18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Ankebût Suresi 34. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnnâ munzilûne ‘alâ ehli hâżihi-lkaryeti riczen mine-ssemâ-i bimâ kânû yefsukûn(e)

Şüphe yok ki bu şehir halkının üstüne, buyruktan çıkarak yapageldikleri işler yüzünden, gökten bir azap indireceğiz.

"Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından (ve eşcinsellik sapkınlığından) dolayı, bu bölge halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz (ve onları yerin dibine batıracağız)."

Muhakkak biz, bu yörenin halkına işledikleri bütün kötülükler ve yoldan çıkmaları yüzünden, gökten azap indireceğiz.

“Boylarınca günaha, isyana, küfre batmaları, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkleri sebebiyle, bu ülkenin halkının üzerine gökten feci bir azap, yağmur gibi taş indireceğiz.”

Biz fasıklık etmelerinden dolayı bu kasabının halkının üzerine gökten şiddetli bir azap indireceğiz."

'Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz.'

Doğrus biz, bu memleket halkının yaptıkları fenalıklar (küfür ve isyan) yüzünden, üzerlerine gökten bir azab indireceğiz.”

Hiç şüphesiz, İlahî yasaları çiğnediklerinden dolayı, Biz bu şehir ahalisine gökten pis bir azap indireceğiz” dediler.

Biz bu ülke halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık, gökten bir azap indireceğiz.

«Biz bu kentte oturanlar üstüne —günahları yüzünden — gökyüzünden azap indireceğiz!

“Haberin olsun ki, biz bu kasaba halkı üzerine, yaptıkları çok çirkin ahlâksızlıktan dolayı gökten azap indireceğiz” dediler.

Yapdıkları fısk ve fücûr içün bu şehrin ahâlîsine âsumândan bir cezâ indireceğiz.

33,34. Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, "Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında, aileni kurtaracağız. Bu kent halkına yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten, elbette bir azap indireceğiz" dediler.

Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten bir azap indireceğiz.

“Biz, yoldan çıkmalarının cezası olarak bu memleket halkının üzerine gökten alçaltıcı bir belâ indireceğiz!”

«Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz.»

"Yoldan çıktıkları için, biz bu kentin üzerine gökten bir felaket indireceğiz."

"Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz."(dediler).

Haberin olsun bu karye ehalisinin yapageldikleri fiskları yüzünden üzerlerine Semadan bir feci' azâb indireceğiz

(Melekler sözlerine şöyle devam ettiler:) “Şüphesiz biz, fâsıklık (kâfirlik/sapkınlık) yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz (ve onları yerin dibine batıracağız)!”

Biz, bu belde halkının üzerine, yoldan çıkmaları nedeniyle gökten bir azap indireceğiz.

«Muhakkak bu memleket ahâlîsinin üstüne, yapmakda oldukları faasıklık yüzünden, gökden (fecî) bir azâb indireceğiz».

“Şübhesiz biz, isyân etmekte olduklarından dolayı, bu şehir halkının üzerine gökten dehşetli bir azâb indirici kimseleriz.”

Yoldan çıkmaları sebebiyle, yaptıkları pisliklerden (günahlardan) dolayı onların üzerine gökten belalar (pislik) indireceğiz.

"Doğrusu Biz bu ilin insanları üzerine karıştırıcılıklarından dolayı bir kırlagan indireceğiz."

«— Biz bu kasaba ahalisine fısk ve yüzsüzlüklerinden dolayı [¹] gökten azap indireceğiz [¹] ».

[1] Lût aleyhisselâm zamanında İbrahim aleyhisselâm vardı, onun tevhidi halk arasında müştehirdi. Ona mebni Lût aleyhisselâm kavmini tevhide dâvete lü... Devamı..

“Muhakkak ki biz, bu belde halkı üzerine, yoldan çıkmış olmalarından [yefsukûn] dolayı gökten bir pislik/belâ [ricz] indiricileriz.”

“Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten korkunç bir azap indireceğiz.”

“İşledikleri bunca günahlardan dolayı, bu şehir halkının üzerine gökten bir azap indireceğiz!”

“Biz, yoldan sapıyor oldukları sebebiyle bu Şehir’in halkına Gök’ten bir ricz / azap / belâ indireceğiz”.

ardından kentin üzerine, gökten pislik indirdik. yaptıkları pisliklere pislikle karşılık verdik.

Şüphesiz biz, ahlâksız azgınların yaşadığı memleket halkı üzerine, bozgunculuk ettiklerinden dolayı gökten azap indireceğiz!

Şüphesiz ki biz yoldan çıkmalarına karşılık bu şehir halkının üzerine, gökten bir azap indireceğiz. [*]

Bu ayette yoldan çıkmak “sebep”, helak “sonuç”tur.

“...Şüphesiz biz, bu ülke halkının üzerine yoldan çıkmaları sebebiyle, gökten iğrenç bir azap indireceğiz.” dediler.

Bu yörenin halkına, işledikleri bütün kötülüklerin karşılığı olarak gökten mutlaka bir bela indireceğiz!” dediler.

Biz, yaptıkları ahlaksızlıktan dolayı bu şehrin halkına gökten taş yağdıracağız. 27/54...58

İşte bu yüzden biz şu bölge halkına, işleye geldikleri fısku fücur yüzünden gökten yakıcı bir bela indireceğiz.”

Geride kalan kasaba halkına da -yaptıkları kötülüklerden dolayı gökten azap indireceğiz" dediler.

Kesinlikle biz yoldan çıkan şu belde halkının üstüne gökten bir azâb indireceğiz.

«Muhakkak ki biz, bu kasabanın ahalisi üzerine, yapmakta oldukları fıskları sebebiyle gökten müthiş bir azap indiricileriz.»

“Büsbütün yoldan çıkmaları sebebiyle, biz bu şehir halkının üzerine gökten bir azap indireceğiz. ”

Biz yoldan çıkan şu ülke halkının üstüne gökten bir azab indireceğiz.

"Biz bu belde ahâlîsine, fıskları sebebiyle hemân semâdan belâ indireceğiz ve taş yağdıracağız" didiler.

“Yoldan çıkmalarına karşılık biz, bu şehrin halkı üzerine bir pislik indireceğiz.”

Biz, bu belde halkına, yoldan saptıkları için gökten bir azap indirecek olanlarız.

“Yoldan çıkmakta direttikleri için, bu belde ahalisinin üzerine gökten azap indireceğiz.”

"Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."

“bayıķ biz indüricivüz uşbu köy ķavmı üzere 'aźāb gökden andan ötürü kim oldılar fısķ eylerler.”

Taḥḳīḳ biz indürür‐biz bu şehr ḫalḳı üstine ‘aẕāb gökden fısḳları sebebi‐y‐ile.

Biz etdikləri pozğunluğa (günahlara) görə bu məmləkət əhlinin başı üstünə göydən bir əzab endirəcəyik!”

Lo! we are about to bring down upon folk of this township a fury from the sky because they are evil livers.

"For we are going to bring down on the people of this township a Punishment(3456) from heaven, because they have been wickedly rebellious."

3456 The Punishment was a rain of brimstone, which completely overwhelmed the Cities, with possibly an earthquake and a volcanic eruption (see 11:82).


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.