19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sebe’ Suresi 3. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vekâle-lleżîne keferû lâ te/tînâ-ssâ’a(tu)(s) kul belâ verabbî lete/tiyennekum ‘âlimi-lġayb(i)(s) lâ ya’zubu ‘anhu miśkâlu żerratin fî-ssemâvâti velâ fî-l-ardi velâ asġaru min żâlike velâ ekberu illâ fî kitâbin mubîn(in)

Kafir olanlar dediler ki: Kıyamet kopmayacak; de ki: Hayır, gizli şeyleri bilen Rabbime andolsun ki kopacak kıyamet başınıza; zerre kadar bir şey bile gizli kalmaz ondan; göklerde olsun, yeryüzünde bulunsun, bundan da küçük olsun, bundan da büyük olsun, hepsi de apaçık kitaptadır.

İnkâr edenler dediler ki: "Kıyamet saati (asla) bize gelmez (ve bu dünya hayatı ve fırsatları bizden sonraki neslimizde de sonsuza kadar devam eder.)" De ki: "Hayır, gaybı (görünmeyen varlıkları ve olmuş ve ileride olacak bütün olayları ayrıntılarıyla) bilen Rabbime andolsun ki, o (kıyamet ve ahiret) muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O’ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız hepsi, kesinlikle apaçık bir kitapta (yazılı)dır." (İlahi bilgi merkezlerinde kayıtlıdır.)

Allah'tan gelen gerçekleri inkâr edenler: Kıyamet saati bizi asla bulmaz diye düşünürler. De ki: “İnsan kavrayışının ötesindeki herşeyi bilen Rabbim hakkı için, o saat size mutlaka gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar birşey bile, O'nun bilgisinden kaçamaz ve bundan daha küçük veya daha büyük birşey yoktur ki, O'nun apaçık kitabında yer almış olmasın.”

Yeniden dirilişi inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar:
“Bize, kıyametin kopacağı an gelmeyecek” dediler.
“Evet, duyu ve bilgi alanı ötesini, gaybı bilen Rabbin hakkı için kıyametin kopacağı an mutlaka size de gelecek. Göklerde ve yerde, zerre kadar bir şey O'nun ilminden kaçmaz, O'na gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, şüphesiz doğruları, hakkı ortaya koyan kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında, bilgi işlem merkezinde Levh-i Mahfuz'dadır.” de.

bk. Kur’an-ı Kerim, 7/187; 10/53; 20/15; 64/7.

İnkâr edenler: "Bize kıyamet gelmeyecek" dediler. De ki: "Hayır. Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki o size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şey O'ndan gizli değildir. Bundan küçük olsun büyük olsun ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

İnkâr edenler, dediler ki: 'Kıyamet-saati bize gelmez.' De ki: 'Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanıda, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır.'

Kâfir olanlar ise şöyle dediler: “- Bize, o kıyamet vakti gelmiyecek.” (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “-Öyle değil, doğrusu gaybi bilen Rabbim hakkı için, kıyamet muhakkak size gelecektir. O'ndan (Rabbimin ilminden), göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa hepsi muhakkak bir Kitab-ı Mübîn'dedir= Levh-i Mahfuz'da yazılıdır.

O kâfirler: “Kıyamet bize gelmeyecektir” dediler. De ki: “Evet.. Ve bütün gizlilikleri bilen Rabbime andolsun! O kıyamet gelecektir. Gökler ve yer içinde zerre miskal bir şey ve o zerre miskalden ne küçük ne büyük hiçbir şey, O Rabbinden kaybolmaz. Bütün bunlar, Kitab-ı Mübinde (ana rehberde) yazılıdırlar.”

İnkâr edenler, “Kıyamet bize gelmeyecek” dediler. De ki: “Hayır! Gaybı bilen Rabbim hakkı için, kıyamet mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ölçüsünde bir şey O'ndan gizli kalamaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de şüphesiz apaçık bir kitaptadır.”

Kâfirler derler ki: «Bizim için kıyamet yok!», diyesin ki: «Evet! görünmezi bilen Tanrım hakkıyçin, o size gelecektir, göklerde, yerde zerre ağırlığında olan şey de, ondan ırak değildir, zerreden küçük de, büyük de hepsi belli olan kitap içredir

İnkârcılar: “Kıyamet bize gelmeyecek” dediler. De ki: “Hayır, insan kavrayışının ötesindeki her şeyi bilen Rabbimin hakkı için o mutlaka sizi bulacaktır! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey O'ndan gizli kalmaz. Ve bundan daha küçük veya daha büyük (mikro âlemden makro âleme) hiçbir şey yoktur ki (O'nun) apaçık fermanında (bilgisinde) yer almasın.”

Kâfirler "Sâ’at gelmeyecek" [1] dirler. Ânlara cevâben di ki: " ’Âlem-i gaybı bilen ve nazarından bir zerre vezni bile kaçmayan rabbin nâmına yemîn iderim ki sâ’at gelecekdir. Semâvâtda ve arzda kitâb-ı mübeyyende muharrer olmayan zerreden küçük veyâ büyük hiç bir şey yokdur."

[1] Yani kıyâmet kopmayacak

İnkar edenler: "Kıyamet bize gelmeyecektir" dediler. De ki: "Hayır, öyle değil; görülmeyeni bilen Rabbim'e and olsun ki, o saat size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile O'nun ilminin dışında değildir. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü de şüphesiz apaçık Kitap'tadır."

İnkâr edenler, “Kıyamet bize gelmeyecektir” dediler. De ki: “Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbime andolsun ki, Kıyamet size mutlaka gelecektir. Ne göklerde ve ne de yerde zerre ağırlığında bir şey bile O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi apaçık bir kitaptadır.”

İnkâr edenler, “Bize kıyamet gelmeyecek” dediler. De ki: “Bilâkis! Gaybı bilen rabbime andolsun ki o size mutlaka gelecektir.” Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey, O’nun bilgisi dışında kalamaz. Bundan daha küçük veya daha büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta kayıtlı olmasın.

İnkârcılar: Kıyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki: Hayır! Gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de şüphesiz, apaçık kitaptadır (yazılıdır).

İnkarcılar, "Saat, hiç bir vakit gerçekleşmeyecek," dediler. De ki, "Kesinlikle, Rabbime andolsun size gelecektir. O, geleceği Bilendir. Göklerde ve yerde bir atom ağırlığı O'ndan gizli kalmaz. İster ondan küçük olsun, yahut büyük olsun... Hepsi apaçık bir kitaptadır."

İnkâr edenler: "Bize o kıyamet saati gelmez." dediler. De ki: "Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbim hakkı için kıyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır."

Küfredenler ise «bize o saat gelmez» dediler, de ki hayır, rabbım hakkı için o size behemehal gelecek, gaybi bilen rabbım ki ondan Göklerde ve Yerde zerre mikdarı bir şey kaçmaz, ne ondan daha küçüğü, ne de daha büyüğü, hepsi mutlak bir «kitabı mübîn» dedir

(Yeniden diriltilişi inkârda ısrar eden) kâfirler, “hesap günü (dediğiniz o şey) bize gelmeyecektir (yeniden diriltilecek değiliz)” dediler. (Resûlüm,) de ki: “Hayır! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o (hesap günü) size mutlaka gelecektir.” Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi apaçık bir kitapta (levh-i mahfûzda yazılı) dır.

Gerçeği yalanlayan nankörler: “Bize o Sa'at¹ gelmeyecek.” dediler. De ki: “Bilakis! Gaybı bilen Rabb'ime ant olsun ki, o kesinlikle size gelecektir. Göklerde olsun, yerde olsun zerre kadar da olsa hiçbir şey O'ndan gizli kalmaz. En küçüğünden en büyüğüne kadar her şey Kitab-ı Mubin'dedir.²

1- Kıyametin kopması. 2- Apaçık kitap. Allah\ın ezeli ilmi.

Küfredenler: «O saat bize gelmeyecek» dedi (ler). Sen de ki (Habîbim): «Hayır, ğaybı bilen Rabbim hakkıyçün o, size mutlakaa gelecekdir. Ne göklerde, ne yerde bir zerre mıkdârı Ondan (Onun ilminden) kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük (hiçbir şey) müstesna olmamak üzere (hepsi) muhakkak apaçık bir kitabda (yazılıdır).

İnkâr edenler ise: “Bize kıyâmet gelmez” dedi(ler). De ki: “Hayır! Gaybı hakkıyla bilen Rabbime yemîn ederim ki, (kıyâmet) size mutlaka gelecektir!(2) Ne göklerde, ne de yerde zerre ağırlığınca (bir şey) O'ndan gizli kalmaz; ve ne bundan daha küçük, ne de daha büyük hiçbir şey yoktur ki, apaçık beyân eden bir kitabda (Levh-i Mahfûz'da) bulunmasın!”

(2)“Mekke’de birinci safta Kur’ân’ın muhâtab ve muârızları (karşısına çıkanlar), Kureyş müşrikleri ve ümmîleri (okuma-yazma bilmeyenleri) olduğundan b... Devamı..

Doğruları inkâr edenler “Kıyamet saati bize gelmeyecek” dediler. Tam tersine, bilinmeyenleri (gaybı) bilen Rabbim, o kıyamet saatini size mutlak getirecektir. Göklerde ve yerde olan en ufak bir zerre, gerek ondan daha küçük veya ondan daha büyük olsa dahi, o saatten kaçamaz. Onların hepsi açıkça bir kitapta kayıtlıdır.

Tanımazlar derler: "Kalkış günü gelmiyecek" onlara de ki: "Yok, görünmiyen çalabıma ant olsun ki kalkış günü kesenkes gelecektir. Yerlerde olsun, göklerde olsun çimge kadar bir varlık bile Onun bilgisi dışında kalamaz. Bundan daha küçük, daha büyük hiçbir nesne yoktur ki apaçık Kitap’ta yazılı bulunmasın.

Kâfir olanlar «— Kıyamet bize gelmeyecek» dediler, sen onlara de ki gaybi bilen Rabbim hakkı için elbette kıyamet size gelecektir. Ne göklerde, ne yerde zerre kadar bir şey O/nun ilminden gizli kalamaz. Bundan daha küçük veya daha büyük hiçbir şey yoktur ki açık Kitapta bulunmasın.

İnkâr edenler, “Kıyamet [es-sâ’at] bize gelmeyecektir” dediler. De ki: “Bilakis, algılanamayan gerçeği [ğayb] bilen Rabbime andolsun ki, o mutlaka size gelecektir?” Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve büyük bir şey yoktur ki, hepsi apaçık bir kitapta olmasın.²

2 Krş. Âl-i İmrân, 3/5; En’âm, 6/59; Yûnus, 10/61

Küfre sapanlar dediler ki: “Kıyamet bize gelmez.” De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da daha büyük olanı da istisnasız mutlaka apaçık bir kitaptadır.”

Hakikati inkâr edenler, “Kıyâmet asla kopmayacak!” diyorlar. Ey Müslüman, onlara de ki: “Hayır, evrende insanların bildiği ve kimsenin bilemeyeceği herşeyi, bütün gaybı bilen Rabb’ime yemin olsun ki, kıyâmet mutlaka kopacaktır!
Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O’ndan gizli kalmaz; bundan daha küçük ve daha büyük hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir Kitapta olmasın. Sizin bildiğiniz ve bilmediğiniz her şey Allah’ın ilminde vardır. Allah her şeyi bilir

İnkâr edenler dedi ki:
-“Saat bize gelmez”.
De ki:
-“Evet! Gayb’ı / Görülmeyen’i bilen rabbime yemin olsun ki size elbette gelir!
Yer’de de, Gökler’de de zerre ağırlığı O’ndan kaçmaz.
Bundan daha küçüğü de, daha büyüğü de ancak açıkça bir kitaptadır.

İnkarcılar: " kıyamet falan yok " demişler. Resulüm! de ki: " göze görünmeyeni bilen Tanrı hakkı için kıyamet kesinkes gelecektir. " Göklerde ve yeryüzünde en ufak bir toz zerresi bile Allah'ın gözünden kaçmış ve kaçacak değildir. Hatta, daha küçük ya da büyük her ne varsa hepsi Allah'ın kütüğünde kayıtlıdır.

İnkâr edenler: "Kıyamet günü bize gelmez" dediler. Onlara de ki: "Hayır! Bütün bilinmeyenleri bilen Rabbim hakkı için kıyamet başınıza mutlaka gelecektir. Göklerde yerde olan zerre miktarda bile olsa Rabbim onu bilir. Küçük büyük ne varsa Rabbimin katındaki kitapta açıkça yazılıdır!"

Kâfir olanlar, “O (Son) Saat bize gelmeyecektir!” demişlerdi. De ki: “Hayır! [Gayb]ı (bilinemeyeni) bilen [*]Rabbime yemin olsun ki o (Son Saat) mutlaka size gelecektir.” Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile O’ndan uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük (hiçbir şey) yoktur ki apaçık bir kitapta (ilahi kanunda) bulunmasın. [*]

Benzer mesajlar: En‘âm 6:73; Tevbe 9:94, 105; Ra‘d 13:9; Mü’minûn 23:92; Secde 32:6; Fâtır 35:38; Zümer 39:46; Haşr 59:22; Cum‘a 62:8; Teğâbun 64:18; ... Devamı..

Kâfirler: “O kıyamet vakti bize gelmez.” dediler. (Sen de onlara): “Hayır ğaybı¹ (sadece kendisi) bilen² Rabbime yemin olsun ki, o (kıyamet) size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar³ bir şey bile Ondan saklı kalamaz ve bundan daha küçük veya daha büyük olan her şey, istisnasız, o apaçık kitapta (levh-i mahfuz’da⁴ yazılı)dır.” de.

1 Ğayb için Bk. (Hûd: 31)2 Geleceği haber verilen kıyametin ne zaman geleceğini, ölmüş, toprağa gömülmüş varlıkların ne zaman toplanacağını bilen...3 ... Devamı..

Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, “Kıyamet Saati bizi asla bulmaz!” diye düşünürler. ² De ki: “Hayır, insan kavrayışının ötesindeki her şeyi bilen Rabbimin hakkı için o mutlaka sizi bulacaktır!” Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O’nun bilgisinden kaçamaz; ve bundan daha küçük veya daha büyük bir şey yoktur ki [O’nun] apaçık fermanında yer almasın;

2 Tanrıtanımazların bu iddiası ikili bir anlam taşır: (1) “Evren, öncesiz ve sonrasızdır; yalnızca değişebilir, ama hiçbir zaman yok olmaz!” -ki bu, A... Devamı..

O saat bu dünyanın sonunun geleceği gerçeğine inanmayan kâfirler dediler ki: – Başımıza o saat falan gelmeyecek. Onlara de ki: – Hayır! Tüm geleceği bilen Rabbime andolsun ki o saat mutlaka başınıza gelecektir. Zira göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile onun bilgisi dışında değildir. İster bundan daha küçük olsun isterse daha büyük hepsi apaçık bir yasayla kayıt altındadır. 18/36, 27/4, 40/59, 18/49, 58/6

Ama küfürde direnenler “(Kıyamet) Saati asla gelip bizi bulmayacak!” dediler. De ki: “Hayır, Rabbime andolsun ki o mutlaka gelip sizi bulacaktır!” O, idraki aşan hakikatleri bilendir.[³⁸⁰⁶] Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O’nun bilgisinden kaçıp kurtulamaz:[³⁸⁰⁷] İster bundan daha küçük olsun, ister daha büyük; bütün bunlar kesin ve net bir yazılım ve yasayla kayıt altına alınmıştır.[³⁸⁰⁸]

[3806] İlk âyetin sonundaki Allah’ı gösteren zamirin ikinci haberi olarak. Yok eğer Rabbî’nin sıfatı olarak okunursa, bu durumda bir önceki cümlenin a... Devamı..

(Ahireti) İnkâr edenler, "kıyamet bize gelmeyecek" dediler. (Ey Muhammed) De ki: Gaybı bilen Rabbime andolsun ki o, mutlaka size gelecektir!.. Göklerde ve yerde bir zerre bile O'nun ilminin dışında kalamaz, ondan daha küçük ve büyüğü de kuşkusuz (katındaki) kitaptadır. (Orada yazılıdır)

İnkâr edenler: "O Sâ’at/kıyamet bize gelmez, " dediler. De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yelde zerre ağırlığınca bir şey, O’ndan gizli kalmaz. Ne bundan küçük ne de bundan büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir Kitapta bulunmasın.

Ve kâfir olanlar dedi ki: «Bize o saat gelmeyecektir.» De ki: «Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun ki elbette size gelecektir.» Ondan ne göklerde ve ne de yerde bir zerre miktarı ve ondan daha küçük ve daha büyük bir şey uzaklaşamaz; hepsi de ancak apaçık gösteren bir kitaptadır.

Kâfirler: “Başımıza gelecek kıyamet (dirilme ve duruşma) diye bir şey yok! ” diye iddia ettiler. De ki: “Hayır! Rabbim hakkı için o gelecektir! O gaybları bilen öyle bir Zattır ki O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre miktarı birşey bile kaçamaz. ”Zerreden daha küçük ve daha büyük hiç bir şey yoktur ki her şeyi açıklayan kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın. [7, 187; 20, 15; 10, 53; 64, 7]

İnkar edenler: "O Sa'at bize gelmez," dediler. De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şey, O'ndan gizli kalmaz. Ne bundan küçük, ne de bundan büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir Kitapta bulunmasın.

Kâfirler: "Bize kıyâmet gelmez" didiler. Di ki: "Evet. Rabbim hakkıyçün kıyâmet gelecekdir. Allâh gaybı bilir, göklerde ve yerde zwerre kadar bir şey O'ndan gizli kalmaz. Zerreden daha küçük ve daha büyük hiç bir şey yokdur ki kitâb-ı mübînde yazılı olmasun (Levh-i Mahfûz)."

Görmezlikten gelenler şöyle derler: "Kıyamet saati bize dokunmaz". De ki: "Hayır, görülmeyeni bilen Sahibim'e yemin olsun ki, o, size de dokunacaktır. Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile ondan kaçmaz. Onun daha küçüğü ve daha büyüğü de her şeyi beyan eden bir Kitap’tadır."

İnkar edenler:-Kıyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki:-Hayır, Rabbi'me yemin ederim ki, o size mutlaka gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile gaybı bilenden gizli kalmaz. Bundan daha küçük veya daha büyük birşey yoktur ki apaçık bir kitapta bulunmasın.

İnkâr edenler “Kıyamet başımıza gelmez” dediler. De ki: Evet, gaybı bilen Rabbime and olsun ki o sizin başınıza gelecek. Ne göklerde ve ne de yerde, zerre ağırlığında birşey bile Ondan uzak kalamaz. Ondan küçük olsun, büyük olsun, ne varsa hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.(1)

(1) Zerre, bütünün özelliklerini taşıyan en küçük parça olarak alındığında, bundan molekül anlaşılır ki, ondan daha küçüğü de atom demek olur. Eğer ze... Devamı..

Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz. Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir;

daħı eyitti anlar kim kāfir oldılar “gelmeye size ķıyāmet.” eyit “evet çalabum ḥaķķıyiçün bayıķ gele size bilici ġaybı.” ıraķ olmaz andan zerre ķadarı göklerde ne daħı yirde ne daħı giçirek andan ne daħı uluraķ illā kitābdadur ya'nį lavħ bellü eyleyici

Daḫı kāfirler eyitdi ki: Bize ḳıyāmet gelmez, didiler. Eyit: Beni yaradan ḥaḳḳı‐çun size gelicidür ki ġaybı bilicidür, ġāyib olmaz anuñ ‘ilminden bir ẕerreaġırınca nesne, göklerde ne daḫı yirlerde, ne daḫı andan kiçilere, ne daḫıandan ulu, illā levḥ‐i maḥfūẓdadur.

(Ayələrimizi) inkar edənlər: “Qiyamət bizə gəlməyəcəkdir!” – dedilər. (Ya Peyğəmbər! Sən onlara) de: “Xeyr, qeybi bilən Rəbbimə and olsun ki, qiyamət sizə gələcəkdir. Nə göylərdə, nə də yerdə zərrə qədər bir şey Ondan gizli qalmaz. Bundan kiçik, yaxud böyük elə bir şey yoxdur ki, açıq-aydın kitabda (lövhi-məhfuzda) olmasın!”

Those who disbelieve say: The Hour will never come unto us. Say : Nay, by my Lord, but it is coming unto you surely. (He is) the Knower of the Unseen. Not an atom's weight, or less than that or greater, escapeth Him in the heavens or in the earth, but it is in a clear Record,

The Unbelievers say,(3788) "Never to us will come the Hour": Say, "Nay! but most surely, by my Lord,(3789) it will come upon you;- by Him Who knows the unseen,- from Whom is not hidden the least little atom in the heavens or on earth: Nor is there anything less than that, or greater, but is in the Record Perspicuous:(3790)

3788 The last two verses prepared us to realise the positions of Unbelievers in Allah's great Universe. They are the discord in the universal harmony ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.