8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Âl-i İmrân Suresi 191. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Elleżîne yeżkurûna(A)llâhe kiyâmen veku’ûden ve’alâ cunûbihim veyetefekkerûne fî ḣalki-ssemâvâti vel-ardi rabbenâ mâ ḣalakte hâżâ bâtilen subhâneke fekinâ ‘ażâbe-nnâr(i)

Onlar, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan üstü yatarken anarlar ve göklerle yeryüzünün yaratılışını düşünürler de Rabbimiz derler, bunları boş yere yaratmadın, noksan sıfatlardan arısın sen, koru bizi ateşin azabından.

(Aklı ve basireti olanlar ki) Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üzere yatarken (devamlı) Allah’ı hatırlar (O’nu zikreder ve O’na yalvarırlar), göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde (dikkat ve ibretle) düşünür (eşyanın hikmet ve hakikatini anlamak üzere ilmi ve fikri araştırma yaparlar) ve "Rabbimiz, Sen (bütün) bunları hâşâ (gayesiz ve hikmetsiz) boş yere ve bâtıl sebeplerle yaratmadın (ve asla başıboş bırakmadın), Sen (böyle yersiz ve yararsız iş yapmaktan) Yücesin. Bizi ateşin azabından koru" (diye yalvarırlar).

Onlar ki; ayakta, oturarak ve yanları üzerinde iken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Sen bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın, bizi ateş azabından koru.”

Akıl ve vicdan sahipleri, kıyamda, namaz kılarken, yürürken, meclislerde otururken, yanları üzerinde yataklarında yatarken, Allah'ı zikredenler, ibadet edenler, Allah'ın, dinini, şeriatını anlatanlardır, göklerin ve yerin yaratılması konusunda düşünenler, inceleme yapanlardır.
“Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizi Cehennem azabından koru” diyenlerdir.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 4/103; 38/27.

Onlar ayakta, otururken, yanları üstüne yatarken Allah'ı anar ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Ey Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen çok yücesin. Bizi ateşin azabından koru!"

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) 'Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.'

Sağ duyulular o kimselerdir ki, ayakta iken, otururken ve yatarken (dâima) Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında Allah'ın varlığını isbat için iyice düşünürler ve şöyle derler: “-Ey Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen batıl şey yaratmaktan münezzehsin (berîsin). Artık bizi cehennem ateşinden koru.

Öyle öz sahipleri ki; ayakta, oturarak ve yatarak Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılmasında tefekkür ederler. “Ey Rabbimiz! Sen bu kâinatı boşuna yaratmış değilsin. Seni böyle bir kusurdan tenzih ederiz. Sen bizi Cehennem azabından koru!”

Aklı selim sahipleri ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Sen bunu, boşuna yaratmadın; seni noksan sıfatlardan uzak tutarız. Bizi cehennem azabından koru!”

Dururlarken, otururlarken, uzanırlarken hep Allahı anarlar, göklerin, yerin yaradılışın düşünürler de: «Ey Tanrımız! Bunları sen boş yere yaratmadın, sen kutsalsın, bizi ateş azabından saklayasın» demektedirler

Onlar ki ayakta dururken, otururken ve yatarken Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler ve derler ki: “Ey Rabbimiz! Sen bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateş azabından koru!”

Bkz. 4/103, 10/12, 17/67, 39/8Ayakta dururken, otururken ve yatarken Allah’ı anmak demek Allah’la yaşamak demektir. İnsan, biyolojik anlamda diğer can... Devamı..

Ayakda iken oturur iken yatarken dâimâ Allâh’ı ve ’arzın yaradılmasını düşünenler "Yâ rabbi bunları bâtıl olarak halk itmedin ya, seni takdîs ideriz dirler, bizleri ateş ’azâbından kurtar"

Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: "Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru"

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.

Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler (ve şöyle derler:) “Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!

Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!  

 Allah Teâlâ, 190. âyette, göklerin ve yerin yaratılışı ile gece ve gündüzün değişimini, bir başka deyişle, mekân ve zamanın ilâhî kudrete delâletini ... Devamı..

Onlar ki ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken ALLAH'ı anarlar. Göklerin ve yerin yapısı ve yaratılışı hakkında düşünürler: "Rabbimiz, sen bunları boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru.

Gerçek inananlar, Allah'ı sıkça anar ve O'nun ismini tek başına anmaktan mutluluk duyar. Kendileri ve çevrelerindeki her şey ve her olay onlara Tanrı'... Devamı..

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler.

onlar ki gerek kıyâm-u kuudde ve gerek yanları üzerinde hep Allahı zikrederler ve Göklerin, Yerin yaradılışında fikr ederler: ya Rabbena, derler: bunu sen boşuna yaratmadın sübhansın, o halde bizleri o ateş azabından kour

(İşte) Onlar (mü’minler), ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken (hep) Allah’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): “Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni her türlü noksan sıfattan tenzih ederiz, bizi (cehennem) ateş (inin) azabından koru!

Onlar; ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarlarken, Allah'ı anarlar.¹ Göklerin ve yerin yaradılışı hakkında düşünürler: “Rabb'imiz! Sen, bunu boşuna yaratmadın, Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru.”

1. Her koşul ve ortamda, her zaman ve durumda sürekli Allah\a kulluk bilinci ile O\na yönelirler.

Onlar (o salim akıl saahibleri öyle insanlardır ki) ayakda iken, otururken, yanları üstünde (yatar) iken (hep) Allahı hatırlayıp anarlar ve göklerin, yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler. (İmâl-i fikr edenler ve şöyle derler:) «Ey Rabbimiz. Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen (bundan) pâk ve münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru».

Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine (yatar) iken Allah'ı zikrederler ve gökler ile yerin yaratılışı hakkında (derin derin) düşünürler. (Ve şöyle duâ ederler:) “Rabbimiz! (Sen) bunları boş yere yaratmadın; sen (bundan) münezzehsin, artık bizi ateşin azâbından muhâfaza eyle!”(2)

(2)“Başta Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm umum peygamberler ve ehl-i hakīkat, her vakit duâlarında en ziyâde; اَجِرْناَ مِنَ النَّارِ [Bizi ateşt... Devamı..

Onlar ki ayakta iken, otururken, yan yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar; göklerin ve yerkürenin (evrenin) yaratılışı konusunda (araştırma yapıp inceden inceye) düşünürler (ve derler ki:) “Ey Rabbimiz! Sen bunların hiç birini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Seni (eksiklikten ve boş şeyler yapmaktan) tenzih ederiz. Bizi (ahirette) ateş azabından koru!*

(*) Ayakta dururken, otururken ve yatarken Allah’ı anmak demek Allah’la yaşamak demektir. İnsan, biyolojik anlamda diğer canlılar gibi et ve kemikten ... Devamı..

O akıl sahipleri, ayakta iken, otururken ve yanları üzerine uzanmış yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederek “Rabbimiz! Sen bunları boşa yaratmadın, sen her şeylerden yücesin, bizi ateşin azabından koru” derler.

O kimseler ki ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı anarlar, yerlerin, göklerin yaratılması üzerinde derin derin düşünürler de derler: " Ey çalabımız! Sen bunları boşuna yaratmadın. Seni ulularız. Sen bizi ateşin azabından koru.

Onlar ki ayakta iken, otururken, yatarken [³] Allah/ı anarlar; Göklerin ve yerin yaratılmasını düşünürler de derler: «Ey Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın. Sen tamamiyle münezzehsin [⁴]. Artık bizi ateş azabından koru»

[3] Yani her bir surette.[4] Sana lâyık olmayan şeylerden, ezcümle halkı boş yere yaratmadan.[3] Yani bolluk ile geçinmeleri.

Onlar, ayakta iken, otururken ve yanları üzere yatarken Allah’ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerine düşünürler (ve şöyle yakarırlar): “Rabbimiz Sen bunu boş yere yaratmadın. Sen’i tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru.”

Onlar ayakta iken, otururken ve yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler de, “Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru” derler.

O sağduyu sahipleri ki, ayaktayken, otururken ve hattâ dinlenmek için uzanıp yatarken, sürekli olarak Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin akıllara durgunluk veren o muhteşem yaratılışındaki hikmet ve anlamı üzerinde derinden derine düşünür ve Allah’a şöyle niyaz ederler:
“Ey Rabb’imiz! Sen bütün bunları hikmet ve amaçtan yoksun olarak yaratmış olamazsın. Çünkü Sen, abesle iştigal etmekten uzaksın, yüceler yücesisin! Hikmet ve adâletinin gereği olarak, cennet de haktır, cehennem de haktır; o hâlde, bizi cehennem azâbından koru yâ Rab!”

Onlar ki ayakta iken, otururken, yan üzeri yatarken Allah’ı anarlar. Yer’in ve Gökler’in yaratılışı hakkında düşünürler:
“Rabbimiz! Bunu boşuna yaratmadın. Sen sübhansın; bizi Ateş’in azabından koru!”.

Çalışırken, otururken, dengilip yatarken Allah adını dilinden düşürmeyen bilginler, göklerin ve yerin nasıl yaratıldığını düşünürken şöyle mırıldanırlar: " Ya Rab! Bütün bunları boşuna yaratmadın. Sen muhteşemsin. N'olur ateşe atma bizi.

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin yerin yaratılışı üzerinde düşünerek; "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru!"

Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerineyken (her zaman) Allah’ı hatırlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünür (ve şöyle derler:) “Rabbimiz! Sen bunu [batıl] olarak (boş yere) yaratmadın. [*] Sen yücesin. [*] Bizi cehennem azabından koru!

Benzer mesajlar: Enbiyâ 21:16; Sâd 38:27; Duhân 44:38.,Yüce Allah’ı [tesbih] etmek, O’nu bütün eksikliklerden uzak tutup öylece bilmek ve kabul etmekt... Devamı..

O (akıl sahipleri) ayaktayken, otururken ve uzanmışken (her hallerinde) Allah’ı dillerinden düşürmezler,¹ göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler.² Ve: “Ey Rabbimiz! Sen, bütün bunları boşuna yaratmadın. Biz Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız, bizi Cehennem azabından koru.” (derler.)

1 Zikir: Anmak, hatırlamak ve ezberlemek anlamına gelir. Terim olarak ise Allah’ı, Kendisinin belirlediği usûl ve ifâdelerle anmak ve hatırlamak demek... Devamı..

Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında ¹⁴⁶ Allah’ı anar, [ve] göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler: “Ey Rabbimiz! Sen bunları[n hiç birini] anlamsız ve amaçsız ¹⁴⁷ yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!”

146 Lafzen, “ve yanları üzerine [uzanarak]”.147 Lafzen, “boşuna” (bâtılen); bkz. 10:5, not 11.

Onlar ki, ayakta, otururken ve yanları üzere yatmış durumdayken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünerek şöyle dua ederler: “Rabbimiz, bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yüceler yücesisin. Bizi ateşin azabından koru!” 2/186, 10/12

Onlar ki; ayaktayken, otururken ve yatar haldeyken[⁷⁰⁶] Allah’ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerine tefekkür ederler: “Rabbimiz! Bütün bunları anlamsız ve amaçsız yaratmadın![⁷⁰⁷] Yücelikte eşsizsin! Bizi ateşin azabından koru!”

[706] Zımnen: Her zaman ve her durumda... Zira insan için geometrik açıdan bu üç düzlemin dışında bir düzlem yoktur. Allah’ı anmak, Allah’ı sürekli gü... Devamı..

Onlar ki, ayakta dururken, otururken, yan üstü yatarlarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler ve "Ey Rabbimiz, sen bunları elbet boşuna yaratmadın, noksan sıfatlardan münezzehsin Sen, Cehennem azabından koru bizi Yarabbi!

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler.

Onlar ki, ayakta iken de ve yanları üzerine yatarlarken de Allah Teâlâ'yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaradılışı hakkında tefekkürde bulunurlar. İşte onlar şöylece tesbih ve niyazda bulunur dururlar: «Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin, artık bizleri ateş azabından koru...»

Onlar ki Allah'ı gâh ayakta divan durarak, gâh oturarak, gâh yanları üzere zikreder, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve derler ki: “Ey Yüce Rabbimiz! Sen bunları gayesiz, boşuna yaratmadın. Seni bu gibi noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi o ateş azabından koru! ” [4, 103; 38, 27] {KM, Tesniye 6, 7; 11, 19}

Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: "Rabbimiz (derler), bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru!"

Öyle 'akl-ı kâmil sâhibleri ki Allâh Te'âlâ'yı ayakda, otırdukları ve yatdıkları halde (her zamân) zikr iderler ve göklerin ve yerin yaradılmasında tefekkür idüb düşünerek: "Yâ Rabbî! Bütün bunları 'abes ve beyhûde halk itmedin, sen lüzûmsuz ve bâtıl bir şey yaratmakdan münezzehsin, bizi cehennem 'azâbından sakla" dirler.

Onlar; ayakta, otururken ve yanları üstünde iken[*] Allah’ı zikreder (anlayarak Kur’an okur) göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. Derler ki "Rabbimiz (Sahibimiz)! Sen bunu boşuna yaratmadın, sana içten boyun eğeriz, bizi o ateşin azabından koru!"

[*] Rüku ve secde halinde iken. Yanlar; eller ve ayaklardır. Rüku ve secdede gövde, yanlar üzerine yüklenir.

O akıl sahipleri, ayakta da, otururken de, yanları üzere yatarken de Allah'ı düşünürler/anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünerek şöyle dua ederler:-Rabbimiz, bunları boşuna yaratmadın. Seni (eksiklikten ve boş şeyler yapmaktan) tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru!

Onlar ayaktayken de, otururken de, yatarken de Allah'ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler: “Bunları boşuna yaratmadın, ey Rabbimiz! Seni bütün noksanlardan uzak tutarız. Sen de bizi ateş azabından koru.

Onlar o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin! Ateş azabından koru bizi!"

anlar kim añarlar Tañrı’yı, örü ŧururken daħı otururken, daħı yanları üzere- y-iken; daħı endįşe eylerler gökler yaratmaġında daħı yirüñ. “iy çalabumuz ya'nį eydürler yaratmaduñ uşbunı fayıdasuz. arulıġuñ senüñ pes śaķla bizi od 'aźābından.”

Ol kişiler kim ẕikr iderler Tañrı Ta‘ālā[yı] ayaḳ üstine dururken ve oturur‐ken ve yanları üstine yatarken. Daḫı fikr iderler yaradılmaġında gök‐lerüñ ve yirlerüñ. Eydürler: İy bizi yaradan Allāh, yaratmaduñ sen bunı bāṭılüstine, münezzehsin barça ‘ayblardan, ḳurtar bizi cehennem odınuñ‘aẕābından.

O kəslər ki, ayaq üstə olanda da, oturanda da, uzananda da Allahı xatırlar, göylərin və yerin yaradılması haqqında düşünər (və deyərlər): “Ey Rəbbimiz! Sən bunları boş yerə yaratmamısan! Sən pak və müqəddəssən! Bizi cəhənnəm odunun əzabından (Özün) qoru!

Such as remember Allah, standing, sitting, and reclining, and consider the creation of the heavens and the earth, (and say): Our Lord! Thou createdst not this in vain. Glory be to Thee! Preserve us from the doom of Fire

Men who celebrate the praises of Allah, standing, sitting, and lying down on their sides,(498) and contemplate the (wonders of) creation in the heavens and the earth, (With the thought): "Our Lord! not for naught Hast Thou created (all) this! Glory to Thee! Give us(499) salvation from the penalty of the Fire.

498 That is, in all postures, which again is symbolical of all circumstancespersonal, social, economic, historical and other. 499 It is the thought of... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.