Vemâ kâne linefsin en temûte illâ bi-iżni(A)llâhi kitâben mu-eccelâ(en)(k) vemen yurid śevâbe-ddunyâ nu/tihi minhâ vemen yurid śevâbe-l-âḣirati nu/tihi minhâ(c) veseneczî-şşâkirîn(e)
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimse ölmez. Ölüm, vakti tayin edilmiş bir yazıdır. Kim dünya nimetlerini isterse ona dünyadan nimetler veririz ve kim ahiret mükafatını dilerse ona ahirete ait mükafatlar ihsan ederiz ve biz, şükredenleri yakında mükafatlandıracağız.
Allah’ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın sevabını ve çıkarını ister (menfaati maneviyata tercih eder)se ona ondan veririz; (ama cennetimizden mahrum ederiz,) kim de ahiret sevabını (ve ebedi hayatını) ister (Allah’ın rızasını ve İslam davasını önemseyip önceler)se, ona da ondan veririz. Biz (ahireti tercih edenlere, şirkten ve şikâyetten sakınıp) şükredenlere karşılığını ileride vereceğiz.
Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. Ölüm belli bir süreye göre yazılmıştır. Ve kim bu dünyanın menfaat ve kazancını isterse, kendisine ondan vereceğiz. Kim de ahiretin menfaatı ve kazancını arzularsa, ona da bundan veririz. Ve biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz.
Levh-i Mahfuzdaki ecel dolmadan, Allah'ın planı yürürlüğe girmeden bir kimsenin ölmesi mümkün değildir.
Kim dünya menfaati isterse, kendisine ondan veririz. Kim de âhiret, ebedî yurt sevabı isterse ona da bundan veririz. Şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Hiçbir can, Allah'ın izni olmadan ölmez. O, belirlenmiş bir ecele göredir. Kim dünyanın yararını isterse ona ondan veririz; kim de ahiretin yararını isterse ona da ondan veririz. Şükredenlerin karşılıklarını vereceğiz.
Allah'ın izni olmaksızın hiç bir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz.
Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye ölmek yoktur. Ölüm, zamanı Allah'ın ilminde kararlaşmış bir yazıdır. Kim dünya menfaatını isterse kendisine ondan veririz; ve kim de ahiret savabını isterse buna da ondan veririz. Şükredenlere ise muhakkak mükâfat verceğiz.
Belirli bir yazı olarak Allah’ın izni olmadan hiçbir nefis ölemez. (Rızık da Allah’ın güvencesi altındadır.) Fakat kim dünya mükâfatını isterse, ondan ona veririz. Kim ahiret mükâfatını isterse onu da ona veririz. Ve Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Hiç kimse, tayin edilmiş belli bir vadeden önce, Allah'ın izni olmadan ölmez. Kim bu dünyanın nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz; kim de âhiretin nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz ve şükredenleri ödüllendireceğiz.
Allahın izni bulunmadıkça, bir kimse ölmez, gününce yazılmıştır, bu dünya sevabını kim isterse, onu ona veririz, ahret sevabını da isteyene veririz, şükreden kimseleri ödülleyeceğiz biz
Hiç kimse, tayin edilmiş belli bir vadeden önce, Allah'ın izni olmadan ölmez. Kim dünya nimetini isterse kendisine ondan veririz, kim de (faydalı ve güzel yaşantısıyla) âhiret nimetini dilerse ona da ondan veririz. Ve şükredenlere muhakkak karşılığını vereceğiz.
İnsan kitâb-ı kadrinde mu’ayyen olan hayâtın hitâmında Allâh’ın emriyle vefât ider. Bu dünyânın mükâfâtını isteyenlere vireceğiz arzu idenlere âhiret sevâbı i’tâ iyleyeceğiz, ni’mete şükür idenlere de mükâfât ideceğiz.
Hiçbir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez; o, belli bir vakte bağlanmıştır. Kim dünya nimetini isterse ona ondan veririz; ve kim ahiret nimetini isterse ona ondan veririz. Şükredenlerin mükafatını vereceğiz.
Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükâfatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Hiçbir kimse Allah’ın yazılıp bir süreye bağlanmış izni olmadan ölmez. Kim dünya nimetini isterse ondan kendisine veririz; kim âhiret nimetini isterse ona da ondan veririz; ve şükredenleri ödüllendireceğiz.
Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
ALLAH'ın izni olmadan hiç kimse ölemez. Ölümün belirlenmiş bir süresi var. Kim dünya nimetini isterse ona ondan veririz, kim ahiret nimetini isterse ona da ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz.
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. (Ölüm) belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.
hem Allahın izni olmadıkça kimseye ölmek yok: o va'desiyle yazılmış şaşmaz bir yazı, bununla beraber kim Dünya sevabını isterse ona ondan veririz, kim de Ahıret sevabını isterse ona da ondan veririz, şükredenlere ise muhakkak mükâfat vereceğiz
Allah’ın izni (ezeli ve ebedi ilmi dâhilinde) olmadan, takdir edilen ecel vakti gelmeden, hiçbir nefis (hiçbir canlı) ölmez. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de âhiret mükâfatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Allah'ın bilgisi¹ olmaksızın, hiç kimse ölmez. Ölüm, vakti belirlenmiş bir süreye göre yazılmıştır.² Kim dünya kazancını isterse; ona, onu veririz, kim de ahiret kazancını isterse, ona da onu veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz.
Allahın izni (emri ve kazaası) olmadıkça hiç bir kimseye ölmek yokdur. O, va'desiyle yazılmış bir yazıdır. Kim dünyâ menfaatini dilerse kendisine ondan veririz. Kim de âhiret sevabını isterse ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Hem va'desi belli olan bir yazı (bir kader) olarak, Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimsenin ölmesi mümkün değildir. Artık kim dünya mükâfâtını isterse, ona ondan veririz. Kim de âhiret mükâfâtını isterse, ona (da) ondan veririz. Şükredenleri ise mükâfâtlandıracağız.(2)
Ve hiç bir kimse için Allah’ın izni (iradesi) olmadıkça ölmek yoktur. O vadesi tayin edilmiş bir yazıdır. Ve her kim (çalışarak) dünya menfaatini dilerse ona ondan veririz. Ve kim de (iman, ibadet ve salih amelleriyle) ahiret sevabını dilerse ona da ondan veririz. Şükredenleri ise elbette mükâfatlandıracağız.*
Hiçbir nefis, Allah’ın belirlediği zamanı doldurmaksızın, izni olmadan ölemez. Kim dünya hayatının karşılığını istiyorsa, o kimseye ondan veririz. Kimde ahiret hayatının karşılığını istiyorsa ona da ondan veririz. Şükredenlere elbette karşılıklarını vereceğiz.
Allah’ın buyruğu olmadıkça hiç bir kimse için ölmek yoktur. Herkesin sonu yazılıdır. Herkim dünya karşılığını isterse ona onu veririz. Herkim de öbür dünya karşılığını isterse ona da onu veririz. Biz şükredenlerin karşılığını vereceğiz.
Allah/ın izni bulunmadıkça hiçbir kimse için ölmek yoktur. Bu da vakt-i muayyen ile mukayyet bir yazı ile yazılıdır [³]. Kim ki dünya sevabını dilerse onu dileyene dünyalıktan veririz, kim ki âhiret sevabını dilerse ona da onu veririz. Şükredenlere mükâfat vereceğiz.
Allah’ın izni olmadan, takdir edilmiş [kitâben] belli bir vadeden önce hiçbir kişi ölmez. Kim dünya nimetini [sevâb] isterse ona ondan veririz, kim de ahiret nimetini isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Hiç bir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez. O, süresi belirtilmiş bir yazgıdır. Kim dünya sevabını isterse ona ondan veririz ve kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında mutlaka ödüllendireceğiz.
Öncedenbelirlenmiş bir yazgıya göre Allah izin vermedikçe, hiçbir canlının ölmesi mümkün değildir. Madem her şey Allah’ın hükmü altındadır, o hâlde can ve mal kaygısıyla mücâdeleden geri durup ilâhî gazâba uğramanın ne anlamı var?
Bununla birlikte, her kim bu dünyanın nîmetlerini arzu eder ve bütün yeteneklerini, gücünü yalnızca onu elde etmek için sarfederse, kendisine ondan az veya çok, dünyalık bir şeyler vereceğiz. Fakat o, âhirette hiçbir şey elde edemeyecektir. Kim de iyi işler yaparak âhiret nîmetlerini arzular ve bu nimetlere ulaşmak için üzerine düşeni yaparsa, ona da ondan hak ettiği payı vereceğiz. Evet, kendilerine bahşedilen nîmetlere karşılık söz ve davranışlarıyla şükredenleri, elbette dünya ve âhiret nîmetleriyle ödüllendireceğiz. Geçmişte bunu başaranlar oldu, siz de başarabilirsiniz:
Bir nefis (kişi) için, ecel yazısı halinde Allah’ın izniyle olmadan ölmek mümkün / olası değildir. Kim Dünya sevâbını / yatırımını isterse, ondan kendisine veririz. Kim Âhiret’in sevâbını / yatırımını isterse, ondan da veririz. Şükredenler’i mükâfatlandıracağız.
Hiç kimse Allah'ın ezelde yazdığı alın yazısını yaşamadan ölmez. Biz, dünya nimetini isteyene, payına düşeni veririz; ahiret nimetini isteyene de ahiretten payına düşeni veririz. Haline şükredenleri ise ayrıca ödüllendiririz...
Unutmayın ki hiç kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükâfatını isterse ona da ondan veririz. Yeryüzünde yaşarken Allah’a şükredenleri ahiret hayatında mükâfatlandıracağız.
Her [nefis] belirlenmiş bir kitap (ilahî yasa) hâlinde yalnızca Allah’ın izniyle ölür. Kim dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz, şükredenleri ileride ödüllendireceğiz.
Hiç kimse, kendisi için belirlenen süreye kadar Allah’ın izni olmadıkça kesinlikle ölmez.¹ (Yaşadığı sürece) kim, dünya nîmetini isterse kendisine ondan veririz, kim de âhiret nîmetini dilerse ona da ondan² veririz. Ama sonunda Biz kesinlikle şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Hiç kimse, tayin edilmiş belli bir vadeden önce, Allah’ın izni olmadan ölmez. Ve kim bu dünyanın nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz; kim de ahiretin nimetlerini arzularsa ona da bunu vereceğiz; ve [Bize] şükredenleri mükafatlandıracağız.
Hiç kimse, Allah’ın izniyle yasalaşmış bir süre olmadan ölmez! Kim, şu dünyanın ödülünü isterse ona ondan veririz. Kim de ahiretin ödülünü isterse, ona da ondan veririz. Biz, şükredip nimetlerin hakkını verenleri mutlaka ödüllendiririz. 17/18-19, 42/20
Hiç kimse, Allah’ın izniyle ilâhî yasa ile kararlaştırılmış vâde dışında ölmez. Ve kim bu dünyanın ödülünü isterse kendisine ondan veririz, kim de âhiretin ödülünü isterse ona da ondan veririz; ve Biz, şükredenleri ödüllendiririz.
Allah in izni olmadıkça (ecel gelmedikçe) hiç kimseye ölmek yoktur; o (ecel, kader planında) vâdesi tayin edilmiş bir alın yazısıdır! Kim dünya nimetini dilerse ondan veririz, kim de ahiret nimetini dilerse, ona da ondan veririz; (verdiğimiz nimetlere) şükredenleri elbette mükafatlandıracağız.
Allâh’ın izni olmadan hiçbir kişi ölmez. (Ölüm) Belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünyâ sevâbını (menfaatini) isterse, kendisine ondan veririz; kim âhiret sevâbını isterse, kendisine ondan veririz, şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Ve hiç bir kimse için Allah Teâlâ'nın izni olmadıkça ölmek yoktur. O vadesi tayin edilmiş bir yazıdır. Ve her kim dünya menfaatını dilerse ona ondan veririz. Ve kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Ve şükredenleri elbette mükâfaatlandıracağız.
Allah izin vermedikçe hiç bir kişi ölemez. Bu, belli bir vakte bağlanmış, takdir edilmiştir. Her kim dünya mükâfatını isterse, kendisine dünyalık birşeyler veririz. Kim âhiret mükâfatı isterse ona da bundan veririz. Biz, şükredenleri elbette ödüllendireceğiz. [35, 11; 6, 2; 42, 20; 17, 18-19]
Allah'ın izni olmadan hiçbir kişi ölmez. (Ölüm) Belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya sevabını (menfaatini) isterse, kendisine ondan veririz; kim ahiret sevabını isterse, kendisine ondan veririz, şükredenleri mükafatlandıracağız.
Bir nefse (bir kimseye) Allâh Te'âlâ'nın izni olmadıkca ölmek yokdur. Bu, (Levh-i Mahfûz'da) müeccel olarak yazılıdır. (İnsânın öleceği dakika mu'ayyen ve muharrerdir). Dünyânın sevâbını isteyene biz ondan viririz ve âhiret sevâbını isteyene de ondan i'tâ ve şükür idenlere de karîben mükâfât iyleriz.
Allah'ın izni olmadan, yazılı eceli gelmeden kimse ölmez. Kim dünyalık isterse ona ondan veririz. Kim ahiretlik isterse ona da ondan veririz. Biz, görevini yapanları ödüllendireceğiz.
Hiç kimse, Allah'ın izni olmadan ve belirlenmiş süresi gelmeden ölmez. Dünya nimeti isteyene ondan veririz. Ahiret nimeti isteyene de ondan veririz. Biz, şükredenleri mükafatlandıracağız.
Hiç kimse, Allah'ın izni olmadan ve yazılı eceli erişmeden ölmez. Biz, dünya menfaatini isteyene ondan veririz. Âhiret sevabını isteyene de ondan veririz. Şükredenleri ise ödüllendireceğiz.
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kişi ölmez. Vakti belirlenmiş bir yazıdır o. Dünya çıkarını gözetene ondan veririz; âhiret yararını gözetene de ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz biz.
daħı olmadı hįç nefse kim öle, illā Tañrı dilegi-y-ile; yazmaķ ya'nį yazdı yazmaķ mühlet virinilmiş. daħı her kim dileye dünye yanudını virürüz aña andan. daħı her kim dileye [34b] āħiret müzdini virürüz aña andan. daħı yanud virevüz şükr eyleyicilere.
Daḫı yoḳdur bir nefse ölmek illā Tañrı buyruġı‐y‐la. Yazılmışdur eceli herkişinüñ. Kim dilese dünyā ẟevābını virür‐biz aña andan, daḫı kim dileseāḫiret ẟevābını virür‐biz aña andan. Daḫı biz cezāsın virsevüz gerek şükr idici‐lerüñ.
Allahın izni olmayınca heç kəsə ölüm yoxdur. O, (lövhi-məhfuzda) vaxtı müəyyən edilmiş bir yazıdır. (Cihadda) dünya mənfəəti istəyən şəxsə dünya mənfəətindən, axirət savabı istəyən şəxsə isə axirət savabından verəcək. Şükür edənləri də, əlbəttə, mükafatlandıracağıq!
No soul can ever die except by Allah's leave and at a term appointed. Whoso desireth the reward of the world, We bestow on him thereof; and whoso desireth the reward of the Hereafter, thankful. We bestow on him thereof. We shall reward the
Nor can a soul die except by Allah.s leave, the term being fixed as by writing. If any do desire a reward in this life, We shall give it(461) to him; and if any do desire a reward in the Hereafter, We shall give it to him. And swiftly shall We reward those that (serve us with) gratitude.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |