Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te/ḣużuhum vehum yaḣissimûn(e)
Bir tek bağrıştan başka bir şey beklemiyor onlar, ansızın helak ediverir onları birbirleriyle düşmanlık edip dururlarken.
(Oysa) Onlar, (inanmasalar ve farkında olmasalar da, aslında) sadece korkunç bir çığlık (ve kahredici bir haykırış) bekleyip gözetlemektedirler. (Belki de şeytan ordularının hezimetini bildiren bir TV haberi bütün ümitlerini yıkıverecektir.) Onlar birbirleriyle çekişip-dururlarken o (ödleri patlatıcı ve şaşkınlığa uğratıcı ses ve haber dalgası) kendilerini yakalayıverecektir.
Onlar sadece tek bir çığlıktan başkasını beklemezler. Onlar birbirleriyle çekişip dururlarken, o sayha kendilerini yakalayıverir.
Onlar sadece şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbeye bakıyorlar. Onlar çekişip dururlarken darbe onların işini bitirir.
Onlar tek bir çığlıktan başka bir şey beklemiyorlar. Onlar birbirleriyle çekişip dururlarken o kendilerini yakalar.
Onlar, yalnızca tek bir çığlıktan başkasını gözetmezler, onlar birbirleriyle çekişip-dururken o kendilerini yakalayıverir.
Onların beklediği sadece bir sayhadır (Sûr'a ilk üfürülüştür) ki, onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir.
Onlar füc’eten olacak bir patlamadan başka bir şey beklemiyorlar. Onlar birbiriyle boğuşurken, o ses ve patlama onları yakalayacaktır.
Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini ansızın yakalayacak bir sesten başka bir şey beklemiyorlar.
Onlar ancak bir haykırma beklerler, birbiriyle uğraşırken, ona yakalanırlar
Onlar, birbirleriyle çekişip dururlarken (aslında) kendilerini ansızın yakalayacak bir sesi bekliyorlar (fakat farkında değiller)!
Ne bekliyorlar? Muhâsamelerinin ortasında semâdan gelen bir sadânın kendilerini mahv itmesini mi?
Çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek çığlığı beklerler.
Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.
Onlar, besbelli ki, birbirleriyle uğraşırken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar!
Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar.
Çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek patlamayı beklemektedirler.
Onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir.
Başka değil, tek bir sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir
Onlar birbirleri ile çekişirlerken, onları yakalayacak tek bir çığlıktan başkasını gözlemiyorlar.
Onlar birbiriyle itişib dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek sayhadan başkasını gözetmezler.
Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini (ansızın) yakalayacak olan (korkunç)bir sesten (sûra birinci üfürülüşten) başkasını beklemiyorlar.
(Kıyamet anı gelince) onlar (o zaman yaşayanlar, dünyevi meseleler ve şahsi menfaatleri üzerinde) çekişip dururlarken, ansızın kendilerini yakalayacak bir tek sayhadan (sûr’un ilk üfürülüşünden sonra kozmik denge ve düzenin bozulmasıyla evrende meydana gelebilecek büyük bir patlamadan dolayı çok yüksek frekanslı bir ses dalgasından) başkasını beklemezler. *
Elçinin vaatlerini tartıştıkları sırada, cevap beklerken, tek bir şiddetli ses onları yakalayıverir.
Onların beklediği bir tek haykırmadır. Birbirleriyle çekişip durularken onları çarpacaktır.
Onlar birbirleriyle çekişip dururlarken, korkunç bir sesin [sayha] aniden onları yakalamasını mı bekliyorlar?
Onlar, yalnızca tek bir çığlıktan başkasını gözetmezler; onlar birbirleriyle çekişip dururken o kendilerini yakalayıverir.
Bu halleriyle onlar, böyle itiraz edip dururlarken, dehşet verici bir gürültüyle patlayıp kendilerini ansızın yakalayacak kıyâmet —yahut ölüm— denen o korkunç çığlıktan başka ne bekliyorlar?
Çekişip dururken onları yakalayacak bir tek sayha’dan / yüksek sesten başkasını beklemiyorlar.
Aslında onlar, böyle didişip dururlarken kendilerini şok edecek bir ses patlamasını merak ediyorlar.
Onlar birbirleriyle çekişip dururken ansızın yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.
Birbirleriyle çekişip dururken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesten başka bir şey beklemiyorlar.
Onlar, beraberce (müslümanlara) düşmanlık yaparlarken, sadece kendilerini tek çığlıkla (yokedecek) helâkin gelmesini bekliyorlar.
Onların beklediği tek şey, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini yakalayıverecek sadece korkunç bir çığlık. 7/187. 43/66
Onlar (bunu) tartışırken, kendilerini enselenecekleri bir tek bela çığlığından başka bir şey beklemeyecek:
(Kâfirlerin ayetlerimizi inkârları kıyamete dek devam eder, bir an olsun ahireti hatırlarına getirmezler) Onlar (dünya işlerinde) birbiriyle çekişip dururken o korkunç ses (birinci nefha) ansızın onları yakalar! (Bu kıyametten önce Sûr'un ilk üfürülmesidir ki yeryüzünde hiçbir canlı kalmaz)
Onların o bekledikleri sadece korkunç bir sese bakar. Ve onlar çekişip dururlarken ansızın O, kendilerini yakalar.
Onlar, birbirleriyle çekişip dururlarken kendilerini yakalaya- cak olan bir sayhadan başkasını gözetmezler.
Onların beklediği: Sadece bir ses! . . Çekişip dururlarken kendilerini çarpacak bir ses. . .
Onların işi sadece korkunç bir sese bakar. Çekişip dururlarken ansızın o, kendilerini yakalar.
Onlar ancak bir sayhaya intizâr iderler ki o sayha, ticâretlerinde ve işlerinde uğraşırlarken onları ahz ve helâk ider.
Onlar, tek bir çığlıktan başka bir şey beklemiyorlar. Birbirleriyle çekişip dururlarken onları yakalayacak.
Onların beklediği tek bir sestir ki, birbirleriyle çekişip dururken onları yakalayıverir.
Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.
güymezler illā bir çaġırmaġa ya'nį ol śūr urmak [236b] duta anları anlar dartışurken.
Anlar ṣaḳlaşmazlar, illā bir ṣayḥa.
Onlar (küçədə, bazarda) bir-biri ilə çənə-boğaz olarkən özlərini saracaq yalnız bir dəhşətli (tükürpədici) səsə (İsrafilin surunun birinci dəfə çalınmasına) bənddirlər.
They await but one Shout, which will surprise them while they are disputing.
They will not (have to) wait for aught but a single Blast: it will seize them while they are yet disputing among themselves!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |