İnnâ erselnâke bilhakki beşîran veneżîrâ(an)(c) ve-in min ummetin illâ ḣalâ fîhâ neżîr(un)
Şüphe yok ki biz seni gerçek üzere bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir korkutucu çıkmasın.
Şüphesiz Biz Seni, Hakk ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinde (hayat süreçlerinde) onlara bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.
Ey Muhammed! Hakikaten biz seni gerçek din olan İslâm ile; mü'minler için bir müjdeci, kâfirler için ise bir uyarıcı olarak gönderdik. Çünkü hiçbir topluluk yoktur ki, içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.
Biz seni, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur'ân ile rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici ve sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirdik. Her milletten kendi içinde, vazifelerini ifa eden uyarıcılar mutlaka var olagelmiştir.
Biz seni hak üzere müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki içinde bir uyarıcı geçmiş olmasın.
Şüphesiz biz seni, hak ile bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.
(Ey Rasûlüm), muhakkak ki, biz seni cennetle müjdeleyici, cehennemle korkutucu bir peygamber olarak Kur'an ile gönderdik. Hiç bir ümmet de yoktur ki, içlerinde cehennem ile korkutucu bir peygamber geçmiş olmasın.
Şüphesiz Biz seni, doğru bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ve hiçbir toplum yoktur ki, kendisine bir uyarıcı gelip, içlerinde kalmış olmasın.
23,24. Sen, sadece bir uyarıcısın. Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı olmuştur.
Bizler seni, hakla müjdeliyen, kocunduran olmak için gönderdik, hiçbir ümmet yoktur ki, ona kocunduran gelmemiş ola
Seni hakkı teblîğ ile ihtâr içün gönderdik, peygamber gönderilmeyen hiç bir ümmet yokdur.
Şüphesiz Biz seni, müjdeci ve uyarıcı olarak, gerçekle gönderdik. Geçmiş her ümmet içinde de mutlaka bir uyarıcı bulunagelmiştir.
Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.
Doğrusu biz seni hak ile desteklenmiş bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.
Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.
Seni bir müjdeci ve uyarıcı olarak gerçekle gönderdik. Her toplum içinde mutlaka bir uyarıcı gelmiştir.
Muhakkak ki biz seni hak ile hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinde bir uyarıcı geçmiş olmasın.
Muhakkak ki seni hakk ile hem bir beşîr hem bir nezîr gönderdik, hiç bir ümmet de yoktur ki içlerinde bir nezîr geçmiş olmasın
Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak, hak ile gönderdik. Kendilerine uyarıcı (bir peygamber) gelmemiş hiçbir ümmet/toplum yoktur.
Şübhesiz ki biz seni (rahmetimizin) müjdeci (si,) (azabımızın) korkutucu (su) olarak hidâyetle gönderdik. Hiçbir ümmet müstesna olmamak üzere mutlakaa içinde (azâbdan) bir korkutucu (peygamber gelib) geçmişdir.
Muhakkak ki biz seni, bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak hak ile gönderdik. Ve hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinde bir korkutucu gelip geçmiş olmasın.
Gelip geçmiş her toplumun mutlaka bir uyarıcısı olduğu gibi, Biz, seni de Kur’an (Hak) ile müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Gerçekten Biz seni doğru ile birlikte müjdeleyici, uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir topluluk da yoktur ki onun içinden bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.
Hiç şüphesiz biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. İçinde bir uyarıp korkutucu gelip geçmemiş hiç bir ümmet yoktur.
Şüphesiz Biz, doğruyu ve gerçeği ortaya koymak için, seni en yakın çevrenden başlamak üzere, tüm insanlığa seslenen bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Zaten hiçbirmedeniyet ve hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinden bir zamanlar bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.
Biz, müjdeleyici ve uyarıcı olarak seni Hakk ile gönderdik.
İçlerinde uyarıcı bulunmayan hiçbir ümmet yoktur.
Resulüm! Biz seni, tatlı-sert bir üslûp ile denge kurman için görevlendirdik. Geçmişte her milletin bir uyarıcısı olmuştur.
Biz seni onlara gerçek ile birlikte müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Geçmişte de her millete mutlaka bir uyarıcı göndermiştik. Onlar geldi geçti!
Biz seni bir amaç için müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. [*] (Nitekim) her ümmet için de elbette bir uyarıcı gelmiştir. [*]
Şüphesiz Biz, seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Bütün ümmetlerin içerisinden mutlaka bir uyarıcı (Peygamber) gelip geçmiştir.¹
Biz seni hakikat ehli bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik: çünkü hiçbir topluluk yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun. ¹⁸
Çünkü biz seni bu Kuran ile müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Zira kendilerine uyarıcı gelmemiş hiç bir ümmet/toplum yoktur. 2/119, 18/1...3
Kuşku yok ki biz seni, müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik, hiç bir ümmet yoktur ki, kendilerine bir uyarıcı gelmiş olmasın.
Biz seni gerçek ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir topluluk yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.
Şüphe yok ki, Biz seni bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki illâ içlerinde bir korkutucu gelip geçmiştir.
Evet, Biz seni gerçeğin ta kendisine malik olarak, rahmetle müjdeleyen ve kâfirleri azapla uyaran bir elçi olarak gönderdik. Zaten uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir millet yoktur. [16, 36; 13, 7]
Biz seni gerçek ile birlikte müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her millet içinde mutlaka bir uyarıcı (peygamber gelip) geçmiştir.
Biz seni dîn-i hak ile müjdeci ve korkudıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet olmadı ki onların içinde bir nezîr olmasın.
Bu gerçeği seninle birlikte gönderdik ki, müjdeler veresin ve uyarılarda bulunasın. Her toplumun(ümmetin) geçmişinde mutlaka bir uyarıcı bulunmuştur.
Biz seni müjdeci ve uyarıcı olman için, hak ile gönderdik. İçinde uyarıcı olmayan hiç bir ümmet yoktur.
Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, onda bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.
Şu bir gerçek ki, biz seni hak ile bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.
bayıķ biz viribidük seni ḥaķk-ıla muştılayıcı daħı ķorķıdıcı. daħı yoķdur hįç bölük illā geçdi anuñ içinde ķorķıdıcı.
Biz viribidük seni ḥaḳḳ‐ıla beşāret itmege, daḫı ḳorḳutmaġa. Daḫı hīç bir üm‐met geçmedi, illā anuñ bir peyġamberi var‐ıdı.
Doğrudan da, Biz səni haqla (Qur’anla) müjdə verən və qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik. Elə bir ümmət yoxdur ki, onun içindən (kafirləri Allahın əzabı ilə) qorxudan (xəbərdar edən) bir peyğəmbər (yaxud alim) gəlib-getməsin!
Lo! We have sent thee with the Truth, a bearer of glad tidings and a warner; and there is not a nation but a warner hath passed among them.
Verily We have sent thee in truth, as a bearer of glad tidings,(3907) and as a warner: and there never was a people, without a warner having lived among them (in the past).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |