Vecâe min aksâ-lmedîneti raculun yes’â kâle yâ kavmi-ttebi’û-lmurselîn(e)
(O sırada) Şehrin ta öbür ucundan (inançlı ve vicdanlı) bir adam (Habib-i Neccar) koşarak geldi ve dedi ki: "Ey kavmim (hemşehrilerim!); uyun bu gönderilen elçilere!" (İtiraz ve inkâr etmeyiniz.)
Şehrin taa öbür ucundan bir adam, başına gelecek herşeyi göze alarak çıkageldi ve dedi ki: “Ey kavmim! Şu görevli Allah elçilerini, dinleyin ve dediklerini tutun.
O sırada şehrin ta ucundan güvenilir bir adam koşarak geldi.
“Ey kavmim, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderilen peygamberlere uyun, tebliğlerini kabul edin” dedi.
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey kavmim! Elçilere uyun.
Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: 'Ey kavmim, elçilere uyun' dedi.
(O esnada, elçilerin geldiğini haber alan ve Allah'a ibadet etmekte olan) bir adam (Habîbü'n-Neccar), şehrin tâ ucundan koşarak geldi (ve şöyle) dedi: “- Ey kavmim, uyun bu gönderilen elçilere;
Ve bu arada şehrin kenar mahallesinden bir adam koşarak geldi: “Ey milletim bu elçilere uyunuz!
Şehrin en kültürlü adamlarından biri koşarak gelip şöyle dedi: “Ey topluluk, bu peygamberlere uyunuz!”
Şehrin öte başından, bir kişi koşarak geldi: «Ey ulusum! Uyun peygamberlere
Derken şehrin en ileri gelenlerinden bir adam koşarak gelip şöyle dedi: “Ey topluluk, bu elçilere uyunuz!”
Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam gelmiş ve şöyle demişti: "Ey Milletim! Gönderilen elçilere uyun."
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.”
O sırada şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi; şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.
Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. «Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz!»
Kentin en uzak yakasından bir adam koşarak, "Ey halkım," dedi, "Elçilere uyun."
O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!"
O esnada şehrin tâ ucundan bir er koşarak geldi, ey hemşerilerim: dedi: uyun o gönderilen Resullere
O sırada, (elçilerin geldiğini ve kavminin onları inkâr ettiğini haber alan) *bir adam, şehrin öbür ucundan koşarak geldi (ve şöyle) dedi: “Ey kavmim! Elçilere uyun!”
Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: “Ey halkım, gönderilmiş olan resûllere uyun!” dedi.
O şehrin en uc (kenar) ından koşarak bir adam geldi. «Ey kavmim, dedi, uyun o gönderilmiş olanlara».
Derken şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi; dedi ki: “Ey kavmim! (Bu)elçilere uyun!”(1)
Derken, (elçilerin geldiğini haber alan ve Allah’a inanıp ibadet etmekte olan) bir adam şehrin tâ ucundan koşarak geldi (ve) “Ey halkım, dedi, gönderilen bu elçilere uyun!’’*
Kasabanın uzak bir yerinden koşarak gelen bir adam “Ey Kavmim! Gelen bu elçilere uyun.”
Derken, şehrin ırağından bir er koşup geldi de dedi: "Ey ulusum! Bu elçilere uyun,
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve “Ey kavmim elçilere tabi olunuz!” dedi.
Derken şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi de, “Ey kavmim! Elçilere uyun” dedi.
Derken, davetçilerle inkârcılar arasında bu mücâdele sürüp giderken, şehrin ta öte ucundan bir yiğit adam, başına gelecek her şeyi göze alarak koşa koşa oraya geldi: Nefes nefese, “Ey halkım!” diyordu, “Gelin bu Elçilere uyun!”
Şehir’in öte ucundan koşan bir adam geldi. Dedi ki:
“Ey kavmim! Gönderilmiş (Rasûl)ler’e / Elçiler’e uyun!”.
Derken şehrin öbür ucundan soluk soluğa gelen (Antakya'lı Habibü' n-Neccâr) bir adam: " Sevgili milletim!. bunların dediklerini kabul edin. "
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: "Ey kavmim! Elçilere uyun!"
(Bu esnada) şehrin ileri gelenlerinden bir adam [*] koşarak gelmiş [*] ve şunları söylemişti: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun!
Şehrin en saygın kimselerinden¹ bir adam koşarak geldi ve: “Ey kavmim! Elçilere uyun.” dedi. (Ve şöyle devam etti:)
Kentin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi [ve] “Ey kavmim!” dedi, “Bu elçilere uyun!
Derken şehrin öteki ucundan bir adam koşarak geldi ve: Ey halkım gelin bu elçilere uyun, dedi. 13/7, 35/24
O sırada, şehrin öte başından bir adam koşarak geldi ve "Ey kavmim, gönderilmiş bulunan Elçilere tabi olun."
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun. "
O şehrin en uzak bir tarafından bir er, koşar bir halde geldi. Dedi ki: «Ey kavmim! O gönderilmiş olanlara tâbi olun.»
Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kavmim, elçilere uyun." dedi.
Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi; “Ey kavmim, uyun bu elçilere!” dedi.
Şehrin öbür ucundan koşa koşa bir adam geldi:-Ey halkım elçilere tabi olun, dedi..
Derken şehrin uzak tarafından bir adam koşarak geldi.(8) “Ey kavmim,” dedi. “Elçilere uyun.
Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"
daħı geldi şaruñ ıraġıraġından bir er ya'nį ḥabįb-i neccār yügrür eyitti “iy ķavmum! uyuñ yalavaçlara.”
Daḫı geldi şehr āḫirinden bir kişi segirdüp. Eyitdi: İy ḳavmüm, uyuñuznebīlere, didi.
Şəhərin (Antakiyanın) ən ucqar tərəfindən (abid) bir kişi (Həbib Həccar) çaparaq gəlib dedi: “Ey qövmüm! Elçilərə tabe olun!
And there came from the uttermost part of the city a man running. He cried: O my people! Follow those who have been sent!
Then there came running, from the farthest part of the City, a man,(3966) saying, "O my people! Obey the messengers:
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |