Fe-iżâ rakibû fî-lfulki de’avû(A)llâhe muḣlisîne lehu-ddîne felemmâ neccâhum ilâ-lberri iżâ hum yuşrikûn(e)
Gemiye bindiler mi din hususunda yalnız onu tanıyarak ihlasla Allah'ı çağırırlar, fakat onları karaya çıkarıp da kurtardık mı o zaman derhal şirk koşarlar.
Onlar gemiye bindikleri (ve tehlikeye girdikleri) zaman, dini sadece Allah’a has kılarak (canı gönülden) yalvarıp yakarmaktadırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen (yine gaflete dalıp) şirk koşmakta (ve nankörlük yapmaya başlamakta)dırlar.
Bir gemiye bindikleri zaman ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada, içten bir inançla, yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar, sağ salim karaya çıkar çıkmaz da, bazı düzmece ilahları, O'na ortak koşmaya başlarlar.
Gemiye bindiklerinde dini yalnız Allah'a has kılarak yalnız O'na dua ederler. Sonuçta onları karaya çıkarıp kurtarınca hemen ortak koşarlar.
Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar.
(Onlar öyle bir küfür ve inad içindedirler ki) gemiye bindikleri zaman, (denizde boğulma korkusu ile) dini Allah'a halis kılarak (ihlâs sahibi müminler gibi) O'na dua ederler. Fakat onları karaya çıkarıb (Allah) kurtardı mı, hemen Allah'a ortak koşarlar (eski küfür hallerine dönerler).
Evet, onlar gemiye bindikleri zaman, din ve imanı Allah’a has kılarak, O’na yalvarırlar. Allah, onları karaya doğru kurtarınca, hemen O’na eş koşmaya başlarlar.
Gemiye bindikleri zaman, içten inanarak Allah'a yalvarırlar. Ama Allah, onları kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsın ortak koşarlar.
Gemiye bindiklerinde, dinde özden olarak Allaha çağırırlar, onları kurtarıp da karaya çıkarınca, hemen yine eş koşarlardı
Gemiye bindikleri (ve bir tehlike ile karşılaştıkları) zaman, içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın bazı hayali güçleri O'na ortak koşuyorlar.
Bir sefîneye râkib oldukları vakit Allâh’a yalvarıyorlar, hâlisâne ilticâ iyliyorlar, lâkin sağ ve sâlim karaya çıkdıkları vakit yine Allâh’a şerîk koşuyorlar.
65,66. Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca, kendilerine verdiği nimete nankörlük ederek O'na hemen eş koşarlar. Zevklensinler bakalım, yakında bileceklerdir.
Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki, Allah’a ortak koşuyorlar.
Onlar bir gemiye bindikleri zaman (fırtına korkusuyla), kendisine içten bir inanç ve bağlılıkla Allah’a yakarırlar; fakat onları sağ salim karaya çıkardığında bakarsın ki yine Allah’a ortak koşuyorlar.
Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Gemiye bindikleri zaman, dini sadece ALLAH'a ait kılarak O'nu çağırırlar. Ne zaman ki onları denizden kurtarırız ortak koşmaya tekrar başlarlar.
Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Baksan a gemiye bindiklerinde dini Allaha halîs kılarak ona muhlisâne duâ ederler de derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal şirke koyulurlar
(O müşrikler) gemiye bindiklerinde (denizde, baş edemeyecekleri, bir tehlike ile karşılaştıkları zaman) dini yalnız Allah’a has kılarak (tevhid üzere) yalnız O’na dua ederler. Fakat onları (tehlikeden kurtarıp sağ sâlim) karaya çıkarınca, hemen (eski hâllerine dönerek, Allah’a) ortak (lar) koşarlar.
(Baksan a) gemiye bindikleri zaman — dîn (i) yalınız Kendisine (ya'nî Allaha) tahsıys etmek suretiyle ve (haalis ve) muhlis (insan) lar olarak — Allâhı (nasıl) çağırırlar! Fakat biz onları selâmetle karaya çıkarınca da hemen Allaha eş katanlar onlardır.
Bununla berâber, gemiye bindikleri zaman, dinde O'na (karşı) ihlaslı (samîmî)kimseler olarak Allah'a yalvarırlar. Fakat (Allah) onları karaya (çıkararak) kurtarınca, bir de bakarsın ki onlar (yine O'na) ortak koşuyorlar!
Gemiye bindikleri (ve bir tehlike ile karşılaştıkları) zaman, dini yalnız Allah’a has kılarak O’na yalvarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca, bir de bakarsın ki (ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde ve tasarruflarında bazı hayali güçleri) O’na ortak koşuyorlar.
Onlar gemiye bindiklerinde, Gerçek din anlayışına uygun, samimi olarak Allah’a yalvarırlar. Onları sağ salim karaya çıkarıp kurtardığımızda, birden bire Allah’a ortaklar koşmaya başlarlar.
Gemiye bindiler mi, dine yürekten bağlı olarak Allah’a yalvarırlar. Allah onları karaya ayak bastırıp da kurtardı mı, bu sefer de Allah’a eş koşmıya kalkışıverirler,
Onlar her ne zaman gemiye binecek olsalar dinde ihlâs sahibi kesilerek Allah/a dua ederler, onları karaya götürerek kurtardı mı hemen müşrik kesilirler.
(Böyle kimseler) gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a tahsis ederek yalnız O’na yalvarırlar/çağırırlar. Onları karaya çıkarıp kurtardığında hemen Allah’a ortak koşarlar.
Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca da hemen şirk koşarlar.
Güvenli bir ortamda Allah’ı unutan bu zâlimler, büyük bir gemiye binip engin denizlere açıldıklarında, ölümcül bir tehlikeyle yüz yüze geldikleri zaman, yalnızca Allah’ın kulluk ve ibâdete lâyık olduğunu kabul ederek, tüm içtenlikleriyle O’na yalvarıp yakarırlar fakat Allah kendilerini karaya çıkarıp kurtarır kurtarmaz, Allah’tan başka varlıkların egemenliği altına girerek, yeniden O’na ortak koşmaya başlarlar.
Gemi’ye bindikleri zaman Din’i O’na has kılarak Allah’a dua ettiler. Onları kurtarıp Kara’ya çıkardığında şirk koşuyorlar.
İnsanlar, bir yelkenliye binip denize açıldı mı, dört dörtlük Müslüman edasıyla başlar Allah'a yalvarmaya. Ama karaya varır varmaz, hemen şirk başlar.
Gemiye bindikleri zaman sadece Allah’tan yardım isterler. Kurtulurlarsa sadece Allah’ın emirlerini yerine getireceklerine, Allah’ın yasalarına uyacaklarına yemin ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığımız zaman sözlerinden döner, yasalarımızı terk ederek, insanların yasalarına uyarlar. Bilmiyorlar mı? Yasalarına uydukları insanları ilahlaştırıyorlar! Hâlbuki insanların yasalarına uyarak, “Kullara kulluk etmeyin!” demiştik! Kullara kulluk ederseniz ahiret hayatında cezalandırırız demiştik!
65,66. Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na özgü kılarak Allah’a yalvarırlar. Fakat onları karaya kurtarınca (çıkarınca), bir de bakarsın ki kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (Allah’a) ortak koşmaktadırlar. [*] (Bir süre daha) yararlansınlar (bakalım)! İleride (gerçeği) bilecekler! [*]
O (kâfirler) gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a has kılarak sadece Ona, gönülden yalvarırlar.¹ Ama (Allah,) onları karaya çıkarıp kurtarınca, bir de bakarsınız hemen Ona ortaklar bulurlar.²
Bir gemiye bindikleri zaman [ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada] [işte o anda] içten bir inançla yalnız Allah’a yalvarıp yakarırlar; sağ salim karaya çıkar çıkmaz da bazı hayalî güçleri (tekrar) O’na ortak koş[maya başl]arlar:
Fakat gemiye binip boğulacaklarını zannettikleri zaman, inançlarını her türlü şirkten arındırarak bütün içtenlikleriyle yalnız Allah’a yalvarırlar. Ama Allah onları kurtarıp, karaya sağ salim çıkardığı zaman da başlarlar yeniden ortak koşmaya. 10/22, 17/67
Fakat gemiye binip de (tehlike hissettikleri) zaman, inancı bâtıldan arındırıp dini yalnız O’na has kılarak başlarlar Allah’a yalvarıp yakarmaya; ne ki O kendilerini sağ salim karaya çıkarır çıkarmaz, aynı kimseler başlarlar O’na ortak koşmaya.
Onlar gemiye bindiklerinde (fırtınaya tutulunca) dini yalnız Allah'a has kılarak (ihlasla) O'na yalvarıp yakarırlar, ama onları salimen karaya çıkarınca, (şükredeceklerine) tekrar Allah'a ortak koşarlar.
Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki, Allah’a ortak koşuyorlar
Vaktâ ki onlar gemiye binmiş olurlar, dini Allah'a tahsis etmek sûretiyle muhlisane duada bulunurlar. Vaktâ ki, onları selâmetle karaya çıkardı mı, o vakit hemen şirke düşerler.
Gemide yolculuk yaparken boğulma tehlikesine düşünce bütün kalpleriyle yalnız Allah'a yalvarırlar. O da onları kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsanız ki yine müşrik oluvermişler! [17, 67; 31, 32]
Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a halis kılarak O'na yalvarırlar. Fakat (Allah) onları salimen karaya çıkarınca hemen (O'na) ortak koşarlar.
Kâfirler gemiye râkib olurlarsa (furtına ve şiddetli rüzgâr olunca) Allâh Te'âlâ'ya kemâl-i ihlâs ve dîn-i hâlis ile du'â iderler. Vaktâ ki Allâh onları karaya çıkarub tehlikeden kurtarır o zamân Allâh'a şirk iderler.
Gemiye bindikleri zaman, dini kendisine has kılarak Allah'a dua ederler. Onları kurtarıp, karaya çıkardığı zaman hemen şirk koşarlar.
Onlar gemiye bindiklerinde, katıksız bir inançla Allah'a yönelir ve yalnız Ona yakarırlar. Onları sağ salim karaya çıkardığımızda ise, ortak koşmaya başlamışlardır bile.
Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak koşuyorlar;
pes ķaçan kim bineler gemiye oķıyalar Tañrı’yı ħālis eyleyicilerken aña tevhįdi. pes ol vaķt kim ķurtardı anları yazıdın yaña ol vaķt anlar ortaķ eylerler.
Pes ḳaçan binseler gemilere du‘ā iderler Tañrı Ta‘ālāya iḫlāṣ bile. Pes olvaḳt ki anları ḳuruya çıḳarsa, ol vaḳt anlar şirk iderler.
(Müşriklər) gəmiyə mindikləri zaman (dəryada batacaqlarından qorxub) dini (ibadəti) yalnız Ona məxsus edərək (ixlasla) Allaha dua edərlər. Allah onları sağ-salamat quruya çıxaran kimi, yenə də (Ona) şərik qoşarlar.
And when they mount upon the ships they pray to Allah, making their faith pure for Him only, but when He bringeth them safe to land, behold! they ascribe partners (unto Him),
Now, if they embark on a boat, they call on Allah, making their devotion sincerely (and exclusively) to Him;(3498) but when He has delivered them safely to (dry) land, behold, they give a share (of their worship to others)!-
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |