24 Eylül 2023 - 9 Rebiü'l-Evvel 1445 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Fâtır Suresi 24. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnnâ erselnâke bilhakki beşîran veneżîrâ(an)(c) ve-in min ummetin illâ ḣalâ fîhâ neżîr(un)

Şüphe yok ki biz seni gerçek üzere bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir korkutucu çıkmasın.

 Şüphesiz Biz Seni, Hakk ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinde (hayat süreçlerinde) onlara bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.

Ey Muhammed! Hakikaten biz seni gerçek din olan İslâm ile; mü'minler için bir müjdeci, kâfirler için ise bir uyarıcı olarak gönderdik. Çünkü hiçbir topluluk yoktur ki, içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.

Biz seni, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur'ân ile rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici ve sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirdik. Her milletten kendi içinde, vazifelerini ifa eden uyarıcılar mutlaka var olagelmiştir.

bk. Kur’an-ı Kerim, 13/7; 16/36.

Biz seni hak üzere müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki içinde bir uyarıcı geçmiş olmasın.

Şüphesiz biz seni, hak ile bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.

(Ey Rasûlüm), muhakkak ki, biz seni cennetle müjdeleyici, cehennemle korkutucu bir peygamber olarak Kur'an ile gönderdik. Hiç bir ümmet de yoktur ki, içlerinde cehennem ile korkutucu bir peygamber geçmiş olmasın.

Şüphesiz Biz seni, doğru bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ve hiçbir toplum yoktur ki, kendisine bir uyarıcı gelip, içlerinde kalmış olmasın.

23,24. Sen, sadece bir uyarıcısın. Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı olmuştur.

Bizler seni, hakla müjdeliyen, kocunduran olmak için gönderdik, hiçbir ümmet yoktur ki, ona kocunduran gelmemiş ola

Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak Hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.

Bkz. 2/119, 13/7, 16/36, 17/105, 25/56, 33/45, 34/28, 48/8

Seni hakkı teblîğ ile ihtâr içün gönderdik, peygamber gönderilmeyen hiç bir ümmet yokdur.

Şüphesiz Biz seni, müjdeci ve uyarıcı olarak, gerçekle gönderdik. Geçmiş her ümmet içinde de mutlaka bir uyarıcı bulunagelmiştir.

Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.

Doğrusu biz seni hak ile desteklenmiş bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.

Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.

Seni bir müjdeci ve uyarıcı olarak gerçekle gönderdik. Her toplum içinde mutlaka bir uyarıcı gelmiştir.

Muhakkak ki biz seni hak ile hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinde bir uyarıcı geçmiş olmasın.

Muhakkak ki seni hakk ile hem bir beşîr hem bir nezîr gönderdik, hiç bir ümmet de yoktur ki içlerinde bir nezîr geçmiş olmasın

Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak, hak ile gönderdik. Kendilerine uyarıcı (bir peygamber) gelmemiş hiçbir ümmet/toplum yoktur.

Kuşkusuz Biz seni, gerçek ile bir haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her ümmet¹ içinde bir uyarıcı geçmiştir.

1- Toplum.

Şübhesiz ki biz seni (rahmetimizin) müjdeci (si,) (azabımızın) korkutucu (su) olarak hidâyetle gönderdik. Hiçbir ümmet müstesna olmamak üzere mutlakaa içinde (azâbdan) bir korkutucu (peygamber gelib) geçmişdir.

Muhakkak ki biz seni, bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak hak ile gönderdik. Ve hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinde bir korkutucu gelip geçmiş olmasın.

Gelip geçmiş her toplumun mutlaka bir uyarıcısı olduğu gibi, Biz, seni de Kur’an (Hak) ile müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Gerçekten Biz seni doğru ile birlikte müjdeleyici, uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir topluluk da yoktur ki onun içinden bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.

Biz seni müjde verici, Allah azabıyle korkutucu olarak hak din ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki o ümmet içinde Allah azabıyle korkutacak biri [⁴] gelip geçmiş olmasın.

[4] Gerek peygamber olsun, gerek onların dinleri üzere bir âlim bulunsun.

Muhakkak ki Biz seni gerçek/hak ile bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.¹⁵

15 Krş. Secde, 32/3; Yâsin, 36/5-6

Hiç şüphesiz biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. İçinde bir uyarıp korkutucu gelip geçmemiş hiç bir ümmet yoktur.

Şüphesiz Biz, doğruyu ve gerçeği ortaya koymak için, seni en yakın çevrenden başlamak üzere, tüm insanlığa seslenen bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Zaten hiçbirmedeniyet ve hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinden bir zamanlar bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.

Biz, müjdeleyici ve uyarıcı olarak seni Hakk ile gönderdik.
İçlerinde uyarıcı bulunmayan hiçbir ümmet yoktur.

Resulüm! Biz seni, tatlı-sert bir üslûp ile denge kurman için görevlendirdik. Geçmişte her milletin bir uyarıcısı olmuştur.

Biz seni onlara gerçek ile birlikte müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Geçmişte de her millete mutlaka bir uyarıcı göndermiştik. Onlar geldi geçti!

Biz seni bir amaç için müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. [*] (Nitekim) her ümmet için de elbette bir uyarıcı gelmiştir. [*]

Benzer mesajlar: Furkân 25:56; Ahzâb 33:45; Sebe’ 34:28; Fetih 48:8.,Benzer mesajlar: En‘âm 6:42; Yûnus 10:47; Ra‘d 13:7; Hicr 15:10; Nahl 16:36, 63; ... Devamı..

Şüphesiz Biz, seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Bütün ümmetlerin içerisinden mutlaka bir uyarıcı (Peygamber) gelip geçmiştir.¹

1 Arap toplumundan da mutlaka Peygamber geçmiştir. İslâmî ikinci çağda geçmese de birinci çağda mutlaka geçmiştir. Yani Musa (a.s.)’dan Hz. Peygamber ... Devamı..

Biz seni hakikat ehli bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik: çünkü hiçbir topluluk yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun. ¹⁸

18 Ümmet teriminin anlamlarından biri (Zemahşerî’nin yukarıdaki ayetle ilgili yorumunda tercih ettiği anlam), “bir dönemin halkı” veya “çağ/yaş”dır; i... Devamı..

Çünkü biz seni bu Kuran ile müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Zira kendilerine uyarıcı gelmemiş hiç bir ümmet/toplum yoktur. 2/119, 18/1...3

Şüphe yok ki Biz seni hakikate sadık bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik: zira hiçbir toplum yoktur ki içlerinden bir uyarıcı çıkmamış olsun.[³⁹⁰⁶]

[3906] Ya da bi’l-hakkın nâ zamirinden hal olduğunu varsayarak: “gerçek bir amaçla..”

Kuşku yok ki biz seni, müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik, hiç bir ümmet yoktur ki, kendilerine bir uyarıcı gelmiş olmasın.

Biz seni gerçek ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir topluluk yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.

Şüphe yok ki, Biz seni bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki illâ içlerinde bir korkutucu gelip geçmiştir.

Evet, Biz seni gerçeğin ta kendisine malik olarak, rahmetle müjdeleyen ve kâfirleri azapla uyaran bir elçi olarak gönderdik. Zaten uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir millet yoktur. [16, 36; 13, 7]

Biz seni gerçek ile birlikte müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her millet içinde mutlaka bir uyarıcı (peygamber gelip) geçmiştir.

Biz seni dîn-i hak ile müjdeci ve korkudıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet olmadı ki onların içinde bir nezîr olmasın.

Bu gerçeği seninle birlikte gönderdik ki, müjdeler veresin ve uyarılarda bulunasın. Her toplumun(ümmetin) geçmişinde mutlaka bir uyarıcı bulunmuştur.

Biz seni müjdeci ve uyarıcı olman için, hak ile gönderdik. İçinde uyarıcı olmayan hiç bir ümmet yoktur.

Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, onda bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.

Şu bir gerçek ki, biz seni hak ile bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.

bayıķ biz viribidük seni ḥaķk-ıla muştılayıcı daħı ķorķıdıcı. daħı yoķdur hįç bölük illā geçdi anuñ içinde ķorķıdıcı.

Biz viribidük seni ḥaḳḳ‐ıla beşāret itmege, daḫı ḳorḳutmaġa. Daḫı hīç bir üm‐met geçmedi, illā anuñ bir peyġamberi var‐ıdı.

Doğrudan da, Biz səni haqla (Qur’anla) müjdə verən və qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik. Elə bir ümmət yoxdur ki, onun içindən (kafirləri Allahın əzabı ilə) qorxudan (xəbərdar edən) bir peyğəmbər (yaxud alim) gəlib-getməsin!

Lo! We have sent thee with the Truth, a bearer of glad tidings and a warner; and there is not a nation but a warner hath passed among them.

Verily We have sent thee in truth, as a bearer of glad tidings,(3907) and as a warner: and there never was a people, without a warner having lived among them (in the past).

3907 It is Allah Who sends the Revelation. While there is warning in it for the heedless, there is good news (in Christian terms, the gospel) for thos... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.