24 Eylül 2023 - 9 Rebiü'l-Evvel 1445 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Fâtır Suresi 14. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İn ted’ûhum lâ yesme’û du’âekum velev semi’û mâ-stecâbû lekum(s) ve yevme-lkiyâmeti yekfurûne bişirkikum(c) velâ yunebbi-uke miślu ḣabîr(in)

Onları çağırsanız çağırışınızı duymazlar, imkan olsa da duysalar cevap veremezler size ve kıyamet gününde de şirk koşmanızı inkar ederler ve hiçbir şey, her şeyden haberdar olan gibi haber veremez sana.

 (Putlara ve tağutlara) Onlara (boşuna) dua etmeyin (yalvarıp güvenmeyin)! Çünkü sizin duanızı ve çağrınızı işitmezler... İşitseler bile cevap veremezler! Kıyamet gününde de (onları Allah’a) ortak koşmanızı reddedecekler (ve sizi terk edecekler. Bunu her şeyden) Haberi olan (Allah) gibi sana (hiç kimse gerçekleri ve başınıza gelecekleri) haber veremez. (O, kullarına acıyıp sizi uyarmaktadır.)

Onlara yalvarıp dua etseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile, istediğinizi yerine getiremezler ve üstelik kıyamet gününde, kendilerini Allah'a ortak koşmanızı inkâr ederler. Bunu herşeyden haberi olan Allah gibi, sana hiç kimse haber veremez.

Eğer onlara, putlara dua ederseniz sizin duanızı işitmezler. Faraza işitseler bile, sizin dualarınızı, dileklerinizi, isteklerinizi yerine getiremezler. Kıyamet günü de, kendilerini, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah'a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bu gerçeği sana, gizli-açık her şeyden haberdar olan Allah gibi, hiç kimse, detaylarıyla haber veremez.

bk. Kur’an-ı Kerim, 19/81-82; 46/5-6.

Siz onları çağırsanız çağrınızı duymazlar. Duysalar bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde de sizin ortak koşmanızı inkar ederler. San hiç kimse her şeyden haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.

Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu her şeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez.

Kendilerine (putlara) dua ederseniz duanızı işitmezler. (Farz-ı muhal) işitseler bile, size cevap veremezler, kıyamet gününde de şirkinizi (kendilerine ibadet ettiğinizi) inkâr ederler. Sana Habîr= her şeyden haberdar olan (Allah) gibi gerçek haber veren olmaz.

Eğer onları çağırırsanız, onlar sizi işitmezler. İşitseler de size cevap veremezler. Ve kıyamet günü onlar, sizin onları Allah’a eş koşmanızı inkâr edecekler. İşte her şeyden haberdar olan Allah gibisi doğru haber veren yoktur!

Eğer Allah'tan başka taptıklarınızı çağırırsanız sizin çağırmanızı işitemezler; işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler. Bu gerçeği sana, her şeyden haberi olan Allah gibi hiç kimse haber veremez.

Onları çağırsanız, işitmezler çağrınızı, işitmiş olsalar da, size cevap veremezler, kıyamet gününde, sizin eş tutmuş olmanızı tanımaz onlar, haberi olan Tanrı gibi, kimse sana salık vermez

Şayet onlara (el açıp) dua etseniz, duanızı işitmezler; işitseler bile size cevap veremez ve dileğinizi yerine getiremezler (çünkü böyle bir kapasiteleri yok). Kıyamet günü onlar, sizin (kendilerini Allah'a) eş tutmanızı asla kabul etmeyecekler. (Bu gerçekleri) sana, her şeyden hakkıyla haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez.

O ma’bûdlarınıza du’â itseniz işitmezler, işitseler bile arzunızı yerine getiremezler. Kıyâmet gününde sizinle olan münâsebetlerini inkâr ideceklerdir. Allâh’dan başka kim seni haberdâr idebilür?

Onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler; işitmiş olsalar bile size cevap veremezler; ama kıyamet günü sizin ortak koşmanızı inkar ederler. Herşeyden haberdar olan Allah gibi, sana kimse haber vermez.*

Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.

Onlara yalvarsanız duanızı işitmezler, işitseler bile size karşılık veremezler. Kıyamet günü de onları (Allah’a) ortak koşmanızı kabullenmezler. Hiç kimse sana, her şeyden haberdar olan Allah gibi bilgi veremez.

Eğer onları (putları) çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler. Faraza işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, her şeyden haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez.

Onları çağırsanız sizin çağrınızı işitemezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Diriliş gününde de sizin ortak koşmanızı inkar ederler. Her şeyden Haberi Olan gibi kimse sana haber veremez.

İsa, Meryem, Muhammed, Ali gibi müslümanlar kendilerini putlaştıranları reddedeceklerdir.

Kendilerine dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Kıyamet günü de kendilerini Allah'a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Sana her şeyden haberdar olan (Allah) gibi bir haber veren olmaz.

Kendilerine duâ ederseniz duânızı işitmezler, işitseler bile size cevabını veremezler, Kıyamet günü de şirkinize küfrederler, sana bir habîr gibi haber veren olmaz

Eğer onları, (putları, yardımınıza) çağırsanız, çağrınızı işitmezler, (*farz-ı muhâl) işitseler bile, size cevap veremezler. Hesap günü ise sizin (kendilerini Allah’a) ortak koşmanızı reddederler. (Ey insan!) Sana hiç kimse, her şeyden haberdar olan (Allah) gibi (hakikatlerden) haber veremez.

* “Farz-ı muhâl”; Gerçekleşmesi asla mümkün olmayan bir konu hakkındaki varsayım, “kesinlikle olamaz ve olmayacak fakat sayalım ki oldu” manasında.... Devamı..

Eğer onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. İşitmiş olsalar bile size cevap veremezler. Kıyamet Günü, kendilerine yakıştırdığınız şirki reddederler. Sana, Her Şeyden Haberdar Olan'ın, haber verdiği gibi hiç kimse haber veremez.

Eğer onlara düâ ederseniz duanızı işitmezler, (bilfarz) işitseler bile size cevab vermezler. Kıyamet gününde de onlar sizin müşrikliğinizi tanımayacaklardır. Her şeyden hakkıyle haberdâr olan (Allah) gibi sana (hakıykatı hiçbir şey) haber vermez.

Eğer onlara yalvarsanız, sizin duânızı işitemezler. İşitseler bile size cevab veremezler. Hâlbuki kıyâmet günü, sizin (onları Allah'a) ortak koşmanızı inkâr ederler. Ve(hiçkimse) sana, herşeyden haberdâr olan (Allah) gibi haber veremez.

Ne zaman onları çağırsanız sizi duymazlar, duysalar bile size cevap veremezler ve kıyamet gününde de sizin kendilerini Allah’a ortak koşmanızı kabullenmeyip, ret ederler. Sana, gelecekte olacak bu haberlerin bir benzerini, başka hiç kimse haber veremez.

Onlara yalvaracak olursanız onlar sizin yalvarınızı işitmezler, işitseler bile, size karşılık veremezler. Kalkış günü de sizin ortak koşmanızı tanımıyacaklardır. Bilgili olan Allah kadar seni bilgilendirecek yoktur.

Onları çağıracak olsanız çağırmanızı işitmezler, işitseler de size cevap veremezler. Kıyamet günü sizin şerik koşmanızı tanımazlar [³]. hiçbir kimse size haberdar olan Zatın haber verdiği gibi haber vermez [⁴].

[3] Sizden ilişiği keserler.[4] Yani Allah gibi sana kimse haber vermez. Bu söz bir meseldir. Her beliğ olan mütekellim sözün nihayetinde böyle söyler... Devamı..

Eğer onları çağırırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile size cevap veremezler.¹¹ (Üstelik) kıyamet günü de sizin onlara yakıştırdığınız ortaklığı reddederler.¹² Bunları sana hiç kimse, Habîr olan Allah gibi bildiremez.

11 Krş. A’râf, 7/197 12 Bu konuda Muhammed Esed’in Meal-Tefsir’inde bu ayetin dipnotunda, bizim de katıldığımız şu açıklaması önemlidir. “Kur’an bi... Devamı..

Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bu gerçeği) Sana, her şeyden haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez.

Onlara el açıp duâ etseniz, duânızı işitmezler; işitseler bile size cevap veremez,dileğinizi yerine getiremezler. Çünkü böyle bir güç ve yetkiye sahip değiller. Üstelik Kıyâmet Gününde onlar, sizin onları Allah’a ortak koşmanızı asla kabul etmediklerini, böyle bir şeyden haberlerinin bile olmadığını söyleyecekler.
Ey insan! Görüyorsun ya, sana hiç kimse, her şeyden haberdar olan Allah’ın şu Kur’an’da verdiği bilgiler gibi bilgi veremez.

Onlara dua ettiğinizde duanızı işitmezler.
Hadi, diyelim ki işittiler, size cevap vermezler.
Sizin şirkinizi Kıyamet günü inkâr ederler.
Sana haberli benzeri gibi haber vermez.

Onlara ne kadar yalvarırsanız yalvarın sizin sesinizi duyamazlar. Duysalar da cevap veremezler. Ayrıca bu tanrılar, kıyamet gününde sizin ortaklık iddianızı inkar edecekler. Resulüm kimse sana, uzmanı gibi bilgi veremez...

Yasalarına uyarak taptıklarınızı çağırırsanız çıkarlarına uymadıkça sizi işitmezler. Yasalarına uyarak taptığınız insanlardan yalvarıp yakardıklarınız sizi işitseler bile yaratıcı olarak cevap veremezler. Onların tek derdi çıkarları peşinden gitmektir. Onların gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur. Onlara ayetlerimizdeki gerçeklerden söz etseniz hiçbir şey anlamazlar. Üstelik onların hepsi Allah’a muhtaçtır. Allah’ın yarattıklarıyla hayatlarını sürdürürler. Hesap vakti gelince yaptıklarının hesabını verecekler. Onların yeryüzünde sağladıkları hâkimiyet kurdukları otorite çürüktür. Ecelleri gelince yıkılır gider. Rabbinizin hâkimiyeti kurduğu otoritesi süreklidir. İnsanlar yasamız gereği doğar, büyür, yaşar, ölür. İnsanın dünyadaki yaşamı imtihandır. Dünyada imtihan yasasına tabidir. İnsana imtihan yasamız gereği dilediklerini yapma hakkı verdik. Bununla imtihan edilirler. İmtihan vaktinde kimi yasalarımıza uyar, kimi suç işler. İmtihan vaktine güvenerek suç işlemeye güvenenler yanılır. Zannederler ki işledikleri suçlar yanlarına kâr kalacak. Hayır! Mutlaka hesabını verecekler. Keşke düşünüp anlasalar!

Onlara (putlara) yalvarsanız (bile) çağrınızı duyamazlar. Sizi duysalardı da isteklerinize cevap veremezlerdi. [*] Kıyamet günü (onları) ortak koştuğunuzu da inkâr edeceklerdir. [*] Haberdar olan (Allah) gibi (gerçeği kimse) sana bildiremez.

Bu ayetlerde putların ve ölüp gidenlerin dünyadakilere cevap veremeyecekleri mesajını içermektedir. Benzer mesaj: Ahkâf 46:5.,Benzer mesajlar: Yûnus 1... Devamı..

Onlara duâ etseniz, duânızı işitmezler, işitseler de size cevap veremezler. Kıyamet günü ise sizin (kendilerini Allah’a) ortak koşmanızı reddederler. Hiç kimse seni her şeyi bilen (Allah) gibi (gerçeklerden) haberdar edemez.¹

1 Yani Allah’tan başka hiç kimse Peygamberlik veremez veya âhiretten haber veremez.

Onlara yalvarırsanız çağrınızı duymazlar; duyabilseler bile size cevap ver[e]mezler. Ve [üstelik] Kıyamet Günü onları Allah ile eş tutmanızı kabul etmezler. ¹³ Hiç kimse her şeyi Bilen kadar size [gerçeği] göstermez.

13 Kur’an, birçok yerde, bütün sahte ibadet objelerinin -ister velîler/azîzler, melekler, din adamları ve fetişler, isterse kutsanan tabiat güçleri ol... Devamı..

Siz onlara yalvarsanız da sizin duanızı işitmezler, işitmiş olsalar bile cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin bu şirkinizi reddedecekler. Bütün bunları sana her şeyden haberdar olan Allah gibi hiç kimse haber veremez. 10/28-29, 14/21-22, 16/86

Onlara yalvarsanız bile sizin yalvarıp yakarışınızı duymazlar; duysalar bile sizin imdadınıza yetişemezler: kıyamet günü de kendilerine yakıştırdığınız ortaklığı reddederler. (Ey insan!) Sana hiç kimse, her şeyden haberdar olan (Allah’ın) verdiği türden bir haber veremez![³⁸⁹⁸]

[3898] Ne deney, ne tecrübe, ne keşif, ne cin, ne melek; hiç kimse ve hiçbir şey...

Onlara dua edip yalvarsanız, duanızı işitmezler, şayet işitecek olsalar bile size cevap veremezler, Kıyâmet gününde de, sizin ortak koşmanızı inkâr ederler. Her şeyden haberdar olan (Allah) gibi hiç kimse (size) haber veremez. (Bu uyarılardan ibret alın sırf Rabbinize kulluk edin, O’ndan yardım dileyin)

Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.

Eğer onlara dua etseniz, duanızı işitemezler ve işitebilseler bile sizin için cevap veremezler ve Kıyamet gününde de sizin şirkinizi inkar ederler ve sana bihakkın haber veren gibi bir haber veren olamaz.

Şayet siz onlara seslenirseniz çağrınızı işitemezler. Faraza işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet günü ise sizin kendilerini, ibadette Allah'a ortak saymanızı reddedeceklerdir. Hiç kimse sana, her şeyi bilen Allah'ın gerçekleri bildirmesi gibi haber veremez. [46, 5-6; 19, 81-82]

Onları çağırsanız sizin çağırmanızı işitmezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet günü de, sizin (onları Allah'a) ortak koşmanızı tanımazlar. Hiç kimse sana, herşeyi bilen (Allah) gibi gerçekleri haber veremez.

Onlara du'â iderseniz du'ânızı işitmezler, eğer işitseler size icâbet itmezler. Ve yevm-i kıyâmetde şirkinizi inkâr ve sizi takbîh iderler. Bunları sana her şeyden haberdâr olan Allâh gibi kimse bildiremez.

Onları çağırsanız, çağrınızı işitmezler; işitseler cevap veremezler: Kıyamet gününde de sizin onları ortak saymanızı örtbas ederler. Kimse sana bunları, her şeyin içyüzünü bilen Allah gibi haber vermez.

Onlara dua etseniz bile sizin duanızı duymazlar, duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü sizin ortak koşmanızı inkar ederler. Herşeyden haberi olan gibi sana kimse haber veremez.

Onlara dua etseniz, duanızı işitmezler. İşitseler de cevap veremezler. Kıyamet gününde ise sizin onlara yakıştırdığınız ortaklığı reddederler. Herşeyden haberdar olan Allah gibi sana bilgi veren olmaz.

Onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin onları ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, Habîr olan Allah'ın verdiği gibi haber veremez.

eger oķırsañuz anları işitmeyeler oķımaġuñuzı daħı eger işitselerdi cevāb virmeyelerdi size. daħı ķıyāmet güni kāfir olalar ortaķ eyledügüñüze. daħı ħaber virmeye saña bilür ya'nį Tañrı gibi.

Eger anları ḳıġırsañuz ḳıġırduġuñuzı işitmezler. İşitselerdi daḫı cevāb ḳay‐tarmazlardı size. Daḫı ḳıyāmet güninde kāfir olurlar sizüñ şirküñüz[e]. Hīçkimse saña ḫaber virmez ve ḫaberi Tañrı Ta‘ālā gibi.

Əgər siz onları çağırsanız (dua etsəniz), onlar sizin çağırışınızı eşitməzlər; eşitsələr də cavab verə bilməzlər (çünki Allah onlara nitq qabiliyyəti verməmişdir). Özləri də qiyamət günü sizin (Onları Allaha) şərik qoşduğunuzu (onlara büt kimi ibadət etdiyinizi) danacaqlar. (Ya Peyğəmbər!) Heç kəs sənə hər şeydən xəbərdar olan (Allah) kimi xəbər verə bilməz!

If ye pray unto them they hear not your prayer, and if they heard they could not grant it you. On the Day of Resurrection they will disown association with you. None can Inform you like Him Who is Aware.

If ye invoke them, they will not listen to your call, and if(3895) they were to listen, they cannot answer your (prayer). On the Day of Judgment they will reject(3896) your "Partnership". and none, (O man!) can tell thee(3897) (the Truth) like the One Who is acquainted with all things.

3895 False or imaginary objects of worship serve no purpose whatever. They cannot hear; if they could hear, they could not grant prayers or petitions.... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.