İnnemâ żâlikumu-şşeytânu yuḣavvifu evliyâehu felâ teḣâfûhum veḣâfûni in kuntum mu/minîn(e)
(Böylesi vesveselerle) Şeytan, (Allah'tan başka güçler ve kişilerle) ancak kendi adamlarını korkutup (ürkütüverir). Eğer gerçekten iman etmişseniz, onlardan (düşmanlarınızdan) değil, Benden korkun! (Size bu yaraşır.)
Şüphe yok ki Tanrı dostlarını korkutan ancak ve ancak Şeytan'dır. Onlardan korkmayın, benden korkun inanmışsanız.
İşte o şeytan sizi ancak dostlarıyla veya şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer, gerçekten mü'min kimselerseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
Size o haberi getiren kesinlikle şeytandır, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların takımıdır. Kendisini veli-otorite edinenleri korkutabilir; dostlarını grup grup üstünüze salar. Onların velayeti-otoritesi altına, kontrolüne girmeyin. Onlardan korkmayın, eğer mü'minseniz bana isyandan korkun.*
Şüphesiz şu şeytan, kendi dostlarını korkutur. Eğer mü'minler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü'minlerseniz, Ben'den korkun.
(Ebû Süfyan sizin için ordu toplamıştır, diye) sizi kendi dostlarından korkutmakta olan o şeytandır. Siz, onlardan korkmayın da bana isyan etmekten korkun, eğer müminlerseniz.
O şeytan ise, ancak kendi dostlarını korkutur. Sakın ondan korkmayın. Eğer mümin iseniz, yalnız Ben’den korkun!
İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayınız, benden korkunuz.
Ancak, onu söyleyenler şeytandır, dostlarını korkutur, eğer inanmışsanız ondan korkmayasınız, benden korkunuz
İşte o şeytandır kendi dostlarıyla (Ebu Süfyan sizin için ordular topluyor diyerek) sizi korkutan. Siz, eğer gerçekten inanıyorsanız onlardan korkmayın, Benden (gelebilecek azaptan ve Benim sevgimi kaybetmekten) korkun!*
İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur, inanmışsanız onlardan korkmayın, Benden korkun.
O şeytan[102] sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer mü’min iseniz, benden korkun.*
İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.*
Şeytan ancak kendi dostlarına korku verir. Onlardan korkmayın, benden korkun; gerçekten inanmışsanız.
(Size o haberi getiren) ancak şeytandır, (sadece) kendi dostlarını korkutabilir. Onlardan korkmayın, eğer mümin iseniz benden korkun.
size o haberi getiren Şeytan sade kendi dostlarını korkutur, siz ondan korkmayın da bana ısyandan korkun eğer mü'minlerseniz
Şeytan, ancak kendi velilerini¹ korkutur.² Eğer mü'minseniz, onlardan korkmayın, yalnızca Bana karşı gelmekten sakının.*
(Size o haberi getiren adam) mutlakaa (sizi) kendi dostlarından korkutmakda olan o şeytandır. Öyle ise siz onlardan (onun dostlarından) korkmayın, benden korkun, eğer îman etmiş (kimse) lerseniz.
İşte (size haber getiren) o şeytan,(2) ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer îmân eden kimseler iseniz, artık onlardan korkmayın da (ancak) benden korkun!*
Şeytan, ancak ve ancak kendi yandaşlarını korkutur. (Ey inananlar!) Siz onlardan korkmayın, eğer inanıyorsanız benden korkun.
Ancak o haberi getirenler şeytandır. Şeytan ise dostlarını korkutur [⁴]. Artık mü/min iseniz onlardan korkmayın. Benden korkun.*
İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur, iman etmişseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
İşte o şeytan, yani kalbinize türlü vesveseler vererek sizi korkutmaya çalışan cin şeytanları ve sinsice aranıza sızarak, kâfirleri olduğundan güçlü gösterip cesaretinizi kırmaya çalışan düşman casusları, gerçek müminleri asla yıldıramazlar. Onlar ancak kendi dostlarını, kendilerine değer veren ve kendileri gibi imansız olan inkârcıları ve ikiyüzlüleri korkutabilir. O hâlde, gerçek müminler iseniz onlardan değil, Benden gelecek azaptan ve benim sevgimi kaybetmekten korkun!
İşte o şeytan sizi (sadece) kendi dostlarından korkutuyor. (Ey îman edenler!) Eğer gerçekten îman etmiş iseniz, sakın onlardan korkmayın, Benden korkun.1*
Kendi dostlarından 133 korkmayı [içinize] yerleştiren Şeytandan başkası değildir: Öyleyse onlardan değil, yalnızca Benden korkun, eğer gerçek müminler iseniz!
İşte bu şeytan sizi yandaşlarıyla korkutmaya çalışır, o halde onlardan korkmayın, eğer gerçekten inanıyor ve güveniyorsanız sadece benden korkun. 8/48, 59/16
Başkası değil, işte o şeytandır kendi dostlarıyla (sizi) korkutan. O hâlde onlardan korkmayın, sadece benden korkun, gerçekten inanıyorsanız eğer.
O şeytan, sizi mutlaka dostlarından korkutuyor. Bina-enaleyh onlardan korkmayınız Benden korkunuz eğer mü'min kimseler iseniz.
Size o haberi getiren adam şeytanın tekidir. O sizi kendi dostları ile korkutmak ister. Fakat siz mümin iseniz onlardan korkmayın, Ben'den korkun! [39, 36-38; 58, 21; 22, 40; 47-7; 40, 51-52; 4, 76; 58, 19]*
O şeytan sizi kendi dostlarından korkutuyor, eğer inanmış iseniz, onlardan korkmayın, benden korkun!*
Size o sözü[*] söyleyen şeytan, sizi kendi yandaşları ile korkutuyor. İnanıp güveniyorsanız onlardan korkmayın, benden korkun.*
Şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer müminseniz onlardan korkmayın, benden korkun.
İşte bu ancak şeytandır ki, dostlarını böylece korkutur.(35) Siz ondan korkmayın; eğer mü'min iseniz Benden korkun.*
İşte size şeytan. O yalnız kendi dostlarını korkutur. Eğer inananlarsanız onlardan korkmayın, benden korkun.
bayıķ şol şeyŧāndur ķorķıdur dostları-y-ıla. pes ķorķmañ anlardan daħı ķorķuñ benden eger olasın mü’minler.
Sizi yalnız o Şeytan öz dostlarından (guya onların çox qüvvətli olmasıyla) qorxudub çəkindirir. Amma siz onlardan qorxmayın! Əgər mö’minsinizsə, Məndən qorxun!
It is only the devil who would make (men) fear his partisans. Fear them not; fear Me, if ye are true believers.
It is only the Evil One that suggests to you the fear of his votaries: Be ye not afraid of them, but fear Me, if ye have Faith.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |