Feltekamehu-lhûtu vehuve mulîm(un)
Kınanmış bir haldeydi ki onu balık yutuvermişti.
Derken onu (dişsiz balina cinsi bir) balık yutmuştu, (zaten) o (görev yerini izinsiz terk etme hatasından dolayı) kınanmıştı (diye böyle bir sıkıntıya uğramıştı.)
Sonra O'nu denize atmışlar, Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrıldığı için, kendi kendisini kınar olduğu halde, büyük bir balık tarafından yutulmuştu.
Onu balina yuttu. Yunus kendini kınayıp duruyordu.
Bunun üzerine kınanmış halde (denize atıldı ve) balık onu yuttu.
Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.
(Kavminden kaçmış olduğundan ötürü) nefsini kınamış bir halde iken, hemen balık onu yuttu.
O kendi kendini kınarken, balık onu yuttu.
Balık onu yuttu. O kınanmayı hak etmişti.
Kendince yerinirken, bir balık yuttu onu!
140-141-142. Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti de gemidekilerle kura çekmişti ve kaybedenlerden olmuştu. (O, sahibinden izinsiz kaçan benim diyerek) kınanmış bir halde (kendisini denize atmış) iken balık onu hemen yutmuştu.
Kendisi mücrim oldığı içün balık ânı yutdı.
Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.
Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu.
Kendisini (büyük bir) balık yuttu. Doğrusu o (bundan önce) kınanacak bir iş yapmıştı.
Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
Balık onu yuttu, bundan o sorumluydu.
Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Kendi nefsini) kınıyordu.
Derken kendisi balık yuttu melâmette idi
Derken (Yûnus, gemiciler tarafından denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Yutulduğu balığın karnındaki karanlıklar içinde, “Rabbim Senden başka hiçbir ilâh yoktur, seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim. Gerçekten ben bu *zellem ile kendi nefsime zulmettim” diye dua ederek) nefsini kınıyordu.
O, kınanmış bir halde iken kendisini hemen balık yutmuşdu.
Derken o (kendi kendini) kınayan bir kimse olduğu hâlde balık onu yuttu.
O derin bir pişmanlıkla kıvranır haldeyken büyük balık onu (bir lokma gibi) yakalayıverdi (ağzına aldı). (*)
Yunus kınanmış olarak balığa lokma (balık tarafından parçalanıp yem) olacaktı.
Kendini kınayıp dururken onu bir balık yutuvermişti.
Yunus denize atılmakla nefsini kınayarak onu büyük bir balık yutmuştu.
O kendi kendini kınarken [mulîm], balık onu yutmuştu.
Kendini kınayıcı iken, onu bir balık yutmuştu.
Böylece Yunus denize atıldı; dev dalgalarla boğuşurken, aniden büyük bir balık onu yutuverdi, o ise, işlediği günahın acısıyla kendini kınayıp duruyordu.
O pişmanlık içindeyken onu Balık yuttu.
Yûnus, atıldığı denizde çırpınırken onu dev bir balık yuttu.
Denize atılan Yunus bir yandan su ile boğuşuyor, diğer yandan yaptığına bin pişman olmuş kendi kendini kınıyordu. Birden bire büyük bir balık onu yutuverdi.
Kendini kınayıp dururken onu bir balık yutmuştu.
(Yûnus) kendisini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
[sonra o’nu denize atmışlar ve] denizde büyük balık tarafından yutulmuştu, çünkü kınananlardan biriydi. ⁵⁶
O kendisini kınayıp dururken bir balık onu yutuverdi. 37/139...147, 54/48.50
Derken o derin bir pişmanlıkla kıvranır bir haldeyken iri balık tarafından yakalanmıştı.[⁴⁰³⁴]
Dalgalar arasında ("Noksan sıfatlardan münezzehsin ey Rabbim senden başka ilah yoktur. Doğrusu ben haksızlık edenlerdenim" -Enbiya/87- diyerek) Kendini kınayıp dururken, onu bir balık yuttu.
Böylece, Yûnus kendini kınayan biri olarak balık onu yuttu.
Artık o melâmet eder (nef- sini kınar) bir halde iken O'nu balık yutuverdi.
O yaptığından ötürü pişman bir vaziyette iken balık onu yutuverdi.
(Yunus, Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrıldığı için) Kendi kendisini kınarken (denize attılar) balık onu yuttu.
Derhâl onı balık yutdı. Nefsine levm idicilerden idi.
Kendini suçladığı bir sırada onu o balık yutuvermişti.
O, kınanmış iken bir balık onu yuttu.
Sonra, kendisini kınayıp dururken, onu balık yuttu.
Derken, kendisini balık yutmuştu. O kendi kendini kınayıp duruyordu.
pes yuttı anı balıķ ol melāmata lāyıķ iken.
Pes yutdı kendüyi bir balıḳ özi melālete lāyıḳ iken.
(Yunis Allahın izni olmadan qövmünü tərk edib getdiyinə görə) özünü qınayarkən (dənizə atılarkən) balıq onu udmuşdu.
And the fish swallowed him while be was blameworthy;
Then the big Fish(4122) did swallow him, and he had done(4123) acts worthy of blame.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |