4065] Yani: “Uriyah’ın dul karısı Betşeba ile”. Kelâmcıların Kur’an’la uyuşmayan ‘peygamberlerin masumiyeti’ tezine uyarlama amaçlı “Bu dâvâ ile” alt... Devamı..

Bunun üzerine Davud: "Senin dişi koyununu, kendi sürüsüne katmak istemekle, o sana haksızlık etmiştir, doğrusu ortakların çoğu birbirinin hakkına tecavüz ediyorlar, ancak iman edip sâlih ameller işleyenler müstesnadır; ama onlarda pek azdır" diye hüküm verdi. Davud, kendisini imtihan ettiğimizi zannederek Rabbinden bağışlanma diledi, eğilip secdeye kapanarak Allah’a yöneldi. ۩

Davud dedi ki: ’Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. (Mallarını) karıştıranların çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır. " Dâvûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi zanneti ve rabbinden bağışlama diledi, ruku ile yere kapandı ve Allah’a yöneldi. ۩

Dâvud aleyhisselâm dedi ki: «Elbette senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zuImetmiş oldu. Ve muhakkak ki, mal ortaklarından birçokları mutlaka bazıları bazısı üzerine tecavüz etmektedir. Ancak, imân edenler ve sâlih amellerde bulunanlar müstesna. Onlar da ne kadar az!» Ve Dâvud sandı ki muhakkak Biz onu bir imtihana tâbi tutmuş olduk. Hemen Rabbine istiğfarda bulundu ve rükû edici olarak yere kapandı ve Hakk'a rücu etti. ۩

Dâvud: “Doğrusu, senin tek koyununu, kendi koyunlarına katmak istemekle o sana haksızlık etmiştir. Zaten malda ortak olanların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Ancak gerçekten iman edip makbul ve güzel davranışlarda bulunanlar böyle yapmazlar. Onlar da o kadar azdır ki! ”Davud kendisini imtihan ettiğimizi anladı, derhal Rabbinden mağfiret diledi, eğilip secdeye kapandı ve Allah'a yöneldi. ۩

22. âyette bahsi geçen iki kişi, muhtemelen Davud (a.s.)’a suikast için gizlice duvardan tırmanıp atlayan kimselerdi. O’nun yanında başkaları bulunduğ... Devamı..

(Davud) dedi ki: "And olsun (o) senin, koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana zulmetmiştir. Zaten (mallarını birbirine) karıştıran(ortak)ların çoğu birbirine zulmederler. Yalnız inanıp iyi işler yapanlar bunun dışındadır ki, onlar da ne kadar azdır!" Davud, (bu hükümle) kendisini denediğimizi (kendisine bir bela vereceğimizi) sandı da Rabbinden mağfiret diledi, eğilerek secdeye kapandı ve tevbe edip (bize) döndü. ۩

Dâvûd: "O, senin koyununı kendi koyunlarına 'ilâveyi istemekle sana zulüm itmişdir. Tahkîk mallarını karışdırmış şerîklerin ekserîsi birbirlerine haksızlık iderler, ancak onlardan azı ki îmân idüb sâlih 'amel işlerler (bunlar haksızlık itmezler)" didi ve Dâvûd onı imtihân iylediğimizi anladığından heman rabbine istiğfâr ile yüzi koyı yere kapanub secde ve tevbe itdi. ۩

Davut (konuyu anlamadan) dedi ki “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemesi yanlıştır. Çünkü malları karışmış olanların çoğu birbirlerinin hakkına girerler. İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar, öyle yapmazlar ama onlar da pek azdır[1].” Davut, sınandığını[2] anladı. Hemen Rabbinde(Sahibinden) bağışlanma diledi, secdeye kapandı ve bütün samimiyetiyle ona yöneldi. ۩

[1] Davut aleyhisselamın yaklaşımı yanlıştı. Çünkü tek koyuna bakmak zordur. Onu kardeşinin koyunlarına katması kendini rahatlatır. Ortada bir mağduri... Devamı..

Davut:-Koyununu kendi koyunları arasına katmak istemekle sana haksızlık etmiş. Zaten ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecavüz eder. Ancak iman eden ve doğruları yapanlar hariç... Bunlarda ne kadar az! Davut, kendisini imtihan ettiğimizi anlamış ve Rabbi'nden bağışlanma dileyerek secdeye kapanmış ve O'na yönelmişti. ۩

Davud dedi ki: “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlık etmiş. Ortakların birçoğu böyle birbirinin hakkını yer. Ancak iman edip güzel işler yapanlar müstesna—ki, onların da sayısı pek azdır.” Davud kendisini sınadığımızı anladı ve Rabbinden bağışlanma diledi; Ona yönelerek secdeye kapandı.(3) ۩

(3) Secde âyetidir.

Dâvûd dedi ki: "Vallahi, senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu birbiri aleyhine haksızlık ve zulme sapar. İman edip hakka ve barışa yönelik işler yapanlar böyle değildir. Ama onlar da pek azdır." Dâvûd, kendisini imtihan ettiğimizi düşündü; hemen Rabbinden af diledi; rükû ederek yerlere eğildi ve Allah'a yöneldi. ۩

eyitti dāvud “bayıķ žulm eyledi saña ķoyunuñ dilemeg-ile ķoyunlarındın yaña. daħı bayıķ çoķ ortaķlardan güc eyler bir niceleri bir nice üzere illā anlar kim [242b] įmān getürdiler daħı işlediler eyü işler daħı azdur anlar.” daħı bellü bildi dāvud bayıķ śınaduķ anı pes yarlıġamaķ diledi çalabı’sından daħı düşdi secde eyleyü daħı döndi. ۩

Dāvūd eyitdi: Saña ẓulm itdi, senüñ ḳoyunuñ istemeg‐ile kendü ḳoyunla‐rına ḳarışdurmaġ‐ıçun. Daḫı çoḳ kişi muṣāḥiblerden biri birine ẓulm ider‐ler, illā ol kişiler ki īmān getürdiler ve ‘amel‐i ṣāliḥ işlediler ve anlar azdur‐lar ve bildi Dāvūd ki ki biz özi[n] ṣınaduḳ. Pes istiġfār eyledi Tañrısına ve rükū‘ idüp düşdi ve Tañrıya ḳayıtdı. ۩

(Bu sözləri eşidən Davud o biri iddiaçı ağzını açmağa macal tapmamış) dedi: “O sənin bircə qoyununu öz qoyunlarına qatmaq istəməklə, şübhəsiz ki, sənə zülm etmişdir. Doğrudan da, şəriklərin çoxu bir-birinə haqsızlıq edər. Yalnız iman gətirib yaxşı işlər görənlərdən savayı! Onlar da (təəssüf ki) çox azdırlar!” (İddiaçılar bir-birinə baxıb güldükdən, yaxud çıxıb getdikdən sonra) Davud (bu işdən şübhəyə düşərək) Bizim onu imtahana çəkdiyimizi güman etdi. O dərhal Rəbbindən öz bağışlanmasını dilədi və dizi üstə düşüb səcdəyə qapanaraq tövbə etdi. ۩

(David) said : He hath wronged thee in demanding thine ewe in addition to his ewes, and lo! many partners oppress one another, save such as believe and do good works, and they are few. And David guessed that We had tried him, and he sought forgiveness of his Lord, and he bowed himself and fell down prostrate and repented. ۩

(David) said: "He has undoubtedly wronged thee(4174) in demanding thy (single) ewe to be added to his (flock of) ewes: truly many are the partners (in business)(4175) who wrong each other: Not so do those who believe and work deeds of righteousness, and how few are they?"...and David gathered that We had tried him: he asked forgiveness of his Lord,(4176) fell down, bowing (in prostration), and turned (to Allah in repentance).(4176-A) ۩

4174 The circumstances were mysterious, the accusation was novel; it was not clear why the unjust brother should also have come with the complainant, ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.