İnnî iżen lefî dalâlin mubîn(in)
O vakit şüphe yok ki apaçık bir sapıklık içinde kalırım elbet.
"(Bu takdirde) O zaman ben apaçık bir sapkınlık ve Hakk yoldan çıkmışlık içinde olacağım."
Bu ilahlara ibadet ettiğim takdirde, gerçekten ben, büyük bir yanılgı içine ve apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum.
“İşte o zaman ben, apaçık bir dalâlete, bir yanılgıya düşmüş olurum.”
O takdirde ben apaçık bir sapıklık içinde olurum.
'O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olmuş olurum.'
Şüphe yok ki, o takdirde ben, apaçık bir sapıklık içindeyim.
Ben o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum.
“Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim.”
Böylelikle, pek açık bir sapkınlığa düşmüş olurum
“(Eğer böyle yaparsam) o vakit ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”
"Âşikâr bir dalâlete düşmüş olurum."
"Doğrusu o takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum."
“O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”
İşte o takdirde (başka bir tanrı edinirsem) ben apaçık bir sapkınlık içine düşmüş olurum.
«İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine gömülmüş olurum.»
"O zaman tümüyle sapıtmış olurum."
"Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum."
Şübhesiz ben o vakıt açık bir dalâl içindeyim
24-25. (Allah’tan başka ilâhlar edinirsem) o takdirde şüphesiz ben apaçık bir sapkınlık içinde olurum, (dedikten sonra elçilere dönerek:) Şüphesiz ben, sizin Rabbinize îmân ettim, (ey kavmim!) beni dinleyin (siz de îmân edin)!”
«Şübhesiz ben o takdîrde mutlak apaçık bir sapıklık içindeyim (demek) dir».
“Şübhesiz ki o zaman ben, elbette apaçık bir dalâlet içinde olurum.”
“(Eğer böyle yaparsam) o vakit ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”*
“O zaman bende açıkça sapıklık etmiş olurum.”
Eğer öyle yaparsam bilin ki işte o zaman ben açıktan açığa sapkınlığa düşmüş olurum.
O takdirde ben açık bir sapıklıkta bulunmuş olurum.
“Muhakkak ki ben, işte o zaman apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum” (dedi ve)
“O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olmuş olurum.”
“İşte o takdirde ben, göz göre göre kendimi ateşe atmış, apaçık bir dalalete dalmışım demektir!”
“Ben, o anda elbette açık bir sapkınlık içinde olurum”.
O zaman, ortada kalırım ya ben!
"Onun için yeryüzünde kendi ilkelerini, kendi yasalarını uygulayarak ilahlık iddia edenlere uyarsam apaçık sapıklardan olurum!"
(Başka ilahlar edinirsem) işte o zaman apaçık bir sapkınlıkta olurum.
24,25. “İşte o zaman ben, gerçekten tam bir sapkınlık içine düşmüş olurum. (Ey Peygamberler!) Şüphesiz ben, sizin Rabbinize îman ettim, işte beni duyun.”
işte o zaman ben apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum!”
– Bu durumda ben apaçık bir sapkınlık içinde olurum. 2/256-257, 39/12...15
Elbet o zaman ben, apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum.
"(Evet Rabbime ortak koşarsam) Ben de -sizin gibi- gerçekten bir sapıklık içerisinde olurum."
O takdirde ben, apaçık bir sapıklık içinde olurum.
«Muhakkak ki, ben o vakit apaçık bir sapıklıkta bulunmuş olurum.»
“O durumda ben, besbelli bir sapıklıkta olurum.
O takdirde ben, apaçık bir sapıklık içinde olurum.
"Eğer öyle bir ilâh ittihâz itsem ben o zamân âşikâr dalâletde olurum"
Öyle yapsam, açık bir sapıklık içinde olurum.
Üstelik ben o zaman apaçık sapıklıkta olurum.
“O zaman ben apaçık bir aldanış içinde olurum.
"Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim."
“bayıķ ben andan azġunlıķ içindeven bellü.”
Ol vaḳtda men ulu azġunluḳ içinde olur‐men, didi.
Belə olacağı təqdirdə mən (haqq yoldan) açıq-aşkar azmış olaram.
Then truly I should be in error manifest.
"I would indeed, if I were to do so, be in manifest Error.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |