Vekâle-lleżîne keferû len nu/mine bihâżâ-lkur-âni velâ billeżî beyne yedeyh(i)(k) velev terâ iżi-zzâlimûne mevkûfûne ‘inde rabbihim yerci’u ba’duhum ilâ ba’din(i)lkavle yekûlu-lleżîne-stud’ifû lilleżîne-stekberû levlâ entum lekunnâ mu/minîn(e)
Ve kafir olanlar, biz dediler, ne şu Kur'an'a inanırız, ne de ondan önceki kitaplara. Bir görmeliydin zalimlerin, Rablerinin katında öylece kalakaldıkları ve birbirlerinin sözlerini kesip söylendikleri günkü hallerini; o zayıf ve aşağılık sanılanlar, ululuk satanlara derler ki: Siz olmasaydınız biz mutlaka inanırdık.
(Gerçekten) İnkâr eden ve küfre giren kimseler (şunlardır ki) onlar şöyle derler: "(İşimize gelmediği ve sıkıntıya sevk ettiği için) Biz (kesinlikle ve hiçbir şekilde) bu Kur’an’a da, ondan önce gelen kitaplara da inanmayacağız. (Çünkü biz gerçeği değil, keyfimizi ve dünyamıza gerekeni aramaktayız." Bu şeytani inatları ve bozuk fıtratları yüzünden akılları yattığı halde, bile bile Kur’an’ın adalet hükümlerini ve ahlâki prensiplerini inkâr ve itiraz eden) Zalimleri, Sen Rableri huzurunda (yaptıklarının hesabını vermek üzere) tutuklanmış vaziyette (iken) eğer bir görsen (ki o zalimler: a- İmkân ve iktidarlarıyla kibirlenip büyüklük taslayan yönetici tabakası, b- Ezilen, sömürülen ve sindirilerek zayıf ve çaresiz bırakılan, ama gaflet ve cehaletle yine de zalim yöneticilerin peşine takılan halk tabakası olarak iki kısımdır.) Bunlar birbirlerini (suçlayıp) karşılıklı söz döndürüp laf dalaşı yaparak; müstaz’af zalimler, müstekbir zalimlere derler ki; "Eğer siz (başımızda) olmasaydınız (iktidar konumunda iken adil ve ahlâki esaslara göre davransaydınız,) herhalde bizler de (Hakka inanan ve hayra uyan) mü’min kimseler olacaktık. (Hain güçlerden ve şeytani çevrelerden de destek alarak; faiz ve sömürüye dayanan ekonomik sisteminizle… Ahlâki ve manevi değerlerden yoksun eğitim düzeninizle… Baskıcı ve barbar yönetim ve yöntemlerinizle bizleri yoldan çıkardınız. Ey Rabbimiz, asıl suçlu ve sorumlu olan bu gaddar ve hilekâr idarecilerimizdir!" deyip kurtulmaya çalışacaklardır.)
Ama Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler: “Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de önceki vahiylerden bu güne kalanlara” dediler. Sen hesap günü Rablerinin huzurunda, suçu birbirlerinin üzerine atıp durdukları zaman, bu yaratılış gayesi dışında yaşayan kimselerin halini bir görseydin. Yeryüzünde güçsüz sayılanlar, büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız, kesinlikle inanmışlardan olurduk” diyeceklerdir.
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar:
“Biz, bu Kur'ân'a ve Kur'ânın vahyine muhatap olan önündeki zata, Peygamber Muhammede asla inanmayacağız” derler. Sen inkârda, isyanda, baskı, zulüm ve işkencede, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellemede devam eden güç ve iktidar sahibi zâlimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış halde, birbirlerine laf atarlarken bir görsen! Bir taraftan, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilenler, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahiplerine:
“Siz olmasaydınız, elbette biz mü'min kimseler olurduk” derler.
İnkâr edenler dediler ki: "Biz ne bu Kur'an'a ne de ondan öncekilere inanırız." Sen onları, Rablerinin huzurunda durdurulmuş halde birbirlerine söz atarlarken görsen. Zayıf düşürülenler büyüklenenlere: "Eğer siz olmasaydınız biz muhakkak mü'minler olurduk" derler.
İnkâr edenler dedi ki: 'Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne.' Sen o zulmedenleri, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip-çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za'fa uğratılan (müstaz'af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: 'Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü'min (kimse)ler olurduk.'
O küfre varanlar: “- Biz, asla ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan öncekine (Tevrat ve İncil'e).” dediler. Fakat sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda durdurulurlarken sözü birbirlerine çevirerek, düşükler, o büyüklük taslıyanlara: “- Siz olmasaydınız muhakkak biz iman ederdik.” dedikleri zaman bir göreydin!...
Fakat o kâfirler dediler ki: “Biz, ne bu Kur’ana ne de ondan önceki kitaplara asla inanmayız.” Keşke o zalimlerin Rableri huzurunda bekletildikleri vakti bir görsen! Nasıl birbirlerine söz atarlar. Zayıf bırakılanlar, büyük olanlara: “Eğer siz olmasaydınız, biz inanacaktık” derler.
İnkâr edenler, “Bu Kur'ân'a ve bundan önce gelen kitaplara asla inanmayacağız” dediler. Sen o zâlimleri, Rabblerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf durumda olanlar, büyüklük taslayanlara: “Sizler olmasaydınız, biz kesinlikle inananlardan olurduk” diyecekler.
Kâfirler dediler ki: «Bizler, ne bu Kur'ana inanmaktayız, ne de öncekilere!», zalimlerin Tanrıları katında, nice durdukların bir görseydin, birbirine söz atarlar; böbürlenmiş olanlara zayıf sanılanlar diyecekler ki: «Eğer sizler olmasaydınız, bizler inanmış idik!»
İnkârcılar: “Biz bu Kur'an'a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman, o zalimleri birbirlerine laf atıp tutarken bir görsen! (Yeryüzünde) güçsüz olanlar (vaktiyle körü körüne itaat ettikleri) o büyüklük taslayan (patron)lara: “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” diyecekler.
Küfür idenler: "Ne bu Kur’ân’a ne de ândan evvel gönderilen kitâblara inanmayız" dirler. Zâlimleri rablerinin huzûrına çıkdıkları ve biri birilerine isnâdâtda bulundukları vakit görsen! Za’îfler mütekebbir ruesâya "Siz olmaya idiniz biz mü’min olacak idik" dirler.
İnkar edenler: "Bu Kuran'a ve ondan öncekilere inanmayacağız" dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda dikilmiş oldukları zaman, suçu birbirine atıp dururken bir görsen! Güçsüz sayılanlar, büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız biz inanmış olacaktık" derler.
İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.
İnkâr edenler şöyle dediler: “Biz ne bu Kur’an’a inanırız ne de bundan öncekilere!” Sen o zalimleri rablerinin huzurunda, tutuklanmış halde birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Horlananlar büyüklük taslayanlara şöyle derler: “Siz olmasaydınız, hiç kuşkusuz biz iman ederdik.”
Kâfir olanlar dediler ki: Biz hiçbir zaman bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk, derler.
İnkarcılar, "Biz ne bu Kuran'a ne de ondan öncekilere inanmayız," dediler. Zalimleri, Rab'leri huzurunda duruşma sırasında birbiriyle atışırken bir görseydin! (Öğrenim, araştırma, ekonomik, politik v.b. yönlerden) güçsüzleştirilenler, büyüklük taslamış olanlara, "Siz olmasaydınız biz inanan kişiler olurduk," derler.
Kâfirler: "Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere." dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler, o büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız biz mutlaka mümin olurduk" derler.
Bununla beraber o küfredenler: «biz ne bu Kur'ana inanırız, ne de önündekine» dediler, fakat görsen o zalimler yakalanıp rablarının huzuruna durduruldukları zaman ba'zısı ba'zısına söz atarken, ki taraftan zebun edilenler, o büyüklük taslıyanlara şöyle diyorlardır: siz olmasa idiniz her halde biz mü'min olurduk
Kâfirler dediler ki: “Biz, Kur’ân’a ve bundan önce gelen kitaplara asla inanmayacağız.” (Resûlüm, hesap günü) sen o zâlimleri, Rablerinin (manevi) huzurunda tutuklanmış, suçu birbirlerinin üzerine atarlarken bir görsen! (Dünyada iken, hakkı, hakikati araştırmadan, başkalarının peşinden körü körüne giden) zayıf (görüşlü) olanlar, (itaat ettikleri) o büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka îmân eden kimseler olurduk!” derler.
Gerçeği yalanlayan nankörler, “Biz ne bu Kur'an'a ne de ondan önce gelene asla inanmayacağız.” dediler. Sen bu zalimleri, Rabb'leri huzuruna çıkarıldıklarında nasıl birbirlerine sataştıklarını bir görsen! Güçsüzler, büyüklük taslayan kimselere, “Eğer siz olmasaydınız, biz kesinlikle inananlar olurduk.” derler.
O küfredenler. «Biz ne bu Kur'ana, ne de ondan öncekilere asla inanmayız» dedi (ler). O zaalimler Rablerinin dîvânında mevkuf dururlarken, sözü (kabahati) birbirine evirib çevirir (lerken, içlerinden) zâif sayılanlar o büyüklük taslayanlara: «Siz olmasaydınız muhakkak ki biz mü'minler (den) olmuşduk» derler (ken) sen bir görmelisin!
Ve inkâr edenler dedi ki: “(Biz) ne bu Kur'ân'a, ne de onun önündekilere (ondan önce gelen diğer kitablara) aslâ inanmayız!” Fakat (sen), o zâlimleri Rablerinin huzûrunda durdurulmuş kimseler olduklarında bir görsen! Birbirlerine söz çevirir (aralarında münâkaşa ederler). Zayıf düşürülenler, büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız elbette (biz de) mü'min kimseler olurduk” derler.
Ve inkâr etmiş olanlar: “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman, o zalimleri birbirlerine laf atıp tutarken bir görsen! (Yeryüzünde) güçsüz bırakılanlar (dünyada körü körüne itaat ettikleri) büyüklük taslayanlara (zalim liderlere, efendilere, patronlara): “Siz olmasaydınız (bizi yanlış yola yönlendirmeseydiniz) biz mutlaka iman eden kimseler olurduk”derler.
Doğruları inkâr edenler “Biz bu Kur’an’a ve ondan önce indirilene inanmayacağız” demişlerdi de, sen onları Rablerinin huzurunda durdurulduklarında bir görsen, o inkâr edenlerin bir kısmı, bir kısmına dönerek laf atarlar. Dünyada iken zayıf durumda olanlar kendilerine büyüklük taslayanlara “Siz olmasaydınız biz inananlardan olacaktık” derler.”
Tanımazlar dediler: "Biz ne bu Kur’an’a, ne de bundan öncekilere inanmayız." Kıyıcıları çalaplarının katından alıkoyunca bir görseydin. Suçu biribirinin üzerine atarak küçümsenenler büyüklük taslıyanlara derler: "Siz olmasaydınız, biz kesenkes inanır kimseler olacaktık."
Kâfirler «— Biz, ne bu Kur/an/a, ne bundan evvel gelen Kitaplara inanmayız» dediler. Zalim olan müşrikleri Rableri huzurunda muhasebe zamanında durduruldukları zaman görseydik: Sözü birbirlerine çevirerek [³] âciz olan tâbiler imanı kibirlerine yediremeyen büyüklerine «— Siz olmasaydınız, biz elbette mü/min olacaktık» diyecekler.
İnkâr edenler: “Biz, ne bu Kur’an’a ne de bundan öncekilere inanırız” dediler. Sen o zalimleri Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman (hâllerini) bir görsen! Birbirlerine laf atar dururlar. Ezilenler/zayıflar, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız biz mutlaka inanan kimselerden olurduk” derler.
Küfre sapanlar dedi ki: “Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan öncekine.” Sen o zulmetmekte olanları, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zaafa uğratılanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: “Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler müminler olurduk.”
Hakikati inkâr edenler “Biz ne bu Kur’an’a inanırız, ne de ondan önceki kitaplara!” diyorlar. Bu zâlimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış bir hâlde, suçu birbirlerinin üzerine atarlarken bir görseydin: Yeryüzünde güçsüz bırakılan ve azgın yöneticiler tarafından yönlendirilen kalabalıklar, vaktiyle körü körüne itaat ettikleri o büyüklük taslayan liderlere, efendilere, patronlara seslenerek, “Siz olmasaydınız, biz kesinlikle Allah’ın kabul edeceği bir şekilde iman ederdik!” diyecekler.
İnkâr etmiş olanlar dedi ki:
“Bu Kur’ân’a da, bundan öncekilere de asla inanmayacağız!”. Bir görsen, Zâlimler rabb’leri huzurunda tutuklanmışlardır; Söz’ü birbirine atıyorlar. Zayıf düşürülmüş / ezilmiş olanlar, büyüklenmiş olanlara:
“Siz olmasaydınız, elbette müminler olurduk” diyorlar.
İnkarcıların ise hep aynı şeyi söyler: " Biz bu Kuran’a da inanmayacağız, ondan öncekilere de... " Resulüm! O gün Tanrı huzurunda el pençe duran zalimlerin, suçu birbirleri üzerine atma çabalarını bir görsen! Hele hele zayıf konumluların güçlülere karşı: " Siz olmasaydınız biz inanmıştık " şeklindeki isyanlarını bir görsen!
İnkâr edenler: "Biz bu Kur’an’a ve önceden geldiğini iddia ettiğiniz kitaplara inanmayız." dediler. Hesap günü tutuklanarak karşımıza getirildiklerinde onların hallerini bir görsen! Birbirlerine laf atar dururlar. Zayıf ve güçsüzler büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız mutlaka iman edenlerden olurduk!" derler.
Kâfir olanlar şöyle demişlerdi: “Biz hiçbir zaman bu Kur’an’a ve bundan önce gelen (kitaplara) inanmayacağız.” [*] Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! [*] Zayıf bırakılanlar kibirlenenlere “Siz olmasaydınız elbette biz inananlar olurduk!” diyeceklerdir.
Kâfirler sana: “Biz kesinlikle, bu Kur’an’a da bundan önceki indirilenlere de inanmayız.” dediler. Sen o zâlimlerin, yakalanıp Rablerinin huzuruna durdurulduklarında, birbirlerine laf atarkenki hallerini bir görsen! Zayıflar büyüklük taslayanlara: “Eğer sizler olmasaydınız, biz kesinlikle îman ederdik.” derler.
[Ama] hakikati inkara şartlanmış olanlar, “Biz ne bu Kur’an’a inanırız, ne de önceki vahiylerden bugüne kalanlara!” dediler. ³⁸ Sen [Hesap Günü] Rablerinin huzurunda suçu birbirlerinin üzerine atıp durdukları zaman bu zalimleri[n halini] bir görseydin! [Yeryüzünde] güçsüz olanlar küstahça böbürlenenlere: ³⁹ “Siz olmasaydınız kesinlikle inanmışlardan olurduk!” diyeceklerdir.
Gerçekleri örtbas eden kâfirler: – Biz, bu Kuran’a da ondan önce gelen vahiylere de asla inanmıyoruz dediler. Sen bu vahye inanmayan zalimleri Rablerinin huzurunda tutulduklarında birbirlerini suçladıkları o anı bir görmeliydin. Zayıf bırakılıp kandırılanlar büyüklük taslayıp kandıran liderlerine: – Siz olmasaydınız biz kesinlikle müminlerden olacaktık derler. 10/15-16, 22/72
İnkârda ısrar edenler dediler ki: “Bizler ne bu Kur’an’a inanırız ne de geçmiş vahiylerden geriye kalanlara.” Sen o haddini bilmezlerin,[³⁸⁴⁸] Rablerinin huzuruna tutuklanmış olarak getirildikleri zaman suçu (nasıl) birbirlerine attıklarını bir görmeliydin! Mustaz’aflar[³⁸⁴⁹] büyüklük taslayanlara “Siz olmasaydınız eğer biz kesinlikle inananlardan olacaktık” diyecekler.[³⁸⁵⁰]
Ve (Ey Muhammed) O kafirler: "Biz, ne Kur'an'a inanırız, ne de ondan önce gelen kitaplara" dediler. Sen o zalimlerin Rablerinin huzurunda tutuklu hallerini bir görsen! (Ki ne kadar pişman olmuşlardır) Birbirlerini kınarlar. Güçsüz sayılanlar büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız, biz iman edenlerden olurduk" derler.
İnkâr edenler dediler ki: "Biz ne bu Kur’ân’a, ne de bundan öncekilere inanırız. " Sen o zâlimleri, Rablerinin huzûrunda tutuklanmış, birbirlerine laf atarlarken bir görsen: Zayıf düşürülenler, büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız, elbette biz iman eden insanlar olurduk. " diyorlar.
Ve kâfir olanlar dediler ki: «Elbette biz ne Kur'an'a inanırız ve ne de onun önündekine.» Eğer o zalimleri Rablerinin huzurunda tevkif edilmiş oldukları zaman görecek olsan, (pek acaib bir manzara görmüş olursun) bazısı bazısına söz çevirir. Zayıf sayılmış olanlar kendilerini büyük görmüş olanlara der ki: «Eğer siz olmasa idiniz, elbette biz mü'minler olmuş olurduk.»
Kâfirler: “Biz ne bu Kur'ân'a, ne de bundan öncekilere inanırız. ” derler. O zalimleri; sen, Rab'lerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde, birbirlerine laf atarken bir görseydin! Zebûn edilen, dünyada güçsüz bırakılanlar o kibirli olan önderlerine: “Ah! Sizin yüzünüzden bu hallere düştük, siz olmasaydınız biz de iman edecektik! ” diyecekler.
İnkar edenler dediler ki: "Biz ne bu Kur'an'a, ne de bundan öncekilere inanırız." Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen: Zayıf düşürülenler, büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk." diyorlar.
Kâfirler: "Biz bu Kur'ân'a ve ondan evvel olan kitâblara îmân itmeyiz" didiler. Kâfirleri rablerinin huzûrunda ayakda durur ve birbirlerine 'atf-ı kelâm iderken görseydin. Za'îfleri ('avâm ve fukarâsı) büyüklük taslayanlara: "Eğer siz olmaya idiniz biz mü'minlerden olurduk." dirler.
Görmezlikten gelenler(kafirler[*]) şöyle derler: "Bu Kuran'a da bundan önceki kitaplara da güvenecek değiliz". Yanlışlar içindeki bu kişileri, Sahiblerinin huzurunda durduruldukları zaman bir görsen! Etkisizleştirilmişler büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız biz kesin mümin olurduk".
İnkar edenler:-Biz, bu Kur'an'a da ondan öncekilere de asla inanmayız, derler oysa o zalimler, Rab'lerinin huzurunda durdukları zaman bir görsen, suçu nasıl birbirlerine atıyorlar. Sömürülenler, büyüklük taslamış olanlara:-Eğer siz olmasaydınız, biz kesinlikle mü'min olurduk derler.
İnkâr edenler, “Ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere” dediler. Sen o zalimleri Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman bir görsen! Birbirlerine söz yetiştirmektedirler. Güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: “Siz olmasaydınız biz mü'min olmuştuk.”
Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!"
daħı eyitti anlar kim kāfir oldılar “hergiz inanmayavuz uşbu ķur’ān’a ne daħı aña kim ileyindedür” ya'nį tevrįt, incįl. daħı eger göresin ol vaķt kim žālim ŧurınılmışlar çalabı’ları ķatında! döndürür bir nicesi bir niceye sözi eydür anlar kim ża'if śayıldılar anlara kim boyun virmezlik eylediler “eger degül-misseñüz oladuķ mü’minler.”
Daḫı eyitdi kāfirler ki: Biz inanmazuz bu Ḳur’āna, ileyince gelen kitāblaradaḫı. Eger görseñ ẓālimleri durduġı vaḳt Tañrıları ḥażretinde, biri birinesöz ḳaytarup eydür ża‘īf olunanlar, ya‘nī tābi‘ler ulularına: Siz olmasa‐y‐duñuz biz mü’min olurduḳ, diyeler.
(Kitab əhlinin mö’minləri məkkəlilərə: “Biz sizin peyğəmbərinizin vəsflərini öz kitablarımızda görmüşük”,- söylədikləri zaman) kafir olanlar dedilər: “Biz nə bu Qur’ana, nə də ondan əvvəlkilərə (Tövrata və İncilə) inanırıq!” (Ya Rəsulum!) Kaş sən o zalımları (haqq-hesab üçün) Rəbbinin hüzurunda saxlanılıb bir-birinə söz qaytardıqları (bir-birini təqsirləndirib məzəmmət etdikləri) və acizlərin (dünyada) özlərini yuxarı tutanlara (tabe olanların öz rəislərinə): “Əgər siz olmasaydınız, biz mütləq mö’min olardıq!” – dedikləri zaman görəydin.
And those who disbelieve say: We believe not in this Qur’an nor in that which was before it; but oh, if thou couldst see, when the wrong doers are brought up before their Lord, how they cast the blame one to another; how those who were despised (in the earth) say unto those who were proud: But for you, we should have been believers.
The Unbelievers say: "We shall neither believe in this scripture nor in (any) that (came) before it."(3834) Couldst thou but see when the wrong-doers will be made to stand before their Lord, throwing back the word (of blame)(3835) on one another! Those who had been despised will say to the arrogant ones:(3836) "Had it not been for you, we should certainly have been believers!"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |