8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Âl-i İmrân Suresi 8. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Rabbenâ lâ tuziġ kulûbenâ ba’de iż hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahme(ten)(c) inneke ente-lvehhâb(u)

Rabbimiz, bizi doğru yola sevk ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve kendi katından bize rahmet bağışla, şüphe yok ki sen, fazlasıyla bağışlayansın.

"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen."

O derin kavrayış sahipleri şöyle yakarırlar: “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi bu gerçeklerden bir daha saptırma, katından bize rahmet ver, şüphesiz bağışı ençok olan sensin sen.”

“Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, akıllarımızı, gönüllerimizi haktan ayırma. Bize kendi katından rahmet ihsan eyle. Şüphesiz Sen, bol ihsan sahibi Sensin”

"Ey Rabbimiz bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma ve bize kendi katından bir rahmet ver. Şüphesiz ki, sen pek çok ihsan sahibi olansın."

'Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.'

Rabbimiz! Bize hidayet verdikten sonra kalblerimizi saptırma; katından bize bir rahmet ihsan et! Şüphesiz ki sen, çok çok bağışlayansın.

Onlar: “Ey Rabbimiz! Bize doğru yolu gösterdikten sonra kalbimizi kaydırma, bize kendi katından bir rahmet ver. Gerçekten her şeyi veren Sen’sin.” derler. (Yani, Allah’a gerçekten inanırlar. Yine onlar:)

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi haktan bir daha saptırma ve bize rahmetini bağışla, gerçek lütuf sahibi sensin.

Ey Tanrımız! Doğru yolu gösterdikten sonra, gönlümüzü şaşırtma, bize kendi katından rahmet bağışla, ancak sensin bağışlayan

(Onlar derler ki): “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma! Bize katından rahmet ihsan et! Kuşkusuz Sen çok bağışlayansın.”

7, 8.- Bu kitâbı sana inzâl iden odur. Ânın âyâtının ba’zısı esâs kitâb ve âyât-ı muhkemât ve diğerleri müteşâbihâtdır.[1] Kalbleri râh-ı müstakîmden inhirâf idenler fitne veyâ te’vîl arzusıyla müteşâbihâtı ta’kîb idiyorlar lâkin ânın tefsirini Allâh’dan başka kimse bilmez. ’İlm-i metîn sâhibleri "Bu kitâba îmân ideriz ve münderecâtı kâmilen dinimizden geliyor" dirler. Filhakika ancak ashâb-ı ’akıl ve iz’ân tefekkür idebilürler ve "Yâ rabbi sen bizi bir kere tarîk-i hidâyete sevk itdikden sonra kalblerimizin inhirâfına müsâ’ade itme, bizden rahmetini diriğ iyleme. İhsanını âdilâne tevzî’ idersin.

[1] Ya’ni manaları îzâha muhtâcdır.

Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın.

(Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”

Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu bol olan yalnız sensin.

(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.

"Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize rahmetini yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın."

Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.

Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen

8-9. (Müteşabih âyetlerin peşine düşerek onlara bâtıl manalar verenleri gören, ilimde derinleşmiş olan kimseler şöyle dua ederler,) “Rabbimiz! Bizi hidâyete erdirdikten sonra kalplerimizin (haktan) çevrilmesine müsaade etme. Bize tarafından bir rahmet bahşet. Şüphesiz ki sen, kullarına, karşılıksız olarak ihsanlarda bulunan, sonsuz lütuf ve ikram sahibisin. Rabbimiz (gerçekleşmesi hususunda) kendisinde şüphe olmayan bir günde (hesap gününde), insanları (bir araya) toplayacak olan da sensin. Şüphesiz Allah vaadinden dönmez.”

Onlar derler ki: Rabb'imiz! Verdiğin hidayetten sonra kalplerimizi saptırma. Bize katından rahmet bağışla. Çünkü bağışlayıcı olan yalnız Sen'sin.

Ey Rabbimiz, bizi doğru yola iletdikden sonra kalblerimizi (Hakdan) sapdırma. Bize kendi canibinden bir rahmet ver. Şübhesiz bağışı en çok olan Sensin Sen.

(Hem onlar derler ki:) “Rabbimiz! Bizi hidâyete erdirdikten sonra kalblerimizi(haktan) eğriltme! Ve bize, tarafından bir rahmet ihsân eyle! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan, ancak sensin!”

Onlar, (o ilimde derin kavrayış sahipleri olanlar şöyle yakarırlar) Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra, akıllarımızı (gönül ve düşüncelerimizi) haktan bir daha saptırma ve bize rahmetini bağışla. Şüphesiz sen çok bahşedensin.

Akıl sahipleri “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra, kalplerimizi kaydırma, katından bize rahmet bağışla, en çok bağışlayan sensin” diye dua ederler.

Ey çalabımız! Sen bizi doğru yola ilettikten sonra gönlümüzü artık oradan kaydırma. Sen bize kendi katından bir esirgeyicilik bağışla. Çünkü bağışlayıcı olan yalnız sensin.

8, 9. Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola götürdükten sonra kalplerimizi oradan ayırma, bize kendi yanından rahmet te bağışla. İstemeden bağışlayan sensin. Muhakkak ki Allah vâitlerinin hiçbirinden caymaz.

(Onlar), “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma. Bize katından bir rahmet bağışla. Muhakkak ki Sen Vehhâb’sın.”⁴

4 Vehhâb: Karşılıksız bağışta bulunan.

Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme ve katından bize rahmet bağışla. Şüphesiz çok bağışlayan sensin.

“Ey Rabb’imiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet bağışla! Çünkü sen, sonsuz nîmetleri cömertçe bağışlayansın!”

-“Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi yamultma / kaydırma / saptırma! Senin katından bize rahmet hibe et! Sen, Vehhâb / Sürekli Karşılıksız Veren’sin”.

Onlar: " Ya Rab! doğruyu yakalamışken şaşırtma bizi. Bize biraz ilgi göster. Artık karşılıksız veren sensin " derler.

Onlar müteşabih ayetleri anlama yolunda Rabbine şöyle yakarır: "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme! Bize katından bir rahmet bahşet ki; biz doğru yolda iken şeytana uyup, müteşabih ayetlerin peşine düşüp şirke girmeyelim! Şüphesiz sen çok bahşedensin! Bize akıl, izan, muhakeme, irade ver. Bize hükmüne teslimiyet ver. Bizi zanlarımızdan koru! Âlemlerin Rabbine sorgusuz sualsiz teslimiyet gücü idraki ver! Biz sana teslim olanlardan olmak istiyoruz!"

(Şöyle dua ederler:) “Rabbimiz! Bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra kalplerimizi eğriltme! Bize katından merhamet ver! Şüphesiz ki bolca veren yalnızca sensin.

(Böyle kimseler): “Ey Rabbimiz! Bizleri doğru yola ulaştırdıktan sonra, kalplerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet bağışla. Şüphesiz, karşılıksız veren, sadece Sensin.”

“Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla: Sensin (hakikî) Lütuf Sahibi.”

Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi kaydırma. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen bol bol verensin. 2/120, 61/5

“Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma[⁵⁵⁵] ve bize katından bir rahmet bahşet: çünkü yalnızca Sensin hiç karşılıksız sınırsızca lutfeden.”

[555] Krş: “Ve onlar ne zaman yoldan saptılarsa, Allah da onların kalplerinin sapmasına izin verdi” (61:5). Bu âyet düzeltme işleminin bir sonuç olan ... Devamı..

"Ey Rabbimiz; bizi doğru yola ilettikten sonra, kalblerimizi (haktan) saptırma, bize katından rahmet ihsan eyle, şüphe yok ki, lutfu keremi en bol olan Sensin.

(Onlar derler ki): ’’Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi kaydırma, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağışlayansın"

Ey Rabbimiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi (haktan) saptırma ve kendi cânib-i izzetinden bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki vehhâb olan ancak Sen'sin.

“Ey bizim kerîm Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen! ”

(Onlar derler ki): "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."

('İlimde râsih olanlar) "Yâ Rabbî bizi hidâyet buyurdukdan (dîn-i İslâm'a tevfîk-i ihsânından) sonra kalblerimizi kaydırma (şübhe ve tereddüde düşürüb hakdan meyl itdirme) ve bize 'ind-i ilâhiyende rahmet bağışla. Zîrâ sen kullarına in'âm idici, tazarrû' idenlere bağışlayıcısın."

(Onlar şöyle derler:) Sahibimiz! Bizi yoluna kabul ettikten sonra, kalplerimizin eğrilmesine izin verme[*]. Bize katından iyilikte bulun! Hep bağış yapan Sen'sin.

[*] Allah, kimseyi yoldan çıkarmaz. Yoldan çıkan insanın kendisidir. Bu dua, kişinin doğru yolda olma kararlılığını gösterir. Bir gün Musa toplumuna ş... Devamı..

Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın.

Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi tekrar sapıklığa meylettirme. Bize yüce katından bir rahmet bağışla. İstediklerimizi bize bağışlayan Sensin.

Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla! Sen, yalnız sen Vahhâb'sın, bol bol bağışta bulunansın.

iy çalabumuz! egme göñüllerümüzi andan śoñra kim ŧoġru yol gösterdim bize. daħı baġışla bize ķatıñdan raḥmet bayıķ sen baġışlayıcısen.

Eydürler: İy Çalabumuz, yüregümüze şek bıraḳma bize hidāyet virgendenṣoñra, daḫı baġışla bize senüñ raḥmetüñden, taḥḳīḳ sensin ni‘metler baġış‐layıcı.

Ey Rəbbimiz! Bizi doğru yola yönəltdikdən sonra ürəklərimizə şəkk-şübhə (azğınlıq, əyrilik) salma! Bizə Öz tərəfindən bir mərhəmət bəxş et, çünki Sən, həqiqətən, (bəndələrinə mərhəmət, ne’mət) bəxş edənsən!

Our Lord! Cause not our hearts to stray after Thou hast guided us, and bestow upon us mercy from Thy Presence. Lo! Thou, only Thou art the Bestower.

"Our Lord!" (they say), "Let not our hearts deviate now after Thou hast guided us, but grant us mercy from Thine own Presence; for Thou art the Grantor of bounties without measure.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.