Vadrib lehum meśelen ashâbe-lkaryeti iż câehâ-lmurselûn(e)
Sen onlara resullerin (davetçi ve tebliğcilerin) geldiği şu kent halkını misal olarak anlat ki;
Ey peygamber! Sen bu Kur'ân muhataplarına, şu şehir halkını örnek olarak anlat: Nitekim o kente görevli elçiler, peygamberler gelmişti.
Sen onlara, şehirlerine özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberler geldiği sıradaki şu memleketin halkını örnek ver.
Onlara elçilerin geldiği o kasabanın halkını örnek ver.
Sen onlara, o şehir halkının örneğini ver; hani oraya elçiler gelmişti.
(Ey Rasûlüm), Mekke halkına, o şehir halkının (Antakya'lıların) halini misal göster. Hani oraya (İsa'nın gönderdiği) elçiler gelmişti.
Onlara (o gafil topluma) kendilerine elçiler gelen şehir ahalisinin misalini ver.
Hani, kendilerine peygamberler gelmiş olan kent halkını onlara anlat
(Ey Muhammed!) Onlara, elçilerin geldiği o şehir halkını örnek ver.
Rasûllerin ziyâret itdikleri bir karye vak’asını misâl olarak ânlara zikr it.
İnsanlara, halkına elçiler gelen şehri mesel olarak anlat:
(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti.
Onlara mâlûm şehir halkını örnek göster. Oraya elçiler gelmişti.
Onlara, bir kent halkının kendilerine gelen elçilere gösterdiği tavrın örneğini ver.
Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti.
Ve onlara, o karye sahiblerini temsil getir, o dem ki ona o gönderilen Resuller varmıştı
(Resûlüm) Onlara (müşriklere), şu şehir halkını misal getir, Hani onlara elçiler gelmişti.
Onlara, o kentin halkını örnek ver. Hani, onlara resûller gelmişti.
Onlara o şehir yaranını misâl getir. Hani oraya elçiler gelmişdi.
Onlara şu şehir (Antakya) halkını misâl getir! Hani oraya (Îsâ'nın gönderdiği) elçiler gelmişti.
(Resulüm!) Onlara o memleket halkının hâlini bir misal olarak anlat: Hani o halka da (mesajlarımızın tebliği için) elçiler gelmişti. *
(Daha önce) Bir kasabaya elçiler geldiğinde, muhatablarına o şehir halkının misalini anlat.
O kent kişilerinin, kendilerine gönderilen elçiler yanlarına varınca, neler ettiklerini onlara örnek olarak anlat.
(Ey Peygamber!) Onlara o belde halkını misal olarak ver. Hani oraya elçiler gelmişti.⁷
Sen onlara, o şehir halkının örneğini ver; hani oraya elçiler gelmişti.
Ey Peygamber ve ey Müslüman! Onlara, bir zamanlar Elçilerimizi gönderdiğimiz bir şehir halkını ibret verici örnek olarak anlat.
Bu olayın nerede, ne zaman yaşandığı ve kahramanlarının hangi isimleri taşıdığı hiç önemli değil. Önemli olan, içinde barındırdığı ve tüm insanlığa ışık tutacak ibret dolu mesajlardır. Bu örnek toplumda üç sınıf insan var: a-Elçiler, b-Onlara karşı gelenler, c-Elçilere destek olmak için bütün varlıklarını ortaya koyan fedâkâr insanlar. Bu kıssa size şunu anlatıyor: “Eğer içinde yaşadığınız toplumda sizden önce Allah’ın mesajı duyulmadı ise, hemen işe başlayın, artık Peygamberin göreviyle görevli bir elçisiniz. Birileri size engel olmaya çalışacak fakat korkmayın, Allah mutlaka yardımını gönderecektir. Yok eğer toplumda sizden önce Peygamberin görevini kendilerine görev bilenler vazifeyi omuzlamışlarsa, size düşen onların yardımına koşmak, dâvânın başarıya ulaşması için onlara cansiperâne destek olmaktır. Dikkat edin, eğer karşı safta yer alır veya hak ile bâtılın mücâdelesinde tarafsız kalırsanız, o zaman sonunuz kesinlikle hüsran ve helâk olacaktır!” İnsanlık tarihinin her devrinde tekrar tekrar yaşanacak olan kıssa şöyle başlıyor:
Onlara bir misal olarak Şehir’in sahiplerini / arkadaşlarını da anlat! Hani, oraya Gönderilmiş (Rasûl)ler / Elçiler geldi.
Resulüm! onlara, köylüler olayını anlat. Hani, şu Havarîlerin geldiği Antakya olayını.
Onlara çevresinden geçip gittikleri şehir halkından örnek ver! Hani onlara elçiler gelmişti!
Onlara (müşriklere) şu şehir halkını örnek ver: Hani onlara elçiler gelmişti. [*]
Sen o (kâfirlere) kendilerine elçiler gelen şehir halkının örneğini ver.¹
ONLARA, elçilerimizi gönderdiğimiz o şehir halkı[nın hikayesin]i örnek olarak anlat.
Kendilerine elçiler gönderdiğimiz şu şehir halkının durumunu ibret verici bir misal olarak anlat onlara. 6/34, 18/54, 39/27
ONLARA, kendilerine elçiler[³⁹³⁴] gönderdiğimiz şehir[³⁹³⁵] halkını temsili bir örnek kabilinden naklet.[³⁹³⁶]
(Ey Muhammed; "Geride, iyi-kötü iz bırakmak nedir? Anlasınlar diye) Onlara şu kasaba halkının kıssasını anlat ki o beldeye elçiler gelmişti.
Onlara elçilerin geldiği şu belde halkını misâl olarak vurgula:
Ve onlara (o münkirlere) o şehir ahalisini bir mesel olarak irâd et. O vakit ki, onlara o gönderilmiş olan elçiler gelmişti.
Sen şimdi onlara bir misâl getir: Mâlum şehir halkını, hani onlara da elçiler gelmişti.
Onlara elçilerin geldiği şu kent halkını misal olarak anlat:
Onlara rasûller geldiği vakit ehl-i karyenin hâlini mesel olarak darb it. (Darb-ı mesel olarak bu vak'ayı zikr it).
Şu şehir halkının, elçiler geldiğinde yaptıklarını bunlara örnek ver.
Kendilerine elçiler gelmiş olan belde halkının misalini anlat onlara.
Onlara o şehir halkını misal ver ki, kendilerine elçiler gelmişti.(6)
Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya.
daħı beyān eyle anlara meŝel köy islerini ol vaķt kim geldi anlara yalavaçlar
Yā Muḥammed, meẟel eyit anlara, ol şehr ḳavmini ki Anṭāḳiyyedür, geldü‐gi vaḳt anlara peyġamber.
(Ya Peyğəmbər!) Sən onlara o şəhər əhlini (antakiyalıları) misal çək! O zaman ki, onlara elçilər gəlmişdi.
Coin for them a similitude: The people of the city when those sent (from Allah) came unto them;
Set forth to them, by way of a parable, the (story of) the Companions(3957) of the City. Behold!, there came messengers to it.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |