Vemâ erselnâke illâ kâffeten linnâsi beşîran veneżîran velâkinne ekśera-nnâsi lâ ya’lemûn(e)
Ve biz, seni bütün insanlara, ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik ve fakat insanların çoğu bilmez.
Biz Seni bütün insanlığa (dünyada hürriyet ve adalet şartlarını; ahiret hazırlığında ise cennet ve ebedi saadet yollarını gösterici) ve müjdeleyici, (ayrıca) uyarıp inzar (ve irşad) edici (küfür ve kötülüklerden ve onların acı neticelerinden ikaz ve ıslah edici) olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu (bu gerçekleri) bilmeyen (cahil ve gafil takımıdır.)
Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlığa, ancak bir müjdeci ve uyarıcı olman için gönderdik. Fakat insanların çoğu, bu gerçeği anlamazlar.
Biz seni bütün insanların haklarının korunması, iyiliği için, ancak rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmezler.
Biz seni ancak bütün insanlara bir müde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.
(Ey Rasûlüm), biz, seni ancak bütün insanlara cenneti müjdeleyici, azabı haber verici olarak peygamber gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler (bunu tasdik etmezler).
Ve Biz seni, ancak bütün insanlar için müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Biz, seni bütün insanlara sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Biz ancak seni bütün insanlara hem müjdeci, hem de kocundurucu olarak göndermişizdir, insanların pek çoğuysa bilmezler!
Seni insânlara tebşîrâtda ve aynı zamânda tehdîdâtda bulunmak içün gönderdik. Lâkin insânların ekserîsi bilmezler.
Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez.
Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak bütün insanlara gönderdik; fakat insanların çoğu bunu anlamıyorlar.
Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Biz seni tüm halka bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak halkın çoğu bilmez.
Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Seni de başka değil, ancak bütün insanlara şamil bir risaletle rahmetimizin müjdecisi, azâbımızın habercisi gönderdik ve lâkin insanların ekserisi bilmezler
(Habibim!) Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu (bu hakikati) bilmezler.
Biz, seni bütün insanlığa yalnızca haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ne var ki insanların çoğu bu gerçeği anlamıyorlar.
(Habîbim) seni (rahmetimizin) müjdeci (si, azabımızın) haberci (si ve) bütün insanların peygamberi olmakdan başka (bir sıfatla) göndermedik. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.
(Ey Resûlüm!) (Biz) seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler.
Ve biz seni (belli bir çağa ve belli bir topluma değil) ancak (kıyamete kadar) bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler. *
Biz seni, insanların hepsine yalnızca, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ama insanların çoğu bunu bilmiyor.
Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici, uyarıcı olarak gönderdik. Ancak, insanların pek çoğu bunu bilmezler.
Biz seni ancak bütün insanlara müjdeci, Allah azabıyle korkutucu olarak gönderdik. Fakat nâs/ın pek çoğu bunu bilmezler.
Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmezler.
Ey Muhammed! Biz seni, sadece belli bir çağa ve belli bir topluma, belli bir bölgeye bir Peygamber olarak değil, kıyâmete kadar gelecek bütün insanlığı rahmetimizle müjdelemen ve azâbımızla uyarman için gönderdik; ne var ki, insanların çoğu bunu bilmezler.
Biz seni ancak bütün İnsanlar için bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; ama İnsanlar’ın en çoğu bilmez.
Resulüm! Biz seni bütün insanlığa müjdeci ve uyarıcı olarak görevlendirdik. Ama çokları, söylenenleri kavramış değil.
Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik! Fakat insanların çoğu bilmez.
Biz seni bütün insanlara [*] ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak [*] gönderdik fakat insanların çoğu bilmezler.
(Ey Muhammed!) Biz seni, ancak bütün insanlara (rahmetimizin) müjdecisi, (azabımızın) habercisi olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar.¹
[EY MUHAMMED, sana gelince,] Biz seni insanlığa ancak bir müjdeci ve uyarıcı olman için gönderdik; fakat insanların çoğu [bunu] anlamazlar,
Biz seni ancak bütün insanlık için bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat onların çoğu bunu bile bilmiyorlar. 22/49, 48/8
(Ey Muhammed) Biz seni ancak, bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ne var ki, insanların çoğu bilmezler. (Uyarılarının gerçek olduğunu bilip, kabul etmezler de)
Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler
Ve seni, ancak bütün insanlar için bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak gönderdik. Fakat insanların pek çoğu bilmezler.
Ey Resûlüm! Biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı olarak gönderdik, lâkin insanların ekserisi bunu bilmezler. [7, 158; 25, 1; 6, 116; 12, 103]
Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler.
Yâ Muhammed! Biz seni ancak kâffe-i nâsa müjdeci ve korkudıcı olarak gönderdik ve lâkin nâsın ekserîsi bunı bilmezler.
Biz seni bütün insanlara, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ama çoğu insan bunu böyle bilmez.
Biz seni bütün insanlara, ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat, onların çoğu bilmiyor.
Biz seni bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyor.
Biz seni, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik, başka değil! Ama insanların çokları bilmiyorlar.
daħı viribimedük seni illā dükeli ādemįlere muştılayıcı daħı ķorķıdıcı velįkin eyregi ādemįlerüñ bilmezler.
Biz seni göndermedük yā Muḥammed, illā barça ḫalḳa beşāret itmeg‐içüncenneti ve ḳorḳutmaġ‐ıçun cehennemden. Lākin ḫalḳuñ çoġı bilmezler.
(Ya Rəsulum!) Biz səni (təkcə öz qövmünə deyil) bütün insanlara (mö’minlərə Cənnətlə) müjdə verdən, (kafirləri isə Cəhənnəm əzabı ilə) qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik. Lakin insanların (Məkkə müşriklərinin) əksəriyyəti (bunu) bilməz!
And We have not sent thee (O Muhammad) save as a bringer of good tidings and a warner unto all mankind; but most of mankind know not.
We have not sent thee but as a universal (Messenger)(3832) to men, giving them glad tidings, and warning them (against sin), but most men understand not.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |