26 Nisan 2024 - 17 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Rûm Suresi 38. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Feâti żâ-lkurbâ hakkahu velmiskîne vebne-ssebîl(i)(c) żâlike ḣayrun lilleżîne yurîdûne vecha(A)llâh(i)(s) veulâ-ike humu-lmuflihûn(e)

Artık yakınlara, yoksula ve yolda kalana hakkını ver, Allah'ın rızasını dileyenlere bu, daha hayırlıdır ve onlardır kurtulanların, muratlarına erenlerin ta kendileri.

(Ey Nebim!) Öyleyse yakınlara (muhtaç akrabaya ve mağdur arkadaşlara) hakkını ver, yoksula da, yolcuya da (zekât ve infak payını ayır). Allah’ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu daha hayırlıdır ve felaha (gerçek kurtuluşa) erenler onlardır.

Öyleyse yakınlarınıza, muhtaçlara ve yolculara haklarını verin. Bu Allah'ın rızasını kazanmak isteyenler için, en hayırlı yoldur. Çünkü mutluluğa erecek olanlar onlardır.

O halde sen, akrabaya, yoksula, yolcuya Allah'ın tanıdığı, belirlediği sorumluluğu yerine getir, onların hakkını ver. Bu, Allah'ın rızasını kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. Allah'ın rızasını kazanmak isteyenler, işte onlar kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 6/141; 17/26; 51/19; 70/24.

Yakına, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bu Allah'ın rızasını isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Öyleyse yakınlara hakkını ver, yoksula da, yolcuya da. Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu daha hayırlıdır ve felaha erenler onlardır.

O halde (sılâ yapmak, iyilik etmek, nafaka vermek suretiyle) akrabaya hakkını ver; yoksula ve yolcuya da... Bunlara hakkını vermek, Allah'ın rızasını istiyenler için daha hayırlıdır. Azabdan kurtulanlar da işte onlardır.

Artık akrabaya, yoksula ve yolda kalmışlara haklarını verin. Bu, Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte gerçek kurtuluşa erenler onlardır.

Yakın akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da! Bu, Allah'ın rızasını kazanmak isteyenler için daha iyidir. Onlar kurtuluşa ereceklerdir.

Hısımlara, yoksullara, yolda kalmış olanlara haklarını veresin, Allahın hoşnutluğun dileyen kimse için, hayır bundadır, işte bunlar kurtulurlar

Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Herkese, akrabâna, fukarâya ve seyyâhlara istihkâklarını vir, Allâh’ın tevcîhini kazanmak isteyenler içün bu hayırlıdır, öyleleri felâh bulurlar.

Yakınlığı olana, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını dileyenler için bu daha hayırlıdır. İşte onlar saadete erenlerdir.

Öyle ise akrabaya, yoksula, ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu isteyenler için en iyisidir. İşte gerçek kurtuluşa erenler de onlardır.

O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.  

 Âyetteki «hakkını ver» diye ifadelendirilen emir, sıla-i rahimde bulunma, zekât verme, iyilik etme gibi manalarla tefsir edilmektedir.

Öyleyse yakınlığı bulunanlara haklarını ver, yoksula ve yolcuya da... ALLAH'ın rızasını dileyenler için bu daha iyidir; onlar başarıya ulaşanlardır.

O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır.

O halde yakınlığı olana da hakkını ver, miskîne de yolcuya da, Allah yüzünü murad edenler için o daha hayırlıdır, felâh bulanlar da işte onlardır

O hâlde, (ey mü’min kişi! Sen) akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Öyleyse; yakınlara, miskine¹ ve “yol oğluna”² hakkını ver. Bu, Allah'ın yüzünü³ dileyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

1- Yoksul, düşkün. 2- “İbnu\s-sebili,” “yol oğlu” demektir. Bu bir deyimdir. Bu deyime, “yolda kalanlar” olarak anlam verilmesi doğru değildir. Zira... Devamı..

Haydi akrabâya, yoksula, yol oğluna (yolcuya) hakkını ver. Bu, Allahın cemâlini (rızaasını) dilemekde olanlar için (her şeyden) hayırlıdır ve onlar korkduklarından emîn, umduklarına nail olanların ta kendileridir.

Öyle ise akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver! Allah'ın rızâsını isteyenler için bu pek hayırlıdır. İşte onlar, gerçekten kurtuluşa erenlerdir.

Yakın akrabaya, çalışamayacak durumda olan fakirlere hakkını (vermen gerekeni) ver. Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için, böyle yapmak (ihtiyaç sahiplerine vermek) daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Yakınlara, düşkünlere, yolda kalanlara hakkını ver. Böylesi Allah’a kavuşmayı diliyenler için yeydir. İşte onanlar bunlardır.

Hısıma, yoksula, yolcuya haklarını ver, bu hal Allah/ı hoşnut etmek [¹] isteyenler için daha iyidir, umduklarına erenler de onlardır.

[1] Veya Allah'a yaklaşmak.

Öyleyse akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. İşte bu, Allah’ın rızasını [veche] isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtulanların tâ kendileridir.

Öyleyse yakınlara hakkını ver; yoksula da, yolcuya da. Allah'ın yüzünü (rızasını) istemekte olanlar için bu daha hayırlıdır ve kurtuluşa erenler de onlardır.

O hâlde, ey inanan kişi; sen yakın akraba ve komşulara, yoksullara ve yolda kalmış olanlara hakları olan zekât ve sadakalarını ver! Allah’ın sevgisini kazanmak isteyenler için en doğru davranış budur, ebedî kurtuluşa erecek olanlar da, yalnızca bunlardır. Bunun için, fakiri iyice fakirleştiren, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayı felce uğratan fâizden, tefecilikten uzak durun! Unutmayın ki:

Miskîn’e / Düşkün Yoksul’a, Yol-oğlu’na ve Yakın (Akraba)lığı olana hakkını ver!
Bu, Allah’ın vechesini / rızasını dileyen kimseler için en hayırlıdır.
İşte onlar Kurtulmuşlar’dır.

Resulüm! Malî yardımda önceliği, yakın akraba, yoksul ve yol mağdurlarına ver. Allah rızasını talep edenler için en iyisi budur. İşlerinde Allah rızasını gözeten, mutlu olur.

Akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için hayırlıdır. Böyle yapanlar hesap günü kurtulurlar.

Sen yakınlara, yoksula ve yolda kalmışa hakkını [*] ver! Allah’ın rızasını isteyenler için bu, hayırlı olandır. İşte onlar kurtulanların ta kendileridir.

Bu cümle infakın, sadakaların ve zekâtın “kâr”dan değil, “mal”dan verilmesi gerektiğinin apaçık delilidir. Benzer mesajlar: En‘âm 6:141; Tevbe 9:103; ... Devamı..

Akrabaya, yoksula ve yolda kalan kimseye¹ hakkını² ver. Bu, Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır ve işte bunlar da gerçekten kurtuluşa erenlerdir.

1 Yol çocuğu; “yolda kalmış kimse” demektir.2 Bu hak; maddi yardım, ziyaret ve her türlü iyilik, demektir. Hak dininin, doğruluğunun gereği; böyle uza... Devamı..

Öyleyse yakınlarınıza, muhtaçlara ve yolculara ³⁴ haklarını verin; bu, Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için en doğrusudur: çünkü, mutluluğa erecekler onlardır!

34 Karş. 17:26.

Öyleyse siz akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını vermeye bakın. Bilin ki, Allah’ın rızasını kazanmayı dileyenler için en hayırlı yol budur. İşte bunlar kurtuluşa erecek olanların ta kendileridir. 2/177- 267, 4/36, 16/71

Şu halde yakınlara, yoksullara ve yolda kalmışlara[³⁶⁰¹] haklarını verin; bu Allah’ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır; zira ebedî kurtuluşa erecek olanlar işte bunlardır.

[3601] Lafzen: “yol oğlu..” Sadece “yolcuları” değil, “mekânsızları” ve “sokak çocuklarını” da kapsar.

O halde (ey bol rızka kavuşan) akrabaya, yoksula ve yolda kalana hakkını ver. Böyle davranış Allah’ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır, işte onlardır, kurtuluşa erenler!

Öyleyse yakınlarınıza, muhtaçlara ve yolculara haklarını verin; bu, Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için en doğrusudur. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir.

Artık karabet sahibine hakkını ver, yoksula da, yolcuya da. Bu Allah'ın cemalini dileyenler için pek hayırlıdır ve işte felâha nâil olacak olanlar da onlardır.

O halde yakınlarına, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Allah'ın rızasına nail olmak isteyenler için böyle yapmak daha hayırlıdır. Felaha erenler de işte onlardır.

Akrabaya, yoksula, yolcuya (zekat ve sadakadan) hakkını ver. Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu, daha hayırlıdır ve onlar başarıya erenlerdir.

Akrabâya, muhtâc-ı fukarâya ve yolcılara hakkını vir. Bu, Allâh'ın rızâsını murâd idenler içün hayırlıdır ve onlar felâha irerler.

Yakınlara, çaresizlere ve yolda kalanlara hakkını ver. Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için iyi olan budur. Umduklarına kavuşacak olanlar bunlardır.

Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bu, Allah'ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erenler işte onlardır.

Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu daha hayırlıdır. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.

O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula, yolda kalmışa da. Allah'ın yüzünü isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir, kurtuluşa erenler.

pes vir ħısıma ḥaķķını daħı miskine daħı ġarįba. ol yigrekdür anlara kim dilerler Tañrı ŝevābını daħı anlar anlardur ķurtılıcılar.

Pes vir ḳarāyiblere ḥaḳḳını, miskinlere daḫı, misāfirlere daḫı. Ol yigrekdürol kişilere ki Tañrı rıżāsın isterler, daḫı anlar iflāḥ olmışlardur.

(Ya Rəsulum!) Yaxın qohuma, yoxsula (miskinə), (pulu qurtarıb yolda qalan) müsafirə (Allahın vacib buyurduğu) haqqını ver. Allah rizasını (Allahın camalını) diləyənlər üçün bu daha xeyirlidir. (Axirətdə) nicat tapanlar (mətləbinə yetişənlər) məhz onlardır!

So give to the kinsman his due, and to the needy, and to the wayfarer. That is best for those who seek Allah's countenance. And such are they who are successful.

So give what is due to kindred, the needy, and the wayfarer. That is best for those who seek the Countenance,(3550) of Allah, and it is they who will prosper.(3551)

3550 For Wajh (Face, Countenance), see n. 114 to 2:112. Also see 6:52 . 3551 In both this life and the next. See n. 29 to 2:5.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.