4 Ekim 2024 - 30 Rebiü'l-Evvel 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Fâtır Suresi 44. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Eve lem yesîrû fî-l-ardi feyenzurû keyfe kâne ‘âkibetu-lleżîne min kablihim vekânû eşedde minhum kuvve(ten)(c) vemâ kâna(A)llâhu liyu’cizehu min şey-in fî-ssemâvâti velâ fî-l-ard(i)(c) innehu kâne ‘alîmen kadîrâ(n)

Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonucu ne olmuş, görmezler mi? Ve onlar, bunlardan daha güçlü, daha kuvvetliydi ve Allah'ı aciz bırakamaz hiçbir şey, ister göklerde olsun, ister yeryüzünde; şüphe yok ki o, her şeyi bilir, onun her şeye gücü yeter.

(Bunlar) Yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden önceki kavimlerin sonlarının nasıl olduğunu görsünler! Ki onlar (bunlardan her bakımdan) daha güçlü idiler. (İşte o geçmiş medeniyetlerin ve milletlerin şu harabelerine baksınlar da) Ne göklerde, ne de yerde Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey olmadığını (anlasınlar). O (her şeyi hakkı ile) Bilen ve (istediğini yapmaya) gücü yetendir (her şeye Kâdir olandır).

Bunlar, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmek için, yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı? Halbuki onlar, bunlardan her yönde daha güçlü idiler. Ne göklerde, ne yerde hiç kimse ve hiçbir şey, Allah'a karşı gelemez, O'nun elinden kaçıp kurtulamaz. Çünkü Allah herşeyi bilen ve herşeye güç yetirendir.

Onlar yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin, boylarınca günaha, isyana, küfre batmış milletlerin, âkıbetlerinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bakmadılar mı? İncelemediler mi? Halbuki onlar, bunlardan daha kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'ı âciz bırakamaz, koyduğu kanunların dışına çıkarak cezayı bertaraf edemezler. Her şeyi bilen, kanunlar koyup uygulayan, daima gücünü kudretini kullanan Odur.

Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakamaz. Muhakkak ki O bilendir, güç yetirendir.

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir.

Yer yüzünde gezip de (ibret gözü ile) bir bakmadılar mı, kendilerinden evvelkilerin akıbeti nasıl olmuş? Halbuki evvelkiler, onlardan daha kuvvetli idiler. Ne göklerde, ne de yerde hiç bir şey Allah'ı âciz bırakamaz. Çünkü O, Alîm'dir= her şeyi bilir, Kadîr'dir= her şeye gücü yeter.

Yeryüzünde dolaşıp onlardan öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Hâlbuki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler. Fakat ne göklerde ne de yerde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakacak (O’ndan kurtulacak) değildir. Çünkü Allah (her şeyi) bilendir, (her şeye) gücü yetendir.

Kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmek için yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde Allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, her şeyi bilir; her şeye gücü yeter.

Yeryüzünde gezerek, kendilerinden önce, geçmiş bulunanların —daha kuvvetli oldukları halde— sonlarını görmezler mi? Göklerde, yerde hiçbir nesne Allahı âciz kılamaz, O bilgindir, O'nun gücü yetişir

Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı? Oysa onlar, kendilerinden daha da kuvvetli idiler. Göklerde ve yerde olan hiçbir şey, Allah'ı âciz bırakamaz. Hiç kuşkusuz O, (her şeyi) hakkıyla bilendir, gücü her şeye yetendir.

Arz üzerinde seyahat itmiyorlar mı? Kendilerinden evvelkiler kendilerinden daha güçli kuvvetli oldukları halde ne hâle uğradıklarını görmüyorlar mı? Semâvât ve arzda hiç bir şey Allâh’ın kudretini tenkîs idemez Allâh ’âlim ve kâdirdir.

Yeryüzünde gezip, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Onlar, kendilerinden daha kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakabilecek yoktur. Şüphesiz O bilendir, Kadir olandır.

Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha da kuvvetli idiler. Göklerdeki ve yerdeki hiçbir şey, Allah’ı âciz bırakacak değildir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.

Yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki kendilerinden öncekilerin sonu nice olmuş görsünler! Kaldı ki onlar bunlardan daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah’ın kudretine karşı durabilecek yoktur. Şüphe yok ki O her şeyi bilmektedir, her şeye kådirdir.

Bunlar yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Halbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı âciz bırakacak bir güç vardır. O, bilendir, güçlüdür.

Kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmak için yeryüzünü dolaşmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde hiç bir şey ALLAH'ı aciz bırakamaz. O, Bilendir, Güçlüdür.

Yeryüzünde gezip bir bakmadılar mı, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş? Halbuki onlar, bunlardan daha kuvvetliydiler. Ne göklerde ve ne de yerde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakamaz. Çünkü o her şeyi bilendir, her şeye kâdir olandır.

Ya Yer yüzünde gezip bir bakmadılarda mı? Kendilerinden evvelkilerin akıbeti nasıl olmuş? Halbuki onlar onlardan daha kuvvetli idiler, Allah, ne Göklerde ne Yerde hiç bir şeyin onu âciz bırakmasına imkân-ü ihtimal yoktur. O hiç şübhesiz alîm bir kadîr bulunuyor

(O müşrikler) yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden önceki (kâfir) lerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde (ki) hiçbir şey (zaman ve mekândan münezzeh olan) Allah’ı âciz bırakamaz. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, her şeye kâdirdir.

Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerinin sonları nasıl olmuş, bir bakmadılar mı? Oysaki onlar, güç olarak kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. O, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeye Gücü Yeten'dir.

Bunlar kendilerinden öncekilerin akıbeti nice olmuşdur, görmeleri için yer (yüzün) de gezib dolaşmadılar mı? Halbuki (o öncekiler) kuvvetçe bunlardan daha şiddetli idiler. Ne göklerde, ne yerde hiçbir şey Allâhı âciz bırakamaz. Şübhesiz ki O, hakkıyle bilendir, (her şey'e) hakkıyle kaadirdir.

(Bunlar) yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbeti nasıl olmuş, baksınlar! Hâlbuki (onlar) kendilerinden kuvvetçe daha şiddetli idiler. Ne göklerde, ne de yerde hiçbir şeyin Allah'ı âciz bırakması mümkün değildir. Şübhesiz ki O, Alîm (herşeyi bilen)dir, Kadîr (herşeye gücü yeten)dir.

Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar (evvelkiler), kuvvetçe kendilerinden daha çetin idiler. Ne göklerde (uzayda) ne de yerkürede Allah’ı aciz bırakabilecek (onun iradesi dışına çıkabilecek) hiçbir şey yoktur. (İnsanoğlu uzaya çıktığında bile onun iradesinin dışına çıkamıyor.) Şüphesiz O, en iyi bilendir, en güçlü olandır.

Onlar yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden daha önce yaşamış, güçlü ve onlardan daha kuvvetli olanların sonları nasıl olmuş, bakmıyorlar mı? Göklerde ve yerde Allah’ı aciz durumda bırakabilecek hiç kimse yoktur. Çünkü O, her şeyi bilen ve her şeyin planını kendisine ait ölçülere göre yapandır.

Bunlar yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonu nice oldu, bir görmüyorlar mı? Oysaki öncekiler kendilerinden daha güclü kimseler idiler. Ne yerlerde, ne de göklerde Allah’ı işinden alıkoyacak hiçbir varlık yoktur. Çünkü Allah bilicidir, güc yetiricidir.

Müşrikler yeryüzünde gezip kendilerinden evvel gelenlerin uğradıkları akıbeti görmüyorlar mı? Onlar ise kendilerinden daha kuvvetliydiler. Ne gökte, ne yerde Allah/ı hiçbir şey âciz kılamaz. Çünkü O hakkıyle âlim, tamamıyle kaadirdir.

Onlar, yeryüzünü gezip dolaşarak kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir bakmadılar mı? Hâlbuki onlar kendilerinden çok daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde Allah’ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Muhakkak ki O, Alîm ve Kadîr olandır.

Kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler diye yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Üstelik onlar, kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde de yerde de Allah'ı aciz bırakacak hiç bir şey yoktur. Hiç şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir.

Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekizâlim toplumların, medeniyetlerin sonu nice olmuş, görmüyorlar mı? Üstelik onlar, kendilerinden daha bilgili, daha gelişmiş ve daha güçlüydüler. Fakat yine de cezalarını çekmekten kurtulamadılar! Öyle ya, ne göklerde, ne de yeryüzünde hiçbir şey Allah’ın irâdesine karşı koyamazdı! Çünkü O, sonsuz ilim ve kudret sahibidir. Bununla birlikte O, yeterince fırsat vermeden hiç kimseyi cezalandırmaz:

Yeryüzü’nde gezip dolaşmadılar mı? Bir baksınlar, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl oldu? Kuvvet bakımından kendilerinden daha şiddetliydiler. Ne Gökler’de, ne Yer’de Allah’ı aciz bırakacak hiçbir güç yoktur. O, kadîr alîmdir.

Yeryüzünde gezip de kendilerinden önceki milletlerin akıbeti n'olmuş görmediler mi hiç? Onlar bunlardan da güçlü idiler. Gökte ve yerde hiçbir şey Allah’ı yıldıramaz. Çünkü Allah, her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilme gücüne sahiptir.

Onlar yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmüyorlar mı? Öncekilerden bazıları bunlardan daha güçlüydü. İnkâr edenler hangi çağda olursa olsun, göklerde, yerde Allah’ı aciz bırakamazlar. Onlar gökte ve yeryüzünde ancak yasalarımıza uymak zorundadırlar. Yasalarımızdan bazılarını öğrenip çıkarlarına göre kullanmaya başladıklarında güçlendik mi sanıyorlar? Gerekirse onların bilmediği yerden yasalarımızı çevirir onları yok ederiz. Hiç düşünmüyorlar mı? Onlar unutmasın ki; Rabbin her şeyi bilendir, her yarattığı varlıktan güçlüdür.

Kendilerinden çok daha güçlü olan [*] öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmek için yeryüzünde hiç mi dolaşmadılar? [*]Göklerde de yerde de Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. [*] Şüphesiz ki O bilendir, gücü yetendir.

Benzer mesajlar: Rûm 30:9; Mü’min 40:21, 82; Zuhruf 43:8; Muhammed 47:13; Kâf 50:36 İbret almak için yeryüzünde gezip dolaşmayla ilgili benzer mesajl... Devamı..

O (kâfirler,) yeryüzünde gezip dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının ne olduğunu hiç görmüyorlar mı? Hâlbuki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde de yerde de Allah’ı âciz bırakabilecek hiç bir şey yoktur. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, her şeye güç yetirendir.

Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp kendilerinden daha güçlü önceki [hakikat inkarcı]larının uğradıkları âkibeti görmezler mi? Ve [görmezler mi] göklerde ve yerdeki hiçbir şey Allah’ın [iradesine] karşı gelemez, çünkü O, her şeyi bilendir ve gücünde sınırsızdır.

Onlar yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önceki kavimlerin akıbetinin nasıl olduğunu düşünüp ibret almıyorlar mı? Oysa onlar kendilerinden çok daha güçlü idiler. Unutmayın ki Allah’ı göklerde ve yerde aciz bırakacak hiçbir güç yoktur. Çünkü O, her şeyi bilendir ve her şeye güç yetirendir. 30/9, 40/82

Şimdi onlar hiç yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin nasıl bir akıbete uğradığını görmediler mi? Oysa onların gücü bunlardan daha üstündü. Nitekim ne göklerde ne de yerde, hiçbir şeyin Allah’ı âciz bırakma imkân ve ihtimali yoktur: çünkü O her şeyi bilir, üstün ve yüce kudret sahibidir.

Müşrikler, yeryüzünde gezip de, kendilerinden öncekilerin sonunun ne kadar feci olduğunu görmediler mi? Oysa onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Göklerde de, yerde de, Allah'ı aciz bırakabilecek hiçbir kuvvet yoktur, şüphe yok ki O, her şeyi hakkıyle bilendir, her şeye kâdirdir O!

Yeryüzünde hiç gezip dolaşıp bakmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu? Onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allâh’ı aciz bırakacak bir şey var. O, bilendir, güçlüdür.

Yeryüzünde hiç dolaşıp da bakmazlar mı ki, kendilerinden evvelkilerin akibetleri nasıl olmuştur? Halbuki onlar, bunlardan kuvvetce daha şiddetli idiler. Ve Allah'ı ne göklerde ve ne de yerde bir şey aciz bırakamaz. Şüphe yok ki O, alîm, kâdir bulunuyor.

Dünyada hiç dolaşıp da, kendilerinden önce yaşamış milletlerin âkıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ve ne de yerde Allah'ı engelleyecek bir şey yoktur. Çünkü O alîmdir, kadirdir (her şeyi hakkıyla bilir ve her şeye gücü yeter).

(Bunlar,) Yeryüzünde hiç gez(ip dolaş)madılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler? Onlar, (bunlardan) daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı engelleyecek bir şey var. O, bilendir, güçlüdür.

Onlar arzda seyr u seyahat idüb kendilerinden evvelkilerin 'âkıbeti nasıl oldığına nazar itmezler mi? Onlar, bunlardan kuvvetde daha şiddetli idiler. Allâh Te'âlâ'yı göklerde ve yerde kâfirlere 'azâbdan 'âciz kılacak bir şey yokdur. O her şeyi bilir ve takdîr ider.

Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görsünler. Onlar, bunlardan daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakabilecek yoktur. Bilen o, ölçü koyan odur.

Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir baksınlar. Onlardan daha güçlüydüler. Allah'ı göklerde ve yerde aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Çünkü O, her şeyi bilen ve güç yetirendir.

Onlar yeryüzünde gezip de kendilerinden evvel geçenlerin sonlarının ne olduğuna bakmadılar mı? Oysa öncekiler daha da güçlüydü. Ne göklerde, ne de yerde Allah'a engel olabilecek birşey yoktur. Onun ilmi herşeyi kuşatır, gücü herşeye yeter.

Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar, kuvvet bakımından bunlardan daha zorluydular. Göklerde de yerde de Allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Alîm'dir O, Kadîr'dir.

iy daħı yürimediler mi yirde daħı baķmadılar mi nite oldı āķıbeti anlaruñ kim anlardan ilerüdi? daħı oldılar ķatı raķ anlardan güçdin yaña. daħı olmadı Tañrı kim 'āciz eyleye anı nesene göklerde ne daħı yirde bayıķ ol oldı bilici güci yiter.

Niçün görmezler yir yüzinde, tā ki göreler nice oldı ṣoñı özlerinden burungeçenlerüñ? Özlerinden anlar ḳuvvetlüraġ‐ıdı. Daḫı Tañrı Ta‘ālā[yı] ‘ācizeylemez hīç nesne göklerde, ne daḫı yirlerde. Ol her nesneyi bilicidür, hernesneye ḳādirdür.

Məgər onlar yer üzündə dolaşıb özlərindən əvvəlkilərin axırının necə olduğunu görmürlərmi? Halbuki onlar bunlardan daha qüvvətli idilər. Göylərdə və yerdə Allahı aciz edə biləcək heç bir şey yoxdur. Həqiqətən, O (hər şeyi) biləndir, (hər şeyə) qadirdir!

Have they not travelled in the land and seen the nature of the consequence for those who were before them, and they were mightier than these in power? Allah is not such that aught in the heavens or in the earth escapeth Him. Lo! He is the Wise, the Mighty.

Do they not travel through the earth, and see(3939) what was the End of those before them,- though they were superior to them in strength? Nor is Allah to be frustrated by anything whatever in the heavens or on earth: for He is All-Knowing. All-Powerful.

3939 Cf. 30:9 and 40:21. If no other argument will convince men who follow evil, let them travel through space or time, and learn from the experience ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.