Ve kâlû âmennâ bihi veennâ lehumu-ttenâvuşu min mekânin be’îd(in)
(Bu durumda mecburen) "Biz O’na (Allah’a ve Kur’an’ına) iman ettik" derler; ancak onlara böyle uzak bir yerden (ve çok geç kalınmış bir halde hidayete) el uzatmaları (ve iman nimetine kavuşmaları artık) nerede? (Çünkü son pişmanlık faydasızdır.)
Ve diyecekler ki: İnandık ona, fakat bu uzak bir yerde nereden imana kavuşacaklar, ondan faydalanacaklar?
İş işten geçtikten sonra o gün: “Biz O'na iman ettik” derler; ama uzak yerden, yani dünyaya tekrar dönüp kurtuluşa ermeleri onlar için ne mümkün.
İş işten geçtikten sonra:
“Ona iman ettik” demişlerdir. Uzak bir yerden, ulaşılması mümkün olmayan bir yerden imana el uzatmak, ona kavuşmak, onlar için ne mümkün!*
"Ona inandık" derler. Ama onlar için, uzak bir yerden [3] (imana) ulaşmak nerede?*
'Biz O'na iman ettik' derler; ancak onlara uzak bir yerden (ahiretten imana) el uzatmak nerede?
(Ve azabı gördükleri zaman): “-Biz O'na= Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman ettik.” demektedirler; fakat uzak bir yerden (ahiretten) tevbe etmek nerede?
52. Telaşa düştükleri zamanı bir görseydin! Onlara kurtuluş olmayacaktır. Ve yakın bir yerden yakalanacaklardır. (O gün) “O Kur’ana inandık” derler. Fakat çok uzak bir yerden nasıl ona ulaşacaklardır?!
Onlar o zaman, “Gerçeğe inandık” derler. Uzak bir yerden ona nasıl ulaşacaklar?
Biz O'na inandık!» diyeceklerdir, ırak bir yerden, nice ulaşılır inan işine?
(Azabı gördükleri zaman:) “Biz O'na inandık” derler. Ama iyice uzağında kaldıkları (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imanı nasıl yakalayacaklar?
51,52. Onları korktukları zaman bir görsen; artık kurtuluş yoktur, cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır. O zaman, "Allah'a inandık" derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasıl kolayca ulaşırlar?
(Azabı görünce), “ona inandık derler” ama onlar için, artık uzak bir yerden (dünyadan)[446] iman elde etmek nasıl mümkün olur?*
(İş işten geçtikten sonra:) «Ona inandık» demişlerdir, ama uzak yerden (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imana kavuşmak onlar için nasıl mümkün olur?
"Ona inandık," derler. Uzak bir yerden ona nasıl ulaşabilirler?
Ve: "O'na iman ettik" demektedirler. Fakat onlar için (âhiret gibi) uzak bir yerden (imana) el sunmak (ulaşabilmek) nerede?
Ve «iyman ettik ona» demektedirler, fakat onlara uzak yerden el sunmak nerede?
“O'na iman ettik.” dediler. Bunu uzak bir yerden¹ nasıl elde edebilirler?*
«Ona îman etdik» demişlerdir. Fakat onlar için (dünyâye) uzak (kalmış) bir yerden (tevbeye) el sunmak nerede?.
Artık (iş işten geçtikten sonra): “Ona (Muhammed'e) îmân ettik” demişlerdir. Fakat uzak bir yerden (âhiret âleminden, dünyada olması gereken îmânı) elde etmek, onlar için nasıl (mümkün) olur?
“O
a (Allaha) iman ettik” dediler. Fakat kurtulmaları çok uzak olduğu halde, onların nasıl bir kurtuluş ümitleri olabilir ki?
O zaman onlar «— Biz ona [³] inandık» diyecekler. Uzak bir yerden kolayca imana el sunmak [⁴] onlar için nasıl mümkün olabilir?*
“Biz ona (Kur'an'a) iman ettik” derler; ancak onu uzak bir yerden (berzahtan dünyaya) nasıl uzanıp alacaklar ki?
İşte o zaman, “Biz şimdi ona inandık!” diye yalvaracaklar fakatbu kadar uzak bir mesafeden nasıl dünyaya ellerini uzatıp imanı alabilecekler? Kaçan fırsat bir daha ele geçer mi hiç?
(İşte o zaman onlar): “Biz O (Allah’a) îman ettik” derler. Ancak onlar o uzak yer (olan âhiretten dünyaya dönüp de) îmana nasıl ulaşacaklar?1*
ve [görsen, nasıl] “Biz [şimdi] ona inandık!” diye yalvarırlar!” Fakat nasıl bu kadar uzaktan 64 [kurtuluşa] ere[ceklerini ümit ede]bilirler?
Onlar orada “Biz inandık” diye feryat ederler ama iş işten geçtikten sonra bunca uzak mesafeden inanıp kurtuluşa ermek ne mümkün! 6/26...28, 23/99...108, 32/12
İşte onlar (o zaman) “Biz ona inandık!” diye haykırırlar.[3870] Ama bunca uzak mesafeden (kurtuluşa) zahmetsizce ulaşmak[3871] nasıl ve nereden mümkün olacak?*
Ve demiş olurlar ki, ona imân ettik. Fakat onlara uzak bir yerden el sunmak nerede?
İş işten geçtikten sonra “Peygambere inandık. ” demektedirler; ama uzak yerden, ta dünyadan imanı nasıl alabilsinler? [32, 12]*
Ona inandık demektedirler, ama uzak yerden (ta dünyadan imanı) nasıl alabilsinler?*
“Tamam biz ona inandık" derler ama, o kadar uzaklaşmışken ona nereden ulaşacaklar?
-Ona inandık, derler. Bu kadar uzak yerden ona nasıl ulaşılır?( İnanmak neye yarar?)
“Ona iman ettik” demektedirler. Ama o kadar uzaktan imana el atmak ne mümkün?(6)*
"Ona inandık!" dediler. Ama nasıl mümkün olur onlar için imana ulaşmak o uzak yerden!
daħı eyittiler “inanduķ aña.” daħı nite ola anlaruñ ŧutmaķ ya'nį įmānı tevbeyi ıraķ yirden!
Onlar: “Ona (Qur’ana və ya Muhəmməd əleyhissəlama) inandıq!” – deyirlər. Amma (axirət kimi) uzaq bir yerdən əlləri (imana, tövbəyə) necə çata bilər?! (Axirət aləminə getdikdən sonra heç kəsin əli imana, tövbəyə yetişməz, çünki axirətdən qayıdıb bir də dünyaya gəlmək mümkün deyildir. İman və tövbə yeri yalnız yaşadığınız dünyadır!)
And say: We (now) believe therein. But how can they reach (faith) from afar off,
And they will say, "We do believe (now) in the (Truth)"; but how(3864) could they receive (Faith) from a position (so far off,-*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |