24 Eylül 2023 - 9 Rebiü'l-Evvel 1445 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Fâtır Suresi 32. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Śumme evraśnâ-lkitâbe-lleżîne-stafeynâ min ‘ibâdinâ(s) feminhum zâlimun linefsihi veminhum muktesidun veminhum sâbikun bilḣayrâti bi-iżni(A)llâh(i)(c) żâlike huve-lfadlu-lkebîr(u)

Sonra kitabı, kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık; derken onlardan nefsine zulmeden var ve onlardan mutedil hareket eden var ve onlardan, hayırlarda herkesten ileri giden var Allah izniyle; işte bu, pek büyük bir lütuf ve ihsandır.

 Sonra Kitabı kullarımız arasında seçtiklerimize miras verdik. (Layık ve sadık olanlara Kur’an hikmetini öğrettik.) Onlardan kimisi nefislerine zulmederler. Onlardan kimisi orta bir yol izlerler. Onlardan kimisi de Allah’ın izniyle, hayırlarda ileri geçmek için yarış ederler. İşte bu (üstün ve) büyük fazilettir. (Kur’an’a yoğunlaşan, onu araştıran ve anlayıp uygulayanlar seçkin ve nasipli kimselerdir.)

Sonra kitabı, kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık, derken onlardan, yaratılış gayesi dışında yaşayan da var ve onlardan orta yolda hareket eden de var ve onlardan Allah'ın izniyle hayırlarda herkesten ileri giden de var, bu ise en büyük fazilettir.

Sonra kitabı, Kur'ân'ı kullarımız arasından seçtiklerimize, Muhammed ümmetine, âlimlerine, imamlarına, mürşitlerine, miras olarak devrettik. Kullarımız arasında, helâlleri terkederek, bir kısım meşrû haklarını kullanmayarak, nefislerine zulmedenler var. Onların içinde, orta yolu, maksada ulaştıran hak yolu tutan, sâlih amellerin yanında ara sıra günah işleyenler var. Yine onların arasında, Allah'ın planı, iradesi dahilinde dünya ve âhiret için en hayırlı olanda, Kur'ân öğretiminde, Kur'ân ilkeleriyle yaşamada, uygulamada, Allah'ın emirlerini yerine getirmede öne geçenler var. İşte böyle bir sorumluluğa sahiplenmek büyük bir lütfudur.

bk. Fütuhat-ı Mekkiyye, II/22-23. (Osman Yahya tarafından tahkikli baskı, 11/379-383).

Sonra Kitab'ı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Onlardan kimi nefsine haksızlık eder, kimi orta yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçer. İşte büyük lütuf budur.

Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.

Sonra biz Kur'an'ı, kullarımızdan (diğer ümmetler üzerine) seçtiklerimize, (Hz. Muhammed aleyhissâlatü vesselâm'ın ümmetine) miras kılmağa hüküm verdik. Onlardan da kimi, (Kur'an'la amelde kusur etmekle) nefislerine zulüm edicidir, kimi kötülük ve iyiliği müsavi gidendir, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda ileri geçendir. İşte bu (Kur'an'a varis olmak), büyük ihsandır.

Sonra o Kitabı, kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan kimi nefsine zulmeder, kimi de ortadadır, kimisi de Allah’ın izniyle iyilikler hedefine varandır. İşte en büyük üstünlük budur:

Sonra bu kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan bazısı kendilerine haksızlık ettiler. Bazıları orta yolu tuttular. Kimileri de hayır işlerinde Allah'ın izniyle öne geçtiler. İşte bu en büyük fazilettir.

Kullarımız içinden, seçmiş olduğumuz kimselere kitabı miras verdik, onların içlerinden, kendilerine kıyanlar var, taşkınlık etmiyen de var, Allahın izniyle iyiliklere koşanlar da var; bu, büyük bir erdemdir

(Resulden) sonra o Kitab'ı (Kur'an'ı) kullarımızdan (tebliğ için) seçtiklerimize miras olarak bahşettik. Onlardan bazısı (onun ilkelerine uymayı terk ederek) kendilerine zulmeder, bazısı orta yolu tercih eder, bazıları da Allah'ın izniyle (Kur'an'dan ilham alarak) iyilikte başı çekenlerden olur ki, işte bu en büyük fazilettir.

“İnsanın kendine zulmetmesi”, kendine haksızlık etmesi demektir. Bir insan, isyan ederek, günah işleyerek ve fıtratıyla çelişen davranışlar sergileyer... Devamı..

Diğer ümmetlere gönderdiğimiz kitâblardan sonra Kur’ân’ı ’ibâdımızdan intihâb itdiklerimize mîrâs gibi virdik. Ânlardan ba’zıları inanmayarak nefislerine zulm idiyorlar, ba’zıları mütereddiddirler, ba’zıları da Allâh’ın izniyle hayrât yaparak diğerlerini geçdiler. Bu büyük bir fazîletdir.

Sonra bu Kitap'ı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta davranır, kimi de, Allah'ın izniyle, iyiliklere koşar. İşte büyük lütuf budur.

Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.

Sonra biz kullarımızdan seçtiklerimizi o kitaba mirasçı kıldık. Onlardan kimi kendine kötülük eder, kimi orta bir durumdadır, kimi de Allah’ın izniyle hayır işlerinde yarışır; işte büyük lütuf budur.

Sonra Kitab'ı, kullarımız arasından seçtiklerimize verdik. Onlardan (insanlardan) kimi kendisine zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır. İşte büyük fazilet budur.  

 Kendisine zulmetmek, Kur’an’a göre amel etme yönünde kusur etmek; ortada olmak, günahı sevabına denk olmak; hayırda öne geçmek, Kitab’a uygun olan da... Devamı..

Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba varis kıldık. Onlardan kimi kendilerine zulmedenlerdir, kimi orta yolu tutar, kimi de ALLAH'ın izniyle iyi işlerde öncüdür. İşte büyük lütuf budur.

Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta yolu tutan var, Allah'ın izniyle hayırlarda ileri geçenler var. İşte bu büyük lütuftur.

Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzdüklerimize mîras kıldık, onlardan da nefislerine zulmeden var, muktesıd: orta giden var, Allahın izniyle hayırlarda ileri geçenler var, işte büyük fadıl o

Sonra Kitâb’ı (Kur’ân’ı) kullarımız arasından seçtiklerimize (Muhammed ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kimi, (dünyaya dalar ve gaflet ile) kendisine zulmeder, kimi orta yolda gider, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır (lar ki), işte en büyük fazilet de budur.

Sonra kullarımızdan seçtiğimiz kimselere Kitap'ı miras bıraktık. Onlardan bir kısmı kendilerine zulmederler, onlardan bir kısmı ortalama bir yol tutarlar, onlardan bir kısmı da Allah'ın izniyle hayırlarda önde giderler.¹ İşte büyük fazilet budur.

1- Bazıları Kitap\ın buyruklarına, yaradılış amaçlarına uygun davranmamakla aslında kendi kendilerine haksızlık ederler, bazıları Kitap\ın buyrukların... Devamı..

Sonra biz o kitabı kullarımızdan (beğenib) seçdiklerimize mîras bırakdık. İşte onlardan kimi nefsine zulmedendir, onların ba'zısı mu'tedildir, onlardan bir kısmı da Allahın izniyle hayrat (ve hasenat yarışların) da öncü ol (up kazan) andır. İşte bu, büyük fazl (-u kerem) in ta kendisidir.

Sonra o kitâbı, kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (senin ümmetine) mîras verdik. Artık onlardan nefsine zulmeden de var, içlerinden muktesid (orta yolda giden) de var. Bir de onlardan Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçen var.(1) İşte büyük lütûf budur!

(1)Burada geçen zâlim, muktesid ve sâbikūn için farklı îzahlar yapılmıştır. Zâlim: günahları ağır basan, içi dışından da kötü olan, büyük günahları ol... Devamı..

Biz kitabı kullarımızdan seçtiklerimize mirasçı yaptık. Onların içinde kendilerine zulmedenler olduğu gibi, yalnızca orta yolu takip edenler (Allah’ın koyduğu sınırları aşmayan ve geride kalmayanlar) var. Birde Allah’ın izniyle hayırlarda yarışanlar var. Bu, Allah’ın en büyük lütfu dur.

Sonra Biz Kitap’ı kullarımız arasında seçkin kıldıklarımıza bıraktık. İşte bunlar arasında kendine kıyanlar bulunduğu gibi, orta yolu tutanlar, Allah’ın dileğiyle iyilik etmekte ileri gidenler de vardır. İşte, verginin büyüğü budur.

Sonra kullarımızdan seçip ayırdıklarımız Muhammed ümmetine miras olarak Kitap verdik, onların içinde öz nefsine zulmeder, orta gider, Allah/ın izniyle hayır işlerde ileri gider [¹] adamlar vardır. İşte büyük bir inayet budur.

[1] Amelde kusur eder, seyyiatı hasenatına galip olur; seyyiatı hasenatına müsavi olur; hasenatı seyyiatına galip olur veya cahil, müteallim, âlim. Ma... Devamı..

Sonra Biz bu kitabı/ilahi vahyi kullarımız arasından seçtiğimiz kimselere miras/emanet bıraktık.¹⁸ Onlar içinde kimi kendisine zulmetmekte, kimi orta yolu tutmakta, kimi de Allah’ın izniyle hayır işlerinde/emanete sahip çıkmada önde giderler. İşte bu, çok büyük bir lütuftur.

18 Hz. Peygamber’in ümmetinden Kur’an’la meşgul olanları kastediyor. Kur’an onlara emanet edilmiştir anlamındadır.

Sonra kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışıp öne geçer. İşte bu, büyük lütfün ta kendisidir.

İnsanlık tarihi boyunca, her devirde Kitap ve elçi göndererek insanlığa yol gösterdik. İşte şimdi de son kutsal Kitabı, kullarımız arasındanbu göreve lâyık görüp seçtiğimiz kimselere emânet ettik. Fakat onlardan kimileri Allah’ın kendilerine verdiği kulluk imkanlarını yeterince kullanamayan, kendilerine zulmeden, yazık eden günahkar Müslümanlar; kimileri bunlardan daha iyi durumda, Müslümanca dengeli bir hayatı yaşamaya çalışanlar; kimileri de Allah’ın izniyle hayır ve iyiliklerde en önde giden gayretli Müslümanlardır. İşte en büyük lütuf, bu sonuncusudur.

Sonra kullarımızdan süzerek seçtiğimiz kimseleri Kitab’a mirasçı kıldık.
Onlardan kendi nefsine zulmeden vardır; orta yolu izleyen de vardır.
Onların arasında Allah’ın izniyle Hayırlar’da yarışan da vardır.
İşte bu, Büyük Lütuf’tur.

Resulüm! senden sonra biz bu Kitabı seçkin kullarımıza emanet edeceğiz. Artık bunlar arasında kendi kişiliğine saygısı olmayanlar da olacaktır, ılımlılar da. Allah'ın müsaade ettiği alanlarda iyilik yarışına girenler de olacaktır. Hasılı Kuran’ın nesilden nesile devri olayı o toplum için büyük bir onurdur.

Kitabı seçtiğimiz insanlara miras bırakırız. İnsanlardan bazıları kitaba varis olduğunu iddia ederlerse bilsinler ki iddiaları boştur. Geçmişte kitaba varis kıldığımız insanlardan kimileri kitabımızı arzularına heveslerine uydurmuşlardır. Sanki ayetlerimizle alay edercesine çıkarlarına göre yorumlayarak, kendilerine yazık etmişlerdir. Kimileri orta yolu tutarak iyi, güzel, hayırlı işlere önder olmuşlardır.

Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. [*] Kimi kendisine haksızlık eder; [*] kimi ortadadır; kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda öndedir. Asıl büyük lütuf işte budur.

Kur’an’a vâris olmayanlar, cennete mirasçı olamazlar. Bu ayette müslümanların Kur’an ile iletişimi gösterilmektedir. “İlâhî kelamın vârisleri ümmet-i ... Devamı..

Sonra bu Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize¹ miras olarak bıraktık. Artık onlardan kimisi (onu yaşamayarak) kendi nefsine zulmeder, kimisi orta yoldadır,² kimisi de Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır.³ İşte en büyük üstünlük, budur.

1 Yani Kur’an’ı seçilmiş ümmet olan Muhammed ümmetine miras olarak bıraktık.2 Yani kimisi de Kur’an’ı bazen yaşar bazen yaşamaz, okur ama okuduğunu ba... Devamı..

Biz, bu ilahî vahyi kullarımızdan seçtiklerimize miras olarak bahşettik: onlardan bazısı kendilerine zulmeder; bazısı [doğru ile eğri arasında] ara yolu tercih eder, ²² bir kısmı da Allah’ın izniyle iyilikte başı çekenlerden olur: bu [ise] en büyük fazilettir!

22 Bkz. 7:46 ve ilgili not 37.

Ardından bu ilahi kelamı, kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bıraktık. Onlardan bazıları bu mirasın hakkını vermeyerek kendine yazık edip zalim oldu. Bazıları orta bir yol izler. Bazıları da Allah’ın izniyle bu emanetin hakkını vermede en önde gider. İşte en büyük fazilet budur. 2/159-160, 3/187, 9/124, 56/10

Derken, bu ilâhî kelâmı (tebliğ işine) kullarımızdan seçtiklerimizi vâris kıldık:[³⁹¹³] fakat onların içerisinden kimisi kendisine zulmeder, kimisi orta ve dengeli bir yol tutar, kimisi de Allah’ın izniyle her iyi şeyde öncülük eder: bu, işte bu sonuncusudur büyük erdem![³⁹¹⁴]

[3913] Bencil seçkinler, kendilerine benzeyenlerin azlığını isbat etmek için çırpınırlar. Bu âyet, elçilerin çokluğunu dillendiriyor. İşte fark bu. Bi... Devamı..

Sonra biz o Kitab'ı kullarımızdan beğenip seçtiklerimize miras bıraktık. İşte onlardan kimi, (Kur’an ile amel etmek hususundaki kusurundan dolayı) kendisine yazık edenlerdir. Onların bir kısmı mu’tedildir. (Vakitlerinin çoğunda Kuran ile amel edenlerdir) bir kısmı da Allah'ın izniyle, hayır ve hasenatta ileri geçenlerdir. (Kur’an ile amel edip, başkasına da öğretmeyi ve onu da aynı yola sevk edenlerdir) İşte en büyük fazilet budur.

Sonra kitabı kullarımız arasından seçtiklerimize mirâs verdik. Onlardan kimi nefsine zulmedendir, kimi orta gidendir, kimi de Allâh’ın izniyle hayırlarda öne geçendir. İşte büyük lütuf budur.

Sonra o kitabı kullarımızdan seçip ayırtettiklerimize miras kıldık. İmdi onlardan nefsine zulmeden vardır ve onlardan mutedil olan vardır ve onlardan izn-i ilâhî ile hayırlarda ileri geçen vardır. İşte bu, en büyük bir keremdir.

Sonra Biz, kitabı seçtiğimiz kullarımıza miras verdik. Kullarımızdan kimi nefsine zulmeder. Kimi mûtedildir, orta yolu tutar. Kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçer. İşte büyük lütuf budur.

Sonra Kitabı kullarımız arasından seçtiklerimize miras verdik. Onlardan kimi nefsine zulmedendir, kimi orta gidendir, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçendir. İşte büyük lutuf budur.

Sonra kullarımızdan intihâb idüb ayırdıklarımıza Kur'ân'ı mîrâs virdik. O kullarımızdan nefsine zâlim olanlar, ihyânen ve arasıra kusur idenler ve Allâh'ın izniyle hayırlarda tekaddüm iyleyenler vardır. Bu büyük bir fazl ve kerem Allâh'ındır.

Sonra kullarımızdan seçtiğimiz kimseleri Allah'ın izniyle bu Kitaba mirasçı yaparız. Onlardan kimi kendine kötülük yapar, kimi orta yolda gider, kimi de iyilikler konusunda en önde olur. İşte büyük üstünlük en önde olmaktır.

Sonra bu kitaba, kullarımızdan seçtiğimizi mirasçı kılarız. Onlardan kendine zulmeden de olur, onu tasdik eden de. Onların arasında Allah'ın izniyle hayırlarda yarışanlar vardır. En büyük fazilet budur.

Sonra kitaba kullarımızdan seçtiklerimizi vâris kıldık. Onlardan kimi vardır, nefsine zulmeder. Kimi vardır, orta yolu tutar. Kimi de vardır, Allah'ın izniyle hayırda öne geçer. Bu ise pek büyük bir lütuftur.(4)

(4) Âyette sayılan üç sınıfın üçü de mü’minlerdendir; ancak bunlardan herbiri farklı bir mertebeyi ifade etmektedir. Bunlarla kimlerin kastedildiği ko... Devamı..

Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir.

andan virdük ķur’ān’ı anlara kim üyürdük ķullarumuzdan. pes bir nicesi žālimdür gendüzine ya'nį žāhiri yigdür bāŧınından daħı bir ŧaşı içi berāberdür; daħı bir nicesi anlaruñ ilerü geçicidür ħayırlar-ıla Tañrı buyruġı-y-ıla. şol ol fażludur ulu.

Andan mīrāẟ itdürdük kitābı ol kişilere ki iḫtiyār itdük ḳullarumuzdan.Anlaruñ niçesi ẓālimdür öz nefsine ve niçesi orta ‘amel eyler ve niçesi ilerüiletüpdür ḫayrlarını Tañrı Ta‘ālā buyruġı‐y‐la. Oldur ulu fażl ve kerem.

Sonra Kitabı bəndələrimizdən seçdiklərimizə (Muhəmməd ümmətinə) miras verdik. Onlardan kimisi özünə zülm edər (pis əməlləri yaxşı əmələrdən çox olar), kimisi mö’tədil (pis əməlləri ilə yaxşı əməlləri bərabər) olar, kimisi də Allahın izni ilə yaxşı işlərdə (başqalarını ötüb) irəli keçər (yaxşı əməlləri pis əməllərindən çox olar). Bu (Kitaba varis olmaq) böyük lütfdür!

Then We gave the Scripture as inheritance unto those whom We elected of our bondmen. But of them are some who wrong themselves and of them are some who are lukewarm and of them are some who outstrip (others) through good deeds, by Allah's leave. That is the great favour!

Then(3919) We have given the Book for inheritance to such of Our Servants as We have chosen: but there are among them(3920) some who wrong their own souls; some who follow a middle course; and some who are, by Allah.s leave, foremost in good deeds; that is the highest Grace.

3919 The force of "then" is that of finality. The Qur'an is the last Book revealed. Or it may be here to point the contrast between "to thee" in the ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.