24 Haziran 2025 - 28 Zi'l-Hicce 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Şu’arâ Suresi 98. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İż nusevvîkum birabbi-l’âlemîn(e)

Sizi, alemlerin Rabbiyle bir tuttuğumuz zaman.

“Çünkü sizi (din tahripçilerini ve sahte şefaatçileri) âlemlerin Rabbiyle eşit (aynı seviyede) tutuyorduk.”

Çünkü sizin gibi yaratılmış varlıkları, alemlerin Rabbıyla bir tutuyorduk.

“Biz, sizi, âlemlerin bütün varlıkların Rabbi ile eşit tutuyor muşuz?”

Çünkü sizi alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.

'Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.

Çünkü (ey putlar), sizi âlemlerin Rabbine denk tutuyorduk.

“Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi olan Allah ile eşit tutuyorduk.”

96,97,98,99,100,101,102. Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

Âlemlerin Tanrısıyla bir tutmuştuk biz sizi

Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”

98-102. "Sizi rabbu’l ’âlemîn ile bir ’ayarda ’add itdiğimiz vakit bizi ancak mücrimler dalâlete sevk idiyorlar idi. Bize şefa’at idecek hiç bir kimse hiç bir dost şefîk yokdur. Kâşki bir def’a daha dünyâya ’avdet idebilse idik mü’min olur idik" diyecekler.

96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

“Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”

97-98. “Vallahi, biz sizi âlemlerin rabbi ile eşit tutarken gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

"Çünkü sizi evrenlerin Rabbine denk tutuyorduk."

"Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."

Çünkü sizi rabbül'âlemîn seviyyesinde tutuyorduk

Çünkü sizi âlemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.

“Çünkü sizi Âlemlerin Rabb'i ile bir tutuyorduk.”

«Çünkü sizi aalemlerin Rabbi ile bir seviyyede tutuyorduk».

Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.

“Çünki, sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk.”

O zaman (dünyadayken) sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk (onun gibi sizi de tanrı biliyorduk).

(Kendilerini azdıranlara) “Biz sizi Âlemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.”

Çünkü biz sizi bütün varlıkların çalabı ile bir tutmakta idik.

97, 99. Tanrı/ya ant olsun ki bizler bir sapıklık içindeydik. Sizi âlemlerin Rabbiyle beraber tutuyorduk. Bizi ancak günahkârlar saptırmışlardı»;

“Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine denk tutuyorduk.”

“Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.”

Çünkü ey azgınlar; sizi egemenlik ve hüküm verme konusundaÂlemlerin Rabb’i olan Allah ile bir tutuyorduk.

“Hani, sizi Âlemler’in rabbi ile aynı düzeyde tutuyorduk”.

96,97,98. İçeride birbirileriyle çekişirlerken itiraflarda bulunacaklar: " putları kainatın sahibi ile bir tutmakla herhalde ne yaptığımızı bilememişiz.

"Çünkü biz sizleri âlemlerin Rabbine eşit tutuyorduk! Âlemlerin Rabbi bize uyarılar gönderdiğinde kulaklarımızı tıkıyor, sizin söylediklerinizi dinliyorduk. Rabbimizin yasalarını hiçe sayıyor, sizin yasalarınıza uyuyorduk!"

97,98. Allah’a yemin olsun: [*] Sizi âlemlerin Rabbiyle eşit saymakla doğrusu apaçık bir sapkınlık içindeymişiz.

“(Ey ilâhlarımız!) Çünkü biz, sizi âlemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.”

çünkü, siz[in gibi yaratılmış varlıklar]ı âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk;

O zaman sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutmuşuz. 2/21-22-165

o zaman sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk;

"Biz sizi, alemlerin Rabbi ile denk tutuyorduk."

Çünkü sizi âlemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.

«Çünkü biz sizi (ey putlar) Âlemlerin Rabbine müsavî tutuyorduk.»

96, 97, 98, 99, 100, 101, 102. Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz! ”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu. “Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz! ” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık! ” [36, 56; 40, 47; 7, 53; 38, 64]

Siyaktan iyice anlaşıldığı üzere âyet, kâfirler lehindeki şefaati reddetmektedir. Yoksa müminler hakkındaki şefaati inkâr edenlerin bu âyeti ileri sür... Devamı..

Çünkü sizi alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.

96,97,98. Tapanlar ve tapılanlar cehennemde birbiriyle gavga iderek: "Sizi 'âlemlerin rabbiyle müsâvî tutarak 'ibâdet iylediğimizde vallâhi âşikâr dalâletde idik."

Çünkü sizi Âlemlerin Rabbi ile bir tutardık.

Çünkü sizi evrenin sahibi ile eşit tutmuştuk.

“O vakit sizi Âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk.

"Çünkü sizi âlemlerin Rabbi'yle aynı düzeyde tutuyorduk."

“ol vaķt kim berāber eyledük sizi 'ālemler çalabı’sına.”

biz sizi berāber eyledügümüzde ‘ibādete ‘ālemleri yaradan Tañrı‐y‐ıla.

Çünki biz sizi (siz bütləri) aləmlərin Rəbbi ilə bərabər tuturduq.

When we made you equal with the Lord of the Worlds.

"´When we held you as equals with the Lord of the Worlds;


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.