17 Şubat 2025 - 19 Şaban 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Rûm Suresi 49. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-in kânû min kabli en yunezzele ‘aleyhim min kablihi lemublisîn(e)

Halbuki onlara yağmur yağdırılmadan önce hepsi de ümitlerini kesmişlerdi.

Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerlerine inmesinden evvel umutlarını kesmiş durumdalardı.

Halbuki onlara yağmur yağdırmadan önce, hepsi de ümitlerini kesmiş durumdalardı.

Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından önce, ümitsizlik içinde idiler.

Oysa onlar bundan önce, üzerlerine (yağmurun) indirilmesinden umutlarını kesmişlerdi.

Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.

Halbuki bu adamlar üzerlerine yağmur indirilmeden önce ümidlerini kesmişlerdi.

Hâlbuki onlar, o yağmur kendilerine yağdırılmadan önce, tamamıyla ümitsiz idiler.

Oysa onlar daha evvel, yağmurdan önce ümitsizliğe düşmüşlerdi.

Her ne kadar onların yağmur düşmeden önce umutları kesilmişse de

Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı.

Halbuki yağmurdan evvel bunlar ye’s içinde idiler.

48,49. Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve küme küme yığan Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.

Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı.

Oysa onlar, yağmurun yağdırılmasından az önce büsbütün ümitsiz ve şaşkın halde idiler.

Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.

Halbuki onlar, onun kendilerine yağmadan önce umutsuzdular.

Halbuki onlar, daha önce üzerlerine yağmur indirilmeden evvel ümidi kesmişlerdi.

Önce o kendilerine indirilmezden evvel ümidi kesmiş ye'se düşmüş iseler de

Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı.

Oysa onlar, yağmurun onlara indirilmesinden önce gerçekten ümitlerini kesenlerdi.

Halbuki onlar bundan evvel üzerlerine (Allahın yağmur) indireceğinden kat'iyyen ümîdlerini kesmişlerdi.

Hâlbuki (onlar), bundan (bu yağmur bulutlarının görünmesinden) evvel (ve)üzerlerine (yağmurun) indirilmesinden önce elbette ümidsizliğe düşmüş kimselerdi.

Oysa onlar bundan önce, üzerlerine (yağmurun) indirilmesinden umutlarını kesmişlerdi.

Onlar yağmurun üzerlerine indirilmesinden önce, yağmurdan umutlarını kesmişlerdi.

Oysaki onlar bundan önce üzerlerine yağmur indireceğinden umutlarını kesmişlerdir.

Gerçi onlar bulut görünmeden evvel yağmur yağmasından ümitsizlik içindeydiler.

Oysa onlar, üzerlerine yağmur indirilmeden önce, (bulutlar yokken) elbette bütün ümitlerini yitirmiş durumdaydılar.

Oysa onlar, daha önce üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.

Oysa, o yağmur yağdırılmadan hemen önce, ümitsiz ve çaresiz bir hâldeydiler.

Oysa öncesinden üzerlerine yağmadan önce sus-pus umutsuz kalmışlardı.

Halbuki yağmur yağmadan önce ne kadar da üzgün ve suskundular.

Oysa onlar yağmurlar yağmadan önce ümitsizliğe düşmüşlerdi.

Oysa onlar daha önce yani üzerlerine (yağmur) indirilmesinden önce iyice ümitlerini kesmişlerdi.

Hâlbuki onlar, yağmurun yağmasından kısa bir süre önce neredeyse umutlarını, tamamen kesmişlerdi.

oysa [tam da] yağmurun yağdırılmasından kısa bir süre önce, (neredeyse) bütün umutlarını yitirmişlerdi!

Hâlbuki onlar yağmur yağmadan önce tam bir çaresizlik ve ümitsizlik içinde idiler. 24/43, 27/63, 35/9,

Ama aynı kimseler az önce, yani[³⁶¹⁴] (yağmur) indirilmeden önce umutlarını büsbütün yitirmiştiler.

[3614] Metinde bulunmayan bu “yani”nin karşılığı sözün akışında zımnen bulunmaktadır.

Oysa onlar daha önce, yağmur yağacağından tamamiyle umudlarını kesmişlerdi.

Ve oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı

Halbuki, onların üzerlerine indirilmeden evvel ondan evvelce elbette ye'se düşmüşlerdi.

Halbuki onlar, daha önce Allah'ın üzerlerine yağmur indireceğinden tamamen ümitsiz idiler.

Halbuki onlar, yağmurun kendilerine indirilmesinden önce umutsuz idiler.

Halbuki onlar üzerlerine yağmur yağmazdan evvel me'yûs ve nâ-ümîd idiler.

Oysa az önce; yağmur yağdırılmadan önce umutlarını kesmişlerdi.

Halbuki onlar yağmur yağmadan önce suskunluk içinde idiler.

Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur inmesinden iyice ümit kesmişlerdi.

Oysaki onlar, yağmur kendilerine indirilmeden önce iyice suskun ve ümitsiz idiler.

daħı bayıķ oldılar ilerüden kim indürile anlaruñ üzere andan ilerü nevmidler.

Pes egerçi anlar ol yaġmur inmezden burun üstlerine ümīẕ kesmişler‐idi.

Hərçənd ki üstlərinə (yağış) endirilməzdən (yağış yağmamışdan) əvvəl (ondan) ümidlərini üzmüşdülər.

Though before that, even before it was sent down upon them, they were in despair.

Even though, before they received (the rain) - just before this - they were dumb with despair!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.