4 Ekim 2024 - 30 Rebiü'l-Evvel 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yâsîn Suresi 50. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felâ yestatî’ûne tavsiyeten velâ ilâ ehlihim yerci’ûn(e)

Derken bir vasiyette bile bulunmaya imkan bulamazlar ve ailelerine bile dönemezler.

(O va’ad olunan intikam ve inkılap günü gelince) Artık ne bir vasiyette=tavsiyede bulunmaya güç yetirebileceklerdir, ne de ailelerine geri dönebileceklerdir.

Bu iş o kadar ani olacaktır ki; ne hiçbir kişiye tavsiyede bulunmaya güçleri yeter, ne de ailelerine dönüp sığınabilirler.

İşte o anda, onlar bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.

Artık ne bir tavsiyede bulunmaya güç yetirebilirler ne de ailelerine dönebilirler.

Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler.

O zaman bir vasiyyet (söz) bile yapamazlar, ailelerine de (çarşı ve sokaklardan) dönemezler.

Öyle ki ne bir vasiyette bulunabilirler ne de evlerine dönebilirler.

İşte o anda ne vasiyet edebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Ne bir vasiyet yapabilirler, ne de evlerine gidebilirlerdi

Artık (o zaman) ne birbirlerine tavsiyede bulunabilecekler ne de ailelerine dönebilecekler!

O vakit ne vasiyet itmeğe ne de ’âileleri nezdine ’avdet itmeğe vakit bulamazlar.

O zaman, artık ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine dönebilirler.*

Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

İşte o anda onlar ne bir vasiyette bulunabilecekler ne de ailelerine dönebilecekler.

İşte o anda onlar ne bir vasiyyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Ne bir vasiyet bırakmaya vakit bulurlar ne de ailelerine dönebilirler.

O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.

O zaman bir tavsıyeye bile kadir olamazlar, ailelerine de dönecek değillerdir

İşte o zaman ne vasiyet etmeye fırsat bulabilirler ne de ailelerine dönebilirler!

Artık vasiyette bulunmaya da ailelerine dönmeye de güçleri yetmez.

(İşte o zaman) bunlar bir vasıyyetde bile bulunamazlar. (Hattâ o vakit) ailelerine dahi dönecek (halde) değildirler.

Artık (onların), ne bir tavsiyeye güçleri yeter, ne de âilelerine dönebilirler!

Artık (o zaman herkes öleceğinden) ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de (evlerinde olmayanlar) ailelerine dönebilirler. (*)

(*) Yani o an yaşayan herkes ve bütün canlılar ölmüş olacaklardır. Çünkü dünyanın sonu gelmiştir. (تفسير الطبري ) (ولا إلى أهلهم يرجعون ): ولا يستطي... Devamı..

Geride bıraktıkları için, ne bir vasiyet etmeye fırsat bulabildiler, nede ailelerine dönebildiler.

Artık ne diyeceklerini demiye, ne de çoluklarını çocuklarını görmiye güçleri yetmiyecektir.

Artık ne vasiyet etmeye, ne ailelerine dönüp gelmeye güçleri yetmez.

İşte o anda onlar ne vasiyette bulunabilirler ne de ailelerine geri dönebilirler.

Artık ne bir tavsiyede bulunmaya güç yetirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

İşte o zaman, ne geride kalanlara vasiyet etmeye fırsat bulabilirler, ne de o güvendikleri adamlarına ve ailelerine dönebilirler!

Artık ne bir vasiyet edebilirler, ne ailelerine geri dönerler.

O gün insan, bırakın başkalarına ricayı minneti, en yakınlarına bile bakamayacak...

Bekledikleri azap başlarına gelse onlar hiçbir şey yapamazlar. Ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler. Hâlbuki düşünseler; Rabbin onlara, aranızdaki fakirleri, yoksulları, yetimleri, yolda kalmışları doyurun derken onların ahiretteki konumlarını yükseltmek istiyor. Onlara mükâfatlar vermek istiyor. Onlar ise dünyaya dalıp gittiler. Bencillikleri yüzünden kayboldular.

O durumda ne bir tavsiyede bulunabilir; ne de ailelerine dönebilirler.

(İşte o zaman) artık ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de evlerine dönebilirler.¹

1 Yani o anda helâk olarak, ölüp giderler.

Ve [akibetleri öyle anî olacaktır ki] ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de yakınlarına sığınabilirler.

İşte o zaman onlar birbirlerine ne bir vasiyette bulunabilecekler ne de ailelerine geri dönebilecekler. 23/99, 39/58

her şey o kadar ânî olacak ki;[³⁹⁶⁰] ne vasiyet edebilecekler ne de yakınlarına dönebilecekler.

[3960] Takibiyye fâsının açılımı.

O zaman onlar ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler. (Çünkü, kıyamet kopmuştur.)

Artık ne bir tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

Artık ne bir vasiyet yapmaya muktedir olabilirler ve ne de ailelerine dönebilirler.

İşte o zaman. . . Ne vasiyette bulunabilir, ne de evlerine dönebilirler. . .

Artık ne bir tavsiye yapabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.

O derece bağteten olur ki vasiyete kâdir olamazlar ve ehillerine de 'avdet idemezler.

Artık ne birine bir görev yükleyebilirler ne de ailelerine dönerler.

(O zaman) Ne bir vasiyet edebilirler ne de ailelerine geri dönebilirler

O zaman ne bir vasiyet yapmaya fırsat bulurlar, ne de ailelerinin yanına dönebilirler.

O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler.

pes güçleri yitmeye vaśi(y)yet eylemeġe ne daħı ķavumlarındın yaña döneler.

Pes güçleri yitişmeye vaṣiyyet eylemege ehllerine. Daḫı ḳaytabilmeyeler.

Artıq nə bir vəsiyyət etməyə iqtidarları olar, nə də ailələrinin yanına qayıda bilərlər!

Then they cannot make bequest, nor can they return to their own folk.

No (chance) will they then have, by will, to dispose (of their affairs), nor to return to their own people!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.