Velleżî atme’u en yaġfira lî ḣatî-etî yevme-ddîn(i)
“(Ahirette) Din (hesap ve ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O’dur;”
Ve öyle bir mabuttur ki kıyamet gününde umarım, hatamı da yarlıgar.
Ve hesap gününde hatalarımı bağışlamasını umduğum kimse de O'dur.”
“Herkesin, vahyedilen dinin, şeriatın, İslâmî sorumluluğun hesabını vereceği, yalnız ilâhi mevzuatın yürürlükte olduğu gün, hatalarımı bağışlamasını umduğumdur.”
Kendisinden din günü kusurlarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur.
'Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;'
O'dur ki, hesab gününde günahımın bağışlanmasını kendisinden umarım.
Ahiret günü hatalarımı affedeceğini umduğum O’dur.
75,76,77,78,80,81,82,83. İbrâhim şöyle demişti: “Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum, ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Âhiret gününde, yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana ilim ve egemenlik ver ve beni iyiler arasına kat!”
Ceza günü günahımı bağışlamasını umduğum da o»
“Büyük hesap günü günahlarımı bağışlayacağını umduğum yine O'dur.”
75,76,77,78,79,80,81,82,83. İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.
“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”
Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.
" Yargı gününde, kusurlarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur."
"Ve hesap günü, hatamı bağışlayacağını umduğumdur."
Ve o ki ceza günü ben onun günahımı afivbuyurmasını niyaz ederim
“Ve din günü¹ hatamı bağışlayacağını umduğum O'dur.”*
«Ceza gününde kusurlarımı yarlığayacağını umduğum da Odur».
“Dîn (hesab) günü hatâlarımı benim için bağışlayacağını umduğum O'dur!”
“Din gününde hatalarımı bana bağışlamasını umduğum, yalnızca O dur.”
Ceza gününde hatalarımın yarlıganmasını umduğum Zat, yine O/dur.
“Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını ummakta olduğum da O'dur.”
“Ve Yargı Gününde günahlarımı bağışlayacağını umduğum da, ancak Odur!”
“Ve din günü günâhlarımı bağışlamasını umduğum da O (Allah)’tır.” dedi.
Ve Hesap Günü'nde hatalarımı bağışlamasını umduğum kimse de O'dur.
Ve O’dur hesapların görüleceği günde günahlarımı bağışlamasını ümit ettiğim. 39/53
Hesap Günü’nde, hatalarımı benden yana bağışlayacağını umduğum (tek) zât da O’dur.”
«Ve O'dur ki, cem gününde benim için kusurumu af ve setretmesini umarım (niyaz ederim.)»
Büyük hesap günü günahlarımı bağışlayacağını umduğum ulu Rabbim de yine O'dur. [4, 48]
Ceza günü hatamı bağışlayacağını umduğum da O'dur.
Hesap günü yanlış davranışlarımı bağışlamasını beklediğim de odur.
Kıyamet günü günahlarımı bağışlamasını ümit ettiğim de O'dur.
“Hesap gününde hatâlarımı bağışlayacağını umduğum da Odur.
"Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O'dur."
“daħı ol kim ŧama' dutarın kim yarlıġaya baña yazuġumı yanud güni” ya'nį ķıyāmet.
Və qiyamət günü xətamı bağışlayacağına ümid etdiyim də Odur!
And Who, I ardently hope, will forgive me my sin on the Day of Judgement.
"And who, I hope, will forgive me my faults on the day of Judgment.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |