Lekad menna(A)llâhu ‘alâ-lmu/minîne iż be’aśe fîhim rasûlen min enfusihim yetlû ‘aleyhim âyâtihi veyuzekkîhim veyu’allimuhumu-lkitâbe velhikmete ve-in kânû min kablu lefî dalâlin mubîn(in)
Andolsun ki Allah, müminlere büyük bir lütufta bulundu onların içinden bir Peygamber gönderdiği zaman; o Peygamber, müminlere Tanrı ayetlerini okumada, onları arıtmada, onlara kitap ve hikmet öğretmede ve onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Andolsun ki Allah mü’minlere; kendi içlerinden, onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti (sünneti) öğretiyor. (Oysa) Ondan öncesinde onlar apaçık bir sapkınlık içindeydiler.
Allah, mesajlarını onlara iletmek, onları arındırmak ve onlara kitabı, hikmeti öğretmek için aralarından bir elçi çıkararak mü'minlere büyük ikram ve lütufta bulundu. Halbuki daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.
Andolsun ki, içlerinden kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, kendilerini, vicdanlarını arındıran, onlara okuma-yazmayı, kitabına, Kur'ân'a vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini öğreten tek başına özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul görevlendirmekle Allah mü'minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar, başlarına buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içinde idiler.
Allah, mü'minlere içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. Oysa daha önce açık bir sapıklık içinde idiler.
Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Allah müminler üzerinde bol bol ihsanda bulundu. Çünkü onlara, kendi cinslerinden bir peygamber gönderdi ki, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyor, onları fena huy ve inançlardan temizliyor, onlara Kur'ân ve sünneti öğretiyor. Halbuki bundan önce açık bir sapıklık içinde idiler.
Muhakkak Allah, müminlere büyük bir ikram etti. Zira kendilerinden onlara bir elçi gönderdi. O elçi onlara Allah’ın ayetlerini okur, onları temizler, onlara kitap ve hikmeti öğretir. Hâlbuki onlar daha önce büyük bir sapıklık içinde idiler.
Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındırıp kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık sapıklık içindeydiler.
Allah inananlara kendi içlerinden, âyetlerin okuyan, onları temizliyen, hem kitap, hem de hikmet öğreten bir peygamber göndermekle, iylik etmiştir, onlarsa öncesinden açık sapkınlıktaydılar
Allâh mü’minlere âyâtını tebliğ iylemek ânları tathîr itmek ânlara kitâb ve hikmet öğretmek içün kendi içlerinden bir peygamber gönderdi. Halbuki ânlar evvelce âşikâr bir dalâletde bulunuyorlardı.
And olsun ki Allah, inananlara, ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitap ve hikmeti öğreten, kendilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuştur. Halbuki onlar, önceleri apaçık sapıklıkta idiler.
Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar, apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı.
Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.
ALLAH inananların içinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve bilgelik öğreten bir elçiyi göndermekle iyilikte bulundu. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler!
Andolsun ki Allah, müminlere kendilerinden, onlara kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Hakikaten Allah mü'minleri minnetdar kıldı zira içlerinde kendilerinden bir Resul ba's buyurdu, onlara Allahın âyâtını okuyor, onları tezkiye ediyor, onlara kitab ve hikmet öğretiyor halbuki bundan evvel açık bir dalâl içinde idiler
Kasem olsun ki, daha önceleri apaçık bir dalâlet içerisinde bulunuyorlarken, kendi içlerinden, onlara (Allah’ın) âyetlerini okuyan ve (îmân etmeleri sebebiyle) onları (her türlü şirk ve günah kirlerinden) arındırıp kitap ve hikmeti (hükümleri) öğreten bir peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur.
Ant olsun ki, Allah, içlerinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap'ı ve Hikmet'i¹ öğreten bir resûl göndermekle, mü'minlere iyilikte bulundu² Oysa onlar daha önce açık bir sapkınlık içindeydiler.
Andolsun ki mü'minler daha evvel apaçık ve kat'î bir sapıklık içinde bulunuyorlarken Allah, içlerinden ve kendilerinden onlara — âyetlerini okur, onları tertemiz yapar, onlara Kitab ve hikmeti öğretir —bir peygamber göndermiş olduğu için büyük bir lûtufda bulunmuşdur.
And olsun ki, Allah mü'minlere lütufta bulunmuştur. Çünki onlara içlerinden bir peygamber gönderdi, onlara (Allah'ın) âyetlerini okuyor, onları (günahlardan) temizliyor ve onlara Kitâb'ı ve hikmeti öğretiyor. Hâlbuki (onlar) daha evvel gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Muhakkak Allah, müminlere kendi özlerinden bir elçi göndermekle onlara karşı lütufta bulunmuştur. O elçi onlara (Allah’ın) ayetlerini (mesajlarını) okuyor, onları (fena alışkanlıklardan) arındırıyor, kendilerine kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti (kitabın ihtiva ettği hikmet dolu kanun, hüküm, kural, emir, yasak ve ilkelerin pratik hayata uygulama şeklini, problem çözme ilmini ve insanlara faydalı bilgiyi) öğretiyor. Oysa onlar daha önce açık bir sapıklık içinde idiler. *
Allah inananlara, içlerinden birisini elçi göndermekle iyilikte bulunmuştur. Elçi onlara Allah’ın ayetlerini okuyor, onları temizliyor ve kitabı ve kitapla hüküm vermeyi öğretiyor. Onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.
Gerçekten Allah kendi aralarından bir elçi seçmekle onlara iyilik etti. Bu elçi onlara Allah’ın ayetlerini okur, onları arıtır, onlara Kitap’ı, doğrunun bilgisini öğretir. Onlar ise bundan önce açıktan açığa sapkınlık içinde idiler.
Mü/minler evvelce apaçık bir sapıklık içinde iken Allah kendi içlerinden onlara âyetlerini okur, kendilerini pâk kılar, onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Peygamber göndermekle onlara bol bir nimet vermişti.
Allah inananlara büyük bir lütufta [menn] bulundu. Çünkü onlara kendi içlerinden Allah’ın ayetlerini okuyan, onları arındıran ve kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. Hâlbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Allah, müminlere, aralarından kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir minnette (taşınması ağır olan bir iyilikte) bulundu. Şüphesiz bundan önce açık bir sapıklık içinde idiler.
Gerçekten Allah, inananlara büyük bir lütufta bulundu. Çünkü onlara kendi içlerinden öyle bir Peygamber gönderdi ki, onlara Allah’ın ayetlerini okuyor, onları günah ve şirk kirlerinden arındırıyor ve onlara Kitabı ve Kitaptaki hükümleri pratik hayata uygulama anlamına gelen hikmeti öğretiyor. Oysa onlar, bundan önce apaçık bir sapkınlık ve dalâlet içinde idiler.
Bu ilâhî nîmetlerle taltif edilmiş olan bir topluma, şu tavır hiç yakışmadı:
And olsun Allah Müminler’e, kendi canlarından bir rasûlü seçip gönderdiğinde karşılıksız iyilikte bulundu / lutfetti. Onlara Kitab’ı ve Hikmet’i öğretiyor, onları arındırıyor, onlara O’nun âyetlerini okuyor. Önceden açıkça bir şaşkınlıktaydılar.
Allah, kendi içlerinden birini elçi göndermekle müminlere çok büyük bir iyilikte bulunmuştur. Neden mi?: Çünkü bu elçi, halka Allah kelâmını okumak suretiyle, onları temiz toplum haline getirecek, ayrıca kendilerine yazıyı ve egemen olma sanatını da öğretecektir. Nitekim vaktiyle onlar, tamamen yalnızlığa terkedilmiş bir toplum idi.
İçlerinden kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir elçi göndermekle müminlere büyük bir iyilikte bulunmuştur. Hâlbuki onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Şüphesiz ki içlerinden kendilerine (Allah’ın) ayetlerini [tilavet] etmekte (okuyup aktarmakta), onları (kötülüklerden) arındırmakta ve kendilerine Kitap ve hikmeti (doğru hükümleri) öğretmekte olan bir elçi göndermekle Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Onlar daha önce apaçık bir sapkınlık içindeydi.
Yemin olsun ki Allah Müslümanlara kendilerinden olan, onlara (Allah’ın) âyetlerini okuyan, onları (bâtıl inançlardan) temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti¹ öğreten bir Peygamber göndererek büyük bir lütufta bulunmuştur. Şüphesiz onlar, daha önce apaçık bir sapkınlık içerisinde idiler.²
Allah, mesajlarını onlara iletmek, onları arındırmak ve onlara ilahî kelâmı ve hikmeti öğretmek için içlerinden kendileri gibi (beşerden) bir elçi çıkararak müminlere lütufda bulunmuştur; halbuki daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.
Allah, müminlere kendi içlerinden, onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, şirk ve küfür pisliklerinden arındıran kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermekle büyük iyilikte bulunmuştur, oysa onlar bundan önce apaçık bir sapkınlık içindeydiler. 2/129-151, 62/2
Doğrusu Allah, âyetlerini onlara okumak, onları arındırmak, ilâhî kelâmı ve hikmeti onlara öğretmek için içlerinden bir elçi çıkararak mü’minlere ihsanda bulunmuştur; oysa ki daha önce apaçık bir sapıklık içerisinde bulunuyorlardı.
Andolsun Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur ki, onlara, Allah’ın ayetlerini okuyan, onları (şirkten) arındıran, onlara Kitap ve hikmeti öğreten, kendi içlerinden bir Peygamber (Muhammed s.a.s.'i) göndermiştir, oysa daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Muhakkak ki Allah, mü’minlere lütüfta bulundu. Kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arındırıp temiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir resul göndermiştir. Oysa daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiniz..
Andolsun ki, Allah Teâlâ mü'minleri minnettar buyurdu. Çünkü içlerinde kendilerinden bir peygamber gönderdi ki onlara Hak Teâlâ'nın âyetlerini okuyor ve onları tezkiye ediyor ve onlara kitap ve hikmet talim buyuruyor. Halbuki bundan evvel apaçık bir dalâlet içinde bulunmuş idiler.
Gerçekten Allah, kendi içlerinden birini, onlara âyetlerini okuması, Onları her türlü kötülüklerden arındırması, Kendilerine kitap ve hikmeti öğretmesi için resul yapmakla, müminlere büyük bir lütuf ve inâyette bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar besbelli bir sapıklık içinde idiler. [2, 129. 151; 16, 72; 41, 6; 25, 20; 12, 109]
Andolsun ki, Allah, mü'minlere büyük lutufta bulundu: Zira daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, kendilerini yücelten ve kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi.
Allâh Te'âlâ mü'minlere, onlara âyetlerini tilâvet ider, 'isyân, küfür ve fenâ işlerden onları temizler ve onlara kitâbı ve hikmeti öğredir, içlerinde kendilerinden bir rasûl göndermekle in'âm ve ihsân buyurdı. Halbuki onlar, bundan (o rasûlün ba'sinden) evvel âşikâr dalâletde idiler.
Allah, içlerinden elçi çıkararak müminlere iyilikte bulundu. Bu Elçi onlara Allah’ın âyetlerini okur, onları geliştirir, onlara Kitabı ve hikmeti öğretir. Onlar daha önce açık bir sapkınlık içinde idiler.
Allah, müminlere; onlara ayetlerini okuyan, arındıran, kitap ve hikmeti öğreten aralarından bir peygamber göndermekle büyük lütufta bulunmuştur oysa, bundan önce onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara öyle bir resul gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce açık bir sapıklığın tam içindeydiler.
bayıķ minnet eyledi Tañrı mü’minler üzere, ol vaķt kim viribidi. anlaruñ içinde yalavaç, [36a] gendüzilerinden ya'nį 'arabdan, oķır anlaruñ üzere āyetlerini daħı arıdur anları daħı ögredür anlara kitāb’ı ya'nį ķur’ān’ı daħı ḥikmeti. daħı bayıķ oldılar ilerüden azġunlıķ içinde bellü.
Taḥḳīḳ Tañrı Ta‘ālānuñ ni‘metleri mü’minler üstinedür ki gönderdi anlarabir peyġamber özleri cinsinden. Oḳur üstlerine Tañrı āyetleri[ni] ve arıdur an‐ları günāhlardan. Daḫı ögredür anlara Tañrı Ta‘ālā kitābını daḫı dīn ‘ilminiögredür. Egerçi andan burun āşikāre azġunluḳ içinde idiler.
Allah mö’minlərə lütf etdi. Çünki onların öz içərisindən özlərinə (Allahın) ayələrini oxuyan, onları (pis əməllərdən) təmizləyən, onlara Kitabı (Qur’anı) və hikməti öyrədən bir peyğəmbər göndərdi. Halbuki bundan əvvəl onlar açıq-aydın zəlalət içərisində idilər.
Allah verily hath shown grace to the believers by sending unto them a messenger of their own who reciteth unto them His revelations, and causeth them to grow, and teacheth them the Scripture and wisdom; although before (he came to them ) they were in flagrant error.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |