Veyadîku sadrî velâ yentaliku lisânî feersil ilâ hârûn(e)
"Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı (kardeşim) Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder (ki bana yardımcı olsun, dileğini iletmişti.) "
Gönlüm daralır, dilim açılmaz, sen Harun'u gönder.
ve göğsüm daralıyor ve dilim dönmüyor. Kardeşim Harûn'a da peygamberlik vererek bana yardımcı kıl.
“Göğsüm daralıyor, dilim dönmüyor. Hârûn'a da, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberlik, elçilik görevi ver.”*
Ayrıca göğsüm daralıyor ve dilim açılmıyor. Bundan dolayı Harun'a (da Cebrail'i) gönder.
'Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder.'
Hem (beni tekzib etmelerinden) canım sıkılır, dilim açılmaz. Onun için Hârun'a da peygamberlik ver (ve onu tebliğ için bana arkadaş yap).
“Gönlüm daralıyor, dilim açılmıyor. Sen bu görevi Harun’a ver.”
“Bu durumda içim daralır, dilim dönmez. Onun için Hârûn'a da peygamberlik ver!”
Canım sıkılır, dilim tutulur, kardeşim Harun'u benimle gönder
(Bundan dolayı) içim daralır, akıcı konuşamam. Onun için, Harun'a da resullük ver (ve onu bana yardımcı yap)!
12,13,14. Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti.
“Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).”[396]*
(Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver.
"Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor; kardeşim Harun'u gönder."
"Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."
ve Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver
“Göğsüm daralır, dilim dönmez;¹ onun için Hârûn'u gönder.”*
«Benim de göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Hâruuna (Cebrâili) gönder (ona da peygamberlik ver)».
“Ve göğsüm daralır, dilim açılmaz; onun için (bana yardımcı olmak üzere)Hârûn'a da peygamberlik ver!”
“Göğsüm daralır ve dilim konuşmaz olur. Harunu benimle beraber gönder.”
12, 14. Musa özüre başladı da dedi ki «— Yâ Rab! Korkarım ki onlar beni yalana çıkarırlar. Bundan içim darlaşır, dilim söylemez olur. Artık Harun/a Cibril/i gönder [⁷]. Onlarca benim bir kabahatim [⁸] vardır, korkarım ki ona bedel beni öldürürler.*
“Göğsüm sıkışmakta, dilim dönmemektedir; bundan dolayı Harun'a da (vahiy) gönder.”
“Öfke ve heyecandan yüreğim daralır; üstelik dilimde tutukluk var. Güzel ve etkili konuşamıyorum. Bunun için, bana yardımcı olarak ağabeyimHârûn’a da elçilik görevi ver yâ Rab!”
(Ve devamla): “(Sonra) içim daralır, dilim dönmez, onun için Hârûn’a da elçilik ver.”1*
ve göğsümün daralacağından ve dilimin dolaşacağından (korkuyorum); bu yüzden, [bu emri] Harun'a 8 tevdî et.
Ayrıca yüreğim daralır dilim dolaşır diye korkuyorum, onun için Harun’a da elçilik görevi ver. 20/23...28, 43/52
Bundan dolayı göğsüm daralacak, dilim dolaşacaktır: işte bu yüzden Harun’a (da) elçilik ver![3179]*
Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun'a da risâlet ver.»
12, 13. “Ya Rabbî” dedi, “Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun'a da risalet ver! ” [28, 34; 20, 29] {KM, Çıkış 4, 10-14}
Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor (tutukluk yapıyor), onun için Harun'a da elçilik ver."
Benim göksüm daralır, dilim tutulur; sen Harun’u elçi yap.
Göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Harun'a da peygamberlik ver.
“Göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun'a da peygamberlik ver.
"Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Görev emrini Hârun'a gönder."
“daħı ŧar ola gögsüm daħı açılmaya dilüm. pes viribi ya'nį cebreyil’i hārūn’a.”
Ürəyim sıxılır, dilim də açılmır. Buna görə Haruna da (peyğəmbərlik) ver! (Cəbraili ona göndərib nübüvvət bəxş et!)
And I shall be embarrassed, and my tongue will not speak plainly, therefor send for Aaron (to help me).
"My breast will be straitened.(3145) And my speech may not go (smoothly): so send unto Aaron.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |