İnne fî żâlike leâye(ten)(s) vemâ kâne ekśeruhum mu/minîn(e)
Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
Gerçekten, bu (anlatılanlar)da (ders alınacak) bir ayet ve ibret vardır, ama onların (insanların) çoğu iman etmiş (veya edecek) değillerdir.
Şüphesiz bu kıssada, insanlar için bir ders ve ibret vardır, onların çoğu buna inanmasa da…
Bunlarda kesinlikle, Allah'ın kudretine, ilmine, hikmet sahibi olduğuna işaretler, insanlar için ibretler vardır. Onların çoğu iman edecek değildi.
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Muhakkak ki (onlara yaptığımız) bu işte, (geride kalanlar için) bir ibret var, öyle iken onların çoğu mümin olmadı.
Şüphesiz bunda, önemli bir ayet (belge-delil) vardır. Fakat çokları inanmadılar.
119,120,121,122. Bunun üzerine onu ve beraberinde olanları dolu bir gemi içinde taşıyarak kurtardık. Sonra geride kalanları suda boğduk. Doğrusu, bunda ders vardır, ama çoğu inanmamaktadır. Rabbin, şüphesiz güçlüdür, merhamet sahibidir.
Bunda bir belge vardır, pek çokları inanmazlar
Şübhesiz bu vak’a ibret-âmizdir, fakat insânların ekserîsi inanmıyor.
Doğrusu bunda bir ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
Doğrusu anlayanlar için bu kıssada büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.
Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var
Şüphesiz bunda (insanlar için alınacak nice) ibret (ler) vardır, ama (bunca hakikatlere rağmen, insanların) çoğu îmân etmezler.
Şübhe yok ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir.
Muhakkak ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir.
Doğrusu, (düşünüp anlamak isteyenler için) bunda bir ayet (ibretli mesaj) vardır, ama onların çoğu iman etmiş değillerdi.
Bu olayda ibret alınacak dersler var, ancak insanların çoğu inanmıyorlardı.
Gerçekten bu olayda kesin bir belge vardır. Ancak onların pek çoğu inanmadılar.
İşte bunda bir ibret vardır. Halbuki onların çoğu Nuh/a iman etmemişlerdi.
Muhakkak ki bunda bir ibret [âyet] vardır, fakat onların pek çoğu mü’min değildir.
Hiç şüphesiz bunda bir ayet vardır; ama onların çoğu iman etmiş değillerdir.
Dinle, ey insan; hiç kuşkusuz bunda, ilâhî adâleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işâret var fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.
Şüphesiz ki, bunda bir âyet vardır. Yine de çoğu mümin olmadı.
Resulüm! Çokları inanmasa da bu toplu telef olayında şuna işaret vardır:
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Çoğunluk ibret alıp inanmaz.
Çoğu inanmamış olsa da şüphesiz ki bunda bir ders vardır.
Şüphesiz bu (Nuh kıssasında, insanlar için) bir ibret vardır ama onların çoğu, (hâlâ) inanmadılar.
İşte bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır. Fakat onların çoğu yine de iman etmediler. 14/44-45
Elbet bu (Nûh kıssası)nda da alınacak bir mesaj mutlaka vardır; fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.
Şüphe yok ki bunda da bir ibret vardır. Fakat, (ne yazık ki sonraki ümmetler, bu kıssadan ders almadılar ve içlerinden) bir çoğu imana gelmedi.
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserîsi imân etmiş olmadılar.
Elbette bunda alınacak ibret var, fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar.
Bunda kudret-i bâliğamıza âyet vardı. Lâkin onların ekserîsi imân idenlerden olmadılar.
Bu olayda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
İşte bunda da bir ibret vardır. Fakat, onların çoğu yine de inanacak değillerdir.
İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez.
Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminler değildi
bayıķ anuñ içinde nişāndur daħı olmadı eyregį anlaruñ mü’minler.
Taḥḳīḳ anda ‘ibretler vardur. Daḫı degül‐idi çoġı anlaruñ mü’minler degül‐idi.
Şübhəsiz ki, bunda (Nuhun bu hekayətində) bir ibrət vardır. Halbuki onların (Nuh tayfasının, yaxud bu hekayətə qulaq asanların) əksəriyyəti iman gətirmədi.
Lo! herein is indeed a portent, yet most of them are not believers.
Verily in this is a Sign: but most of them do not believe.(3193)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |