Vemâ kunte tercû en yulkâ ileyke-lkitâbu illâ rahmeten min rabbik(e)(s) felâ tekûnenne zahîran lilkâfirîn(e)
(Ey Resulüm, Sen bu) Kitabın (Kur’an’ın) Sana (kalbine vahy ile) bırakılacağını umut edip beklemiyordun; (buna) Rabbinden ancak bir rahmet (ve fazilet olarak kavuşturuldun) . Öyleyse (en yakınların bile olsa) sakın kâfirlere arka çıkma. (Onlardan asla korkma ve bir şey umma; çünkü her şey Allah’ın elinde ve takdirindedir.)
Sana ancak Rabbinden bir rahmet olarak kitabın vahyedilmesini umuyordun, artık kafirlere arka olma.
Sen, sana bu kitabın vahyedileceğini ummuyordun, ama bu ancak Rabbinden bir rahmet olarak sana verilmiştir. O halde, sakın Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlere arka çıkma, destekçi olma.
Sen peygamberlikle görevlendirilmeden önce, Kur'ân'ın sana vahyolunacağını ummuyordun. Bu, kesinlikle Rabbinden bir rahmet olarak gelmiştir. O halde sakın kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere arka çıkma.
Sen Kitab'ın sana vahyedileceğini umuyor değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (vahyedildi). Şu halde asla inkarcılara arka olma.
Kitabın sana (kalbine vahy ile) bırakılacağını umud etmezdin; (bu,) Rabbinden ancak bir rahmettir. Öyleyse sakın kafirlere arka olma.
(Ey Rasûlüm) Kur'an'ın sana vahy olunacağını ummuyordun; ancak Rabbinden bir rahmet (olarak sana indirildi). O halde sakın kâfirlere yardımcı olma...
Sen, bu kitabın sana tebliğ edileceğini ummuyordun. Bu Kur’an, ancak Rabbinden gelen bir rahmettir. Artık, sakın o kâfirlere yardımcı olma!
Bu kitabın sana indirileceğini ummuyordun. Ancak Rabbinin bir merhameti gereği sana indirildi. Artık asla inkâr edenlere destek olma!
Sana kitap gelmesini, sen ummuyordun, bu ancak Tanrıdan rahmettir, kâfir olanlara arka çıkma sen
Bu kitabın senin kalbine indirileceğini ümit etmiş değildin. (Bu,) ancak Rabbinden bir rahmet (olarak indirilmiş)tir. O halde (gevşeklik göstererek ya da ödün vererek) sakın inkârcılara arka çıkma!
Sen, sana bu Kitap'ın verileceğini ummazdın. O ancak Rabbinin bir rahmetidir. Öyleyse sakın inkarcılara yardımcı olma.
Sen, bu kitabın sana verileceğini ummuyordun. Ancak o, Rabbinden bir rahmet olarak sana verildi. Öyle ise kâfirlere sakın arka çıkma.
Sen, bu Kitab'ın sana vahyolunacağını ummuyordun. (Bu) ancak Rabbinden bir rahmet (olarak gelmiş) tir. O halde sakın kâfirlere arka çıkma!
Sana bu kitabın verileceğini ummazdın; ancak bu Rabbinden bir rahmettir. Kafirlere arka olma.
Sen, bu kitabın sana vahyolunacağını ummuyordun. Bu ancak Rabbinden bir rahmettir. O halde sakın kâfirlere arka çıkma!
Sen, sana kitab indirileceğini ümid eder değildin fakat rabbından bir rahmet, o halde sakın kâfirlere zahîr olma
Sen, Kitap'ın sana iletileceğini beklemiyordun. O, ancak Rabb'inden bir rahmet olarak verildi. Öyleyse sakın gerçeği yalanlayan nankörlere destek¹ olma.*
Sen (bu) kitabın sana vahyolunacağını ummuyordun. (Bu), ancak Rabbinden bir rahmetdir. O halde kâfirlere arka olma sakın!
Hâlbuki (sen) bu Kitâb'ın sana vahyedileceğini ummuyordun; (bu) ancak Rabbinden bir rahmet olarak (sana vahyedildi); öyle ise sakın kâfirlere arka çıkma!
Sen kitabın yalnızca Rabbinden bir rahmet olarak verileceğini zaten umuyordun. Sakın ola ki doğruları reddedenlere arka çıkıp ta destekleme.
Sen kendine Kitabın gönderileceğini ummuyordun. Ancak Rabbin, kendi rahmetinden sana bunu gönderdi. Sakın kâfirlere arka olma [³].*
Kitabın sana (kalbine vahiy ile) bırakılacağını ummazdın; (bu,) senin Rabbinden ancak bir rahmettir. Öyleyse sakın kâfirlere arka olma.
Ey Muhammed! Senin Peygamberliğini inkâr edenler, şunu bir düşünsünler: Sen, günün birinde bir Peygamber olacağını ve sana bu ilâhî Kitabın indirileceğini umuyor değildin; ancak Rabb’inin lütuf ve rahmeti sayesinde sana Kitap ve Peygamberlik verildi. Mekke halkı içerisinde, senin bir Peygamber olmaya hazırlandığını veya böyle bir heves ve beklenti içinde olduğunu söyleyecek kimse yoktu. O hâlde, Hira mağarasındaki o büyük değişimden bir gün öncesine kadar sâkin ve kendi hâlinde hayat süren bir insanın, hiçbir dünyevi menfaat gözetmeksizin, her şeyi göze alarak bu mesajı tebliğ etmesi onlar için bir şey ifâde etmiyor mu?
O hâlde, ey şanlı elçi, Rabb’inin sana verdiği bu görevi lâyıkıyla yerine getirmeye çalış ve sakın inkârcıların propagandalarına aldanıp da, kâfirlere arka çıkma! Öyle ki:
Hem sen, sana kitap vahyolunacağına ancak Rabbinden bir rahmetle ulaşacağını umuyordun.1 Öyleyse sakın kâfirlere, kuvvet verme!2*
Ve [sen ey inanan kişi,] bu kitabın sana ulaşacağını ummazdın; 98 fakat işte Rabbinden bir rahmet olarak [sana ulaştı]. Öyleyse, artık hakkı inkara kalkışan kimselere asla arka çıkma;
Nitekim sen, bu ilahi vahyin sana indirileceğini bilmiyordun, bu sadece Rabbinin rahmeti sayesinde oldu öyleyse kâfirlere arka çıkma! 42/52
Ve sen (ey bu vahyin muhatabı);[3464] bu ilâhî mesajın sana kadar ulaşacağını ümit etmezdin! Sadece Rabbinin rahmeti sayesinde oldu bu: o halde inkâr edenlere asla arka çıkma![3465]*
Ve sen kendine kitabın gönderileceğini ummuyordun. Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (sana gönderilmiş) oldu. Binaen-aleyh sakın kâfirlere arka olma.
Sen bu kitabın senin kalbine indirileceğini hiç ümid etmiş değildin. O, ancak Rabbinden bir rahmet eseri olarak gönderildi. O halde sakın kâfirlere arka çıkma!
Sen, o Kitabın, senin kalbine bırakılacağını ummazdın. Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (Kitap senin kalbine bırakıldı). O halde kafirlere arka olma.
Böyle bir kitabın sana verileceğini hiç beklemiyordun. Bu, sadece Rabbinin bir ikramı olarak sana verildi. Sakın o nankörlere arka çıkma.
Sen, kitabı sana indireceğimizi ummuyordun. Ancak o, Rabbin'den bir rahmettir. Öyleyse inkarcılara arka çıkma.
Sana kitap verileceğini aslında sen hiç ummuyordun. O Rabbinden bir rahmet eseri olarak sana indirildi. Onun için, sakın kâfirlere arka çıkma.
Sen bu Kitap'ın sana indirileceğini ummuyordun; Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde, gerçeği örten nankörlere/inkârcılara sakın destekçi olma.
daħı olmaduñ-ıdı ümid dutar kim vaḥy olına-y-ıdı şendin yaña ķur’ān illā raḥmet eylemek çalabuñdan. pes olma arķa virici kāfirlere.
Sən Qur’anın sənin özünə nazil olacağına ümid etmirdin. Ancaq o, Rəbbindən bir mərhəmət olaraq sənə göndərildi. Buna görə də heç vaxt kafirlərə arxa olma! (Kafirlər Peyğəmbər əleyhissəlama cürbəcür və’dlər verməklə onu öz atalarının dininə də’vət edirdilər. O isə kafirlərin bu və’dini Allahın köməyi ilə həmişə rədd edirdi).
Thou hadst no hope that the Scripture would be inspired in thee; but it is a mercy from thy Lord, so never be a helper to the disbelievers.
And thou hadst not expected that the Book would be sent to thee except as a Mercy from thy Lord:(3418) Therefore lend not thou support in any way to those who reject (Allah´s Message).(3419)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |