Femâ lenâ min şâfi’în(e)
Artık ne şefaatçilerden bir şefaatçi var bize.
“Şimdi artık bizim için ne bir şefaatçi vardır,”
Ama şimdi, ne bir arka çıkanımız var,
“Bak, bizim şefaat edenlerimiz yok.”
Artık bizim şefaatçilerimiz yok.
'Artık bizim için ne bir şefaatçi var,'
Artık bizim için ne şefaatçılar var,
100, 101. “Artık bizim için, ne bir şefaatçi ne de sıcak (samimi) bir dost bulunur.”
96,97,98,99,100,101,102. Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”
Ne bizi kollayan var
100-101. “İşte bu yüzden artık bizim için ne şefaatçiler var ne de yakın bir dost.”
98-102. "Sizi rabbu’l ’âlemîn ile bir ’ayarda ’add itdiğimiz vakit bizi ancak mücrimler dalâlete sevk idiyorlar idi. Bize şefa’at idecek hiç bir kimse hiç bir dost şefîk yokdur. Kâşki bir def’a daha dünyâya ’avdet idebilse idik mü’min olur idik" diyecekler.
96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.
“İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”
100-101. Şimdi bizim ne şefaatçilerimiz var ne de samimi bir dostumuz.
100, 101. Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var, ne de yakın bir dostumuz.
"Şimdi bizim ne şefaatçımız var."
"Bak bizim için ne şefaatçiler var,"
Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var
100-101. Artık bizim için ne bir şefaatçi ne de candan (samimi) bir dost bulunur.
Artık bizim için ne şefaatçiler (den bir kimse),
100,101. “Şimdi artık bizim, ne şefâatçilerimiz, ne de yakın bir dostumuz vardır!”
Artık (bu yüzden bugün) bizim şefaatçilerimiz (yardımcılarımız) yok.
“Artık şu an bize yardım (şefaat) edebilecek kimse yok.”
Şimdi ne bizi kayıracak biri var,
100, 102. «— Bugün bize şefa/at edecek kimsemiz yok, candan bir dostumuz yok. Ne olurdu! Bir kere daha dünyaya dönseydik de mü/minlerden olsaydık!»
“Şimdi artık ne bir şefaatçimiz var!”
“Artık bizim için ne bir şefaatçi var…”
Ama şimdi, ne bizi Allah’ın gazâbından kurtaracak şefaatçilerimiz var,
“Şimdi bizim için hiçbir şefaatçi yoktur;”
99,100,101. Bizi şu suçlular baştan çıkardı… // Şimdi bizi kayırıp kollayacak biri yok m'ola!… // Bir can dostu da mı yok…
"Artık bize yardım edecek, bizi ateşten kurtaracak yok!"
Bizim için şefaatçiler de yok.
100,101. “Şimdi bizim ne bir arka çıkanımız var. Ne de bir candan dostumuz”.
Ama şimdi ne bir arka çıkanımız var,
Şimdi, artık ne bir şefaatçimiz var. 6/94, 7/53
gel gör ki, şimdi bize arka çıkan ne bir kimse var
"Şimdi ise bize ne şefaat edecek bir kimsemiz ne bir yardımcımız."
İşte bu yüzden bize şefaat edeceklerden kimse yok.
«Artık bize ne şefaat edicilerden var.»
96, 97, 98, 99, 100, 101, 102. Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz! ”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu. “Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz! ” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık! ” [36, 56; 40, 47; 7, 53; 38, 64]
Şimdi artık bizim ne şefa'atçilerimiz var,
100,101. "Bize şefâ'at idici ve bize acır bir dost yokdur."
Artık bizi ne kayıracak biri var,
Şimdi, bir şefaatçimiz de yok..
“Şimdi ne bir şefaatçimiz var bizim,
"Artık ne şefaatçilerimiz var,
100-101. “pes yoķdur bizüm hįç şafa'at eyleyiciler ne daħı dost ħıśım.”
Pes bize hīç şefā‘at eyleyiciler yoḳdur.
İndi artıq nə şəfaət edən kimsələrimiz,
Now we have no intercessors
"´Now, then, we have none to intercede (for us),
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |