19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sebe’ Suresi 30. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kul lekum mî’âdu yevmin lâ teste/ḣirûne ‘anhu sâ’aten velâ testakdimûn(e)

De ki: Size vaadedilen gün, öylesine bir gündür ki zamanından bir an bile geriye kalmayacağı gibi ileriye de atılmaz.

De ki: "Sizin için belirlenmiş (ve gelmesi kesinleşmiş) bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz (ama her gelecek yakındır)."

De ki: Sizin için belli bir gün tayin edilmiştir. Ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de onu geçebilirsiniz.

“Size öyle bir gün va'dedilmiştir ki, ne bir an erteleyebilirsiniz, ne de öne alabilirsiniz.” de.

bk. Kur’an-ı Kerim, 11/104-105; 42/18; 71/4.

De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki ondan ne bir saat geri bırakılırsınız ne de öne alınırsınız."

De ki: 'Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.

(Rasûlüm, onlara) de ki: “- Size vaad olunan öyle bir gündür ki, ondan bir an geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz.”

De ki: “Size bir gün tayin edilmiştir. Ondan bir an bile ne gecikirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz.”

De ki: “Sizin için belirlenmiş bir gün vardır. Onu ne bir saat geciktirebilirsiniz, ne de öne alabilirsiniz.

Diyesin ki: «Size söz verilmiş olan günde ne bir saat geri kalırsınız, ne bir saat ileri geçersiniz»

De ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz.”

Ânlara di ki: "O gün va’desi geldiği vakit ne bir sâ’at te’hîr ve ne bir sâ’at ta’cîl idemezsiniz"

De ki: "Size, bir gün tayin edilmiştir. Ondan bir saat ne geri kalabilirsiniz ne de öne geçebilirsiniz."*

De ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.”

De ki: “Sizin için öyle bir vakit belirlenmiştir ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz.”

De ki: Size öyle bir gün vâdedilmiştir ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.

De ki, "Size bir saat gecikmeyecek, bir saat de erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır."

De ki: "Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz."

De ki: size bir gün mîadı ki ondan bir saat geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz

De ki: “Size vadedilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz!”

De ki: “Size yapılan uyarının bir zamanı vardır. Ondan, bir saat bile geri de kalmazsınız ileri de geçemezsiniz.”

De ki: «Size va'd olunan, öyle bir gündür ki siz ondan bir saat geri de kalamazsınız, (onun) berisine de geçemezsiniz».

De ki: “Sizin için va'd edilen öyle bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de öne geçebilirsiniz.”(3)

(3)“Evet kudret-i ezeliyeye (Allah’ın kudretine) nisbetle ölümden sonra haşrin (dirilmenin) gelmesi, güzden sonra baharın gelmesi gibidir. Evet, nebât... Devamı..

Onlara deki “Sizin için belirlenmiş bir vakit vardır. O’nun ne ertelenmesini, nede bir saat öne alınmasını isteyebilirsiniz.”

De ki: "Size söz verilen gün öyle bir gündür ki siz ondan ne bir kıpma geri kalabilirsiniz, ne de bir kıpma ileri geçebilirsiniz."

Onlara de ki vaadolunan bir gün vardır ki ondan ne bir saat geri kalır, ne de bir saat ileri geçersiniz.

De ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır. Ondan ne bir an [es-sâ’at] geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz.”

De ki: “Sizin için vaat edilmiş bir gün vardır ki, siz ondan ne bir an geri kalır, ne de (bir an) öne geçebilirsiniz.”

Ey Peygamber ve onun izinden yürüyen İslâm dâvetçisi! Onlara de ki: “Bunun vaktini bilemem, fakat şundan emîn olun ki, Allah’ın değişmez yasalarına göre sizin için bir gün tayin edilmiştir ve bu gün gelinceye kadar imtihân sürecektir. O gün gelip çatınca da, onu ne bir an geciktirebilirsiniz, ne de bir an öne alabilirsiniz!”

De ki: -“Sizin için her bir günün vaad edilen bir vakti vardır.
Ondan ne bir saat geri bırakılırsınız, ne öne alınırsınız”.

Cevaben de ki: " Sizin sonunuz geldi mi, bu an, ne bir saniye ileri alınabilir ne de öne çekilebilir. "

Onlara de ki; "Sizin belirtilmiş bir gününüz var. Bu günü ancak Rabbim bilir. Ondan ne bir saat geri kalırsınız, ne de bir saat ileri geçebilirsiniz."

De ki: “Size öyle bir gün vadedilmiştir ki ondan ne bir saat (bir an) geri kalabilir, ne de ileri geçebilirsiniz.”

(Onlara): “Size öyle bir gün belirlenmiştir ki, siz ondan bir saat geri de kalamazsınız, ileriye de geçemezsiniz.” de.

De ki: “Sizin için belli bir gün tayin edilmiştir, ondan tek bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de onu geçebilirsiniz”. ³⁷

37 Sâ‘ah’nın (lafzen, “saat”) “tek bir an” olarak çevrilmesi konusunda bkz. sure 7, not 26.

Sen onlara de ki: – Size verilen her vaadin bir saati vardır. Siz onu ne bir an geciktirebilir ne de bir an öne alabilirsiniz. 16/61, 78/17

De ki: “Sizin için bir gün tesbit edilmiştir: (o gün geldiğinde) ne onu bir an erteleyebilir, ne de atlatabilirsiniz.”

De ki: "Size va’dedilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.

De ki: "Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz. "

De ki: «Sizin için bir mev'ud gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ve ne de ileri geçebilirsiniz.»

29, 30. Bir de: “Eğer doğru söylüyorsanız vâd ettiğiniz kıyamet ne zaman gerçekleşecek? ” derler. De ki: “Sizinle öyle bir buluşma günümüz var ki ondan ne bir saat ileri geçebilirsiniz, ne de bir saat geri kalabilirsiniz. ! ” [42, 18; [71, 4; 11, 104-105]

De ki: "Sizin için belirtilmiş bir gün vardır. Ondan ne bir sa'at geri kalırsınız, ne de ileri geçebilirsiniz."

Di ki: "Size bir gün onun mî'âdıdır. (Bir gün gelecekdir.) O geldikde bir lâhza te'hîr ve bir lâhza takdîm olunmazsınız."

De ki: "Size söz verilen bir gün var. Onun ne bir saat ertelenmesini ne de öne alınmasını isteyebilirsiniz."

De ki:-Size verilen sözün bir günü vardır. Ondan bir saat geri de bırakılmazsınız, zamanı öne de alamazsınız.

De ki: Sizin için belirlenmiş bir vakit var ki, onun ne bir saat önüne geçebilir, ne de gerisinde kalabilirsiniz.

De ki: "Size bir gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz."

eyit “sizüñdür va'de güni girü ķalmayasız andan bir śa'at daħı ilerü varmayasız.”

Eyit yā Muḥammed: Size vardur bir gün va‘desi ki bir sā‘at girü ḳalmazsızandan, bir sā‘at daḫı ilerü varmazsız.

(Onlara) belə de: “Sizə və’d olunmuş bir gün (qiyamət günü) vardır ki, ondan bircə saat belə nə geri qalar, nə də irəli keçə bilərsiniz!”

Say (O Muhammad): Yours is the promise of a Day which ye cannot postpone nor hasten by an hour.

Say: "The appointment to you is for a Day, which ye cannot put back for an hour(3833) nor put forward."

3833 When that Day actually arrives, your period of probation will have passed. It will be too late. Now is the time for action and spiritual profit.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.