17 Şubat 2025 - 19 Şaban 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sebe’ Suresi 52. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve kâlû âmennâ bihi veennâ lehumu-ttenâvuşu min mekânin be’îd(in)

Ve diyecekler ki: İnandık ona, fakat bu uzak bir yerde nereden imana kavuşacaklar, ondan faydalanacaklar?

(Bu durumda mecburen) "Biz O’na (Allah’a ve Kur’an’ına) iman ettik" derler; ancak onlara böyle uzak bir yerden (ve çok geç kalınmış bir halde hidayete) el uzatmaları (ve iman nimetine kavuşmaları artık) nerede (ve nasıl mümkün olacaktır? Çünkü son pişmanlık faydasızdır.)

İş işten geçtikten sonra o gün: “Biz O'na iman ettik” derler; ama uzak yerden, yani dünyaya tekrar dönüp kurtuluşa ermeleri onlar için ne mümkün.

İş işten geçtikten sonra:
“Ona iman ettik” demişlerdir. Uzak bir yerden, ulaşılması mümkün olmayan bir yerden imana el uzatmak, ona kavuşmak, onlar için ne mümkün!

bk. Kur’an-ı Kerim, 32/12.

"Ona inandık" derler. Ama onlar için, uzak bir yerden [3] (imana) ulaşmak nerede?

3.Ahirete göçtükten sonra.

'Biz O'na iman ettik' derler; ancak onlara uzak bir yerden (ahiretten imana) el uzatmak nerede?

(Ve azabı gördükleri zaman): “-Biz O'na= Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman ettik.” demektedirler; fakat uzak bir yerden (ahiretten) tevbe etmek nerede?

51,52. Telaşa düştükleri zamanı bir görseydin! Onlara kurtuluş olmayacaktır. Ve yakın bir yerden yakalanacaklardır. (O gün) “O Kur’ana inandık” derler. Fakat çok uzak bir yerden nasıl ona ulaşacaklardır?!

Onlar o zaman, “Gerçeğe inandık” derler. Uzak bir yerden ona nasıl ulaşacaklar?

Biz O'na inandık!» diyeceklerdir, ırak bir yerden, nice ulaşılır inan işine?

(Azabı gördükleri zaman:) “Biz O'na inandık” derler. Ama iyice uzağında kaldıkları (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imanı nasıl yakalayacaklar?

"Biz îmân itmiş idik" diyecekler. Lâkin îmândan o kadar uzaklaşmış iken nasıl îmân idebilecekler.

51,52. Onları korktukları zaman bir görsen; artık kurtuluş yoktur, cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır. O zaman, "Allah'a inandık" derler ama, ahiret gibi uzak bir yerden imana nasıl kolayca ulaşırlar?

(Azabı görünce), “ona inandık derler” ama onlar için, artık uzak bir yerden (dünyadan)[446] iman elde etmek nasıl mümkün olur?

İman etmenin gerekli ve geçerli olduğu yer dünya hayatıdır. Âyette, imansız olarak ölen bir kimsenin yeniden dünya hayatına dönerek iman etmesinin imk... Devamı..

“Artık ona inandık” diyecekler; ama (dünyaya) bu kadar uzak bir yerden (kurtarıcı bir imana) kavuşmak ne mümkün!

(İş işten geçtikten sonra:) «Ona inandık» demişlerdir, ama uzak yerden (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imana kavuşmak onlar için nasıl mümkün olur?

"Ona inandık," derler. Uzak bir yerden ona nasıl ulaşabilirler?

Ve: "O'na iman ettik" demektedirler. Fakat onlar için (âhiret gibi) uzak bir yerden (imana) el sunmak (ulaşabilmek) nerede?

Ve «iyman ettik ona» demektedirler, fakat onlara uzak yerden el sunmak nerede?

(Kâfirler, azabı gördükleri zaman,) “Ona (Peygambere ve tebliğ ettiklerine) inandık” derler. Ancak (iş işten çoktan geçmiştir) onlar o uzak yerden (âhiretten dünyaya dönüp de) îmâna nasıl ulaşacaklar.

“O'na iman ettik.” dediler. Bunu uzak bir yerden¹ nasıl elde edebilirler?

1- Asıl iman etme yeri dünyaydı. O, şimdi çok uzak. Dünyadayken iman etmemiş olanlar için ahirette iman etmenin bir yararı olmaz.

«Ona îman etdik» demişlerdir. Fakat onlar için (dünyâye) uzak (kalmış) bir yerden (tevbeye) el sunmak nerede?.

Artık (iş işten geçtikten sonra): “Ona (Muhammed'e) îmân ettik” demişlerdir. Fakat uzak bir yerden (âhiret âleminden, dünyada olması gereken îmânı) elde etmek, onlar için nasıl (mümkün) olur?

İşte (ahiret günü ile karşılaştıkları zaman) onlar (dünyada iken inkâr etmiş olanlar)"Biz ona (ahiret gününe) inandık!" derler. Ama iyice uzağında kaldıkları (dünya hayatı gelip geçtikten sonra) imanı nasıl yakalayacaklar? *

(*) Çünkü iman etme yeri dünyaydı. O, şimdi çok uzak. Dünyada iken iman etmemiş olanlar için ahirette iman etmenin bir yararı olmaz. Yani dünya hayatı... Devamı..

“O’na (Allah’a) iman ettik” dediler. Fakat çok uzak bir mekânda (dünya hayatında) inkâr etmişken, (azabı gördüklerinde iman ettik demekle) onların nasıl bir kurtuluş ümitleri olabilir ki?

"Allah’a inandık" diyecekler. Ancak, nasıl olur da onlar bu kadar uzak yerden inanca kavuşabilirler?

O zaman onlar «— Biz ona [³] inandık» diyecekler. Uzak bir yerden kolayca imana el sunmak [⁴] onlar için nasıl mümkün olabilir?

[3] Peygambere veya kıyamet gününe veya Kur'an'a.[4] Âhirete vardıktan sonra dünyaya dönüp imana gelmek.

“Şimdi biz inandık” derler. Uzak bir yerden/dünyadan onlar için imana zahmetsizce ulaşmak ne mümkün!

“Biz ona (Kur'an'a) iman ettik” derler; ancak onu uzak bir yerden (berzahtan dünyaya) nasıl uzanıp alacaklar ki?

İşte o zaman, “Biz şimdi ona inandık!” diye yalvaracaklar fakatbu kadar uzak bir mesafeden nasıl dünyaya ellerini uzatıp imanı alabilecekler? Kaçan fırsat bir daha ele geçer mi hiç?

-“Ona inandık” dediler. Uzak bir yerden, Kurtulmak Üzere Uzanmak / El Uzatmak onlar için nasıl olur?

O gün: " Pes inandık " derler ama, öbür dünyadan bu dünyaya iman postalanmaz ki.

Hesap günü gerçeklerle karşılaşınca: "İnandık derler." Onların hesap günü inanmaları bir işe yaramaz. Çünkü dünya yaşamında inanmaları gerekiyordu. Artık bu da mümkün değil. Çünkü onlara verilen dünya hayatı bitti. Bir daha dünyaya dönemeyecekler.

“Ona inandık!” demişlerdir. Ama uzak bir yerden (imana) ulaşmak onlar için nasıl mümkün olur ki! [*]

Zamanında gerçekleştirilmeyen imanın fayda vermeyeceğiyle ilgili benzer mesajlar: Nisâ 4:18; En‘âm 6:158; Yûnus 10:90-91; Secde 32:29; Mü’min 40:85; D... Devamı..

(İşte o zaman onlar): “Biz O (Allah’a) îman ettik” derler. Ancak onlar o uzak yer (olan âhiretten dünyaya dönüp de) îmana nasıl ulaşacaklar?¹

1 Dünya hayatı gelip geçtikten ve onlar burada yol yakınken îman etmedikleri halde, âhirete gidip yolu uzattıktan sonra nereden ve nasıl dünyaya dönüp... Devamı..

ve [görsen, nasıl] “Biz [şimdi] ona inandık!” diye yalvarırlar!” Fakat nasıl bu kadar uzaktan ⁶⁴ [kurtuluşa] ere[ceklerini ümit ede]bilirler?

64 Lafzen, “uzak bir yerden” -yani, yeryüzündeki hayatlarından tamamen farklı bir durumdan.

Onlar orada “Biz inandık” diye feryat ederler ama iş işten geçtikten sonra bunca uzak mesafeden inanıp kurtuluşa ermek ne mümkün! 6/26...28, 23/99...108, 32/12

İşte onlar (o zaman) “Biz ona inandık!” diye haykırırlar.[³⁸⁷⁰] Ama bunca uzak mesafeden (kurtuluşa) zahmetsizce ulaşmak[³⁸⁷¹] nasıl ve nereden mümkün olacak?

[3870] Geçmiş zaman kipi kullanılmasına rağmen, buna benzer tüm bağlamlarda olduğu gibi bununla murad edilen gelecek zamandır. Geçmiş zamanın kullanıl... Devamı..

"Ona (Resulullah s.a.s.'a ve Kur’an’a) iman ettik" demişlerdir, ama uzak bir yerden imana kavuşmak nasıl mümkün olabilir!

(Çünkü ahiret imtihan diyarı değil, ceza yeridir, onlar tevbe ederek imanın kabul edileceği yerden -dünyadan- uzaklaşmışlar ve ahiret diyârına göç etm... Devamı..

(Azabı görünce), "ona inandık derler" ama onlar için, artık uzak bir yerden (dünyadan) iman elde etmek nasıl mümkün olur?

Ve demiş olurlar ki, ona imân ettik. Fakat onlara uzak bir yerden el sunmak nerede?

İş işten geçtikten sonra “Peygambere inandık. ” demektedirler; ama uzak yerden, ta dünyadan imanı nasıl alabilsinler? [32, 12]

Maksat şudur: Dönüş ve tövbeleri dünyada kabul edilirdi. Halbuki dünya hayatı, çoktan geçmiş durumda. Dünya, şimdi âhiretten o kadar uzak ki!Bu, muhal... Devamı..

Ona inandık demektedirler, ama uzak yerden (ta dünyadan imanı) nasıl alabilsinler?

İnanmak, artık dünyâda kalmıştır. Burası inanma yeri değildir. Çünkü herşey gözlerinin önündedir. Görülene inanılmaz. Dünyâ da artık pek gerilerde kal... Devamı..

O vakit onlar: "Rasûle ve yevm-i âhirete îmân itdik" dirler. Fakat kâbil midir ki o kadar uzak yerden îmânı elde ideler." (Îmân, dünyâda iken lâzım olub âhirete gitdikden sonra onı elde itmek imkânı yokdur.)

“Tamam biz ona inandık" derler ama, o kadar uzaklaşmışken ona nereden ulaşacaklar?

-Ona inandık, derler. Bu kadar uzak yerden ona nasıl ulaşılır?( İnanmak neye yarar?)

“Ona iman ettik” demektedirler. Ama o kadar uzaktan imana el atmak ne mümkün?(6)

(6) Ölüm gelip çattığı veya hesap gününde toplandıkları zaman, artık, azap yakınlaşmış, geçerli bir imanın elde edileceği dünya ise çok uzaklarda kalm... Devamı..

"Ona inandık!" dediler. Ama nasıl mümkün olur onlar için imana ulaşmak o uzak yerden!

daħı eyittiler “inanduķ aña.” daħı nite ola anlaruñ ŧutmaķ ya'nį įmānı tevbeyi ıraķ yirden!

Daḫı eyideler: Biz aña inanduḳ, ḳaçan īmāna yitişeler geñezlik bile ıraḳ yirden.

Onlar: “Ona (Qur’ana və ya Muhəmməd əleyhissəlama) inandıq!” – deyirlər. Amma (axirət kimi) uzaq bir yerdən əlləri (imana, tövbəyə) necə çata bilər?! (Axirət aləminə getdikdən sonra heç kəsin əli imana, tövbəyə yetişməz, çünki axirətdən qayıdıb bir də dünyaya gəlmək mümkün deyildir. İman və tövbə yeri yalnız yaşadığınız dünyadır!)

And say: We (now) believe therein. But how can they reach (faith) from afar off,

And they will say, "We do believe (now) in the (Truth)"; but how(3864) could they receive (Faith) from a position (so far off,-

3864 They will now profess their faith in Truth, but of what value will such a profession be? Faith is a belief in things unseen; now everything is pl... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.