15 Ekim 2024 - 12 Rebiü'l-Ahir 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâd Suresi 18. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnnâ seḣḣarnâ-lcibâle me’ahu yusebbihne bil’aşiyyi vel-işrâk(i)

Şüphe.yok ki biz, dağları ram etmiştik ona, akşam ve kuşluk çağlarında, onunla beraber Rabbi tenzih ederlerdi.

Doğrusu Biz dağlara (ve madenlere Davud için) boyun eğdirdik, (ki bunlar) akşam ve sabah kendisiyle birlikte tesbih ediyor (Allah’ı anıyor)lardı. (Demircilik ve maden işlemeciliği konusunda ona yardımcı olunmaktaydı.)

Ve bunun için her sabah ve akşam sınırsız kudret ve egemenliğimizi anarken, dağlar da O'na eşlik ederlerdi.

Biz, güneş batarken ve güneş doğarken onunla birlikte tesbih eden, namaz kılan, ibadet eden dağları da, kurduğumuz düzene boyun eğdirdik.

Biz dağları onun buyruğuna verdik; akşam ve sabah onunla tesbih ederlerdi.

Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah kendisiyle birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi.

Gerçekten biz, dağları onun emrine bağlı kıldık da, akşamleyin ve kuşluk vakti onunla beraber tesbih ederlerdi.

Biz dağları ona musahahar kıldık. Sabah-akşam onunla beraber Allah’ı tesbih ediyorlardı.

Doğrusu biz, dağları Dâvûd'un emrine vermiştik. Gece-gündüz onunla birlikte Allah'ı anmaktadırlar.[479]

[479] Hz. Dâvûd kıssası hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVI, 245-255.

Biz dağları itaat ettirdik ona; birleşerek akşam sabah tespih ederlerdi

Biz dağları onunla birlikte buyruk altına almıştık. Her sabah ve her akşam, onunla birlikte dağlar da kudret ve ihtişamımızı dillendirir (işlevlerini yerine getirirler)di. 

Bkz. 21/79, 34/10Güneşin doğuşunda ve batışında dağların fonksiyonu çok büyüktür. Sabah güneş doğarken dağın arkasından yavaş yavaş gökyüzüne doğru yü... Devamı..

18,19. Akşam sabah ânınla birlikde bizi zikr itmeleri içün dağları ve kuşları teshîr itdik, kuşlar ânın etrâfına toplanıyorlar ve ânınla tesbîh çekiyorlar idi.

18,19. Doğrusu Biz, akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, kuşları da toplu halde onun buyruğu altına vermiştik. Her biri ona yönelmekteydi.

18,19. Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi.

18-19. Dağları onun emrine verdik. Sabah akşam yaratıcılarını tesbih ederlerdi. Toplu halde kuşları da (emrine verdik). Hepsi de Allah’a yönelmişlerdi.

18, 19. Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O'na yönelmiştir.  

 İbn Abbas, kuşluk namazının bu âyete göre kılındığını anlatmıştır. Rivayete göre Cenab-ı Hak, Davud (a.s.)’a güzel ve gür bir ses ihsan etmişti. O Ze... Devamı..

Dağları onun emrine vermiştik; onunla birlikte akşamleyin ve tan doğumu (Tanrı'yı) yüceltirlerdi.

Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşamsabah onunla birlikte tesbih ederlerdi.

Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tesbih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı

Biz, onunla birlikte (tesbih etmeleri için) dağları ona boyun eğdirmiştik de akşam sabah onunla birlikte (bizi yücelterek) tesbih ederlerdi.

Dağları boyun eğdirdik. Akşamdan gündoğumuna¹ onunla birlikte tesbih² ederlerdi.

1- Her zaman, sürekli, bütün bir gün boyu. 2- Tesbih, tevhid inancının ve anlayışının kavranması ve Yaratıcının tüm nitelikleriyle tanınması ve dill... Devamı..

Gerçek biz dağları (kendisine) müsahhar kıldık ki bunlar akşamlayın ve kuşluk vakti onunla birlikde durmayıb tesbîh ederlerdi.

Gerçekten biz, dağları (ona) boyun eğdirdik, akşam sabah onunla berâber tesbîh ederlerdi.

Biz (çevresinde bulunan) dağları (ona) musahhar kılmıştık (dağları ve dolayısıyla dağlarda bulunan bütün madenleri onun istifadesine sunmuştuk). Onlar (o dağlar kevni kanunlarımıza boyun eğmek suretiyle) akşam sabah (gece gündüz kendi varlık yapıları ve yaratılış amaçları ile kudretimizi ve yüceliğimizi yansıtmakta, böylece,) onunla beraber (lisân-ı halleriyle sürekli bizi) tesbih (tenzih) ederlerdi. *

(*) Dağların Allah’ı tesbih etmesi demek, Allah’ın yaradılışlarına koyduğu yasalara bağlılk içinde, varlık amaçlarına uygun bir hâl içinde bulunmaları... Devamı..

Akşam sabah Rablerini Dâvud ile beraber tesbih eden dağları Dâvud’un emrine verdik.

İşte Biz dağlara Davut için boyun eğdirdik, bu dağlar akşam güneşi batarken, doğarken Allah’ı onunla birlikte ulularlardı.

Biz dağları ona müsahhar kıldık, dağlar onunla beraber güneşin battığı ve doğduğu zamanlarda [²] tespih ederlerdi.

[2] Akşam veya yatsı vakti ile sabah veya kuşluk zamanında.

Muhakkak ki Biz dağları onun hizmetine vermiştik. Akşam sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi.⁶

6 Krş. Enbiyâ, 21/79; Sebe’, 34/10

Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah onlar kendisiyle (Davud ile) birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi.

Davud, ruhları okşayan o tatlı sesiyle Zebur’dan ayetler okurken, bu içli nağmelerle perde perde yankılanıp çınlayan dağları taşları ona eşlik ettirmiştik; hepsi birlikte, sabah akşam Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini terennüm ederlerdi.

Biz, müsahhar kıldık / kullanıma sunduk Dağlar’ı! Onunla birlikte Gündoğumları’yla ve Akşamleyin tesbih ediyorlar.

Hizmetine sunduğumuz dağlarda, sabahtan akşama kadar onun nağmeleri yankılanırdı.

Biz bütün dağlara yasa tayin etmiştik. Davut yasalarımıza uygun bir şekilde sabahtan akşama kadar dağlarda yaşar. Doğal yasalara göre hareket ederdi. Davut ile doğal yasalar arasında bir uyumsuzluk göremezdin. Onun için Davut doğal yasalara aykırı hareket ederek doğayı yok etmezdi. Suyun akışına, rüzgârın yönüne, bitkilerin doğasına göre hareket ederdi. Hiç birini tersine döndürmeye çalışmazdı. Doğanın yaşamıyla Davud’un yaşamı birbirine uyumlu doğal bir müzik gibiydi.

Biz dağları (onun) hizmetine vermiştik. Akşam ve kuşluk vakti onunla birlikte [tesbih] ederler (yüceltirlerdi). [*]

Burada geçen [tesbih] İsrâ 17:44. ayetle birlikte okunmalıdır.

18,19. Doğrusu biz dağları ve toplanıp gelen kuşları, akşam ve kuşluk vakti¹ onun ile birlikte (Allah’ı) tesbih etsinler diye o (Dâvût)’a boyun eğdirdik. Hepsi birlikte (Allah’ı) bolca tesbih ederlerdi.

1 İşrak vakti: Güneş doğup doğu ufkunda biraz yükselerek ziyasının tam olarak parlamağa başladığı vakittir. Yani bayram namazlarını kıldığımız vakitti... Devamı..

[ve bunun için,] her sabah ve her akşam sınırsız kudret ve egemenliğimizi anarken dağları o’na eşlik ettirirdik, ²⁰

20 Lafzen, “... etmeye zorladık” yahut “... etmekle görevlendirdik.”

Emrimize boyun eğdirdiğimiz dağlar Davut ile beraber sabah ve akşam bizim yüceliğimizi dile getirirlerdi. 16/48, 17/44

İşte bu yüzden, her sabah ve her akşam, onunla birlikte emrimize âmâde kıldığımız[⁴⁰⁵⁵] dağlar da kudret ve ihtişamımızı dillendirirdi;[⁴⁰⁵⁶]

[4055] Sahharnâ: “boyun eğdirdik, emre âmâde kıldık”. Sufunun sevâhir, “uysal ve söz dinleyen ata denir (Mekâyîs). Muhtemelen teshirin iniş sürecinde ... Devamı..

Biz gerçekten dağları onun emrine vermiştik, akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi.

Biz dağları onunla beraber boyun eğdirmiştik; akşam, sabah (Allah’ı) tesbih ediyorlardı.

Muhakkak ki, dağları musahhar kıldık, O'nunla beraber akşamleyin ve kuşluk vakti tesbih ederlerdi.

18, 19. Biz sabah akşam kendisiyle zikir ve ibadet etmeleri için dağları, toplu haldeki kuşları onun hizmetine vermiştik. Her biri onun âhengine katılır, beraber zikrederlerdi. [34, 10]

Biz dağları onunla beraber (tesbih etmeleri için) boyun eğdirmiştik; akşam sabah onunla tesbih ederler (onun yaptığı tesbihle çınlarlar)dı.

Biz, ona dağları teshîr iyledik ki onunla sabâh akşam tesbîh iderlerdi.

Akşamleyin ve kuşluk[*] vaktinde onunla birlikte ibadet eden dağları, hizmetine vermiştik.

[*] Güneş ışıklarının yeryüzüne yayıldığı kuşluk vakti (Lisan'ul-Arab). Bu vakitte kılınan namaza salatu'd-duhâ veya salâtü'l-işrâk denir. Türkçede on... Devamı..

Biz, dağları ona boyun eğdirmiştik. Akşam sabah onunla tesbih ederlerdi.

Dağları Biz onun emrine verdik ki, akşam sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi.

Dağları onunla birlikte buyruk altına almıştık: Akşam-sabah birlikte tespih ederlerdi.

bayıķ biz musaḥḥar eyledük ŧaġları anuñ-ile tesbįḥ eylerler gice daħı güneş rūşan olduġı vaķtın.

Taḥḳīḳ ṭaġları musaḫḫar itdük aña. Özi‐y‐le tesbīḥ iderlerdi gicelerde veṣabāḥlarda.

Biz dağları ona ram etmişdik. Onlar axşam-səhər onunla birlikdə (Allahı) təqdis edib şə’ninə tə’riflər deyərdilər.

Lo! We subdued the hills to hymn the praises (of their Lord) with him at nightfall and sunrise,

It was We that made the hills declare,(4168) in unison with him, Our Praises, at eventide and at break of day,

4168 See n. 2733 to 21:79. All nature sings in unison and celebrates the praises of Allah. David was given the gift of music and psalmody, and therefo... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.